Meclis ve İktidar
Başlık:
Meclis ve İktidar
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-07-05
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/38
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BÜLENT ECEVİT
Meclis ve iktidar
Anayasanın 14. maddesi,
«Meclis âzasının memleket dahilinde devir, tetkik ve murakabe vazifelerinin ihzarı ve teneffüs ve istirahatleri için senede 6 aydan fazla tatili faaliyet edemez.»
der.
Merak edip bir hesap yaptım: Meclisin açılış gününden yaz tatiline kadar «tatili faaliyet» ettiği genler çıkarılınca, toplantı halinde bulunduğu süre tam 6 ay tutuyor. Ne bir gün artık ne bir gün eksik!..
Bu 6 aylık sürenin ilk 3 haftası da müzakeresiz geçen birkaç dakikalık oturumlar...
(Tutanak Dergisinden bir örnek:
«On birinci inikat 6.XII. 1957. Açılma saati 15.00
«REİS — Celseyi açıyorum.
«Ruznamede görüşülecek madde yoktur. 9 Aralık Pazartesi saat 15.00 de toplanılmak üzere inikada son veriyorum.
«Kapanma saati 15.02»)
Demek ki Mecliste bulunan iktidar partisi grupunun artık Meclisi Anayasa'da belirtilen asgarî süreden bir gün bile fazla toplamağa tahammülü kalmamıştır!
İktidar Partisi Meclis Grupundaki bu tahammülsüzlüğü, aynı zamaada Hükümet Başkanı olan Parti Genel Başkanının körüklediğine şüphe yoktur. Nitekim son toplantı süresince Hükümet Başkanı, Anayasanın 7. maddesine göre Hükümeti «her vakit murakabe ve ıskat» edebilecek olan Büyük Millet Meclisinin oturumlarına, bütçe müzakereleri hariç tutulursa, 3-4 defa ya katılmış ya katılmamıştır. Bunlara da «katılmak» değil, «uğramak» demek daha doğru olur. Hükümet Başkanı, oturumlara katılacağı günleri, iki ay ademi devam halinde mebusluk sıfatının sakıt olacağına dair Anayasa hükmünü gözününde tutarak, büyük bir hassasiyetle hesaplanmıştır. Ancak ademi devamının 2 ayı doldurmasına ramak kala salonda bir görünüp gene yok olduğu, dikkat edenlerin gözünden kaçmamıştır.
Son secimlerdenberi kendisinde, Büyük Millet Meclisine karşı D.P. ileri gelenleriniın temennisine uyup da «dikensiz gül bahçesi» haline gelmediği için, derin bir küskünlük sezilmektedir.
Ne bir gün artığı ne bir gün eksiğiyle, ucu ucuna 6 ay süren Meclis oturumlarının iktidarı mümkün olduğu kadar az tedirgin etmesi için de akla gelen bütün tedbirler alınmıştır. O arada, İçtüzükte yapılan değişikliklerle yetinilmemiş, İçtüzüğün değiştirilen hükümleri bile bir çok hususlarda ihmal edilmiştir.
Örneğin, hartada bir günün bir saatine sıkıştırılan sözlü soru görüşmeleri, yeni İçtüzüğe göre, milletvekilleri isterse uzatılabileceği, başka günlere bile taşırılabileceği halde, böyle bir ihtimali önlemek için, Başkanlık Kurulu, Cuma oturumlarının gündemlerine ortalama ancak 7-8 soru almış, öylelikle, cevaplandırılmak istenmiyen sorulara bir türlü sıra gelmemesini - daha doğrusu, sıra gelmemiş gibi görünmesini - sağlamıştır.
İçtüzüğün 152. maddesi, «suale şifahi cevap istenmişse, Riyaset tezkeresinin vusulünden bir hafta sonra ve ruznamede sıra geldiğinde Vekil, Meclis kürsüsünden cevap verir,» der. Fakat birçok sorular için Riyaset tezkeresinin gönderilmesi, günlerce, haftalarca uzatılmış, tezkerenin ilgili Bakana «vusul» ünden sonra ise çetinliğine göre bazı sorulara, «bir hafta» değil, haftalar, aylar geçtiği halde «ruznamede sıra» gelmemiş, daha doğrusu, ruznameye her Cuma ancak 7-8 soru konulduğu için, cevaplandırılması geciken sorulara sıranın gerçekten gelip gelmediğini veya ne zaman gelebileceğini öğrenmek mümkün olmamıştır.
Hele Meclis tahkikatı önergelerinin Başkanlıkça Meclise arzını şart koşan İçtüzük hükmü toplantı sırasınca bir defa bile yerine getirilmemiştir. Oysa bu tahkikat önergelerinden ikisini bizzat çoğunluk partisi hazırlamıştı. Sayın Barutçu'nun kürsüde tekrarladığı «hem davulu çalar, hem bırakıp kaçar» sözüne bundan iyi örnek olamazdı!
Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grupunun toplantı süresince verdisi 5 gensoru önergesi ise, Meclisin yaz tatiline girmesine ancak bir oturum kala, gene iktidar partisi grupunca toptan reddedilmiştir. Bu gensoru önergelerinden dördü Basbakanla ilgiliydi. İçtüzük hükmüne rağmen, Basbakan, bu önergelerin oya sunulacağı gün Mecliste bile bulunmamıstır.
İktidar Partisinin Meclis'ten, Meclis denetlemesinden, son toplantı yılındaki gibi böyle bucak bucak kaçışına, Cumhuriyet tarihimizde ilk defa rastlanıyor olsa gerektir.
O kadar ki, iktidar, arefe gününe kadar bir defa daha olsun toplanıp Kıbrıs meselesiyle ilgili son gelişmeler hakkında Meclisin aydınlatılmasını ve sel felâketine uğradığı için Meclisten çok acele yardım bekleyen Çankırılılarla ilgili kanun teklifinin oylanmasını mümkün kılacak kadar bile sabır ve tahammül gösterememiştir.
Meclisten, Meclisin denetlemesinden böylesine kaçacak, Meclisin gereği gibi çalışmasından böylesine ürkecek olduktan sonra, Demokrat Partinin, iktidarda kalmakta memleket hesabına ne fayda gördüğünü, Mecliste çoğunluğu muhafaza edebilmek için neden en olmayacak çarelere bile başvurmayı göre aldığını anlamak doğrusu çok zordur.
Dilerlerse kendi hesaplarına bütün ömürlerini uzun kaygısız, keyifli bir tatil haline getirsinler; yılın en fazla 6 ayını değil, her yılın 12 ayını da «teneffüs ve istirahat» le geçirsinler! Buna milletin hiçbir itirazı olmaz.
Yeter ki Meclis sıralarını, «teneffüs ve istirahat» özleyenlerle doldurmayıp, millete hizmet etmek istiyenlere bıraksınlar!
BÜLENT ECEVİT
Meclis ve iktidar
Anayasanın 14. maddesi,
«Meclis âzasının memleket dahilinde devir, tetkik ve murakabe vazifelerinin ihzarı ve teneffüs ve istirahatleri için senede 6 aydan fazla tatili faaliyet edemez.»
der.
Merak edip bir hesap yaptım: Meclisin açılış gününden yaz tatiline kadar «tatili faaliyet» ettiği genler çıkarılınca, toplantı halinde bulunduğu süre tam 6 ay tutuyor. Ne bir gün artık ne bir gün eksik!..
Bu 6 aylık sürenin ilk 3 haftası da müzakeresiz geçen birkaç dakikalık oturumlar...
(Tutanak Dergisinden bir örnek:
«On birinci inikat 6.XII. 1957. Açılma saati 15.00
«REİS — Celseyi açıyorum.
«Ruznamede görüşülecek madde yoktur. 9 Aralık Pazartesi saat 15.00 de toplanılmak üzere inikada son veriyorum.
«Kapanma saati 15.02»)
Demek ki Mecliste bulunan iktidar partisi grupunun artık Meclisi Anayasa'da belirtilen asgarî süreden bir gün bile fazla toplamağa tahammülü kalmamıştır!
İktidar Partisi Meclis Grupundaki bu tahammülsüzlüğü, aynı zamaada Hükümet Başkanı olan Parti Genel Başkanının körüklediğine şüphe yoktur. Nitekim son toplantı süresince Hükümet Başkanı, Anayasanın 7. maddesine göre Hükümeti «her vakit murakabe ve ıskat» edebilecek olan Büyük Millet Meclisinin oturumlarına, bütçe müzakereleri hariç tutulursa, 3-4 defa ya katılmış ya katılmamıştır. Bunlara da «katılmak» değil, «uğramak» demek daha doğru olur. Hükümet Başkanı, oturumlara katılacağı günleri, iki ay ademi devam halinde mebusluk sıfatının sakıt olacağına dair Anayasa hükmünü gözününde tutarak, büyük bir hassasiyetle hesaplanmıştır. Ancak ademi devamının 2 ayı doldurmasına ramak kala salonda bir görünüp gene yok olduğu, dikkat edenlerin gözünden kaçmamıştır.
Son secimlerdenberi kendisinde, Büyük Millet Meclisine karşı D.P. ileri gelenleriniın temennisine uyup da «dikensiz gül bahçesi» haline gelmediği için, derin bir küskünlük sezilmektedir.
Ne bir gün artığı ne bir gün eksiğiyle, ucu ucuna 6 ay süren Meclis oturumlarının iktidarı mümkün olduğu kadar az tedirgin etmesi için de akla gelen bütün tedbirler alınmıştır. O arada, İçtüzükte yapılan değişikliklerle yetinilmemiş, İçtüzüğün değiştirilen hükümleri bile bir çok hususlarda ihmal edilmiştir.
Örneğin, hartada bir günün bir saatine sıkıştırılan sözlü soru görüşmeleri, yeni İçtüzüğe göre, milletvekilleri isterse uzatılabileceği, başka günlere bile taşırılabileceği halde, böyle bir ihtimali önlemek için, Başkanlık Kurulu, Cuma oturumlarının gündemlerine ortalama ancak 7-8 soru almış, öylelikle, cevaplandırılmak istenmiyen sorulara bir türlü sıra gelmemesini - daha doğrusu, sıra gelmemiş gibi görünmesini - sağlamıştır.
İçtüzüğün 152. maddesi, «suale şifahi cevap istenmişse, Riyaset tezkeresinin vusulünden bir hafta sonra ve ruznamede sıra geldiğinde Vekil, Meclis kürsüsünden cevap verir,» der. Fakat birçok sorular için Riyaset tezkeresinin gönderilmesi, günlerce, haftalarca uzatılmış, tezkerenin ilgili Bakana «vusul» ünden sonra ise çetinliğine göre bazı sorulara, «bir hafta» değil, haftalar, aylar geçtiği halde «ruznamede sıra» gelmemiş, daha doğrusu, ruznameye her Cuma ancak 7-8 soru konulduğu için, cevaplandırılması geciken sorulara sıranın gerçekten gelip gelmediğini veya ne zaman gelebileceğini öğrenmek mümkün olmamıştır.
Hele Meclis tahkikatı önergelerinin Başkanlıkça Meclise arzını şart koşan İçtüzük hükmü toplantı sırasınca bir defa bile yerine getirilmemiştir. Oysa bu tahkikat önergelerinden ikisini bizzat çoğunluk partisi hazırlamıştı. Sayın Barutçu'nun kürsüde tekrarladığı «hem davulu çalar, hem bırakıp kaçar» sözüne bundan iyi örnek olamazdı!
Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grupunun toplantı süresince verdisi 5 gensoru önergesi ise, Meclisin yaz tatiline girmesine ancak bir oturum kala, gene iktidar partisi grupunca toptan reddedilmiştir. Bu gensoru önergelerinden dördü Basbakanla ilgiliydi. İçtüzük hükmüne rağmen, Basbakan, bu önergelerin oya sunulacağı gün Mecliste bile bulunmamıstır.
İktidar Partisinin Meclis'ten, Meclis denetlemesinden, son toplantı yılındaki gibi böyle bucak bucak kaçışına, Cumhuriyet tarihimizde ilk defa rastlanıyor olsa gerektir.
O kadar ki, iktidar, arefe gününe kadar bir defa daha olsun toplanıp Kıbrıs meselesiyle ilgili son gelişmeler hakkında Meclisin aydınlatılmasını ve sel felâketine uğradığı için Meclisten çok acele yardım bekleyen Çankırılılarla ilgili kanun teklifinin oylanmasını mümkün kılacak kadar bile sabır ve tahammül gösterememiştir.
Meclisten, Meclisin denetlemesinden böylesine kaçacak, Meclisin gereği gibi çalışmasından böylesine ürkecek olduktan sonra, Demokrat Partinin, iktidarda kalmakta memleket hesabına ne fayda gördüğünü, Mecliste çoğunluğu muhafaza edebilmek için neden en olmayacak çarelere bile başvurmayı göre aldığını anlamak doğrusu çok zordur.
Dilerlerse kendi hesaplarına bütün ömürlerini uzun kaygısız, keyifli bir tatil haline getirsinler; yılın en fazla 6 ayını değil, her yılın 12 ayını da «teneffüs ve istirahat» le geçirsinler! Buna milletin hiçbir itirazı olmaz.
Yeter ki Meclis sıralarını, «teneffüs ve istirahat» özleyenlerle doldurmayıp, millete hizmet etmek istiyenlere bıraksınlar!
Koleksiyon
Alıntı
“Meclis ve İktidar,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/997 ulaşıldı.