"Korkunun Ecele Faydası Yok"
Başlık:
"Korkunun Ecele Faydası Yok"
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-06-11
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BÜLENT ECEVİT
"Korkunun ecele faydası yok,,
DEMOKRAT Partinin muhalefeti korkutabilmek için yeni çareler aradığı duyuluyor!
Oysa kendi korku içinde olan, üstelik korku içinde olduğunu da her haliyle belli eden, karşısındakini korkutamaz.
Azınlıkta olan, çoğunlukta olanı, halka güvenemiyen, halka güvenini korkutamaz.
Hele bir toplumun benimsediği ölçülere göre haksız olan, haklı olanı hiç korkutamaz.
İktidar partisinin liderlerine korku yalnız muhalefetin gücünden değil, kendi partilerinin içindeki, kendi partilerinin temiz kalmış, ülkülerine baglı kalmış unsurları arasındaki hoşnutsuzluktan da geliyor. Öyle ki parti tüzüğünün gerekli kıldığı kongrelerini bile yapmağa, kendi partilerinin temsilcileriyle topluca karşılaşmağa cesaret edemiyorlar
Kendi partilerinin kongrelerinden kaçıyorlar. Halktan kaçıyorlar. Başkentten kaçıyorlar.
Birçok memleket işleri artık hükümet merkezinde değil, İstanbul'un ya Vilâyet binasında ya da turistik otel odalarında görüşülüp karara bağlanmaktadır
Muhalefeti korkutup sindirebilmek, yurttaş haklarını koruma çabasından vazgeçirebilmek umuduyla Meclise sunulan tahkikat önergelerinin Meclis gündemine alınmasına bile cesaret edilememektedir.
Karşılarında, meydan okudukları, dokunulmazlığını kaldırmağa kalkıştıkları, hukuken, hiç değilse mânen mahkûm etmeğe uğraştıkları bir muhalefet lideri vardır ki, ağzından çıkan bir kaç cümlelik sözü halk duyacak diye ne tedbir alacaklarını şaşırmaktadırlar.
En ağır ceza tehditleri, boğucu hürriyet kısıntıları, kâğıt ve ilân kesintileri altında pek gözlü, doğru sözlü genç sekiz - on gazetecinin yapabildikleri ve yapabilecekleri birkaç satırlık tenkid veya açıklama, iktidar büyüklerinin uykularını kaçırmağa, sinirlerini bozma a, güvençlerini bütün bütün yitirtmeğe yetmektedir. Bir kaç genç gazeteciyle şahıs şahıs uğraşmak, birkaç bakanın başlıca görevleri haline gelmiştir. Kendileri hakkında kendi bildiklerinin açıklanmasından korkmaktadırlar.
Kendi haklarına güvenleri öylesine yıkılmıştır ki, kendi tahrik ettikleri dâvaları halka duyurmamak için her çareye baş vurmakta, bu dâvaları zamanla unutturmağa bile çalışmaktadırlar.
Ardı ardına konulan yayın yasakları da kendilerine huzur verememiş olmalıdır ki, şimdi ne konuda, hangi dâvalarda yayın yasağı konulduğunun yayınlanmasını da yasak etmeği düşünmekte, yani nelerin yasak edildiğini bile halkın bilmesinden korkmaktadırlar.
Karşılarında ise, hapisse hapisi, ölümse ölümü göze almış insanlar vardır. Karşılarındakilerin şahıs olarak kaybetmekten ürktükleri hiç bir şey yoktur, çünkü ancak her şeylerini kaybetmeyi göze alarak bu mücadelede bugüne kadar kalabilmişlerdir.
Gazetelerde hiç yazılamaz, kongrelerde hiç konuşulamaz olsa, sokak köşelerinde, kahvehanelerde, evlerde her şey konuşulacaktır. Üstelik buralarda konuşulanları savcılar not edemiyecek, polisler dinliyemiyecek dinleseler de önliyemiyeceklerdir.
Halkın şimdi daha çok gazetelerde, kongrelerde en sıkı kayıtlar altında dile getirilen hoşnutsuzluğu, o vakit, bütün yurdu kaplayan bir uğultu halinde, ele geçirilmez, dava edilmez, bastırılmaz bir uğultu halinde, kulaklarını gece gündüz dolduracaktır.
Belki bir totaliter düzen, bir «yeni nizam» hayalî kurmaktadırlar!
Oysa artık halk gözünde itibarları maddî ve mânevi güçleri, bir «yeni nizam» kurmağa yetmek şöyle dursun, öyle bir «nizam» önceden kurulmuş olsa onu bile ayakta tutamıyacak seviyededir.
Çağımızda bir totaliter düzen, büyük teşkilât ve kuvvet işidir.
Bugünün Demokrat Partisinde ise ne o teşkilâtı kurabilecek ne o kuvveti toplayabilecek hâl vardır.
Kendi teşkilâtının kongrelerinden kaçan bir parti, bütün bir halkı teşkilatlandırabilmek için gerekli nüveden bile yoksundur.
Aldıkları baskı tedbirlerini kuvvetlerine güvendiklerinden değil, güvenemediklerinden, cesaretlerden değil, korkularından almaktadırlar.
Ama «korkunun ecele faydası yoktur.»
Bugün kendilerini hâlâ iktidarda tutan, aldıkları baskı tedbirleri değil Türk halkının, bu baskı tedbirlerine rağmen, en meşru, en medenî en demokratik yoldan Demokrat Parti iktidarını sona erdirebileceğine inanmış olmasıdır.
BÜLENT ECEVİT
"Korkunun ecele faydası yok,,
DEMOKRAT Partinin muhalefeti korkutabilmek için yeni çareler aradığı duyuluyor!
Oysa kendi korku içinde olan, üstelik korku içinde olduğunu da her haliyle belli eden, karşısındakini korkutamaz.
Azınlıkta olan, çoğunlukta olanı, halka güvenemiyen, halka güvenini korkutamaz.
Hele bir toplumun benimsediği ölçülere göre haksız olan, haklı olanı hiç korkutamaz.
İktidar partisinin liderlerine korku yalnız muhalefetin gücünden değil, kendi partilerinin içindeki, kendi partilerinin temiz kalmış, ülkülerine baglı kalmış unsurları arasındaki hoşnutsuzluktan da geliyor. Öyle ki parti tüzüğünün gerekli kıldığı kongrelerini bile yapmağa, kendi partilerinin temsilcileriyle topluca karşılaşmağa cesaret edemiyorlar
Kendi partilerinin kongrelerinden kaçıyorlar. Halktan kaçıyorlar. Başkentten kaçıyorlar.
Birçok memleket işleri artık hükümet merkezinde değil, İstanbul'un ya Vilâyet binasında ya da turistik otel odalarında görüşülüp karara bağlanmaktadır
Muhalefeti korkutup sindirebilmek, yurttaş haklarını koruma çabasından vazgeçirebilmek umuduyla Meclise sunulan tahkikat önergelerinin Meclis gündemine alınmasına bile cesaret edilememektedir.
Karşılarında, meydan okudukları, dokunulmazlığını kaldırmağa kalkıştıkları, hukuken, hiç değilse mânen mahkûm etmeğe uğraştıkları bir muhalefet lideri vardır ki, ağzından çıkan bir kaç cümlelik sözü halk duyacak diye ne tedbir alacaklarını şaşırmaktadırlar.
En ağır ceza tehditleri, boğucu hürriyet kısıntıları, kâğıt ve ilân kesintileri altında pek gözlü, doğru sözlü genç sekiz - on gazetecinin yapabildikleri ve yapabilecekleri birkaç satırlık tenkid veya açıklama, iktidar büyüklerinin uykularını kaçırmağa, sinirlerini bozma a, güvençlerini bütün bütün yitirtmeğe yetmektedir. Bir kaç genç gazeteciyle şahıs şahıs uğraşmak, birkaç bakanın başlıca görevleri haline gelmiştir. Kendileri hakkında kendi bildiklerinin açıklanmasından korkmaktadırlar.
Kendi haklarına güvenleri öylesine yıkılmıştır ki, kendi tahrik ettikleri dâvaları halka duyurmamak için her çareye baş vurmakta, bu dâvaları zamanla unutturmağa bile çalışmaktadırlar.
Ardı ardına konulan yayın yasakları da kendilerine huzur verememiş olmalıdır ki, şimdi ne konuda, hangi dâvalarda yayın yasağı konulduğunun yayınlanmasını da yasak etmeği düşünmekte, yani nelerin yasak edildiğini bile halkın bilmesinden korkmaktadırlar.
Karşılarında ise, hapisse hapisi, ölümse ölümü göze almış insanlar vardır. Karşılarındakilerin şahıs olarak kaybetmekten ürktükleri hiç bir şey yoktur, çünkü ancak her şeylerini kaybetmeyi göze alarak bu mücadelede bugüne kadar kalabilmişlerdir.
Gazetelerde hiç yazılamaz, kongrelerde hiç konuşulamaz olsa, sokak köşelerinde, kahvehanelerde, evlerde her şey konuşulacaktır. Üstelik buralarda konuşulanları savcılar not edemiyecek, polisler dinliyemiyecek dinleseler de önliyemiyeceklerdir.
Halkın şimdi daha çok gazetelerde, kongrelerde en sıkı kayıtlar altında dile getirilen hoşnutsuzluğu, o vakit, bütün yurdu kaplayan bir uğultu halinde, ele geçirilmez, dava edilmez, bastırılmaz bir uğultu halinde, kulaklarını gece gündüz dolduracaktır.
Belki bir totaliter düzen, bir «yeni nizam» hayalî kurmaktadırlar!
Oysa artık halk gözünde itibarları maddî ve mânevi güçleri, bir «yeni nizam» kurmağa yetmek şöyle dursun, öyle bir «nizam» önceden kurulmuş olsa onu bile ayakta tutamıyacak seviyededir.
Çağımızda bir totaliter düzen, büyük teşkilât ve kuvvet işidir.
Bugünün Demokrat Partisinde ise ne o teşkilâtı kurabilecek ne o kuvveti toplayabilecek hâl vardır.
Kendi teşkilâtının kongrelerinden kaçan bir parti, bütün bir halkı teşkilatlandırabilmek için gerekli nüveden bile yoksundur.
Aldıkları baskı tedbirlerini kuvvetlerine güvendiklerinden değil, güvenemediklerinden, cesaretlerden değil, korkularından almaktadırlar.
Ama «korkunun ecele faydası yoktur.»
Bugün kendilerini hâlâ iktidarda tutan, aldıkları baskı tedbirleri değil Türk halkının, bu baskı tedbirlerine rağmen, en meşru, en medenî en demokratik yoldan Demokrat Parti iktidarını sona erdirebileceğine inanmış olmasıdır.
Koleksiyon
Alıntı
“"Korkunun Ecele Faydası Yok",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/991 ulaşıldı.