Fransız Meseleleri

Başlık: 
Fransız Meseleleri 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında", s. 3 
Tarih: 
1958-05-31 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

BÜLENT ECEVİT

FRANSIZ MESELELERİ

İmparatorlukların dağılma çağındayız. İkisi de realist birer ulus olan Türklerle İngilizler, bu çağın zorunluluklarını herkesten önce görmüş, ve Imparatorluklarını kendi ulusal yapılarına zarar vermeksizin tasfiye etmenin en elverişli yollarını arayıp bulmuşlardır.

İmparatorluğun Türklere ekonomik bakımdan zararları faydalarından üstündü. Onun için Türkler, eskiden idareleri altında bulunan topraklarla bağlantılarını herhangi bir şekilde idame etmek ihtiyacını bile duymamışlardır. Britanya İmparatorluğu ise ekonomik bir temel üstüne kurulu idi. İmparatorluklarını tasfiye ederken İngilizler, Türkler kadar radikal davranmış olsalardı, ulusal ekonomileri belki de çöküntüden kurtulamazdı. Onun için, denizaşırı topraklarından büyük bir kısmıyla aralarındaki bağlantılara yeni ve liberal bir şekil vererek, bir yandan kendi ekonomilerini çöküntüden kurtarmış, bir yandan da, İngitere ile sıkı münasebetlerini yeni bir zemin üzerinde, eşit şartlar altında devam ettirmeyi, ardı ardına bağımsızlığa kavuşan eski kolonileri için avantajlı bir hâle getirmişlerdir.

Fakat Fransızlar, Türklerle İngilizler kadar realist davranamadıkları için, süresi dolmuş olan imparatorluklarını eski şekliyle devam ettirmeye çalışmakta, yani çürümüş bir dala tutunmakta, bu yüzden de hem uluslararası itibarlarını kaybetmekte, hem de iç ve dış güvenliklerini, kendi ulusal ekonomilerini, tehlikeye düşürmektedirler.

Fransızların bugün içine düştükleri siyasal buhrana rejim değişikliği yoluyla çare aramaları boşuna emektir. Rejimde ne değişiklik yapılırsa yapılsın, iş başına kim gelirse gelsin, Fransızlar, davranışlarını değiştirmedikçe, çağın gerçeklerine karşı direnmekten vaz geçmedikçe, bu buhrandan kurtulamayacaklardır. İmparatorluklarını tasfiye etmeğe, ve, İngilizlerin yaptığı gibi, denizaşırı topraklarıyla münasebetlerini, çağımızın gerçeklerine, çağımızın zorunluklarına uygun bir şekilde yeniden düzenlemeğe razı olmakla bugünkü «büyük devlet» statüsünü kaybedeceklerinden kaygı duymaları yersizdir. Fransa bugün hâlâ «büyük devlet» statüsünü muhafaza edebilmesini, kolonilerinden çok, Batılı müttefiklerine borçludur.

Fakat kolonilerine karşı —ve ya kendilerinin «koloni» adını vermekten kaçındıkları bazı denizaşırı topraklarına karşı— davranışlarını değiştirmedikçe, Fransızlar, Batılı müttefiklerini de güç duruma düşürmekte, gerek maddi gerek manevî bakımdan onlara yük olmaktadırlar.

Bir siyasal uyanış devresi içinde bulunan, bağımsızlıklarına yeni kavuşan Afrika ve Asya uluslarının güven ve dostluğunu kazanabilmek, Batılılar için artık kesin bir zorunluluktur.

Bu durumda Fransa'nın, davranışını değiştirmeyen bir Fransa'nın, «Büyük Devlet» statüsünü muhafaza etmesi Batılılara faydadan çok zarar vermektedir. Öyle ki bir «doruk» (zirve) toplantısında masa başına Fransa ile beraber oturmak, Batılılar için artık, Sovyetler Birliği karşısında bir kuvvet değil bir zaaf unsuru olacaktır.

Batılı müttefiklerinin maddî ve manevî desteğinden yoksun kalmaksa Fransa'yı büsbütün çıkmaza düşürür. Çünkü bu destek ortadan kalkmakla Cezayir'deki asî sömürgecilerin blöfü de etkisiz kalır.

Fransa bugün ifratlar arasında bocalamaktadır: Bir yandan en liberal bir düşünce tarzının öncüsü, bir yandan da yirminci yüzyıl gerçekleriyle bağdaşamıyacak kadar muhafazakâr ve şovence bir davranışın kölesidir!

Bunun en dramatik bir örneği, Insan Hakları konusunda insanlığa ders vermiş Fransanın, Avrupa Konseyi üyeleri arasında, «Insan Haklarını ve Temel Hürriyetleri Koruyucu Konvanisyon» u tasdik etmemiş — Cezayir'deki tutumu yüzünden tasdik edememiş— tek devlet oluşudur.

Fransızlar artık, öncüleri arasında bulundukları Insan Haklarının, hürriyet fikrinin, dünyadaki, dünyanın hiç değilse büyük bir kısmındaki, zaferi önünde boyun eğmelidirler.

Bu zafer önünde boyun eğmezlerse, yayılmasına hizmet ettikleri fikirler kendi memleketlerinin felâketine sebep olacaktır.

Bugünkü Fransız meselesi, insanlığın büyük bir kısmının benimsediği Fransız düşüncesiyle, insanlığın büyük bir kısmınının reddettiği Fransız davranışı arasındaki çelişmeden, çatışmadan doğmaktadır. 

Dosyalar

1958.05.31.jpg
1958.05.31_B.jpg
1958.05.31_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Fransız Meseleleri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/990 ulaşıldı.