Yönsüzlük ve Kalkınma

Başlık: 
Yönsüzlük ve Kalkınma 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında", s. 3 
Tarih: 
1958-05-20 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

BÜLENT ECEVİT

Yönsüzlük ve kalkınma

Partiler, «Kalkınma isteyenler» — «Kalkınma istemiyenler diye sınırlandırılamazlar. Her partinin temel ödevlerinden biri, idaresini yüklendiği memleketi kalkındırmaktır.

Partiler olsa olsa kalkınma için tuttukları yola göre, kalkınma hamleleri sırasındaki davranışlarına göre sınıflandırılabilirler. Yoksa bir partinin «Gayemiz memleketi kalkındırmaktır» demesi, bir başına hiç bir şey ifade etmez. Bir partinin «gayemiz memleketi kalkındırmaktır» demesi, bir aşçının «gayem yemek pişirmektir», bir ressamın «gayem resim yapmaktır» demesi kadar fuzulî olur. Elbette her aşçıdan yemek pişirmesi, her ressamdan resim yapması, bekleneceği gibi, her partiden de, iktidara gelince, memleketi kalkındırmak için çalışması beklenir.

Demokrat Parti iktidarının sözcüleri ise, gayelerinin memleketi kalkındırmak olduğunu söylemekle, partilerinin bütün günahlarını, hatalarını, memlekette yarattığı maddî ve manevi sıkıntıları hoş gördürebileceklerini sanıyorlar.

Kalkınmayı başarabilmek için belirli bir yön tutmak, belirli meseleler karşısında, belirli tedbirleri olmasa bile, belirli bir davranışı olmak, bazı ilkelere bağlı kalmak gerekir.

Oysa Demokrat Parti, gerek programında gerek bugüne kadar propagandasında liberal bir iktisat görünüşü savunduğu hâlde, tatbikatta ancak aşırı solcu partilerin alabileceği iktisadî tedbilrere - o da her hangi bir sosyal görüşten yoksun olarak - başvurmaktan; adı bile «Demokrat» olduğu halde, Demokratik hak ve hürriyetlerle kalkınma hamlelerinin bağdaşamıyacağını bazan açık açık belirtmekten çekinmiyor.

Böylesine prensipsiz bir partinin, çevresinde prensip sahibi, idealist insanlar toplıyabilmesi imkânsızdır. Hem Demokrat olduğunu söyleyip hem de meselâ basının sansür edilmesini isteyecek, hem insan haklarına bağlılığını belirtip hem de insan haklarının başlıca teminatı olan adalet bağımsızlığını reddedecek ve adalet cihazını parti hizmetine almağa çalışacak, hem «liberalim» deyip hem de devlete perakendeci bakkalllk, kasplık yaptırılacak insanların idealist, prensip sahibi oldukları elbette ileri sürülemez. Oysa bugün Demokrat Partinin bünyesinde ancak böyle insanlara yer vardır. Davranışlarında, sözleriyle tutumları arasında bu türlü çelişmelere düşmeyi açıkça reddeden kimseler D. P. içinde barınamaz olmuşlardır. D. P. nin Haysiyet Divanı, davranışlarında, sözleriyle tutumları arasında bu türlü çelişmelerden kurtulmağa çalışan üyeleri tasfiye etmekle görevli bir mekanizma hâline gelmiştir.

D. P. içinde böyle şahsiyet ikiliklerinden kendilerini bugüne kadar kurtarabilmiş kimseler bulunsa bile, onların varlıklarıyla yoklukları birdir. Çünkü hareketsizdirler, sessizdirler. Mukavemetleri aktif değil, hükümsüz kalacak ölçüde pasiftir. Üstelik hareketsizlikleriyle, sessizlikleriyle ve parmaklarının. kendi deyişlerine göre, «iradeleri dışında» kalkışıyla, tasvip etmedikleri bir tutumun bütün sorumluluğunu da yüklenmiş olmaktadırlar.

Bu durumda D P. nin memleketi kalkındırabilmek şöyle dursun, memleket ekonomisini çöküntüden kurtarabilmesi bile imkânsızdır. Çünkü prensipin, idealin barınamdığı yerde, meydan, şahsî menfat hesaplarına kalır. Şahsî menfaat hesaplarının hâkim olduğu bir parti ise, memleket menfaatleri için çalışamaz.

Artık şahsî menfaat hesaplarının, ve gitgide gevşeyen hissî bağlantıların dışında, Demokrat Parti saflarında çalışmak için hiç bir sebep kalmamıştır. Hissî bağlantılar, hiç şüphesiz, şahsî menfaat hesaplarından daha çok saygıya değer. Ama böyle bağlantılar da yersizdir, hattâ memleket zararınadır. Çünkü kulüp destekler gibi parti desteklenmez. Partilerin desteklenmesi şuurlu olduğu rasyonel sebeplere dayandığı ölçüde moral değer taşır.

Bir partinin yönü belli olmalıdır. Bu yönü tâyin edecek belirli prensipleri olmalıdır.

Herhangi bir partinin yönü beyenilmeyebilir. Ama belirli bir yönü olmak, elbette yönsüzlükten çok daha iyidir.

Yönü belirsiz bir parti, bir menfaat ortaklığından ileri gidemez.

Menfaat ortaklıkları ise, ortaklığa katılan belirli kimseleri kalkındırabilir ama, idaresini yüklendiği memleketi kalkındıramaz. 

Dosyalar

1958.05.20.jpg
1958.05.20_B.jpg
1958.05.20_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Yönsüzlük ve Kalkınma,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 19 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/984 ulaşıldı.