Devrimci Gençlik, Gençleşen Parti
Başlık:
Devrimci Gençlik, Gençleşen Parti
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-05-19
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BÜLENT ECEVİT
DEVRİMCİ GENÇLIK GENÇLEŞEN PARTI
ÇOK partili hayatın tehlikeli tavizlerine karşı devrimlerin korunmasında sorumluluğu en başta gençlik, basın ve Cumhuriyet Halk Partisi bölüştüler.
Cumhuriyet Halk Partisinin, iktidarda olduğu gibi muhalefette de bu sorumluluğu yüklenmesi tabii idi. Çünkü devrimler kendi eseriydi. Devrimlerin korunmasında sorumluluğu omuzlarından atmakla kendi kendini inkar etmiş olurdu.
Gençlikle basının devrimlere sahip çıkışı, devrimlerin gönüllü bekçileri oluşu ise, Türkiye'de Cumhuriyetle kurulan yeni düzenin artık en sağlam teminata kavuştuğunu gösterir.
Bu bakımdan, muhalefette geçirdiği 8 yıl, Cumhuriyet Halk Partisi için, 27 yıllık çabanın boşa gitmediğini görme vesilesi, 27 yıllık bir ülkü savaşının zaferini kutlama devresi olmuştur.
Çok partili hayata geçildikten sonra, aydın gençlik ve bağımsız basın, CHP'yi bugünkü kadar topluca desteklemedikleri yıllarda bile, devrimlerin sorumluluğunu CHP. ile bölüşmüş, CHP'nin en değerli eserine CHP. kadar sahip çıkmış, CHP. ile, belki farkına varmadan, gaye beraberliği yapmışlardır.
Çok partili demokratik hayat çığırını açmayı, CHP, 1924'de ve 1930'da da denemisti. Fakat o yıllarda, devrimlerin bekçiliğini CHP. ile bölüşebilecek unsurlar henüz etkisiz bir azınlıktı.
1945'de yeni bir denemeye geçildiğinde ise, Cumhuriyet Türkiyesinde yetişmiş devrimci bir kuşak oy kullanabilecek çağa varmıştı. Hele şimdi bu kuşak siyasette sesini duyurabilecek, idarede yavaş yavaş kilit noktaları tutabilecek, basında sütunları doldurabilecek çağa ve çokluğa varmıştır.
Nitekim 1957 seçimleri, Türk politikasında buyüzden bir dönüm noktasına ulaşıldığını gösterdi. 1957 seçimlerine kadar, irtica eğilimlerini okşamanın, devrimlerden taviz vermenin, oy çekici bir yol olduğuna inanılabilirdi. Son seçimlerde ise, böyle tavizler sayesinde kazanılabilecek oyların böyle tavizler yüzünden kaybedilecek oyları artık aşamıyacağı görüldü. Seçim kampanyasında DP'nin irtica istismarcılığını en ileri götürdüğü bazı illerde bile seçimi ya CHP. kazandı, ya da aradaki fark hissedilir ölçüde azaldı.
Türkiye'de zaman devrimlerin lehine işlemekte, devrimlerden verilecek tavizlerin, zaman geçtikçe, bir partiye, kazandırabileceğinden daha çok oy kaybettireceği anlaşılmaktadır.
Öyle ki, meselâ lâikliğe aykırı birteklif Demokrat Partili bazı milletvekillerince Meclise getirilse ve bazı DP. li milletvekilleri böyle bir teklifin görüşülmesinden, B.M.M. kürsüsünü bir vaaz kürsüsü haline getirmek için faydalanmak istese bile, aynı partinin Meclisteki çoğunluğu, böyle bir teklifi reddetmekle kazanılacak siyasi itibarın, benimsemekle kazanılacak itibardan daha üstün olduğunu artık anlamış görünmektedir.
Nurculuk hareketini körükleyip siyasete âlet etmekle de D.P. 1957 seçimlerinde iki-üç ildeki oylarını arttırmış olabilir. Fakat şimdi bu harekete karşı ve bu hareketin siyasi maksatlarla körüklenmesine karşı, memleket ölçüsünde, hele gençlik saflarındam ve bağımsız basında uyanan şiddetli tepki, oynadığı siyasi kumarın pek tehlikeli olduğunu, Nurculuğu desteklemenin kendisine, iki-üç ilde oy kazandırsa bile, memleket ölçüsünde ağır bir darbe indirdiğini DP'ye göstermiş bulunsa gerektir.
Gerçi irtica, Türk toplumu için henüz bir tehlike olmaktan, hele ilerlememizi, kalkınmamızı ağırlaştırıcı bir unsur olmaktan çıkmış değildir. Fakat demokratik bir düzen içinde önlenmesi imkânsız bir tehlike olmaktan çıkmıştır.
İktidardaki parti irtica ile işbirliğini yer yer devam ettirse bile, gençlik, basın ve CHP. sorumluluklarına bağlı kaldıkça, bu memlekette irtica cephesi her gün biraz daha gerileyip zayıflamağa mahkûmdur.
19 Mayıs, Mustafa Kemalin Anadolu'ya, Türk milletininse yeni bir hayata ayak bastıkları günün yıldönümüdür. Bugünün gençliği, o yeni hayatın yetiştirdiği kuşaktır. Devrimleri korumakla, kendi dünya görüşünü, kendi hayat tarzını, kendi hayat hakkını korumuş olmaktadır. Öyle ki, bugünün gençliği için devrimleri korumak, bir ülkü uğrunda savaşma zorunluluğu olmaktan çıkmış, nefis müdafaasının bir gereği haline, bir hayat mücadelesi haline gelmiştir.
Gençliğin, şimdi Cumhuriyet Halk Partisini, bu hayat mücadelesinde kendisini destekleyen en güvenilir siyasi kuvvet olarak tanınması, 39 yıl önce Anadolu'ya ayak basan Mustafa Kemal'in partisini yeniden gençleştirmiştir.
BÜLENT ECEVİT
DEVRİMCİ GENÇLIK GENÇLEŞEN PARTI
ÇOK partili hayatın tehlikeli tavizlerine karşı devrimlerin korunmasında sorumluluğu en başta gençlik, basın ve Cumhuriyet Halk Partisi bölüştüler.
Cumhuriyet Halk Partisinin, iktidarda olduğu gibi muhalefette de bu sorumluluğu yüklenmesi tabii idi. Çünkü devrimler kendi eseriydi. Devrimlerin korunmasında sorumluluğu omuzlarından atmakla kendi kendini inkar etmiş olurdu.
Gençlikle basının devrimlere sahip çıkışı, devrimlerin gönüllü bekçileri oluşu ise, Türkiye'de Cumhuriyetle kurulan yeni düzenin artık en sağlam teminata kavuştuğunu gösterir.
Bu bakımdan, muhalefette geçirdiği 8 yıl, Cumhuriyet Halk Partisi için, 27 yıllık çabanın boşa gitmediğini görme vesilesi, 27 yıllık bir ülkü savaşının zaferini kutlama devresi olmuştur.
Çok partili hayata geçildikten sonra, aydın gençlik ve bağımsız basın, CHP'yi bugünkü kadar topluca desteklemedikleri yıllarda bile, devrimlerin sorumluluğunu CHP. ile bölüşmüş, CHP'nin en değerli eserine CHP. kadar sahip çıkmış, CHP. ile, belki farkına varmadan, gaye beraberliği yapmışlardır.
Çok partili demokratik hayat çığırını açmayı, CHP, 1924'de ve 1930'da da denemisti. Fakat o yıllarda, devrimlerin bekçiliğini CHP. ile bölüşebilecek unsurlar henüz etkisiz bir azınlıktı.
1945'de yeni bir denemeye geçildiğinde ise, Cumhuriyet Türkiyesinde yetişmiş devrimci bir kuşak oy kullanabilecek çağa varmıştı. Hele şimdi bu kuşak siyasette sesini duyurabilecek, idarede yavaş yavaş kilit noktaları tutabilecek, basında sütunları doldurabilecek çağa ve çokluğa varmıştır.
Nitekim 1957 seçimleri, Türk politikasında buyüzden bir dönüm noktasına ulaşıldığını gösterdi. 1957 seçimlerine kadar, irtica eğilimlerini okşamanın, devrimlerden taviz vermenin, oy çekici bir yol olduğuna inanılabilirdi. Son seçimlerde ise, böyle tavizler sayesinde kazanılabilecek oyların böyle tavizler yüzünden kaybedilecek oyları artık aşamıyacağı görüldü. Seçim kampanyasında DP'nin irtica istismarcılığını en ileri götürdüğü bazı illerde bile seçimi ya CHP. kazandı, ya da aradaki fark hissedilir ölçüde azaldı.
Türkiye'de zaman devrimlerin lehine işlemekte, devrimlerden verilecek tavizlerin, zaman geçtikçe, bir partiye, kazandırabileceğinden daha çok oy kaybettireceği anlaşılmaktadır.
Öyle ki, meselâ lâikliğe aykırı birteklif Demokrat Partili bazı milletvekillerince Meclise getirilse ve bazı DP. li milletvekilleri böyle bir teklifin görüşülmesinden, B.M.M. kürsüsünü bir vaaz kürsüsü haline getirmek için faydalanmak istese bile, aynı partinin Meclisteki çoğunluğu, böyle bir teklifi reddetmekle kazanılacak siyasi itibarın, benimsemekle kazanılacak itibardan daha üstün olduğunu artık anlamış görünmektedir.
Nurculuk hareketini körükleyip siyasete âlet etmekle de D.P. 1957 seçimlerinde iki-üç ildeki oylarını arttırmış olabilir. Fakat şimdi bu harekete karşı ve bu hareketin siyasi maksatlarla körüklenmesine karşı, memleket ölçüsünde, hele gençlik saflarındam ve bağımsız basında uyanan şiddetli tepki, oynadığı siyasi kumarın pek tehlikeli olduğunu, Nurculuğu desteklemenin kendisine, iki-üç ilde oy kazandırsa bile, memleket ölçüsünde ağır bir darbe indirdiğini DP'ye göstermiş bulunsa gerektir.
Gerçi irtica, Türk toplumu için henüz bir tehlike olmaktan, hele ilerlememizi, kalkınmamızı ağırlaştırıcı bir unsur olmaktan çıkmış değildir. Fakat demokratik bir düzen içinde önlenmesi imkânsız bir tehlike olmaktan çıkmıştır.
İktidardaki parti irtica ile işbirliğini yer yer devam ettirse bile, gençlik, basın ve CHP. sorumluluklarına bağlı kaldıkça, bu memlekette irtica cephesi her gün biraz daha gerileyip zayıflamağa mahkûmdur.
19 Mayıs, Mustafa Kemalin Anadolu'ya, Türk milletininse yeni bir hayata ayak bastıkları günün yıldönümüdür. Bugünün gençliği, o yeni hayatın yetiştirdiği kuşaktır. Devrimleri korumakla, kendi dünya görüşünü, kendi hayat tarzını, kendi hayat hakkını korumuş olmaktadır. Öyle ki, bugünün gençliği için devrimleri korumak, bir ülkü uğrunda savaşma zorunluluğu olmaktan çıkmış, nefis müdafaasının bir gereği haline, bir hayat mücadelesi haline gelmiştir.
Gençliğin, şimdi Cumhuriyet Halk Partisini, bu hayat mücadelesinde kendisini destekleyen en güvenilir siyasi kuvvet olarak tanınması, 39 yıl önce Anadolu'ya ayak basan Mustafa Kemal'in partisini yeniden gençleştirmiştir.
Koleksiyon
Alıntı
“Devrimci Gençlik, Gençleşen Parti,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/983 ulaşıldı.