Bay Tevfik İleri'nin Hükümet Anlayışı
Başlık:
Bay Tevfik İleri'nin Hükümet Anlayışı
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-03-17
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
BAY TEVFİK İLERİ'nin HÜKÜMET ANLAYIŞI
Bülent ECEVİT
Bayındırlık Bakanı Bay Tevfik İleri'nin dünkü yazımıza da konu olan Gerze konuşması, yalnız kendisinin ve partisinin milletvekilliği anlayışındaki sakatlığı, Anayasaya aykırılığı açığa vurması bakımından değil, kendi işinin ve Demokrat Parti iktidarının hükümet anlayışındaki aşırı partizanlığı belirtmesi bakımından da ilgi çekicidir.
Bay İleri, 1957 seçimleriyle «güzel Sinop'un kaderi değişmiş» olduğunu, şimdi Sinop'u Mecliste, hükümetle «yan yana ve diz dize» oturabilen Demokrat Partili milletvekilleri temsil ettiği için, artık Hükümetin bu ile ait dert ve meseleleri yakından öğrenip takip edebileceğini söylemiştir. 1957'den önce C.H.P. li milletvekillerinin vazifelerini yapmadıklarını iddia ederek, bu iddiayı, Sinop'un yıllarca ihmal edilmesine sebep ve mazeret olarak kullanmak istemiş ve:
— Sinoplular Demokrat Parti iktidarına gösterdikleri «itimadın semeresini adım adım idrak edecekler» demiştir .
Böylelikle, Bayındırlık Bakanı Bay Tevfik İleri, üyesi bulunduğu hükümetin memleket işlerini yürütmedeki partizanca davranışını, «Demokrat Parti iktidarına itimat edenler ve etmeyenler» diye, yurttaşları ve illeri ikiye ayırışını, bağışlanmaz bir haksızlık olarak saklamağa çalışacak yerde, bil'akis, seçmen ovları, seçmen vicdanı üzerinde açık bir baskı usulü olarak kullanmağa teşebbüs etmiştir .
Bu teşebbüste kendisinin ilham kaynağı, hiç şüphesiz, Başbakan Menderes'tir. Aynı yakışıksız baskı usulüne, Başbakan Menderes de, son seçim kampanyası sırasında Kars ve Sinop'ta başvurmuştu.
Başbakanın bu hareketine seçimlerde Kars'ın verdiği cevaptan belli ki Demokrat Parti sorumluları hâlâ ders alamamışlardır .
Demokratik bir idarede, hükümeti beyenmiyen, kusurlu gören milletvekillerinin, yer yer dolaşıp hükümeti tenkid etmeleri, kanunlar çerçevesi içinde hükümetin aleyhinde bulunmaları, yalnız hakları değil, ödevleridir de. Ama hiç bir demokratik idarede hükümet üyelerinin bütün yurdu köy, kasaba dolaşıp millete milletvekillerini çekiştirmeleri, kötülemeleri, hele daha da ileri gidip, jurnal etmeğe kalkışmaları normal sayılamaz. Demokraside hükümetler milletvekillerini değil, milletvekilleri hükümetleri denetlemekle ödevlidirler. Hele bizim gibi, icra'nın ancak teşriî kuvvete bağlı bir «vazife» kolu olduğu bir memlekette, bu denetleme ödev ve yetkisini tersine çevirme gayretleri asla hoşgörülemez.
Sinop'un 1950-1957 arasındaki C.H.P. li milletvekilleri, mahallî dilek ve ihtiyaçları, Bay İleri'nin iddia ettiği gibi, gerçekten hükümete «lâyıkı ile intikal ettiremedi» lerse, bunda, kendi ihmalciliklerinin değil, sadece, hükümetin muhalefetten gelen dilek ve şikâyetlere kulaklarını tıkayışının, hattâ muhalefetle «kanunî mecburîyetler dışında» teması reddedişinin âmil olduğu, üstelik, Anayasamız gereğince milletvekilleri yalnız kendilerini seçen çevrenin değil bütün milletin vekilleri olduklarına göre, Sinop'a ait dertleri hükümete intikal ettirmekle ödevli milletvekillerinin Sinop milletvekillerinden ibaret sayılamıyacağını, meselâ, Sinop'la kapı komşusu Samsundan milletvekili olan ve Bakan olmadığı zamanlar bile hükümetle «yan yana ve diz dize» oturan Bay Tevfik İleri'nin de bu dertlerden, değilse Gerze'deki yangın felâketzedelerinin iki yıldır çare bulunamıyan içler acısı durumu gibi gözler önündeki, gazete sütunlarındaki dertlerden, hükümeti haberdar etmesi gerektiğini, dünkü yazımızda belirtmeğe çalışmıştık.
Kaldı ki, bir hükümetin memleket dertlerinden, memleket meselelerinden haberdar olması için tek vasıta milletvekilleri değildir. Bilâkis, milletvekilleri bu vasıtaların belki de en sonuncusudur. İdare âmirleri, memurlar, müfettişler, belediyeler vasıtasiyle memleket meselelerini, dertlerini öğrenip, izleyip halletmek, bir hükümetin aslî vazifesidir. Ancak hükümetin bu aslî vazifesini ihmal ettiği, yapamadığı hallerdedir ki, birer murakıp durumunda bulunan milletvekilleri harekete geçip hükümeti uyarmak, tazyik etmek zorunluluğunu duyarlar.
Onun için, Bayındırlık Bakanı Bay Tevfik İleri, C.H.P. li eski Sinop milletvekillerini Sinop'a ait dert ve meseleler için hükümeti gereği gibi uyarıp tazyik etmemekle suçlandırmağa kalkısırken, mensubu bulunduğu hükümetin ihmalciliğini, D. P. hükümetlerinin resmî imkânlarla bu dert ve meseleleri takip edebilmekteki yetersizliğini, memleket ihtiyaçlarından milletvekilleri hükümeti haberdar etmedikçe hükümetin kendi başına bu dertleri öğrenmek için gerekli gayreti sarfetmediğini, hele muhalefete oy vermiş illerde böyle bir gayret sarfına hiç lüzum görmediğini itiraf eder duruma düşmüş olmaktadır.
Fakat, particiliği memleket menfaatlerine üstün tutmanın, devlet işlerini yürütürken milleti Demokrat Partiye «itimad edenler» ve etmeyenler diye ikiye ayırmanın bu açık delilleri, böylesine fütursuzca ikrarı karşısında, Türk milleti hiç şüphesiz kendi olgunluğuna, kendi sivasal erginliğine yaraşan hükmü verecektir ve vermektedir.
Bay Tevfik İleri'nin Gerze konuşmasında açığa vurduğu partizan hükümet anlayışı Demokrat Parti iktidarına hâkim oldukça, bu partiye güvenoyu vermemiş vatandaş çoğunluğunun şikâyetleri ve huzursuzluğu elbette günden güne artacaktır.
Demokrat Parti iktidarının sorumluları, devlet işleri görülür, hükümet ödevleri yerine getirilirken, milleti, Demokrat Partiye «itimad edenler ve etmevenler diye ikiye ayırmayı öğünülecek bir marifet saysalar bile, Türk milleti, böyle bir ayırıcılığın memleket menfaatleriyle bağdaşamıyacağını, böyle bir ayırıcılığı, fütursuzca ilân edebilecek kadar meşru gören bir partiye kaderini teslim etmenin, memleket için ne büyük tehlikeler taşıdığını idrak edebilecek kadak uyanıktır.
BAY TEVFİK İLERİ'nin HÜKÜMET ANLAYIŞI
Bülent ECEVİT
Bayındırlık Bakanı Bay Tevfik İleri'nin dünkü yazımıza da konu olan Gerze konuşması, yalnız kendisinin ve partisinin milletvekilliği anlayışındaki sakatlığı, Anayasaya aykırılığı açığa vurması bakımından değil, kendi işinin ve Demokrat Parti iktidarının hükümet anlayışındaki aşırı partizanlığı belirtmesi bakımından da ilgi çekicidir.
Bay İleri, 1957 seçimleriyle «güzel Sinop'un kaderi değişmiş» olduğunu, şimdi Sinop'u Mecliste, hükümetle «yan yana ve diz dize» oturabilen Demokrat Partili milletvekilleri temsil ettiği için, artık Hükümetin bu ile ait dert ve meseleleri yakından öğrenip takip edebileceğini söylemiştir. 1957'den önce C.H.P. li milletvekillerinin vazifelerini yapmadıklarını iddia ederek, bu iddiayı, Sinop'un yıllarca ihmal edilmesine sebep ve mazeret olarak kullanmak istemiş ve:
— Sinoplular Demokrat Parti iktidarına gösterdikleri «itimadın semeresini adım adım idrak edecekler» demiştir .
Böylelikle, Bayındırlık Bakanı Bay Tevfik İleri, üyesi bulunduğu hükümetin memleket işlerini yürütmedeki partizanca davranışını, «Demokrat Parti iktidarına itimat edenler ve etmeyenler» diye, yurttaşları ve illeri ikiye ayırışını, bağışlanmaz bir haksızlık olarak saklamağa çalışacak yerde, bil'akis, seçmen ovları, seçmen vicdanı üzerinde açık bir baskı usulü olarak kullanmağa teşebbüs etmiştir .
Bu teşebbüste kendisinin ilham kaynağı, hiç şüphesiz, Başbakan Menderes'tir. Aynı yakışıksız baskı usulüne, Başbakan Menderes de, son seçim kampanyası sırasında Kars ve Sinop'ta başvurmuştu.
Başbakanın bu hareketine seçimlerde Kars'ın verdiği cevaptan belli ki Demokrat Parti sorumluları hâlâ ders alamamışlardır .
Demokratik bir idarede, hükümeti beyenmiyen, kusurlu gören milletvekillerinin, yer yer dolaşıp hükümeti tenkid etmeleri, kanunlar çerçevesi içinde hükümetin aleyhinde bulunmaları, yalnız hakları değil, ödevleridir de. Ama hiç bir demokratik idarede hükümet üyelerinin bütün yurdu köy, kasaba dolaşıp millete milletvekillerini çekiştirmeleri, kötülemeleri, hele daha da ileri gidip, jurnal etmeğe kalkışmaları normal sayılamaz. Demokraside hükümetler milletvekillerini değil, milletvekilleri hükümetleri denetlemekle ödevlidirler. Hele bizim gibi, icra'nın ancak teşriî kuvvete bağlı bir «vazife» kolu olduğu bir memlekette, bu denetleme ödev ve yetkisini tersine çevirme gayretleri asla hoşgörülemez.
Sinop'un 1950-1957 arasındaki C.H.P. li milletvekilleri, mahallî dilek ve ihtiyaçları, Bay İleri'nin iddia ettiği gibi, gerçekten hükümete «lâyıkı ile intikal ettiremedi» lerse, bunda, kendi ihmalciliklerinin değil, sadece, hükümetin muhalefetten gelen dilek ve şikâyetlere kulaklarını tıkayışının, hattâ muhalefetle «kanunî mecburîyetler dışında» teması reddedişinin âmil olduğu, üstelik, Anayasamız gereğince milletvekilleri yalnız kendilerini seçen çevrenin değil bütün milletin vekilleri olduklarına göre, Sinop'a ait dertleri hükümete intikal ettirmekle ödevli milletvekillerinin Sinop milletvekillerinden ibaret sayılamıyacağını, meselâ, Sinop'la kapı komşusu Samsundan milletvekili olan ve Bakan olmadığı zamanlar bile hükümetle «yan yana ve diz dize» oturan Bay Tevfik İleri'nin de bu dertlerden, değilse Gerze'deki yangın felâketzedelerinin iki yıldır çare bulunamıyan içler acısı durumu gibi gözler önündeki, gazete sütunlarındaki dertlerden, hükümeti haberdar etmesi gerektiğini, dünkü yazımızda belirtmeğe çalışmıştık.
Kaldı ki, bir hükümetin memleket dertlerinden, memleket meselelerinden haberdar olması için tek vasıta milletvekilleri değildir. Bilâkis, milletvekilleri bu vasıtaların belki de en sonuncusudur. İdare âmirleri, memurlar, müfettişler, belediyeler vasıtasiyle memleket meselelerini, dertlerini öğrenip, izleyip halletmek, bir hükümetin aslî vazifesidir. Ancak hükümetin bu aslî vazifesini ihmal ettiği, yapamadığı hallerdedir ki, birer murakıp durumunda bulunan milletvekilleri harekete geçip hükümeti uyarmak, tazyik etmek zorunluluğunu duyarlar.
Onun için, Bayındırlık Bakanı Bay Tevfik İleri, C.H.P. li eski Sinop milletvekillerini Sinop'a ait dert ve meseleler için hükümeti gereği gibi uyarıp tazyik etmemekle suçlandırmağa kalkısırken, mensubu bulunduğu hükümetin ihmalciliğini, D. P. hükümetlerinin resmî imkânlarla bu dert ve meseleleri takip edebilmekteki yetersizliğini, memleket ihtiyaçlarından milletvekilleri hükümeti haberdar etmedikçe hükümetin kendi başına bu dertleri öğrenmek için gerekli gayreti sarfetmediğini, hele muhalefete oy vermiş illerde böyle bir gayret sarfına hiç lüzum görmediğini itiraf eder duruma düşmüş olmaktadır.
Fakat, particiliği memleket menfaatlerine üstün tutmanın, devlet işlerini yürütürken milleti Demokrat Partiye «itimad edenler» ve etmeyenler diye ikiye ayırmanın bu açık delilleri, böylesine fütursuzca ikrarı karşısında, Türk milleti hiç şüphesiz kendi olgunluğuna, kendi sivasal erginliğine yaraşan hükmü verecektir ve vermektedir.
Bay Tevfik İleri'nin Gerze konuşmasında açığa vurduğu partizan hükümet anlayışı Demokrat Parti iktidarına hâkim oldukça, bu partiye güvenoyu vermemiş vatandaş çoğunluğunun şikâyetleri ve huzursuzluğu elbette günden güne artacaktır.
Demokrat Parti iktidarının sorumluları, devlet işleri görülür, hükümet ödevleri yerine getirilirken, milleti, Demokrat Partiye «itimad edenler ve etmevenler diye ikiye ayırmayı öğünülecek bir marifet saysalar bile, Türk milleti, böyle bir ayırıcılığın memleket menfaatleriyle bağdaşamıyacağını, böyle bir ayırıcılığı, fütursuzca ilân edebilecek kadar meşru gören bir partiye kaderini teslim etmenin, memleket için ne büyük tehlikeler taşıdığını idrak edebilecek kadak uyanıktır.
Koleksiyon
Alıntı
“Bay Tevfik İleri'nin Hükümet Anlayışı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/972 ulaşıldı.