Bay Tevfik İleri'nin Milletvekilliği Anlayışı
Başlık:
Bay Tevfik İleri'nin Milletvekilliği Anlayışı
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-03-16
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Bay Tevfik İleri'nin Milletvekilliği anlayışı
Bülent ECEVİT
13 Mart 1958 günü Sinop'un Gerze İlçesinde bir Bakan şöyle konuştu:
«Aziz Gerze'liler: 1957 seçimlerinde Sinop'lular kül hâlinde iktidarımıza itimad etmek suretiyle itimad edenlerin büyük kafilesine katılmış bulunmaktadır. Bu itimadın semeresini Sinop'lular adım adım idrak edeceklerdir. Hiç şüphe yok 1957 seçimleriyle güzel Sinop'unuzun kaderi değişmiş bulunmaktadır. Bu, Sinop'un mahaza bize itimad etmiş olmasından değil, bütün dileklerini ve ihtiyaçlarını her an hükümete ulaştıracak olan milletvekillerine sahip olmasındandır. Hakikaten Ankara'da bulunduğumuz müddetçe mebuslarınızla yan yana ve diz dize sizin meselelerinizle başbaşa idik. Döneceğiz ve mebuslarınızla beraber her an sizin ihtiyaçlarınızdan haberdar olarak onlara çareler bulmak imkânlarını elde edeceğiz. Dün olmayan bu idi, dilek ve ihtiyaçlarınız hiçbir zaman hakkı ile ve lâyıkı ile Hükümete intikâl ettirilemedi.»
Bayındırlık Bakanı Bay Tevfik İleri'nin bu sözleri hem gerçeklere, hem Anayasamızda belirtilen milletvekilliği anlayışına aykırıdır, hem de Hükümetin 1950 den bu yana olduğu gibi bundan böyle de ne kadar partizanca davranmağa kararlı olduğunu bir defa daha açıkça belirtmesi bakımından ilgi çekicidir.
*
Gerçeklere aykırıdır, çünkü, 1957 seçimlerinde Sinopluların «kül hâlinde» D. P. iktidarına itimad etmek suretiyle «itimad edenlerin büyük kafilesine katılmış» oldukları, memlekette böyle bir «kafile» bulunduğu iddiası kadar asılsızdır.
1957 seçimlerinde Sinop'ta muhalefet partilerinin aldığı oy toplamı, Demokrat Partiye verilen oyların iki misline yaklaşır. Sinop halkının büyük çoğunluğu, daha önce olduğu gibi son seçimlerde de, Demokrat Partiye güvensizliğini belirtmiştir. 1954 ten bu yana nüfusdaki büyük artışa rağmen, Demokrat Partinin Sinop'ta aldığı oy sayısındaki artış 674 ten ibarettir. Sinop'lu seçmenlerden hemen hemen üçte birinin oylarını kullanmamış veya kullanamamış oldukları gözönünde tutulursa, bu 674 artışın da gerçekliğinden şüphe edilebilir.
Bilinen odur ki, Sinop halkı, dün olduğu gibi bugün de, Demokrat Partiye itimad etmeyenlerin günden güne büyüyen «kafile» sindedir.
*
Bakanın sözleri Anayasada belirtilen milletvekilliği anlayışına da aykırıdır, çünkü, Anayasanın 13 üncü maddesinin son fıkrasında,
«Her mebus yalnız kendini inbihap eden dairenin değil, umum milletin vekilidir.»
denildiği hâlde. Bayındırlık Bakanı, milletvekilliği ödevini dar bir bölgeci zihniyete bağlamakta, milletvekillerini kendi seçim çevrelerinin hükümet nezdindeki iş takipçileri gibi göstermek istemektedir. Bu zihniyeti seçmenlere de aşılamağa çalışırken elde etmek istediği sonuç odur ki, her seçim çevresinin seçmenleri, mahallî mesele ve dertlerine hükümetin gereken ilgiyi göstermesini sağlamak için hükümetle iyi geçinebilecek, hükümete yaranıp onunla «yan yana ve diz dize» oturabilecek milletvekilleri seçmek, yâni oylarını iktidar partisine vermek lüzumuna inansınlar! Bu lüzuma inanıp, Büyük Millet Meclisini, gene Bay İleri'nin politika edebiyatımıza kazandırdığı bir deyişle, iktidar için «dikensiz gül bahçesi» haline getirsinler!
Oysa Sinop'un 1950 - 57 arasındaki Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri Sinop halkının dilek ve ihtiyaçlarını «hakkı ile ve lâyıkı ile hükümete intikal ettiremediler» se, bunun sebebini, bu hususta gayretten kaçınmış olmalarında değil, birçok hükümet üyelerinin kulaklarını, makam kapılarını, muhalif milletvekilleri vasıtasiyle kendilerine ulaştırılmak istenen «dilek ve ihtiyaçlar» a kapalı tutmalarında, resmi ağızlardan birçok defalar açıkça ilân edildiği gibi, «kanunî mecburiyetler dışında» muhalefeti tanımayı, muhalefetle teması reddedişlerinde aramak gerekir.
Nitekim C.H.P, saflarında iken Grupu adına hükümetle resmî temas talebi açıkça reddedilen bir Sinop milletvekilinin, ancak saf değiştirip D. P. ye geçtikten sonra yüksek makam kapılarını kendisine açık bulabildiği, iktidar sorumlularıyla «yan yana ve diz dize» olmak imtiyazını elde edebildiği hatırlardadır. Bu acı vakıanın «kahraman» ı hâlâ D.P. nin Sinop milletvekilleri arasındadır.
*
Bu durumda C.H.P.li Sinop milletvekillerinin ödevlerini yapmamış oldukları değil, olsa olsa, milletvekilliği ödevini D. P. hükümetlerinden ve milletvekillerinden çok daha iyi bildikleri yargısına varılabilir. Çünkü çok partili demokratik hayatta milletvekillerinden beklenen, hükümetle «yan yana ve diz dize» oturmak değil, hükümeti millet adına her an murakabe etmektir.
C.H.P.'li milletvekilleri böyle bir ödev anlayışına bağlı kaldıkları müddetçe, dile getirdikleri vatandaş dertlerine D.P. hükümetlerinin kulaklarını kapalı bulmuşlarsa, bundan elbette o hükümetler sorumludur.
Kaldı ki, Anayasanın 13 üncü maddesinin son fıkrası gereğince «her mebus yalnız kendini intihab eden dairenin değil, umum milletin vekili» olduğuna göre, elbette Sinop'a komşu illerin, meselâ Kastamonu veya Samsun'un, hükümetle «yan yana ve diz dize» bulunmak imtiyazına sahip D P.'li milletvekilleri, o arada meselâ Samsun Milletvekili Bay Tevfik İleri, Sinop'luların hiç değilse gözler önündeki dertlerini, meselâ Gerze'nin ihmal edilen imarı gibi dertlerini de, kendi seçim çevreleri halkının dertleri kadar kendilerine dert edinmek mecburiyetinde idiler.
Asıl kusurlu ve ihmalci sayılmak gerekenler, kendileri için böyle bir mecburiyet tanımayan, Anayasanın kendilerine böyle bir mecburiyet yüklediğinden habersizmiş gibi davranan milletvekilleridir.
Öteden beri, Sinop'un yanıbaşındaki Samsun'un milletvekili olan ve Gerze yangınından sonra bir müddet kabine dışında kalıp sadece milletvekilliği de yapmış bulunan Bay Tevfik İleri, acaba kendi seçim çevresine otomobille bir - iki saat mesafedeki Gerze'de, halkın büyük bir kısmının iki kış mevsimini çadırlarda, Tekel deposu koridorlarında geçirdiğini, ancak Sinop'ta seçimi D. P. kazandıktan sonra mı öğrenebilmiştir?
(Yarın bu sütunda: «Bay Tevfik İleri'nin hükümet anlayışı».)
Bay Tevfik İleri'nin Milletvekilliği anlayışı
Bülent ECEVİT
13 Mart 1958 günü Sinop'un Gerze İlçesinde bir Bakan şöyle konuştu:
«Aziz Gerze'liler: 1957 seçimlerinde Sinop'lular kül hâlinde iktidarımıza itimad etmek suretiyle itimad edenlerin büyük kafilesine katılmış bulunmaktadır. Bu itimadın semeresini Sinop'lular adım adım idrak edeceklerdir. Hiç şüphe yok 1957 seçimleriyle güzel Sinop'unuzun kaderi değişmiş bulunmaktadır. Bu, Sinop'un mahaza bize itimad etmiş olmasından değil, bütün dileklerini ve ihtiyaçlarını her an hükümete ulaştıracak olan milletvekillerine sahip olmasındandır. Hakikaten Ankara'da bulunduğumuz müddetçe mebuslarınızla yan yana ve diz dize sizin meselelerinizle başbaşa idik. Döneceğiz ve mebuslarınızla beraber her an sizin ihtiyaçlarınızdan haberdar olarak onlara çareler bulmak imkânlarını elde edeceğiz. Dün olmayan bu idi, dilek ve ihtiyaçlarınız hiçbir zaman hakkı ile ve lâyıkı ile Hükümete intikâl ettirilemedi.»
Bayındırlık Bakanı Bay Tevfik İleri'nin bu sözleri hem gerçeklere, hem Anayasamızda belirtilen milletvekilliği anlayışına aykırıdır, hem de Hükümetin 1950 den bu yana olduğu gibi bundan böyle de ne kadar partizanca davranmağa kararlı olduğunu bir defa daha açıkça belirtmesi bakımından ilgi çekicidir.
*
Gerçeklere aykırıdır, çünkü, 1957 seçimlerinde Sinopluların «kül hâlinde» D. P. iktidarına itimad etmek suretiyle «itimad edenlerin büyük kafilesine katılmış» oldukları, memlekette böyle bir «kafile» bulunduğu iddiası kadar asılsızdır.
1957 seçimlerinde Sinop'ta muhalefet partilerinin aldığı oy toplamı, Demokrat Partiye verilen oyların iki misline yaklaşır. Sinop halkının büyük çoğunluğu, daha önce olduğu gibi son seçimlerde de, Demokrat Partiye güvensizliğini belirtmiştir. 1954 ten bu yana nüfusdaki büyük artışa rağmen, Demokrat Partinin Sinop'ta aldığı oy sayısındaki artış 674 ten ibarettir. Sinop'lu seçmenlerden hemen hemen üçte birinin oylarını kullanmamış veya kullanamamış oldukları gözönünde tutulursa, bu 674 artışın da gerçekliğinden şüphe edilebilir.
Bilinen odur ki, Sinop halkı, dün olduğu gibi bugün de, Demokrat Partiye itimad etmeyenlerin günden güne büyüyen «kafile» sindedir.
*
Bakanın sözleri Anayasada belirtilen milletvekilliği anlayışına da aykırıdır, çünkü, Anayasanın 13 üncü maddesinin son fıkrasında,
«Her mebus yalnız kendini inbihap eden dairenin değil, umum milletin vekilidir.»
denildiği hâlde. Bayındırlık Bakanı, milletvekilliği ödevini dar bir bölgeci zihniyete bağlamakta, milletvekillerini kendi seçim çevrelerinin hükümet nezdindeki iş takipçileri gibi göstermek istemektedir. Bu zihniyeti seçmenlere de aşılamağa çalışırken elde etmek istediği sonuç odur ki, her seçim çevresinin seçmenleri, mahallî mesele ve dertlerine hükümetin gereken ilgiyi göstermesini sağlamak için hükümetle iyi geçinebilecek, hükümete yaranıp onunla «yan yana ve diz dize» oturabilecek milletvekilleri seçmek, yâni oylarını iktidar partisine vermek lüzumuna inansınlar! Bu lüzuma inanıp, Büyük Millet Meclisini, gene Bay İleri'nin politika edebiyatımıza kazandırdığı bir deyişle, iktidar için «dikensiz gül bahçesi» haline getirsinler!
Oysa Sinop'un 1950 - 57 arasındaki Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri Sinop halkının dilek ve ihtiyaçlarını «hakkı ile ve lâyıkı ile hükümete intikal ettiremediler» se, bunun sebebini, bu hususta gayretten kaçınmış olmalarında değil, birçok hükümet üyelerinin kulaklarını, makam kapılarını, muhalif milletvekilleri vasıtasiyle kendilerine ulaştırılmak istenen «dilek ve ihtiyaçlar» a kapalı tutmalarında, resmi ağızlardan birçok defalar açıkça ilân edildiği gibi, «kanunî mecburiyetler dışında» muhalefeti tanımayı, muhalefetle teması reddedişlerinde aramak gerekir.
Nitekim C.H.P, saflarında iken Grupu adına hükümetle resmî temas talebi açıkça reddedilen bir Sinop milletvekilinin, ancak saf değiştirip D. P. ye geçtikten sonra yüksek makam kapılarını kendisine açık bulabildiği, iktidar sorumlularıyla «yan yana ve diz dize» olmak imtiyazını elde edebildiği hatırlardadır. Bu acı vakıanın «kahraman» ı hâlâ D.P. nin Sinop milletvekilleri arasındadır.
*
Bu durumda C.H.P.li Sinop milletvekillerinin ödevlerini yapmamış oldukları değil, olsa olsa, milletvekilliği ödevini D. P. hükümetlerinden ve milletvekillerinden çok daha iyi bildikleri yargısına varılabilir. Çünkü çok partili demokratik hayatta milletvekillerinden beklenen, hükümetle «yan yana ve diz dize» oturmak değil, hükümeti millet adına her an murakabe etmektir.
C.H.P.'li milletvekilleri böyle bir ödev anlayışına bağlı kaldıkları müddetçe, dile getirdikleri vatandaş dertlerine D.P. hükümetlerinin kulaklarını kapalı bulmuşlarsa, bundan elbette o hükümetler sorumludur.
Kaldı ki, Anayasanın 13 üncü maddesinin son fıkrası gereğince «her mebus yalnız kendini intihab eden dairenin değil, umum milletin vekili» olduğuna göre, elbette Sinop'a komşu illerin, meselâ Kastamonu veya Samsun'un, hükümetle «yan yana ve diz dize» bulunmak imtiyazına sahip D P.'li milletvekilleri, o arada meselâ Samsun Milletvekili Bay Tevfik İleri, Sinop'luların hiç değilse gözler önündeki dertlerini, meselâ Gerze'nin ihmal edilen imarı gibi dertlerini de, kendi seçim çevreleri halkının dertleri kadar kendilerine dert edinmek mecburiyetinde idiler.
Asıl kusurlu ve ihmalci sayılmak gerekenler, kendileri için böyle bir mecburiyet tanımayan, Anayasanın kendilerine böyle bir mecburiyet yüklediğinden habersizmiş gibi davranan milletvekilleridir.
Öteden beri, Sinop'un yanıbaşındaki Samsun'un milletvekili olan ve Gerze yangınından sonra bir müddet kabine dışında kalıp sadece milletvekilliği de yapmış bulunan Bay Tevfik İleri, acaba kendi seçim çevresine otomobille bir - iki saat mesafedeki Gerze'de, halkın büyük bir kısmının iki kış mevsimini çadırlarda, Tekel deposu koridorlarında geçirdiğini, ancak Sinop'ta seçimi D. P. kazandıktan sonra mı öğrenebilmiştir?
(Yarın bu sütunda: «Bay Tevfik İleri'nin hükümet anlayışı».)
Koleksiyon
Alıntı
“Bay Tevfik İleri'nin Milletvekilliği Anlayışı,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/971 ulaşıldı.