Ülküler ve Menfaatler
Başlık:
Ülküler ve Menfaatler
Kaynak:
Son Havadis, "Dünya Politikası"
Tarih:
1953-02-10
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
Dünya Politikası
10/2/1953
Ülküler ve menfaatler
Yazan: Bülent ECEVİT
Bugün Avrupa, ülkülerle menfaatleri bağdaştıramamanın sıkıntısı içindedir.
Bu sıkıntı en çok müstemlekecilikte kendini gösteriyor. Demokrasiye, hürlüğe ve insanlık onuruna gerçekten inanmış ulusların başka insan topluluklarını bu değerlerden yoksun bırakmakta mazhur görmemeleri, olsa olsa, çeşitli insan toplulukları için değişik ölçüler kullanmalarından ileri geliyordur.
Günümüzde, müstemlekeci ulusların dillerine doladıkları bir özür vardır: Müstemlekeleri sosyal ve ekonomik bakımdan kalkındırmaya çalışmaları!. Oysaki insanın benliğini bulabilmesi için rahatlıktan ve bolluktan önce hürlüğe muhtaç olduğunu, Batı uluslarından daha iyi bilen de yoktur.
Birleşik Amerika’nın dünya politikasında kötümsenecek yönler bulunabilir. Amerika’nın acele kararlar verdiği, ihtiyatsızca hareketlere giriştiği, bazan çok yumuşak bazan da çok sert davrandığı görülen şeylerdendir. Fakat, bütün insanlığı yükseltici ülkülere gerçekten bağlı olduğunda da şüphe edilemez. Avrupalılar, Amerikalıların, diplomasi inceliklerini kendileri kadar bilmediklerini söylerken belki haklıdırlar ama, insanlığa en iyi hizmet yolunun diplomasi inceliklerini bilmek olduğunu doğrulayacak olaylar da tarihte pek azdır.
Şu sözler, bugün Avrupa'ya halâ hakim olan bir zihniyeti açıkça gösteriyor:
"Birleşik Amerika, hür insanlar birliğini ancak zayıflatmaya yarayacak bir müstemlekecilik alehdarlığı (anti - colonialism) siyaseti gütmektedir. Bu, Avrupa uluslarının denizler aşırı topraklarındaki gayretlerini yeteri kadar bilmemekten ileri gelen, o toprakların hür dünya savunmasına yapmak zorunda olduğu hizmeti küçümseyen, ve komünistlerin işini kolaylaştıran bir siyasettir.
"...... Birleşmiş Milletler Beyannamesindeki, "Kendi kendini idare etmeyen memleketler"e ve "Milletlerarası Vesayet Sistemi” ne dair hükümler... Müstemlekeci devletleri son derecede müşkül durumlara düşürmüştür.
"Amerikalılar, kendileri Küba’ya 4 yıl içinde, Filipinlere de 48 yıl içinde bağımsızlık tanıdılar diye, bütün müstemlekeci devletlerin, denizler aşırı topraklarına erken bir tarihte bağımsızlık tanıması gerektiğini sanıyorlar."
Günümüzde, Batı Avrupa’nın ciddî bir gazetesinde (3 Şubat 1953 tarihli "The Daily Telegraph") bu satırların çıkabilmesi acı bir şeydir.
Avrupalılar, dünya ölçüsünde bir Avrupa siyaseti gütmek istiyorlar. Amerikalılar ise, dünya ölçüsündeki bir siyasetin ancak dünya siyaseti olabileceğine, bir zümre siyaseti, yalnız ufak bir bölgenin menfaatlerini koruyan bir siyaset olamıyacağına inanıyorlar.
Amerika’nın böyle bir dünya siyaseti güderken hatalara düşmesini tabiî karşılamak gerekir. Bütün insanlığın menfaatini birden. hiç fark gözetmeksizin düşünen bir dünya siyaseti şimdiye kadar tarihte hiç bir devlet tarafından güdülmemiştir ki, Amerika, öyle bir devletin tecrübelerinden faydalanabilsin!
Amerika’nın. harb sahasını genişletebileceğinden korktuğumuz hareketleri, aslında, hürriyet sahasını genişletme isteğinin tezahürleridir.
Diplomaside daha “tecrübeli” uluslara düşen, Amerika’yı yolundan çevirmeye değil, bu yolda ilerlerken düşebileceği hatalardan korumaya çalışmaktır.
Dünya, Avrupalının ve Hırıstiyanın Asyalı ve Afrikalıdan, yahut Müslüman ve Budistten daha üstün yapıda bir insan nesli olduğunu; Avrupalının, başka kıtalar insanları tarafından saksıdan nazenin bir çiçek gibi baş üstünde taşınması gerektiğini artık kabul edemiyecek kadar değişmiştir.
Amerika’nın Avrupa ve Asya’yı tek bir cephe olarak görmesi, stratejik düşüncelerden olduğu kadar, dünyadaki bu değişmeyi idrak etmesinden de ileri gelmektedir.
Bugün, insan haklarında eşitliği gözeten ülküler, nazarî değildir; dünyadaki değişen şartlardan, yani gerçeklerden doğmuştur. Onun için, menfaatlerimizi, ister istemez, bu ülkülere bağlamak zorundayız.
Müstemlekeleri, ne kendilerinin ne de tabî bulundukları devletlerin büyük ekonomik sarsıntılar geçirmesine yer bırakmaksızın bağımsızlığa kavuşturacak formüller bulabilmek için biraz iyi niyet yetse gerektir.
10/2/1953
Ülküler ve menfaatler
Yazan: Bülent ECEVİT
Bugün Avrupa, ülkülerle menfaatleri bağdaştıramamanın sıkıntısı içindedir.
Bu sıkıntı en çok müstemlekecilikte kendini gösteriyor. Demokrasiye, hürlüğe ve insanlık onuruna gerçekten inanmış ulusların başka insan topluluklarını bu değerlerden yoksun bırakmakta mazhur görmemeleri, olsa olsa, çeşitli insan toplulukları için değişik ölçüler kullanmalarından ileri geliyordur.
Günümüzde, müstemlekeci ulusların dillerine doladıkları bir özür vardır: Müstemlekeleri sosyal ve ekonomik bakımdan kalkındırmaya çalışmaları!. Oysaki insanın benliğini bulabilmesi için rahatlıktan ve bolluktan önce hürlüğe muhtaç olduğunu, Batı uluslarından daha iyi bilen de yoktur.
Birleşik Amerika’nın dünya politikasında kötümsenecek yönler bulunabilir. Amerika’nın acele kararlar verdiği, ihtiyatsızca hareketlere giriştiği, bazan çok yumuşak bazan da çok sert davrandığı görülen şeylerdendir. Fakat, bütün insanlığı yükseltici ülkülere gerçekten bağlı olduğunda da şüphe edilemez. Avrupalılar, Amerikalıların, diplomasi inceliklerini kendileri kadar bilmediklerini söylerken belki haklıdırlar ama, insanlığa en iyi hizmet yolunun diplomasi inceliklerini bilmek olduğunu doğrulayacak olaylar da tarihte pek azdır.
Şu sözler, bugün Avrupa'ya halâ hakim olan bir zihniyeti açıkça gösteriyor:
"Birleşik Amerika, hür insanlar birliğini ancak zayıflatmaya yarayacak bir müstemlekecilik alehdarlığı (anti - colonialism) siyaseti gütmektedir. Bu, Avrupa uluslarının denizler aşırı topraklarındaki gayretlerini yeteri kadar bilmemekten ileri gelen, o toprakların hür dünya savunmasına yapmak zorunda olduğu hizmeti küçümseyen, ve komünistlerin işini kolaylaştıran bir siyasettir.
"...... Birleşmiş Milletler Beyannamesindeki, "Kendi kendini idare etmeyen memleketler"e ve "Milletlerarası Vesayet Sistemi” ne dair hükümler... Müstemlekeci devletleri son derecede müşkül durumlara düşürmüştür.
"Amerikalılar, kendileri Küba’ya 4 yıl içinde, Filipinlere de 48 yıl içinde bağımsızlık tanıdılar diye, bütün müstemlekeci devletlerin, denizler aşırı topraklarına erken bir tarihte bağımsızlık tanıması gerektiğini sanıyorlar."
Günümüzde, Batı Avrupa’nın ciddî bir gazetesinde (3 Şubat 1953 tarihli "The Daily Telegraph") bu satırların çıkabilmesi acı bir şeydir.
Avrupalılar, dünya ölçüsünde bir Avrupa siyaseti gütmek istiyorlar. Amerikalılar ise, dünya ölçüsündeki bir siyasetin ancak dünya siyaseti olabileceğine, bir zümre siyaseti, yalnız ufak bir bölgenin menfaatlerini koruyan bir siyaset olamıyacağına inanıyorlar.
Amerika’nın böyle bir dünya siyaseti güderken hatalara düşmesini tabiî karşılamak gerekir. Bütün insanlığın menfaatini birden. hiç fark gözetmeksizin düşünen bir dünya siyaseti şimdiye kadar tarihte hiç bir devlet tarafından güdülmemiştir ki, Amerika, öyle bir devletin tecrübelerinden faydalanabilsin!
Amerika’nın. harb sahasını genişletebileceğinden korktuğumuz hareketleri, aslında, hürriyet sahasını genişletme isteğinin tezahürleridir.
Diplomaside daha “tecrübeli” uluslara düşen, Amerika’yı yolundan çevirmeye değil, bu yolda ilerlerken düşebileceği hatalardan korumaya çalışmaktır.
Dünya, Avrupalının ve Hırıstiyanın Asyalı ve Afrikalıdan, yahut Müslüman ve Budistten daha üstün yapıda bir insan nesli olduğunu; Avrupalının, başka kıtalar insanları tarafından saksıdan nazenin bir çiçek gibi baş üstünde taşınması gerektiğini artık kabul edemiyecek kadar değişmiştir.
Amerika’nın Avrupa ve Asya’yı tek bir cephe olarak görmesi, stratejik düşüncelerden olduğu kadar, dünyadaki bu değişmeyi idrak etmesinden de ileri gelmektedir.
Bugün, insan haklarında eşitliği gözeten ülküler, nazarî değildir; dünyadaki değişen şartlardan, yani gerçeklerden doğmuştur. Onun için, menfaatlerimizi, ister istemez, bu ülkülere bağlamak zorundayız.
Müstemlekeleri, ne kendilerinin ne de tabî bulundukları devletlerin büyük ekonomik sarsıntılar geçirmesine yer bırakmaksızın bağımsızlığa kavuşturacak formüller bulabilmek için biraz iyi niyet yetse gerektir.
Koleksiyon
Alıntı
“Ülküler ve Menfaatler,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 3 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/97 ulaşıldı.