Değişen Düşman
Başlık:
Değişen Düşman
Kaynak:
Son Havadis, "Dünya Politikası"
Tarih:
1953-02-11
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
Dünya Politikası
11/2/1953
DEĞİŞEN DÜŞMAN
Yazan: Bülent ECEVİT
Birleşik Amerika Başkanı Eisenhower’in, başka ulusları boyunduruk altına alma imkânı veren gizli anlaşma hükümlerini artık Amerika’nın tanımaması yolundaki isteği, bir bakıma, Batı memleketlerinin siyasetinde bir dönüm noktası teşkil edebilir.
Mesele böyle bir kararın tatbik edilip edilmemesinde değildir.
Meselâ, Tokyo kaynaklı haberlere göre, Japonya, Yaltadaki gizli anlaşmalar gereğince Sovyetlere bırakılmış olan Kuril Adalarını ve Güney Sakalin’i geri alabilmesi için Eisenhower’in sözlerinin kâfi gelmeyeceğini pek iyi bilmekte, ve bu adalar üstünde her hangi bir ümit beslemeye cesaret edememekte, hattâ, belkide şimdi Güney Sakhalin’deki üslerinden kalkıp Japon adaları üstünde uçan Sovyet uçaklarının daha sık görüleceğinden kaygılanmaktadır.
Gene gizli anlaşmalar gereğince Polonya’ya bırakılmış olan Oder doğusundaki Alman topraklarının geri alınabileceğinden de ümit yoktur.
Eisenhower’in, gizli anlaşma hükümlerini tanımamak yolunda Kongreden alacağı bir kararın tamamen tatbiki ancak şimdi Ruslar elinde bulunan bazı topraklara taarruz edilmesile mümkün olabilir ki bu da bir dünya harbinin çıkması demektir.
Eisenhower’in sözleri bir baska bakımdan önemlidir.
İkinci Dünya Harbi sırasında Amerika, İngiltere, Fransa gibi büyük Batı Devletlerile Rusya ve Çin müttefikti; Almanya ile Japonya ise müşterek düşmandı. Onun için, Harbin sonlarına doğru, Kahire, Tahran, Yalta ve Potsdam’da yapılan gizli toplantılarda, hep, bir safta bulunan beş büyük devletin, Almanya ve Japonya’ya karsı alacağı tedbirler görüşülmüştü.
İkinci Dünya Harbi bittikten kısa bir zaman sonra ise durum değişmistir. Amerika, İngiltere ve Fransa’nın Rusya ile arası gitgide acılmıştır. Almanya’da iki devlet doğmuş, bunlardan biri Rusya öbürü Batılılar tarafına alınmıştır. Cin, daha çok Batılılar tarafındayken, Komünistlerin iktidarı ele geçirmeleri üzerine Rusya tarafına geçmiştir. Japonya ise, Amerika’nın Uzak Doğudaki başlıca dayanak noktası hâline gelmiştir.
Dostlarla düşmanlar arasındaki bunca değişikliğe rağmen, resmî temaslarında, Amerika, İngiltere, Fransa ve Rusya, hâlâ, harp zamanındaki dostlukları bakî imiş, ve Japonya ile Almanya bu dört devlete karşı müşterek bir tehlike kaynağı olmakta devam ediyormuş gibi bir tavır takınmaktadırlar.
Bu şartlar altında meselâ Avusturya ile bir barış anlaşması yapılmaması pek tabiîdir. Çünkü anlaşıldığı kadar, toplantılarda hâlâ, Almanya müşterek düşman durumunda farzolunmaktadır. Bu kadar değişik bir dünyada hâlâ anşlusun münakaşasını yapmak, anşlusdan sonra Avusturya’da kurulan ve şimdi bütün mes’ullerile beraber ortadan kalkmış bulunan Nazi rejimi hesabına Avusturya’dan alınacak tazminat meselelerini görüşmek gülünçtür.
İşte, Eisenhower’in Kongreden, gizli anlaşmaları tanımamak için alacağı kararla, bu gülünç hâllere son verilme yolu açılmış, dünvada dostlarla düşmanların İkinci Dünya Harbinden sonra yer değiştirdiği gerçeği açıkça kabul edilmiş olacaktır.
Böylelikle büyük bir çıkmazdan kurtulunmuş olacak, herkes dostunu düşmanını daha iyi bilecektir.
Gizli anlaşmaları tanımamak yolundaki kararın tatbik edilmesi güçtür dedik ama, sadece, bu anlaşmalarla Rusya’ya bırakılmış olan toprakların eski sahiplerine iadesi bakımından güçtür.
Hâlbuki, ayni anlaşmalar gereğince Batılıların aldığı bazı topraklar da vardır. Meselâ eski Japon topraklarından olan Okinawa, Ryukyu, Bonon, Formoza adaları, ve Güney Kutbundaki bazı bölgeler şimdi, Batılılar elinde bulunuyor. Eisenhower’in Kongreden çıkartacağı karar bu gibi hâllerde işlemeyecek mi?
Bu soruyu biz sormuyoruz, Amerikan basını soruyor! Cevabını da Amerikan Hükümeti verse gerektir.
11/2/1953
DEĞİŞEN DÜŞMAN
Yazan: Bülent ECEVİT
Birleşik Amerika Başkanı Eisenhower’in, başka ulusları boyunduruk altına alma imkânı veren gizli anlaşma hükümlerini artık Amerika’nın tanımaması yolundaki isteği, bir bakıma, Batı memleketlerinin siyasetinde bir dönüm noktası teşkil edebilir.
Mesele böyle bir kararın tatbik edilip edilmemesinde değildir.
Meselâ, Tokyo kaynaklı haberlere göre, Japonya, Yaltadaki gizli anlaşmalar gereğince Sovyetlere bırakılmış olan Kuril Adalarını ve Güney Sakalin’i geri alabilmesi için Eisenhower’in sözlerinin kâfi gelmeyeceğini pek iyi bilmekte, ve bu adalar üstünde her hangi bir ümit beslemeye cesaret edememekte, hattâ, belkide şimdi Güney Sakhalin’deki üslerinden kalkıp Japon adaları üstünde uçan Sovyet uçaklarının daha sık görüleceğinden kaygılanmaktadır.
Gene gizli anlaşmalar gereğince Polonya’ya bırakılmış olan Oder doğusundaki Alman topraklarının geri alınabileceğinden de ümit yoktur.
Eisenhower’in, gizli anlaşma hükümlerini tanımamak yolunda Kongreden alacağı bir kararın tamamen tatbiki ancak şimdi Ruslar elinde bulunan bazı topraklara taarruz edilmesile mümkün olabilir ki bu da bir dünya harbinin çıkması demektir.
Eisenhower’in sözleri bir baska bakımdan önemlidir.
İkinci Dünya Harbi sırasında Amerika, İngiltere, Fransa gibi büyük Batı Devletlerile Rusya ve Çin müttefikti; Almanya ile Japonya ise müşterek düşmandı. Onun için, Harbin sonlarına doğru, Kahire, Tahran, Yalta ve Potsdam’da yapılan gizli toplantılarda, hep, bir safta bulunan beş büyük devletin, Almanya ve Japonya’ya karsı alacağı tedbirler görüşülmüştü.
İkinci Dünya Harbi bittikten kısa bir zaman sonra ise durum değişmistir. Amerika, İngiltere ve Fransa’nın Rusya ile arası gitgide acılmıştır. Almanya’da iki devlet doğmuş, bunlardan biri Rusya öbürü Batılılar tarafına alınmıştır. Cin, daha çok Batılılar tarafındayken, Komünistlerin iktidarı ele geçirmeleri üzerine Rusya tarafına geçmiştir. Japonya ise, Amerika’nın Uzak Doğudaki başlıca dayanak noktası hâline gelmiştir.
Dostlarla düşmanlar arasındaki bunca değişikliğe rağmen, resmî temaslarında, Amerika, İngiltere, Fransa ve Rusya, hâlâ, harp zamanındaki dostlukları bakî imiş, ve Japonya ile Almanya bu dört devlete karşı müşterek bir tehlike kaynağı olmakta devam ediyormuş gibi bir tavır takınmaktadırlar.
Bu şartlar altında meselâ Avusturya ile bir barış anlaşması yapılmaması pek tabiîdir. Çünkü anlaşıldığı kadar, toplantılarda hâlâ, Almanya müşterek düşman durumunda farzolunmaktadır. Bu kadar değişik bir dünyada hâlâ anşlusun münakaşasını yapmak, anşlusdan sonra Avusturya’da kurulan ve şimdi bütün mes’ullerile beraber ortadan kalkmış bulunan Nazi rejimi hesabına Avusturya’dan alınacak tazminat meselelerini görüşmek gülünçtür.
İşte, Eisenhower’in Kongreden, gizli anlaşmaları tanımamak için alacağı kararla, bu gülünç hâllere son verilme yolu açılmış, dünvada dostlarla düşmanların İkinci Dünya Harbinden sonra yer değiştirdiği gerçeği açıkça kabul edilmiş olacaktır.
Böylelikle büyük bir çıkmazdan kurtulunmuş olacak, herkes dostunu düşmanını daha iyi bilecektir.
Gizli anlaşmaları tanımamak yolundaki kararın tatbik edilmesi güçtür dedik ama, sadece, bu anlaşmalarla Rusya’ya bırakılmış olan toprakların eski sahiplerine iadesi bakımından güçtür.
Hâlbuki, ayni anlaşmalar gereğince Batılıların aldığı bazı topraklar da vardır. Meselâ eski Japon topraklarından olan Okinawa, Ryukyu, Bonon, Formoza adaları, ve Güney Kutbundaki bazı bölgeler şimdi, Batılılar elinde bulunuyor. Eisenhower’in Kongreden çıkartacağı karar bu gibi hâllerde işlemeyecek mi?
Bu soruyu biz sormuyoruz, Amerikan basını soruyor! Cevabını da Amerikan Hükümeti verse gerektir.
Koleksiyon
Alıntı
“Değişen Düşman,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/98 ulaşıldı.