Uzlaştırıcı Müesseseler
Başlık:
Uzlaştırıcı Müesseseler
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1958-03-06
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/38
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Uzlaştırıcı müesseseler
Bülent ECEVİT
BUGÜN Türkiye'de iktidarla muhalefet arasında uzlaşma imkanları çok az görünüyorsa, bunun başlıca bir sebebi, uzlaştırıcı müesseselerin gereği gibi işlemeyişidir.
Bu müesseselerden biri Cumhurbaşkanlığıdır.
Cumhurbaşkanlarına tanınan olağanüstü dokunulmazlık karşılıksız bir imtiyaz değildir. Demokratik rejimlerde karşılıksız imtiyaz olmaz. Bu imtiyaz karşılığında Cumhurbaşkanından memlekete zarar verebilecek kadar şiddetli partilerarası çatışmalarda, anlaşmazlıklarda olsun uzlaştırıcı bir rol, tarafsız bir hakem rolü oynayabilmesi beklenir.
Öylelikle, cumhurbaşkanına tanınan olağanüstü dokunulmazlık, iktidar partisinin olduğu kadar muhalefet partilerinin de huzur ve güvenlik içinde çalışabilmelerini kolaylaştırır.
Fakat bugün bizde cumhurbaşkanı dokunulmazlığı, münhasıran iktidar lehinde ve muhalefet partileri aleyhinde işleyen bir imtiyazdır. O yüzden, cumhurbaşkanı dokunulmazlığı, muhalefet için bir huzur ve güvenlik unsuru olmak şöyle dursun, muhalefetin huzursuzluğunu ve güvensizliğini arttıran bir etken hâline gelmiştir.
Gerçi bugünkü Cumhurbaşkanının, muhalefet partilerine, bazı seremonilerdeki davranışları yüzünden kırgın olduğu bilinmektedir. Fakat muhalefetin bu davranışı sebepsiz değildir. Muhalefetin bu davranışı, Cumhurbaşkanının partilerüstü bir davranış edinemeyişine, bu yüzden de iktidarla muhalefet arasında uzlaştırıcı bir rol oynayamayışına, hattâ, iktidarın demokratik rejimi ve muhalefet haklarını sürekli olarak baltalamasını önlemeğe çalışacak yerde, destekler görünüşüne karşı bir tepkidir.
Bugünkü Cumhurbaşkanı, kendisinden beklenen partilerüstü davranışı benimsememekte o derece ileri gitmiştir ki, kullandığı bastonun sapında bile iktidar partisinin sembolü vardır.
Büyük Millet Meclisine gelirken olsun, Türk Devletinin başkanı sıfatiyle yabancı memleketlere giderken olsun, elinde bu D.P. bastonunu taşımaktadır.
Resimlerde kendisini bu bastonla görmek, bu bastonda sembolleşen zihniyetle her vesilede karşılaşmak, elbette muhalif vatandaşlara derin üzüntü vermekte: eski Cumhurbaşkanının yurt içi gezilere, elinde bir altıoklu baston veya göğsünde bir C.H.P. rozeti şöyle dursun ,beraberinde Demokrat Partili bir milletvekiliyle çıktığı günler şimdi mutlu bir rüya gibi anılmaktadır.
*
Meclis içinde en etkili uzlaştırıcı müessese, Başkanlık kuruludur. Meclis başkanlarından, bu ödevlerini yaparken, bir cumhurbaşkanı kadar, hattâ bir cumhurbaşkanından daha tarafsız davranmaları beklenir.
Fakat, hele son bütçe görüşmelerinde başkanlık, genel olarak, tarafsız davranmak, uzlaştırıcı bir rol oynamak şöyle dursun, tersine, taraflar arasında gerginliğin artmasına, uzlaşmazlığın derinleşmesine yol açmıştır.
Başkanvekillerinden birinin tarafsızlıktan uzaklaşması bütçe görüşmeleri sırasında bir ara o dereceyi bulmuştur ki, hiç de tarafsız olmaları gerekmeyen bazı D.P. li milletvekilleri, hattâ bir Bakan, müdahale etmek, Başkanvekiline daha tarafsız davranması lüzumunu hatırlatmak ihtiyacını duymuşlardır.
Buna karşılık, başkanlığın, asgarî ölçüde tarafsızlık göstermekle ne kadar üzücü durumları önliyebileceği bütçe görüşmelerinin son oturumunda görülmüştür. Bu oturumda, Meclis Başkanı, tarafsız kalmak için Başkanvekillerine nisbetle biraz gayret göstermekle, muhalefetin iktidar sıralarından, hattâ bakan koltuklarından gelen devamlı tecavüz, müdahele ve tahriklere karşı son derece sabırlı ve tahammüllü olabilmesini sağlamıştır.
*
Siyasal mücadelede uzlaştırıcı rol oynayabilecek müesseselerden bir başkası da adalet müessesesidir. Hattâ sırf adalet müessesesini ntam bağımsızlığına güvenilebilse, cumhurbaşkanının veya Meclis başkanlarının gerektiği kadar tarafsız davranmayışları yüzünden muhalefetin duyduğu huzursuzluk ve güvensizlik çok hafifler.
Fakat iktidar, sanki inadına, adaletin bağımsızlığından şüphe edilmesi için ne akla gelirse onları yapmaktadır.
Şimdi bu kadarla da yetinmeyip, adalet müessesesinin suçsuz bulduğu, mahkûm edemediği muhalefeti kendi Meclis Grupuna yargılatabilmek için imkânlar aramaktadır.
Muhalefete bu yoldan huzur ve güvenlik verilemiyeceği bellidir. Oysa muhalefet huzur ve güvenlikten yoksun kaldıkça, iktidar kendi özlediği huzura da kavuşamıyacaktır.
Demokrat Parti iktidarı muhalefetten kurtulmak azminde ise, uzlaştırıcı müesseselerin işlemez, bu fonksiyonlarını yapamaz duruma gelmelerinden ne fayda umduğu anlaşılabilir. Fakat o takdirde, ödev ve sorumluluk duygusu olan bir muhalefetin, kendi varlığını koruyabilmek için her çareye başvurmasını da göze almalıdır.
Yok eğer Demokrat Parti iktidarı, muhalefetle yan yana yaşamanın, günü gelince, millet isteyince bir muhalefet partisine yerine bırakmanın, iktidar partisiyle muhalefet partilerine huzur içinde yanyana yaşama imkânı veren bir demokratik rejimi memlekette kökleştirmenin fayda ve lüzumuna inanıyorsa, o takdirde, uzlaştırıcı müesseselere, uzlaştırıcılık ödevlerini yapmalarına yetecek ölçüde partilerüstü bir mevkî ve davranış kazandırmalıdır.
Uzlaştırıcı müesseseler
Bülent ECEVİT
BUGÜN Türkiye'de iktidarla muhalefet arasında uzlaşma imkanları çok az görünüyorsa, bunun başlıca bir sebebi, uzlaştırıcı müesseselerin gereği gibi işlemeyişidir.
Bu müesseselerden biri Cumhurbaşkanlığıdır.
Cumhurbaşkanlarına tanınan olağanüstü dokunulmazlık karşılıksız bir imtiyaz değildir. Demokratik rejimlerde karşılıksız imtiyaz olmaz. Bu imtiyaz karşılığında Cumhurbaşkanından memlekete zarar verebilecek kadar şiddetli partilerarası çatışmalarda, anlaşmazlıklarda olsun uzlaştırıcı bir rol, tarafsız bir hakem rolü oynayabilmesi beklenir.
Öylelikle, cumhurbaşkanına tanınan olağanüstü dokunulmazlık, iktidar partisinin olduğu kadar muhalefet partilerinin de huzur ve güvenlik içinde çalışabilmelerini kolaylaştırır.
Fakat bugün bizde cumhurbaşkanı dokunulmazlığı, münhasıran iktidar lehinde ve muhalefet partileri aleyhinde işleyen bir imtiyazdır. O yüzden, cumhurbaşkanı dokunulmazlığı, muhalefet için bir huzur ve güvenlik unsuru olmak şöyle dursun, muhalefetin huzursuzluğunu ve güvensizliğini arttıran bir etken hâline gelmiştir.
Gerçi bugünkü Cumhurbaşkanının, muhalefet partilerine, bazı seremonilerdeki davranışları yüzünden kırgın olduğu bilinmektedir. Fakat muhalefetin bu davranışı sebepsiz değildir. Muhalefetin bu davranışı, Cumhurbaşkanının partilerüstü bir davranış edinemeyişine, bu yüzden de iktidarla muhalefet arasında uzlaştırıcı bir rol oynayamayışına, hattâ, iktidarın demokratik rejimi ve muhalefet haklarını sürekli olarak baltalamasını önlemeğe çalışacak yerde, destekler görünüşüne karşı bir tepkidir.
Bugünkü Cumhurbaşkanı, kendisinden beklenen partilerüstü davranışı benimsememekte o derece ileri gitmiştir ki, kullandığı bastonun sapında bile iktidar partisinin sembolü vardır.
Büyük Millet Meclisine gelirken olsun, Türk Devletinin başkanı sıfatiyle yabancı memleketlere giderken olsun, elinde bu D.P. bastonunu taşımaktadır.
Resimlerde kendisini bu bastonla görmek, bu bastonda sembolleşen zihniyetle her vesilede karşılaşmak, elbette muhalif vatandaşlara derin üzüntü vermekte: eski Cumhurbaşkanının yurt içi gezilere, elinde bir altıoklu baston veya göğsünde bir C.H.P. rozeti şöyle dursun ,beraberinde Demokrat Partili bir milletvekiliyle çıktığı günler şimdi mutlu bir rüya gibi anılmaktadır.
*
Meclis içinde en etkili uzlaştırıcı müessese, Başkanlık kuruludur. Meclis başkanlarından, bu ödevlerini yaparken, bir cumhurbaşkanı kadar, hattâ bir cumhurbaşkanından daha tarafsız davranmaları beklenir.
Fakat, hele son bütçe görüşmelerinde başkanlık, genel olarak, tarafsız davranmak, uzlaştırıcı bir rol oynamak şöyle dursun, tersine, taraflar arasında gerginliğin artmasına, uzlaşmazlığın derinleşmesine yol açmıştır.
Başkanvekillerinden birinin tarafsızlıktan uzaklaşması bütçe görüşmeleri sırasında bir ara o dereceyi bulmuştur ki, hiç de tarafsız olmaları gerekmeyen bazı D.P. li milletvekilleri, hattâ bir Bakan, müdahale etmek, Başkanvekiline daha tarafsız davranması lüzumunu hatırlatmak ihtiyacını duymuşlardır.
Buna karşılık, başkanlığın, asgarî ölçüde tarafsızlık göstermekle ne kadar üzücü durumları önliyebileceği bütçe görüşmelerinin son oturumunda görülmüştür. Bu oturumda, Meclis Başkanı, tarafsız kalmak için Başkanvekillerine nisbetle biraz gayret göstermekle, muhalefetin iktidar sıralarından, hattâ bakan koltuklarından gelen devamlı tecavüz, müdahele ve tahriklere karşı son derece sabırlı ve tahammüllü olabilmesini sağlamıştır.
*
Siyasal mücadelede uzlaştırıcı rol oynayabilecek müesseselerden bir başkası da adalet müessesesidir. Hattâ sırf adalet müessesesini ntam bağımsızlığına güvenilebilse, cumhurbaşkanının veya Meclis başkanlarının gerektiği kadar tarafsız davranmayışları yüzünden muhalefetin duyduğu huzursuzluk ve güvensizlik çok hafifler.
Fakat iktidar, sanki inadına, adaletin bağımsızlığından şüphe edilmesi için ne akla gelirse onları yapmaktadır.
Şimdi bu kadarla da yetinmeyip, adalet müessesesinin suçsuz bulduğu, mahkûm edemediği muhalefeti kendi Meclis Grupuna yargılatabilmek için imkânlar aramaktadır.
Muhalefete bu yoldan huzur ve güvenlik verilemiyeceği bellidir. Oysa muhalefet huzur ve güvenlikten yoksun kaldıkça, iktidar kendi özlediği huzura da kavuşamıyacaktır.
Demokrat Parti iktidarı muhalefetten kurtulmak azminde ise, uzlaştırıcı müesseselerin işlemez, bu fonksiyonlarını yapamaz duruma gelmelerinden ne fayda umduğu anlaşılabilir. Fakat o takdirde, ödev ve sorumluluk duygusu olan bir muhalefetin, kendi varlığını koruyabilmek için her çareye başvurmasını da göze almalıdır.
Yok eğer Demokrat Parti iktidarı, muhalefetle yan yana yaşamanın, günü gelince, millet isteyince bir muhalefet partisine yerine bırakmanın, iktidar partisiyle muhalefet partilerine huzur içinde yanyana yaşama imkânı veren bir demokratik rejimi memlekette kökleştirmenin fayda ve lüzumuna inanıyorsa, o takdirde, uzlaştırıcı müesseselere, uzlaştırıcılık ödevlerini yapmalarına yetecek ölçüde partilerüstü bir mevkî ve davranış kazandırmalıdır.
Koleksiyon
Alıntı
“Uzlaştırıcı Müesseseler,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/965 ulaşıldı.