"Çevre" Efsanesi

Başlık: 
"Çevre" Efsanesi 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında", s. 3 
Tarih: 
1957-12-02 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/36 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

"ÇEVRE,, EFSANESİ

Bülent ECEVİT

«Bay Menderesi tutmuş olduğu kötü yolda destekleyen, hattâ onu bu yola sürükleyen, çevresidir. Bay Menderes çevresini bir temizlese, hem kendisi çok iyi bir Başbakan olur, hem de memleket bugün içinde bulunduğu huzursuzluktan kurtulur!..»

Kimi inanarak, kimi anısında yaşattığı eski bir Menderes cevherini bugün de küller altında bir kor gibi yanar sanarak, kimi de inandığından değil, doğruca Bay Menderes'e çatar görünmekten çekindiği için, böyle bir tez ileri sürmektedir.

Bu tezi ileri sürenler, ya kendi kendilerini, ya da, istemeden, halkı aldatmağa çalışmış olmaktadırlar.

Çevresinin mi Bay Menderesten yoksa Bay Menderes'in mi çevresinden sorumlu olduğunu tartışmak, yumurtanın mı tavuktan, tavuğun mu yumurtadan çıktığını tartışmak kadar yersizdir.

Bay Menderesin siyaset arkadaşlariyle bağlantısı, herhalde, aile bağlantıları veya çocukların mahalle bağlantıları gibi, önceden, kendi iradesi dışında düzenlenmiş, kurulmuş bir bağlantı değildir. Bu bağlantıyı kurmak da değiştirmek de bütün bütün sona erdirmek de, eğer Bay Menderes ergin bir kişi ise, kendi etkide olmalıdır.

Kendisini tuttuğu kötü yolda destekleyen ya da o yola sürükleyen yakın çevre, elbette, Bay Menderesin kendi iradesiyle, kendi isteğiyle kurulmuştur. Bay Menderes tek partili bir düzende iş başına gelmiş olsa idi, çevresinde kimleri bulduysa onlarla yetinmesi belki de hoş görülebilirdi. Ama Bay Menderes çok partili demokratik bir düzende iş başına geldiğine göre çevresini kurmak bakımından şüphesiz elinde geniş imkânlar vardı.

Demokratik bir düzende, demokrasiyi benimsemiş bir lider, çevresinde açık sözlü, bağımsız düşünceli, kişiliği üstün kimseler bulunmasının ancak kendi hizmet gücünü arttıracağını bilir.

Demokrasiyi benimsememiş, kendi kişisel egemenliğini kurmağa niyet etmiş liderlerdir ki, öyle kimselerle yakın işbirliğinden kaçınırlar.

Çevresine nasıl kimseler seçtiğine bakıp Bay Menderes'in de niyetini anlamak pek kolaydır. Her kim kişiliğini korumağa çalışmış, açık sözlü kalmak istemiş, emir kulu olmaktan kaçınmışsa, hattâ sırf Bay Menderes'in diktatörlük yolundaki sorumluluğunu paylaşmakta geri kalmışsa, Bay Menderes onu kendi yakın çevresinden ilk fırsatta uzaklaştırmıştır.

En ileri, en eski demokratik ülkelerde bile, bir liderin, herhangi bir liderin çevresinde pervane olabilecek yaradılışta, zayıf karakterli kimseler bulunabilir. Öylelerine kızmak değil, olsa olsa acımak gerekebilir. Demokratik bir düzende çevresini bile bile böyle kimselerle doldurmağa çalışan bir lider, topluma karşı doğrudan doğruya kendisi sorumlu, kabahatlidir.

Diktatörlük yolunda ilerleyen bir liderin çevresinin hesabı, çevresindeki zavallılardan değil doğrudan doğruya liderin kendisinden sorulmalıdır.

Elbette diktatörlük yolunda ilerledikçe, kendisine yardımcı olarak seçtiği kimseler onun çevresinde gitgide daralan bir halka meydana getirecek, bu halka daraldıkça da liderin, ülkedeki hoşnutsuzluk ölçüsünü öğrenmesi ve artık istese bile diktatörlük yolundan geri dönmesi güçleşecektir. Bu bir kısır döngü (fasit daire) dür. Bay Menderes, iyimser bazı eski arkadaşlarının veya tanıdıklarının hâlâ umdukları, ya da umar göründükleri gibi, «şer kuvvetleri»nin etkisinden kurtulmağa, «hakikat ışığı» nı görmeğe niyet etse bile, çoktan içine düşmüş olduğu bu kısır döngüyü artık kendisi kolay kolay kıramaz.

Bu kısır döngüyü kırmanın birinci şartı, Bay Menderes'i kendi partisinin Meclis Grupu içinde güvenoyundan yoksun bırakmaktır. Demokrat Parti bu şartı yerine getirmezse, o zaman, zaten azınlığa düşmüş, yâni millî iradeyi tek başına temsil edemez olmuş Demokrat Parti milletin güvenini büsbütün yitirecektir.

Demokrat Parti milletin güvenini büsbütün yitirince ne olacaktır.?.. Ya mîllet «kaderim buymuş» deyip karanlık bir mutlakiyet rejimine teslim olacaktır, ya da, teslim olmamak için, yalnız Bay Menderes'le değil, partisiyle de ciddî bir mücadeleye girişecektir.

Böyle bir mücadelede de zafer, elbette milletin olacaktır.

O bakımdan şimdi, Demokrat Parti, kendi kısa tarihinin en önemli karar anındadır.

Eğer hâlâ,

— Menderes iyi hoş ama, ah o çevresi yok mu!..

efsanesiyle, Demokrat Partililer, kendi kendilerini aldatır giderlerse, bunun bütün sonuçlarından, en az Bay Menderes ve çevresi kadar sorumlu olacak, sorumlu tutulacaklardır.

Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci... Yeter artık Türk milletinin başında bu Menderes denemeleri!..

Eğer Bay Menderes, Türk toplumu gibi olgun bir toplumda kendisine bir çevre kurabilecek kadar, ya da çevresinin ifsad edici davranışından kendi kendini kurtarabilecek kadar ergin bir kişi değilse, devlet işlerini yürütme sorumluluğu bir an önce omuzlarından alınmalıdır!.

«Çevre» efsanesi artık yıkılıp, tehlikeyle göz göze gelinmelidir!.

YANLIŞLIKLA BASILAN YAZI

ULUS'un notu: Bülent Ecevit'in Cumartesi ve Pazar günleri bu köşede, yanlışlıkla, uşağı yukarı aynı mahiyette iki yazısı çıkmıştır. Muteber olan, Cuamrtesi günü yayınladığımız «Menderes İdaresi ve D. P. Grupu» başlıklı yazıdır. Dün çıkan «Menderes İdaresinin Meclise Saygısızlığı» başlıklı yazı, Cumartesi günü çıkan yazının ilk müsveddesi olup, arkadaşımız İstanbul'da bulunduğu arada yanlışlıkla basılmıştır.

Okurlarımızdan özür dileriz.

Bülent ECEVİT


 

Dosyalar

1957.12.02.jpg
1957.12.02_B.jpg
1957.12.02_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“"Çevre" Efsanesi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/923 ulaşıldı.