Mecliste Aranan Sükûnetin Bedeli
Başlık:
Mecliste Aranan Sükûnetin Bedeli
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 2
Tarih:
1957-11-08
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/36
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Mecliste aranan sükûnetin bedeli
Bülent Ecevit
İktidardaki azınlık partisi D.P. nin, Meclis içinde muhalefetin çalışma imkânlarını daha çok kısmak üzere çareler düşündüğü söyleniyor.
Zaten D.P. iktidarının başlangıcından beri, muhalefet, Meclisteki denetleme ödevini gensoru yoluyla yerine getirme imkânını bulamıyordu. D.P. nin sözlü sorular karşısındaki sinirli ve sorumluluktan kaçıcı davranışı bu yolun da faydasını gitgide azaltıyordu.
Dokunulmazlık müessesesine yapılan tecavüzlerse, Meclisin geçen devresindenberi, Anayasayı tanımazlık derecesine varmıştır.
Şimdi de Meclis görüşmelerinin yayınlanması imkânlarını kısmak gibi Anayasaya aykırı yeni tedbirlere başvurulursa, Büyük Millet Meclisinin siyasal hayatımızdaki rolü büsbütün zayıflamış olacaktır.
Demokrat Partinin sorumlu sözcü ve organları, daha 27 Ekim seçimlerinden önce, Büyük Millet Meclisini, hükümetin her istediğini kolaylık ve süratle yerine getirecek bir kurum halinde görmek istediklerini açığa vurmuş, Türkiye'de Büyük Millet Meclisinden beklediklerinin, demirperde gerisinde olsun, başka diktatörlüklerde olsun, sözde parlâmentolardan beklenenle bir olduğunu, tereddüde yer bırakmayacak bir dille belirtmişlerdi.
Bir azınlık partisi durumuna düşmüş olmasına rağmen Demokrat Partinin, Mecliste bu devre de kendine sağladığı çoğunluk, hiç şüphesiz bu yolda hükümete destek olabilir.
Ancak, iktidardaki azınlık partisinin, aradığı huzur ve sükûnete bu yoldan varmağa çalışması, büyük bir ihtiyatsızlık olacaktır. Çünkü, Meclis içinde muhalefetin eli kolu ne kadar bağlanırsa, Meclis dışındaki hoşnutsuz çoğunluk, dertlerine Mecliste çare bulunabilmesine, haklarının ve hürriyetlerinin Mecliste korunabilmesine bağladığı umutları o ölçüde kaybedecektir. Bu umutlar kayboldukça da, çoğunluk, dertlerine çare arama, haklarını ve hürriyetini koruma işinin sorumululuğunu doğrudan doğruya kendi omuzlarında duyacaktır.
Bundan ancak, Türk halkının bugünkü uyanıklığını, siyasal olgunluğunu görmek istemeyenler veya yakından görme fırsatını bulamıyanlar şüphe edebilirler.
Türk halkının, tarih boyunca bağımsızlığı için nasıl mücadele ettiği, her tehlikeye nasıl göğüs gerip her engeli nasıl yendiği bilinmektedir. Bugün Anadolu'da dolaşıp halkla biraz temas etmek, artık Türk halkı için hürriyet kavramının da ulusal bağımsızlıkla aynı değeri kazanmış olduğunu anlamağa yeter.
Büyük Millet Meclisi, açılış gününde olduğu gibi, zırhlı birliklerle, atlılarla süngülülerle çevrilebilir. Meclisteki 181 muhalif milletvekiline bütün tenkid ve denetleme yolları kapatılabilir. Meclisten dışarı söz çıkmaması sağlanabilir. Hattâ bütün muhalif milletvekilleri, geçen devrede ilk örneği görüldüğü gibi, Anayasaya aykırı olarak dokunulmazlıkları kaldırılıp hapishanelere yollanabilir.
Ama o 181 muhalif milletvekili, Türkiye'de halk çoğunluğunun iktidardaki azınlık partisine muhalefetini temsil etmektedir.
İktidardaki azınlık partisi, Mecliste çoğunluk teşkil eden grupuna güvenerek, gerçek halk çoğunluğunun Meclisteki sesini büsbütün kısmağa hazırlanırken, böylelikle o sesin kaynağını kurutmuş, gürlüğünü azaltmış olamayacağını düşünmeli, Meclis içinde Anayasaya ve demokrasi kavramına aykırı yollardan kendine sağlıyabileceği huzur ve sükûnetin bedelini önceden hesaplamalıdır.
Mecliste aranan sükûnetin bedeli
Bülent Ecevit
İktidardaki azınlık partisi D.P. nin, Meclis içinde muhalefetin çalışma imkânlarını daha çok kısmak üzere çareler düşündüğü söyleniyor.
Zaten D.P. iktidarının başlangıcından beri, muhalefet, Meclisteki denetleme ödevini gensoru yoluyla yerine getirme imkânını bulamıyordu. D.P. nin sözlü sorular karşısındaki sinirli ve sorumluluktan kaçıcı davranışı bu yolun da faydasını gitgide azaltıyordu.
Dokunulmazlık müessesesine yapılan tecavüzlerse, Meclisin geçen devresindenberi, Anayasayı tanımazlık derecesine varmıştır.
Şimdi de Meclis görüşmelerinin yayınlanması imkânlarını kısmak gibi Anayasaya aykırı yeni tedbirlere başvurulursa, Büyük Millet Meclisinin siyasal hayatımızdaki rolü büsbütün zayıflamış olacaktır.
Demokrat Partinin sorumlu sözcü ve organları, daha 27 Ekim seçimlerinden önce, Büyük Millet Meclisini, hükümetin her istediğini kolaylık ve süratle yerine getirecek bir kurum halinde görmek istediklerini açığa vurmuş, Türkiye'de Büyük Millet Meclisinden beklediklerinin, demirperde gerisinde olsun, başka diktatörlüklerde olsun, sözde parlâmentolardan beklenenle bir olduğunu, tereddüde yer bırakmayacak bir dille belirtmişlerdi.
Bir azınlık partisi durumuna düşmüş olmasına rağmen Demokrat Partinin, Mecliste bu devre de kendine sağladığı çoğunluk, hiç şüphesiz bu yolda hükümete destek olabilir.
Ancak, iktidardaki azınlık partisinin, aradığı huzur ve sükûnete bu yoldan varmağa çalışması, büyük bir ihtiyatsızlık olacaktır. Çünkü, Meclis içinde muhalefetin eli kolu ne kadar bağlanırsa, Meclis dışındaki hoşnutsuz çoğunluk, dertlerine Mecliste çare bulunabilmesine, haklarının ve hürriyetlerinin Mecliste korunabilmesine bağladığı umutları o ölçüde kaybedecektir. Bu umutlar kayboldukça da, çoğunluk, dertlerine çare arama, haklarını ve hürriyetini koruma işinin sorumululuğunu doğrudan doğruya kendi omuzlarında duyacaktır.
Bundan ancak, Türk halkının bugünkü uyanıklığını, siyasal olgunluğunu görmek istemeyenler veya yakından görme fırsatını bulamıyanlar şüphe edebilirler.
Türk halkının, tarih boyunca bağımsızlığı için nasıl mücadele ettiği, her tehlikeye nasıl göğüs gerip her engeli nasıl yendiği bilinmektedir. Bugün Anadolu'da dolaşıp halkla biraz temas etmek, artık Türk halkı için hürriyet kavramının da ulusal bağımsızlıkla aynı değeri kazanmış olduğunu anlamağa yeter.
Büyük Millet Meclisi, açılış gününde olduğu gibi, zırhlı birliklerle, atlılarla süngülülerle çevrilebilir. Meclisteki 181 muhalif milletvekiline bütün tenkid ve denetleme yolları kapatılabilir. Meclisten dışarı söz çıkmaması sağlanabilir. Hattâ bütün muhalif milletvekilleri, geçen devrede ilk örneği görüldüğü gibi, Anayasaya aykırı olarak dokunulmazlıkları kaldırılıp hapishanelere yollanabilir.
Ama o 181 muhalif milletvekili, Türkiye'de halk çoğunluğunun iktidardaki azınlık partisine muhalefetini temsil etmektedir.
İktidardaki azınlık partisi, Mecliste çoğunluk teşkil eden grupuna güvenerek, gerçek halk çoğunluğunun Meclisteki sesini büsbütün kısmağa hazırlanırken, böylelikle o sesin kaynağını kurutmuş, gürlüğünü azaltmış olamayacağını düşünmeli, Meclis içinde Anayasaya ve demokrasi kavramına aykırı yollardan kendine sağlıyabileceği huzur ve sükûnetin bedelini önceden hesaplamalıdır.
Koleksiyon
Alıntı
“Mecliste Aranan Sükûnetin Bedeli,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/912 ulaşıldı.