Huzur Önce Milletin Hakkıdır
Başlık:
Huzur Önce Milletin Hakkıdır
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", s. 2
Tarih:
1957-11-02
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/36
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Huzur önce milletin hakkıdır
Bülent Ecevit
Bir memlekette demokrasinin yaşıyabilmesi için birinci şart, o memleket halkının demokrasiyi yaşatmağa azmetmiş olmasıdır. Demokrasiyi yaşatmağa azmetmiş bir halk da bunu, hürriyetlerinin kısılması, haklarının çiğnenmesi karşısında boynunu büküp ssumaktan kaçınmakla, haklarını ve hürriyetini korumak için elinden geleni yapmakla, haklarını ve hürriyetini küçük menfaat hesaplarından üstün tutmakla gösterebilir.
Türk halkının son seçimlerdeki siyasal davranışı bu ölçüye vurulduğu zaman, Türkiye'de demokrasinin yaşamasına artık hiç bir kuvvetin engel olamıyacağı görülür.
Şimdi bir kere daha anlaşılmıştır ki, 7 buçuk yıllık Demokrat Parti idaresine, tahakküm yolunda, tek şahıs idaresi yolunda atılan adımlara rağmen, Türkiye'de halkın demokratik gelişmesi kesintisiz, aksamasız devam etmiştir. Çıkarılan engeller, bu gelişmeyi köstekliyecek yerde, halkın demokrasiyi yaşatma azmini büsbütün bilemiştir.
Demokrat Parti sorumluları, kendi etraflarını çevirenlerin davranışından, bütün Türk halkının davranışı, siyasal olgunluğu hakkında yargılar çıkarmakla ne kadar yanılmış olduklarını şimdi şimdi anlamağa başlamış bulunsalar gerektir.
Bunu anlamamakta ısrar ederlerse, kendilerinden önce memlekete yazık olacaktır.
Çünkü, haklarından hiç bir bedel, hiç bir tehdit ve baskı karşısında vazgeçemiyeceğini, Türk halkı her gün daha belirli bir şekilde göstermektedir.
Şimdi Türkiye'de çatışan iktidar hastası, veya kendilerini türlü sebeplerle iktidarda ayrılamıyacak duruma gelmiş hisseden bir kaç kişinin inadı veya korkusu ile, gözü pek, uyanmış bir milletin iradesidir.
Türk halkının, oy kullanma ve oy'unun gerçek karşılığını alma hakkına ne kutsal bir değer tanıdığı 27 Ekim seçim günü ve seçim ertesi görülmüştür.
Kütük hileleriyle, para gücüyle, kuvvet gösterisiyle, zorbalıkla bu hakka tecavüz etmeğe kalkışanlar, gözlerini açıp, bu memlekette huzur içinde yaşıyamıyacaklarını artık anlamalıdırlar.
D.P. sorumlularının «huzur» a ihtiyaçları varmış, bunun için «idarî ve teşriî hiçbir tedbirden sakınmıyacaklar» mış!
Oysa ne kadar ağır tedkinlere başvururlarsa, huzursuzlukları o nisbette derinleşecektir.
Türkiye artık huzurun, hak ve hürriyet isteyenler baskı altına alınarak sağlanabileceği bir memleket değildir.
Türkiye'de demokrasi, 7 buçuk yıllık D.P. idaresine rağmen, benimsenmiştir. Demokrasinin benimsenmiş olduğu bir ülkede ise, huzur, idarecilerden önce milletin hakkıdır. Türk milletine huzur içinde yaşama hakkını tanımadıkça, idareciler huzura kavuşamıyacaklardır.
Türkiye'de şahsî huzurlarını zor kullanarak sağlamağa çalışan idareciler, ateşle oynamaktadırlar. Bu ateş önce kendilerini yakacaktır.
D.P. idarecileri huzursuzluktan kurtulabilmek umuduyla seçimleri 6 ay öne almış ve türlü yolsuz, kanunsuz tertiplere başvurarak tkiidarda kalabilmişlerdir. Ama işte şimdi kendilerini çok daha derin bir huzursuzluk içinde buluyor ve bu huzursuzluktan kurtulma yollarını büsbütün tehlikeli bir yönde arıyorlar.
Artık Türkiye, mütehakkim yaradılışlı kimselerin huzur içinde devlet idare edebilecekleri bir ülke olmaktan çıkmıştır. Böyle yaradılışlı kimseler için huzura kavuşmanın tek yolu siyasetten uzaklaşmaktır.
Siyasetten uzaklaşmağa kendileri razı olmazlarsa, millet kendilerini uzaklaştıracaktır. Milletin bunu oy'larıyla yapmasını, 27 Ekim seçiminde şahidi olduğumuz tertiplere başvurarak önlemekle yarattıkları durum, ancak kendi huzursuzluklarını arttırmağa yarıyacaktır.
Önce milleti huzura kavuştursunlar, o zaman, elbette kendileri de huzura kavuşacaklardır.
Huzur önce milletin hakkıdır
Bülent Ecevit
Bir memlekette demokrasinin yaşıyabilmesi için birinci şart, o memleket halkının demokrasiyi yaşatmağa azmetmiş olmasıdır. Demokrasiyi yaşatmağa azmetmiş bir halk da bunu, hürriyetlerinin kısılması, haklarının çiğnenmesi karşısında boynunu büküp ssumaktan kaçınmakla, haklarını ve hürriyetini korumak için elinden geleni yapmakla, haklarını ve hürriyetini küçük menfaat hesaplarından üstün tutmakla gösterebilir.
Türk halkının son seçimlerdeki siyasal davranışı bu ölçüye vurulduğu zaman, Türkiye'de demokrasinin yaşamasına artık hiç bir kuvvetin engel olamıyacağı görülür.
Şimdi bir kere daha anlaşılmıştır ki, 7 buçuk yıllık Demokrat Parti idaresine, tahakküm yolunda, tek şahıs idaresi yolunda atılan adımlara rağmen, Türkiye'de halkın demokratik gelişmesi kesintisiz, aksamasız devam etmiştir. Çıkarılan engeller, bu gelişmeyi köstekliyecek yerde, halkın demokrasiyi yaşatma azmini büsbütün bilemiştir.
Demokrat Parti sorumluları, kendi etraflarını çevirenlerin davranışından, bütün Türk halkının davranışı, siyasal olgunluğu hakkında yargılar çıkarmakla ne kadar yanılmış olduklarını şimdi şimdi anlamağa başlamış bulunsalar gerektir.
Bunu anlamamakta ısrar ederlerse, kendilerinden önce memlekete yazık olacaktır.
Çünkü, haklarından hiç bir bedel, hiç bir tehdit ve baskı karşısında vazgeçemiyeceğini, Türk halkı her gün daha belirli bir şekilde göstermektedir.
Şimdi Türkiye'de çatışan iktidar hastası, veya kendilerini türlü sebeplerle iktidarda ayrılamıyacak duruma gelmiş hisseden bir kaç kişinin inadı veya korkusu ile, gözü pek, uyanmış bir milletin iradesidir.
Türk halkının, oy kullanma ve oy'unun gerçek karşılığını alma hakkına ne kutsal bir değer tanıdığı 27 Ekim seçim günü ve seçim ertesi görülmüştür.
Kütük hileleriyle, para gücüyle, kuvvet gösterisiyle, zorbalıkla bu hakka tecavüz etmeğe kalkışanlar, gözlerini açıp, bu memlekette huzur içinde yaşıyamıyacaklarını artık anlamalıdırlar.
D.P. sorumlularının «huzur» a ihtiyaçları varmış, bunun için «idarî ve teşriî hiçbir tedbirden sakınmıyacaklar» mış!
Oysa ne kadar ağır tedkinlere başvururlarsa, huzursuzlukları o nisbette derinleşecektir.
Türkiye artık huzurun, hak ve hürriyet isteyenler baskı altına alınarak sağlanabileceği bir memleket değildir.
Türkiye'de demokrasi, 7 buçuk yıllık D.P. idaresine rağmen, benimsenmiştir. Demokrasinin benimsenmiş olduğu bir ülkede ise, huzur, idarecilerden önce milletin hakkıdır. Türk milletine huzur içinde yaşama hakkını tanımadıkça, idareciler huzura kavuşamıyacaklardır.
Türkiye'de şahsî huzurlarını zor kullanarak sağlamağa çalışan idareciler, ateşle oynamaktadırlar. Bu ateş önce kendilerini yakacaktır.
D.P. idarecileri huzursuzluktan kurtulabilmek umuduyla seçimleri 6 ay öne almış ve türlü yolsuz, kanunsuz tertiplere başvurarak tkiidarda kalabilmişlerdir. Ama işte şimdi kendilerini çok daha derin bir huzursuzluk içinde buluyor ve bu huzursuzluktan kurtulma yollarını büsbütün tehlikeli bir yönde arıyorlar.
Artık Türkiye, mütehakkim yaradılışlı kimselerin huzur içinde devlet idare edebilecekleri bir ülke olmaktan çıkmıştır. Böyle yaradılışlı kimseler için huzura kavuşmanın tek yolu siyasetten uzaklaşmaktır.
Siyasetten uzaklaşmağa kendileri razı olmazlarsa, millet kendilerini uzaklaştıracaktır. Milletin bunu oy'larıyla yapmasını, 27 Ekim seçiminde şahidi olduğumuz tertiplere başvurarak önlemekle yarattıkları durum, ancak kendi huzursuzluklarını arttırmağa yarıyacaktır.
Önce milleti huzura kavuştursunlar, o zaman, elbette kendileri de huzura kavuşacaklardır.
Koleksiyon
Alıntı
“Huzur Önce Milletin Hakkıdır,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/910 ulaşıldı.