"Işıktan Korkanlar"
Başlık:
"Işıktan Korkanlar"
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1957-10-02
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/36
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
"IŞIKTAN KORKANLAR,,
Bülent Ecevit
HER demokratik memlekette, seçimlerden önce «nabız yoklamaları» yapılması olağandır. Bundan en başta iktidar partileri istifade ederler. Çünkü bu anketler sayesinde iktidarlarını yenileme şanslarına ne kadar güvenebileceklerini öğrenme, gerekiyorsa, halkı hoşnut edebilmek için tutumlarında, davranışlarında bazı değişiklikler yapma fırsatını bulabilirler. Batıdaki demokratik memleketlerden hiç birinde, «müessif hâdiseler hudusu» nun beklenileceği öne sürülerek, böyle seçim öncesi anketlerine engel olunduğu işitilmemiştir.
İstanbul Valiliği ise şimdi bu gerekçe ile, İstanbul gazetelerinin seçim anketleri yapmalarını yasak etmiştir.
Bu yasak kararı, bildirildiğine göre, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11 inci maddesinin C fıkrasına dayanarak alınmış! Bu fıkrada şöyle deniliyor:
«İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetini, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi vali'nin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır...»
Bir idarede zihniyet, bugünkü Demokrat Parti idaresinin zihniyeti olduktan sonra, basın hürriyetini kısmak, demokrasiyi gölgeleyip geriletmek için, İl İdaresi Kanununun sokak hâdiseleri için düşünülmüş bir fıkrasından bile istifade edilebileceği böylelikle anlaşılmış olmaktadır.
Bu zihniyetle davranıldıktan sonra, valilerin, aynı kanun maddesine dayanarak, kendi bölgelerinde, partilerin normal seçim kampanyalarına, hattâ doğrudan doğruya seçimlere bile engel olması beklenebilir. Çünkü, bağımsız gazeteler tarafından yapılan ve hiç bir resmî değeri olmayan bu «nabız yoklamaları» nı bile «huzur, güvenlik ve şahıs emniyeti» bakımından bu derece tehlikeli gören bir idarenin, yarın, gerçek seçimler yapılırken, aynı kayğıyı kat kat üstün olarak duymasına, daha doğrusu duyar görünmesine, hiç de şaşılmaz.
Anket sonuçlarının olduğu gibi, seçim sonuçlarının da bugünkü iktidar aleyhine olacağının anlaşılması, valilerin bu yolda harekete geçmelerine yetebilir.
Oysa, meselâ İstanbul'un meyhanelerinde sık sık kavga çıktığı, sokaklarında sarhoşlar sık sık «huzur, güvenlik ve şahıs emniyeti» ni ihlâl edici hareketlerde bulundukları hal de, İstanbul Valiliğinin, sözü geçen kanun maddesine dayanarak, meyhaneleri kapatma, içkiyi yasak etme kararları aldığı şimdiye kadar duyulmamıştır.
Kaldı ki, yerine ve zamanına göre, kavga etmekten, içki içip başkalarına sataşmaktan çok daha masumane hareketler de «müessif hâdiseler hudusu» na sebep olabilir.
Bu gibi durumlarda, huzur ve güvenliğinin, kişi dokunulmazlığının korunması ile ödevli makamlara düşen, kanunlara göre suç teşkil etmediği halde, emniyet kuvvetlerinin ödevlerini başaramaması yüzünden «müessif hâdiseler» e yol açabilecek her türlü hareket ve teşebbüsü önlemek, bazı hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmak değil, sadece «müessif hâdiseler hudusu» İhtimaline karşı hazırlıklı, tedbirli bulunmaktır.
Yoksa, gene meselâ, futbol maçlarında «hâdise» çıkmasını önlemek için de futbol maçlarını yasak etme yoluna gidilebilirdi.
Son kararı ile İstanbul Valiliği, «Şu mektepler olmasa maarif işlerimizi ne iyi yürütürdük» diyen Osmanlı Nazırının bir alay konusu olarak tarihimize geçmiş yarı - şaka sözünü, kendi sorumluluk alanı içinde, ciddî bir siyaset olarak benimser duruma düşmektedir.
Nasıl seçimlerde asayişi sağlamanın yolu, seçimi yasak etmek değil, seçim sırasında «müessif hâdiseler» çıkması ihtimaline karşı, kimsenin hak ve hürriyetlerine dokunmaksızın, ihtiyat tedbirleri almaksa, seçimden çok daha önemsiz bir teşebbüs olan seçim anketleri vesilesiyle de asayişi sağlamanın yolu, bu anketleri yasak etmek değil, ona göre uyanık, tedbirli bulunmaktır.
İstanbul Valisinin bu kadar garip bir kararı almasındaki asıl maksat herhalde hiç kimsenin gözünden kaçmamıştır. Anket sonuçlarının D.P. lehine çıkabileceğinden en küçük bir umut bulunsa idi, bu anketlere karşı falanca kanunun filânca maddesini harekete geçirmek, herhalde İstanbul Vali Vekilinin hatırından bile geçmezdi.
Gerçek odur ki, D.P. iktidarı, seçimlerden önce, halk gözündeki itibarının ne derece düşmüş olduğunu duymak istememektedir. Onun için de, bu iktidarın başındakiler, hem kendi kulaklarını, hem yurttaşların kulaklarını tıkamak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Oysa yurttaşların, Demokrat Partiden ne kadar soğuduklarını öğrenmek için, bu gerçeği ayrıca gazete sütunlarında okumalarına büyük bir ihtiyaç yoktur. Anket sonuçları yayınlansa da yayınlanmasa da, yurttaş, bu iktidar hakkında kendi düşüncesini elbette bilecektir.
Anket sonuçlarının yayınlanmasından asıl istifade edebilecek, bir şeyler öğrenip ders alabilecek olanlar, Demokrat Partililerdi. İstanbul Valiliğinin aldığı karar, olsa olsa, Demokrat Partinin kendi çevresinde zorla yarattığı ve içine gömüldüğü karanlığı biraz daha derinleştirmiş olacaktır.
"IŞIKTAN KORKANLAR,,
Bülent Ecevit
HER demokratik memlekette, seçimlerden önce «nabız yoklamaları» yapılması olağandır. Bundan en başta iktidar partileri istifade ederler. Çünkü bu anketler sayesinde iktidarlarını yenileme şanslarına ne kadar güvenebileceklerini öğrenme, gerekiyorsa, halkı hoşnut edebilmek için tutumlarında, davranışlarında bazı değişiklikler yapma fırsatını bulabilirler. Batıdaki demokratik memleketlerden hiç birinde, «müessif hâdiseler hudusu» nun beklenileceği öne sürülerek, böyle seçim öncesi anketlerine engel olunduğu işitilmemiştir.
İstanbul Valiliği ise şimdi bu gerekçe ile, İstanbul gazetelerinin seçim anketleri yapmalarını yasak etmiştir.
Bu yasak kararı, bildirildiğine göre, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11 inci maddesinin C fıkrasına dayanarak alınmış! Bu fıkrada şöyle deniliyor:
«İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetini, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi vali'nin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır...»
Bir idarede zihniyet, bugünkü Demokrat Parti idaresinin zihniyeti olduktan sonra, basın hürriyetini kısmak, demokrasiyi gölgeleyip geriletmek için, İl İdaresi Kanununun sokak hâdiseleri için düşünülmüş bir fıkrasından bile istifade edilebileceği böylelikle anlaşılmış olmaktadır.
Bu zihniyetle davranıldıktan sonra, valilerin, aynı kanun maddesine dayanarak, kendi bölgelerinde, partilerin normal seçim kampanyalarına, hattâ doğrudan doğruya seçimlere bile engel olması beklenebilir. Çünkü, bağımsız gazeteler tarafından yapılan ve hiç bir resmî değeri olmayan bu «nabız yoklamaları» nı bile «huzur, güvenlik ve şahıs emniyeti» bakımından bu derece tehlikeli gören bir idarenin, yarın, gerçek seçimler yapılırken, aynı kayğıyı kat kat üstün olarak duymasına, daha doğrusu duyar görünmesine, hiç de şaşılmaz.
Anket sonuçlarının olduğu gibi, seçim sonuçlarının da bugünkü iktidar aleyhine olacağının anlaşılması, valilerin bu yolda harekete geçmelerine yetebilir.
Oysa, meselâ İstanbul'un meyhanelerinde sık sık kavga çıktığı, sokaklarında sarhoşlar sık sık «huzur, güvenlik ve şahıs emniyeti» ni ihlâl edici hareketlerde bulundukları hal de, İstanbul Valiliğinin, sözü geçen kanun maddesine dayanarak, meyhaneleri kapatma, içkiyi yasak etme kararları aldığı şimdiye kadar duyulmamıştır.
Kaldı ki, yerine ve zamanına göre, kavga etmekten, içki içip başkalarına sataşmaktan çok daha masumane hareketler de «müessif hâdiseler hudusu» na sebep olabilir.
Bu gibi durumlarda, huzur ve güvenliğinin, kişi dokunulmazlığının korunması ile ödevli makamlara düşen, kanunlara göre suç teşkil etmediği halde, emniyet kuvvetlerinin ödevlerini başaramaması yüzünden «müessif hâdiseler» e yol açabilecek her türlü hareket ve teşebbüsü önlemek, bazı hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmak değil, sadece «müessif hâdiseler hudusu» İhtimaline karşı hazırlıklı, tedbirli bulunmaktır.
Yoksa, gene meselâ, futbol maçlarında «hâdise» çıkmasını önlemek için de futbol maçlarını yasak etme yoluna gidilebilirdi.
Son kararı ile İstanbul Valiliği, «Şu mektepler olmasa maarif işlerimizi ne iyi yürütürdük» diyen Osmanlı Nazırının bir alay konusu olarak tarihimize geçmiş yarı - şaka sözünü, kendi sorumluluk alanı içinde, ciddî bir siyaset olarak benimser duruma düşmektedir.
Nasıl seçimlerde asayişi sağlamanın yolu, seçimi yasak etmek değil, seçim sırasında «müessif hâdiseler» çıkması ihtimaline karşı, kimsenin hak ve hürriyetlerine dokunmaksızın, ihtiyat tedbirleri almaksa, seçimden çok daha önemsiz bir teşebbüs olan seçim anketleri vesilesiyle de asayişi sağlamanın yolu, bu anketleri yasak etmek değil, ona göre uyanık, tedbirli bulunmaktır.
İstanbul Valisinin bu kadar garip bir kararı almasındaki asıl maksat herhalde hiç kimsenin gözünden kaçmamıştır. Anket sonuçlarının D.P. lehine çıkabileceğinden en küçük bir umut bulunsa idi, bu anketlere karşı falanca kanunun filânca maddesini harekete geçirmek, herhalde İstanbul Vali Vekilinin hatırından bile geçmezdi.
Gerçek odur ki, D.P. iktidarı, seçimlerden önce, halk gözündeki itibarının ne derece düşmüş olduğunu duymak istememektedir. Onun için de, bu iktidarın başındakiler, hem kendi kulaklarını, hem yurttaşların kulaklarını tıkamak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Oysa yurttaşların, Demokrat Partiden ne kadar soğuduklarını öğrenmek için, bu gerçeği ayrıca gazete sütunlarında okumalarına büyük bir ihtiyaç yoktur. Anket sonuçları yayınlansa da yayınlanmasa da, yurttaş, bu iktidar hakkında kendi düşüncesini elbette bilecektir.
Anket sonuçlarının yayınlanmasından asıl istifade edebilecek, bir şeyler öğrenip ders alabilecek olanlar, Demokrat Partililerdi. İstanbul Valiliğinin aldığı karar, olsa olsa, Demokrat Partinin kendi çevresinde zorla yarattığı ve içine gömüldüğü karanlığı biraz daha derinleştirmiş olacaktır.
Koleksiyon
Alıntı
“"Işıktan Korkanlar",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/893 ulaşıldı.