Dış Tehlike ve CHP

Başlık: 
Dış Tehlike ve CHP 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" s. 3 
Tarih: 
1957-09-27 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/36 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

DIŞ TEHLİKE VE C.H.P.

BUNDAN önceki yazımızda belirttiğimiz gibi, İnönü'nün Malatya söylevi üzerine iktidar sözcüsü gazetenin, dış tehlikeyi muhalefete karşı bir mânevi baskı vasıtası olarak kullanmağa teşebbüs eden başyazısı ile, iki gün sonra Başbakanın Suriye durumu hakkında Anadolu Ajansına verdiği demeç bir arada okununca, ister istemez insanın zihninde bazı şüpheler uyanmaktadır.

Yakın zamana kadar bizim bir ilimiz durumunda bulunan 4 milyondan az nüfuslu Suriye'nin, Türkiye'yi tehdit edebilecek bir hale geldiğine veya gelebileceğine, bir yandan Kuzey Atlantik Paktını bir yandan Bağdat Paktını otomatik olarak kendisine karşı harekete geçirecek bir saldırganlığa, Sovyet desteğiyle de olsa, kalkışabileceğine ihtimal verebilmek çok güçtür. Suriye'nin kendini tehdit altında hissedip tedbirler alma ihtiyacını hissetmiş, bu tedbirler yüzünden de ister istemez Sovyet kampına sürüklenmiş olması ihtimali herhalde daha akla yakındır.

Suriye'de durumun ne derece tehlikeli olduğu, Demokrat Parti seçimleri öne almağa karar verdiği sırada, belirlileşmişti. O zamandanberi durumun ciddiyetini arttıran herhangi bir yeni gelişme olduğuna dair ortada hiç bir işaret yoktur. Buna göre Demokrat Parti seçimleri şu sırada yapmağa, dış tehlikenin derecesini, «fevkalâde nazik» liğini bile bile karar vermiş demektir. Onun için, şimdi bu «tehlike»yi, normal seçim mücadelesini «mahzurlu» kılan bir unsur olarak» gösterme gayreti, Demokrat Partinin yalnızca iyiniyetine ve yurtseverliğine yorulamasa gerektir.

Kaldı ki, Suriye Sovyetler Birliği tarafından bir âlet gibi kullanılarak, Türkiye'nin gerçekten kaygı verici bir dış tehlikeyle karşılaşması halinde bile tutulması gerekli yol, Zafer gazetesinin Pazartesi günü çıkan başyazısında kapısı yapıldığı, zemini hazırlandığı gibi, muhalefetin seçim çalışmalarını tek taraflı olarak mânevi veya zecrî baskı altına almak değildir.

Dünyanın her demokratik memleketinde, yurt güvenliğini küçük siyasî hesapların üstünde tutan iktidar partileri, ciddi dış tehlikeleri, yurtsever muhalefet partileri üzerinde baskı yapmak için değil, tersine, onlarla aralarındaki gerginliği gidermek ve işbirliği yapmak için vesile bilirler. Nitekim İkinci Dünya Harbi sırasında İngiltere'de Muhafazakâr Parti bu düşünceyle bir koalisyon hükümeti kurmuştur. Batı Almanya'da ise, iktidar partisi, kazandığı yeni zaferden sonra bile dış tehlikeye karşı en müessir iç siyaset tedbirini muhalefetle işbirliğinde görmektedir.

Türkiye de, partilerarası normal siyasal mücadeleyi gerçekten mahzurlu kılacak bir dış tehlikeyle karşılaşırsa, iktidar partisinin düşen birinci ödev muhalefeti, hiç değilse en kuvvetli muhalefet partisini, eşit şartlar altında tam bir işbirliğine çağırmak olmalıdır. Bu bakımdan Demokrat Parti çok şanslı bir durumdadır. Çünkü en kuvvetli muhalefet partimiz olan Cumhuriyet Halk Partisi, yurtseverliği en çetin denemelerden geçmiş bir partidir. Türk ulusu Kurtuluş Savaşını bu parti kurucularının önderliği altında kazanmış, bu partinin iktidarı sırasında Türkiye «Avrupa'nın hasta adamı» durumundan kurtularak itibarlı bir devlet durumuna gelmiş ve gene bu partinin başarılı dış siyaseti sayesinde Türkiye, kendini dört yandan saran İkinci Dünya Harbini tek ferdinin burnu kanamaksızın atlatmış, İkinci Dünya Harbinden sonraki açık Sovyet tehditlerine karşı ise Türkiye, henüz şimdiki dostlarımızın Sovyetlerle müttefik oldukları bir sırada, bu partinin idaresi altında meydan okuyabilmiştir. Harbte, barışta ve barış konferanslarında dünyanın en büyük asker, diplomat ve devlet adamlarından biri olarak adını şimdiden tarihe geçirmiş olan İsmet İnönü, el'an bu partinin başındadır.

Onun için, 4 milyondan az nüfuslu Suriye'nin yurdumuza karşı «tehdidi» gerçekten güvenliğimizi ciddî bir tehlike içine düşürecek olursa, iktidardaki Demokrat Parti, yurtseverliğini, ancak ve ancak, C.H.P. yi ve onun liderini, eşit şartlar altında, meselâ bir koalisyon hükümeti içinde, işbirliğine çağırmakla gösterebilir.

Demokrat Parti sorumluları partizanlığı yurtseverlikten üstün tutarak bu yola gitmekten kaçındıkları takdirde ise, Türk ulusuna düşecek ödev, küçücük bir Suriye'nin her halükârda teşkil edebileceğinden çok daha ağır dış tehlikeler karşısında en çetin deneme ve sınavlardan büyük başarı ile geçmiş bir partiyi ve bir lideri, çıkarılabilecek her türlü engele rağmen, gene iş başına getirmek olmalıdır.

Dış tehlikenin, güvenliğimiz bakımından ciddî kaygılar uyandırabilecek ölçüde artması Demokrat Parti iktidarının muhalefete seçimler arifesinde daha çok baskı yapması için değil, ancak, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar sorumluluğuna katılmağa çağırılması, ya da, böyle bir çağırı olmazsa millet iradesiyle bu sorumluluğu tek başına yüklenmesi için bir vesile teşkîl edebilir.

Bülent ECEVİT 

Dosyalar

1957.09.27.jpg
1957.09.27_B.jpg
1957.09.27_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Dış Tehlike ve CHP,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 20 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/890 ulaşıldı.