Uzlaşma
Başlık:
Uzlaşma
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-08-30
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
UZAKTAN
UZLAŞMA
SÜRÜ psikolojisinin bireyciliğe (fertçiliğe) hiç yer bırakmıyacak ölçüde üstün olduğu toplumlar kadar, işbirliğine, davranış beraberliğine yer bırakmıyacak ölçüde bireyciliğin üstün olduğu toplumlar da demokrasiye elverişsizdir. Birincisinde, baskıya karşıkoyma içten gelmediği için, ikincisinde ise, toplumun baskıya karşı koyma gücü dağılıp o yüzden etkisiz kaldığı için, demokrasiyi korumak ve yaşatmak imkânı bulunamaz. Eğer iki memleket halkının ulusal karakteri için söylenenler doğru ise, birincisine Rusya, ikincisine İspanya örnek gösterilebilir.
Türkiye'de şimdiye kadar baskıya karşı mücadeleyi daha çok aşırı bireycilik güçleştirmistir. Gerçi bu bireycilik hiç bir vakit, Türk halkının, görüş ayrılıkları üstünde tutulan temel ulusal meselelerdeki toplum şuurunu bastıracak, öylelikle, birçok lâtin memleketlerinde görüldüğü gibi, istikrarsızlık ve anarşi yaratacak, iç ve dış güvenliği tehlikeye düşürecek bir dereceye varamamıştır; yaklaşmamıştır bile.. Ama öte yandan, görüş ayrılıklarının yararlı ve yapıcı olabileceği alanlarda ise, aşırı bireyci davranış, kuvvetlerin belirli görüşler çevresinde toplanıp koordine edilebilmesini, öylelikle etki gücü kazanabilmesini önlemiştir.
Osmanlı çağının sonlarında, baskıya karşı savaşmak isteyen birçok aydınların, dış tehlike söz konusu olunca nefret ettikleri bir idareyle bile tek bir cephe halinde birleşebilmiş, fakat iç siyaset mücadelesinde görüşleri birbirine çok yakın aydınların bile öyle bir idareye karşı yeteri kadar birleşik bir muhalefet cephesi kuramamış olmaları, bu davranış ikiliğine yakın tarihimizden bir örnektir.
Oysa demokrasi bir uzlaşma sanatıdır. Bireyciliğin uzlaşmayı imkânsız kılacak kadar aşırı derecelere vardığı bir toplumda bu sanat başarılamaz. Herkesin istediği gibi düşünmekte, söyleyip yazmakta, kendi bireysel inançlarını, görüşlerini savunmakta hür olması ve hür olma ihtiyacını duyması kadar, müşterek gayeler uğrunda görüş ve menfaat ayrılıklarının uzlaştırılabilmesi de, demokrasiyi yaşatabilmenin başlıca şartlarındandır.
İşte, 3 büyük muhalefet partisi arasında varılan işbirliği kararının siyasal gelişmemiz bakımından küçümsenemiyecek bir önemi, Türkiye'de uzlaşma ruhunun artık aşırı bireyciliği bastıracak kadar kuvvet kazandığını müjdelemesidir.
Her uzlaşma, değişik ölçülerde feragat ve fedakârlıkların sonucudur. Şüphesiz bu uzlaşmada da her parti, kendi kuvveti ölçüsünde feragat ve fedakârlıkta bulunmuştur. Hele 3 partiden en kuvvetlisi olan C.H.P. bir siyasal parti tarafından gösterilebilecek feragatin âzamisini göstermiş, bir başına iktidara gelme şansından feragat etmiştir.
Fakat uğrunda beraberce savaşılacak müşterek gayeye erişilmesi, bu feragat ve fedakârlıkların mânevi karşılığını bol bol ödeyecektir.
Demokratik erginliğin bu kadar müsbet bir belirtisi karşısında, iktidarın, «kundakçılık», «düzenbazlık», «hiyanet» gibi küfür ve hakaretlerden başka diyecek bir şey bulamaması, işbirliğine karşı yeni «tedbirler» alınacağı tehditlerini savurması bile, başlı başına, Demokrat Parti liderleri arasında demokrasi aleyhtarlığını ne derece kökleşmiş olduğunu göstermeğe yetse gerektir.
Eğer iktidar partisi liderleri, üç muhalefet partisinin uğrunda birleştikleri gayeyi, bütün gereklikleriyle memlekete demokrasiyi yerleştirme gayesini, onlar gibi, hattâ bütün halk gibi, görüş ayrılıkları üstünde ulusa lbir mesele saymağa, ve bu meselede halkla, muhalefetle, hattâ sırf kendi programlarındaki iktidarda kalmayı böyle bir gayeden çok daha üstün tutuyor olmasalardı, bu hiddete, bu şiddete hiç de lüzum kalmazdı.
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
UZLAŞMA
SÜRÜ psikolojisinin bireyciliğe (fertçiliğe) hiç yer bırakmıyacak ölçüde üstün olduğu toplumlar kadar, işbirliğine, davranış beraberliğine yer bırakmıyacak ölçüde bireyciliğin üstün olduğu toplumlar da demokrasiye elverişsizdir. Birincisinde, baskıya karşıkoyma içten gelmediği için, ikincisinde ise, toplumun baskıya karşı koyma gücü dağılıp o yüzden etkisiz kaldığı için, demokrasiyi korumak ve yaşatmak imkânı bulunamaz. Eğer iki memleket halkının ulusal karakteri için söylenenler doğru ise, birincisine Rusya, ikincisine İspanya örnek gösterilebilir.
Türkiye'de şimdiye kadar baskıya karşı mücadeleyi daha çok aşırı bireycilik güçleştirmistir. Gerçi bu bireycilik hiç bir vakit, Türk halkının, görüş ayrılıkları üstünde tutulan temel ulusal meselelerdeki toplum şuurunu bastıracak, öylelikle, birçok lâtin memleketlerinde görüldüğü gibi, istikrarsızlık ve anarşi yaratacak, iç ve dış güvenliği tehlikeye düşürecek bir dereceye varamamıştır; yaklaşmamıştır bile.. Ama öte yandan, görüş ayrılıklarının yararlı ve yapıcı olabileceği alanlarda ise, aşırı bireyci davranış, kuvvetlerin belirli görüşler çevresinde toplanıp koordine edilebilmesini, öylelikle etki gücü kazanabilmesini önlemiştir.
Osmanlı çağının sonlarında, baskıya karşı savaşmak isteyen birçok aydınların, dış tehlike söz konusu olunca nefret ettikleri bir idareyle bile tek bir cephe halinde birleşebilmiş, fakat iç siyaset mücadelesinde görüşleri birbirine çok yakın aydınların bile öyle bir idareye karşı yeteri kadar birleşik bir muhalefet cephesi kuramamış olmaları, bu davranış ikiliğine yakın tarihimizden bir örnektir.
Oysa demokrasi bir uzlaşma sanatıdır. Bireyciliğin uzlaşmayı imkânsız kılacak kadar aşırı derecelere vardığı bir toplumda bu sanat başarılamaz. Herkesin istediği gibi düşünmekte, söyleyip yazmakta, kendi bireysel inançlarını, görüşlerini savunmakta hür olması ve hür olma ihtiyacını duyması kadar, müşterek gayeler uğrunda görüş ve menfaat ayrılıklarının uzlaştırılabilmesi de, demokrasiyi yaşatabilmenin başlıca şartlarındandır.
İşte, 3 büyük muhalefet partisi arasında varılan işbirliği kararının siyasal gelişmemiz bakımından küçümsenemiyecek bir önemi, Türkiye'de uzlaşma ruhunun artık aşırı bireyciliği bastıracak kadar kuvvet kazandığını müjdelemesidir.
Her uzlaşma, değişik ölçülerde feragat ve fedakârlıkların sonucudur. Şüphesiz bu uzlaşmada da her parti, kendi kuvveti ölçüsünde feragat ve fedakârlıkta bulunmuştur. Hele 3 partiden en kuvvetlisi olan C.H.P. bir siyasal parti tarafından gösterilebilecek feragatin âzamisini göstermiş, bir başına iktidara gelme şansından feragat etmiştir.
Fakat uğrunda beraberce savaşılacak müşterek gayeye erişilmesi, bu feragat ve fedakârlıkların mânevi karşılığını bol bol ödeyecektir.
Demokratik erginliğin bu kadar müsbet bir belirtisi karşısında, iktidarın, «kundakçılık», «düzenbazlık», «hiyanet» gibi küfür ve hakaretlerden başka diyecek bir şey bulamaması, işbirliğine karşı yeni «tedbirler» alınacağı tehditlerini savurması bile, başlı başına, Demokrat Parti liderleri arasında demokrasi aleyhtarlığını ne derece kökleşmiş olduğunu göstermeğe yetse gerektir.
Eğer iktidar partisi liderleri, üç muhalefet partisinin uğrunda birleştikleri gayeyi, bütün gereklikleriyle memlekete demokrasiyi yerleştirme gayesini, onlar gibi, hattâ bütün halk gibi, görüş ayrılıkları üstünde ulusa lbir mesele saymağa, ve bu meselede halkla, muhalefetle, hattâ sırf kendi programlarındaki iktidarda kalmayı böyle bir gayeden çok daha üstün tutuyor olmasalardı, bu hiddete, bu şiddete hiç de lüzum kalmazdı.
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Uzlaşma,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/878 ulaşıldı.