Yılda 271 Liralık Refah!
Başlık:
Yılda 271 Liralık Refah!
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-08-23
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
UZAKTAN!
YILDA 271 LİRALIK REFAH !
GÖRÜNÜŞE yöre Demokrat Parti liderleri, köylünün rafah içinde bulunduğu hayaliyle avunmakta ,bu refahın Demokrat Partiye önümüzdeki seçimleri de kolaylıkla kazandıracağını, 1954 seçimlerinde nasıl köylü, muhalefetin anti-demokratik gidişe ve ekonomik tehlikelere karşı uyarışlarına güya hiç aldırış etmedi, oyunu kullanırken güya kendi refah seviyesinden başka bir ölçü kullanmadı ise, şimdi de öyle davranacağını sanmaktadırlar.
Yazık ki yurdumuzda, böyle sanıların ne kadar yerinde veya ne kadar yersiz olduğunu müsbet delillerle ortaya çıkarabilecek araştırmalar, anketler yapılmıyor.
Ama, böyle araştırmalar, anketler olmasa bile, 1954 geçimlerinde Demokrat Parti iktidarının yenilenmesinden, şehirli aydınların da en az köylü yurttaşlar kadar sorumlu olduğuna şüphe yoktur. Gerek ekonomik gerek siyasal tehlike belirtilerini o zamandan görüp tedbir alma ihtiyacını duyanlar şehirlerde de henüz bugünkü kadar çoğalmış değildi.
Şimdi köylü oyunun Demokrat Partiye önümüzdeki seçimi kazandırabileceğini düşünüp umutsuzluğa kapılan, Türkiye halkının çoğunluğu hakkında kötümserliğe düşerek bu memlekette demokrasi olamıyacağını düşünen aydınlar hâlâ varsa, içlerinden birçoğu, 1954 deki sunî, aldatıcı refah görünümüne kananların, siyasal alandaki tehlikeleri küçümseyenlerin başında kendilerinin de bulunduğunu hatırlamakla belki avunabilir, kaygılarının, umutsuzluklarının temelsiz olduğunu düşünebilirler.
1954 seçimlerini, Demokrat Parti, yalnız köylü sayesinde ve şehirli aydınlara rağmen değil, bir kısım köylüler sayesinde olduğu kadar bir kısım şehirli aydınlar sayesinde de kazanmıştır.
Üstelik o seçimlerde D.P. ye oy veren aydınları kısa görüşlülükle suçlandırmak mümkün olsa bile, köylüyü aynı şekilde suçlandırmak haksızlık, insafsızlık olur.
Çünkü Demokrat Partinin ilk iktidar devresi, tabiatın eşi az görülür bir cömertlik devresine rastlamıştı. Demokrat Parti iktidarının, gerek bu geçici tabiat nimetini, gerek tarihimiz boyunca görülmemiş bollukta bir dış yardım ve yabancı sermaye akınını har vurup harman savurarak, bir yıl, hattâ birkaç ay ilerisini düşünmekten kaçınarak yarattığı aldatıcı refah havası içinde, bütün köylüyü kendine çekebilmesi bile belki normal sayılabilirdi. Ama milyonlarca Türk köylüsü ,o şartlar içinde bile, durumun içyüzünü birçok şehirli aydınlardan daha iyi görüp oyunu muhalefete vermişti.
Bugünkü şartlarsa, 1954 teki aldatıcı refah görünümüne kanmış olan, ve kanması mazur görülebilecek olan bir kısım köylü vatandaşların da gözlerini gerçek duruma açmış olmalıdır.
Geçimini topraktan sağlıpan yurttaşların bugün refah içinde, durumundan hoşnut bulunduğunu sanan Demokrat Parti liderlerine, bu sanıyı, çevrelerini kuşatıp görüş alanlarını daraltan bazı yeniş toprak sahipleri veriyor olsa gerektir. Zira bu geniş toprak sahiplerinin Demokrat Parti Meclis Grupu içindeki kuvveti, nasıl olsa vergi kapsamı dışında kalacak yoksul köylünün ardına sığınıp, kendi topraklarında nmemlekete vergi ödemeyi reddedebilmelerine yetecek kadar büyüktür. Onlar elbette başka yurttaşlara göre nispî bir refah içindedirler, ve elbette kendilerine bu imkânı sağlıyan şartların devamını istemektedirler.
Değerli bir iktisatçı arkadaşımızın resmî kaynaklara dayanarak elde ettiği rakamlara göre, Türkiye'de geniş toprak sahipler, geçimini tarımdan sağlıyan nüfusun ancak yüzde 2 sini teşkil ettiği halde, ekilen toprakların yüzde 25 i bu zümrenin elindedir. Üstelik bu yüzde 25 ,genel olarak, Türkiye'nin en verimli, tarıma en elverişli topraklarıdır. En verimli topraklar onların olduğu gibi, mekanize tarımdan hemen yalnız onlar faydalanabilmekte, en bol krediyi onlar bulup, bu krediyi en iyi onlar işletebilmekte, dar gelirli yurttaşların ödediği vergilerle yapılan fiyat desteklemeleri, köylüden önce, bu vergi-üstü imtiyazlı zümrenin refahını yükseltmektedir.
Nitekim, tarımcı nüfusun ancak yüzde 2 sini teşkil eden bu zümre içinde adam başına yıllık gelir, 1948 para değeriyle, 1955 de 17430 liraya varmıştır. Buna karşılık, tarımcı nüfusun yüzde 98 ini teşkil eden fakat işlenen toprakların ancak yüzde 75 ini elinde bulunduran küçük toprak sahibi köylünün adam başına yıllık geliri (gene 1948 para değeriyle 1955 de) 271 liradan ibarettir.
1957 yılına kadar bu nisbetsizliğin büsbütün artmış, ve köylünün yıllık gelirinin, satın alma gücü bakımından büsbütün azalmış olduğuna şüphe yoktur.
İşte kendine köylünün dostu süsünü veren Demokrat Parti iktidarı sırasındadır ki şimdi yuodumuza, Türk köylüsünü büyük toprak sahiplerinin ekonomik ve sosyal baskısı ve nihayet egemenliği altına sokacak bir ekonomik ve sosyal adaletsizlik düzeninin tohumları ekilip filiz vermektedir.
İşte, ekilen toprakların yüzde 25 inden adam başına yılda 17430 kazanan yüzde 2 nin durumuyla, ekilen toprakların yüzde 75 inden adam başına yılda ancak 271 kazanan yüzde 98 in durumu arasındaki bu derin, bu korkunç uçurumdur ki, millî gelir artışını bir millî refah artışı gibi göstermeğe özenenlerin maskelerini yüzlerinden indirmektedir.
Köylü, bu acı gerçeği elbette şehirliden daha iyi görmektedir. Çünkü gelir dağılışındaki bu korkunç nisbetsizlik, adaletsizlik, elbette herkesten çok köylüyü ezmektedir.
Onun için, geçimini topraktan kazananları refaha kavuşturmakla öğünen, ve köylünün kendilerini nasıl olsa destekliyeceğine güvenerek diktatörlük yolunda fütursuz ilerlemeğe çalışan Demokrat Parti liderlerine, yalnız tarım alanında değil, ekonomik hayatın bütün kesimlerinde 7 yıldır körükledikleri bu nisbetsiz, adaletsiz gelir dağılışının cezasını belki herkesten önce köylü yurttaş ödetecektir.
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
YILDA 271 LİRALIK REFAH !
GÖRÜNÜŞE yöre Demokrat Parti liderleri, köylünün rafah içinde bulunduğu hayaliyle avunmakta ,bu refahın Demokrat Partiye önümüzdeki seçimleri de kolaylıkla kazandıracağını, 1954 seçimlerinde nasıl köylü, muhalefetin anti-demokratik gidişe ve ekonomik tehlikelere karşı uyarışlarına güya hiç aldırış etmedi, oyunu kullanırken güya kendi refah seviyesinden başka bir ölçü kullanmadı ise, şimdi de öyle davranacağını sanmaktadırlar.
Yazık ki yurdumuzda, böyle sanıların ne kadar yerinde veya ne kadar yersiz olduğunu müsbet delillerle ortaya çıkarabilecek araştırmalar, anketler yapılmıyor.
Ama, böyle araştırmalar, anketler olmasa bile, 1954 geçimlerinde Demokrat Parti iktidarının yenilenmesinden, şehirli aydınların da en az köylü yurttaşlar kadar sorumlu olduğuna şüphe yoktur. Gerek ekonomik gerek siyasal tehlike belirtilerini o zamandan görüp tedbir alma ihtiyacını duyanlar şehirlerde de henüz bugünkü kadar çoğalmış değildi.
Şimdi köylü oyunun Demokrat Partiye önümüzdeki seçimi kazandırabileceğini düşünüp umutsuzluğa kapılan, Türkiye halkının çoğunluğu hakkında kötümserliğe düşerek bu memlekette demokrasi olamıyacağını düşünen aydınlar hâlâ varsa, içlerinden birçoğu, 1954 deki sunî, aldatıcı refah görünümüne kananların, siyasal alandaki tehlikeleri küçümseyenlerin başında kendilerinin de bulunduğunu hatırlamakla belki avunabilir, kaygılarının, umutsuzluklarının temelsiz olduğunu düşünebilirler.
1954 seçimlerini, Demokrat Parti, yalnız köylü sayesinde ve şehirli aydınlara rağmen değil, bir kısım köylüler sayesinde olduğu kadar bir kısım şehirli aydınlar sayesinde de kazanmıştır.
Üstelik o seçimlerde D.P. ye oy veren aydınları kısa görüşlülükle suçlandırmak mümkün olsa bile, köylüyü aynı şekilde suçlandırmak haksızlık, insafsızlık olur.
Çünkü Demokrat Partinin ilk iktidar devresi, tabiatın eşi az görülür bir cömertlik devresine rastlamıştı. Demokrat Parti iktidarının, gerek bu geçici tabiat nimetini, gerek tarihimiz boyunca görülmemiş bollukta bir dış yardım ve yabancı sermaye akınını har vurup harman savurarak, bir yıl, hattâ birkaç ay ilerisini düşünmekten kaçınarak yarattığı aldatıcı refah havası içinde, bütün köylüyü kendine çekebilmesi bile belki normal sayılabilirdi. Ama milyonlarca Türk köylüsü ,o şartlar içinde bile, durumun içyüzünü birçok şehirli aydınlardan daha iyi görüp oyunu muhalefete vermişti.
Bugünkü şartlarsa, 1954 teki aldatıcı refah görünümüne kanmış olan, ve kanması mazur görülebilecek olan bir kısım köylü vatandaşların da gözlerini gerçek duruma açmış olmalıdır.
Geçimini topraktan sağlıpan yurttaşların bugün refah içinde, durumundan hoşnut bulunduğunu sanan Demokrat Parti liderlerine, bu sanıyı, çevrelerini kuşatıp görüş alanlarını daraltan bazı yeniş toprak sahipleri veriyor olsa gerektir. Zira bu geniş toprak sahiplerinin Demokrat Parti Meclis Grupu içindeki kuvveti, nasıl olsa vergi kapsamı dışında kalacak yoksul köylünün ardına sığınıp, kendi topraklarında nmemlekete vergi ödemeyi reddedebilmelerine yetecek kadar büyüktür. Onlar elbette başka yurttaşlara göre nispî bir refah içindedirler, ve elbette kendilerine bu imkânı sağlıyan şartların devamını istemektedirler.
Değerli bir iktisatçı arkadaşımızın resmî kaynaklara dayanarak elde ettiği rakamlara göre, Türkiye'de geniş toprak sahipler, geçimini tarımdan sağlıyan nüfusun ancak yüzde 2 sini teşkil ettiği halde, ekilen toprakların yüzde 25 i bu zümrenin elindedir. Üstelik bu yüzde 25 ,genel olarak, Türkiye'nin en verimli, tarıma en elverişli topraklarıdır. En verimli topraklar onların olduğu gibi, mekanize tarımdan hemen yalnız onlar faydalanabilmekte, en bol krediyi onlar bulup, bu krediyi en iyi onlar işletebilmekte, dar gelirli yurttaşların ödediği vergilerle yapılan fiyat desteklemeleri, köylüden önce, bu vergi-üstü imtiyazlı zümrenin refahını yükseltmektedir.
Nitekim, tarımcı nüfusun ancak yüzde 2 sini teşkil eden bu zümre içinde adam başına yıllık gelir, 1948 para değeriyle, 1955 de 17430 liraya varmıştır. Buna karşılık, tarımcı nüfusun yüzde 98 ini teşkil eden fakat işlenen toprakların ancak yüzde 75 ini elinde bulunduran küçük toprak sahibi köylünün adam başına yıllık geliri (gene 1948 para değeriyle 1955 de) 271 liradan ibarettir.
1957 yılına kadar bu nisbetsizliğin büsbütün artmış, ve köylünün yıllık gelirinin, satın alma gücü bakımından büsbütün azalmış olduğuna şüphe yoktur.
İşte kendine köylünün dostu süsünü veren Demokrat Parti iktidarı sırasındadır ki şimdi yuodumuza, Türk köylüsünü büyük toprak sahiplerinin ekonomik ve sosyal baskısı ve nihayet egemenliği altına sokacak bir ekonomik ve sosyal adaletsizlik düzeninin tohumları ekilip filiz vermektedir.
İşte, ekilen toprakların yüzde 25 inden adam başına yılda 17430 kazanan yüzde 2 nin durumuyla, ekilen toprakların yüzde 75 inden adam başına yılda ancak 271 kazanan yüzde 98 in durumu arasındaki bu derin, bu korkunç uçurumdur ki, millî gelir artışını bir millî refah artışı gibi göstermeğe özenenlerin maskelerini yüzlerinden indirmektedir.
Köylü, bu acı gerçeği elbette şehirliden daha iyi görmektedir. Çünkü gelir dağılışındaki bu korkunç nisbetsizlik, adaletsizlik, elbette herkesten çok köylüyü ezmektedir.
Onun için, geçimini topraktan kazananları refaha kavuşturmakla öğünen, ve köylünün kendilerini nasıl olsa destekliyeceğine güvenerek diktatörlük yolunda fütursuz ilerlemeğe çalışan Demokrat Parti liderlerine, yalnız tarım alanında değil, ekonomik hayatın bütün kesimlerinde 7 yıldır körükledikleri bu nisbetsiz, adaletsiz gelir dağılışının cezasını belki herkesten önce köylü yurttaş ödetecektir.
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Yılda 271 Liralık Refah!,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/874 ulaşıldı.