Zorlandıkça Büyüyen Engel

Başlık: 
Zorlandıkça Büyüyen Engel 
Kaynak: 
Ulus, "Uzaktan" s. 3 
Tarih: 
1957-08-20 
Lokasyon: 
Rahşan Ecevit Arşivi 
Metin: 
UZAKTAN

ZORLANDIKÇA BÜYÜYEN ENGEL

DEMOKRAT Parti liderleri, iktidarda tutunabilmek ve kendi uygun gördükleri anlamda iş yapabilmek için bütün umutlarını, şekilden ibaret demokrasi görümü altında bir mutlak idare kurabilmeğe bağlamışlardır. «Siyasal Gelişmemizdeki Çıkmaz» adlı seride belirttiğimiz gibi, daha Osmanlı çağında batılılaşma hareketinin başlamasiyle siyasal düzenimizde açılıp hâlâ kapanamamış olan bir takım boşluklar idarenin anayasa çerçevesi içinde sınırlanmasını güçleştirdiğinden, D.P. liderleri bunu başarabileceklerini sanmaktadırlar.

Nitekim, 1954 seçimlerinden sonra Türk halkı tehlikeye uyanıncaya kadar, hemen hiçbir çetin engelle karşılaşmamış olmaları da onların bu sanılarını desteklemiştir. Fakat, 1954 Mayısından beri, hiç hesaba katmamış oldukları bir engel önlerine çıkmıştır. Demokrat Partinin diktatörlük yolundaki hamleleri hızlanıp sertleştikçe bu engelin sarplığı da artmaktadır.

Demokrat Parti liderleri, bütün hesaplarını, çoğunluğun okur — yazar olmadığı, geniş ve derin siyasal meseleleri kavrayıp onlara nüfuz edemiyeceği, anayasa teminatı, söz, basın, toplantı hürriyeti, partilerarası eşitlik, adalet karşısında eşitlik, mahkeme bağımsızlığı ,v.s. gibi temel rejim meseleleriyle ilgilenmiyeceği, onun için, kendilerinin bu büyük çoğunluğa dayanarak, öyle meselelerle yakından ilgilenen küçük azınlığı hiçe sayabilecekleri, sindirip ezebilecekleri düşüncesi üzerine kurmuşlardır.

Fakat, okur — yazar olmayan çoğunluk hakkındaki inançlarının gerçeğe uygun olup olmadığı bir yana, D.P. liderleri, kurmak istedikleri mutlak idareyi gerçekleştirebilmek, yaşatabilmek için, gerek adalet gerek idare cihazında, gerekse toplam hayatının başka kesimlerinde vasıta olarak kullanmağa mecbur olacakları yurttaşların, küçümsedikleri, hiçe saymak istedikleri azınlık saflarında bulunduğunu hesaba katmamışlardır.

Bu azınlığı teşkil eden aydınlar, meslek eğitimlerini, sosyal ve siyasal görüşlerini, Demokrat Parti iktidara gelmeden önceki devrimci Cumhuriyet Türkiyesinde edinmişlerdi. Demokrat Parti iktidarı sırasında okur veya üniversite çağına erişen gençler bile, D.P iktidarından önceki devrede yetişmiş öğretmen ve profesörlerin önderliği altında okuyorlardı.

O devrede yetişmiş aydınlarsa, tek partili idare devam ettiği sırada bile, demokratik bir hayat tarzına hazırlanmış, bütün zihnî hazırlıklariyle demokrasi ülküsüne yönelmişlerdi. Halk egemenliği, adalette tarafsızlık, vicdan, düşünce, söz hürriyeti gibi kavramlar zihinlerinde o zamandan yer etmişti. Bu kavramlardan bazısı toplum hayatında henüz bütün gereklikleriyle yansıtılamamış olsa da, hepsi birden, devrimler kökleşir kökleşmez («Siyasal Gelişmemizdeki Çıkmaz» serisinde belirtmeğe çalıştığımız engeller ortadan kalkar kalkmaz) gerçekleştirilecek bir ülkü olarak benimsenmişti. Üstelik, bunların belki en hayatisi sayılabilecek olan adalette tarafsızlık ilkesi, daha başlangıçtan itibaren, toplum hayatına gerçek anlamıyla uygulanmış, toplum içinde insanca yaşıyabilmenin baş şartı sayılır hâle gelmişti.

1945 te son demokrasi denemesinin başlamasiyle açılan çığırda ise, bu aydınlar, demokratik hayat tarzının üstünlüğünü kendi tecrübeleriyle de anlamak fırsatını bulmuşlardı. Aynı zamanda, Batı demokrasileriyle yakınlığımızın, temaslarımızın artması da bu hayat tarzına bağlılığı günden güne kuvvetlendiriyordu.

Hele, 1950 mayısından hemen önceki yıllarla, 1954 Mayısından sonraki yıllar arasında yapılan karşılaştırmalar, demokrasiye inançları nisbeten zayıf kalmış bazı aydınların bile zihinlerindeki şüpheleri silmeğe yetiyordu. Bu iki devre arasındaki farkları görüp de demokrasinin diktatörlüğe üstünlüğüne inanmamak, gerek memlekete bağlılığı gerek insanlık onuru şahsî menfaat duygularını bastıran her Türk aydını için artık imkânsızdı.

Böyle, gaye olarak demokrasiyi benimsemiş, demokratik hayat tarzından başka bir hayata razı olamıyacak duruma gelmiş bir aydınlar zümresinin, memleketi diktatörlüğe götürme yolundaki gayretlere kolay kolay âlet edilemiyeceği pek tabiî idi.

İşte, diktatörlüğe yönelen Demokrat Parti iktiarının karşısında bulunduğu ve zorladıkça büsbütün çetinleştirdiği bu engeldir ki, şimdi Türkiye'de diktatörlüğe karşı, etkisi günden güne artan bir sigorta yerine geçmektedir.

Cambridge, MASS.

Bülent ECEVİT 

Dosyalar

1957.08.20.jpg
1957.08.20_B.jpg
1957.08.20_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Zorlandıkça Büyüyen Engel,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 25 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/871 ulaşıldı.