Amerika'da İspat Hakkı ve Ötesi
Başlık:
Amerika'da İspat Hakkı ve Ötesi
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-05-06
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/35
Metin:
UZAKTAN
Amerika'da ıspat hakkı ve ötesi
Biz hâlâ basına ispat hak tanınmasının doğru olup olmayacağını tartışa duralım, Başbakan'ın Türkiye'dekinden daha geniş basın hürriyeti bulanmadığını sandığı Amerika, bu hakkı çoktan geride bile bırakmıştır.
Başbakan'ın Mart ortasındaki basın konferansından sonra çıkan muhtelif yazılarda belirtildiği gibi, Amerika'da tenkit hürriyetini sınırlayan kanun maddeleri, gazeteciye ispat hakkı tanınmaksızın uygulanamaz. Başbakan, Mart ortalarındaki basın konferansında, New York devleti kanunlarının hakareti tarif eden maddesini okurken, ayni devletin anayasasında gazeteciye ispat hakkı tanıyan bir madde de bulunduğunu, hakaret tarifi içine girebilecek iddia veya tenkitlerinin gerçeğe uygunluğunu ispat eden gazeteciye ceza verilemiyeceğini bilmez görünmeyi tercih etmişti.
Oysa, bir müddetten beri Amerika'da, ispat hakkının bile yetersiz olduğu, bir gazetecinin, topluma karşı ödevini yapabilmesi için, gerçeklere uymayan, doğruluğu ispat edilemiyen iddialarda bulunmasına bile bir dereceye kadar izin verilmesi gerektiği yolunda bir akım gitgide kuvvet kazanmakta ve birçok yargıçlar şimdiden bu akıma uymuş bulunmaktadırlar.
Tenkit ve yorumların gerçeklere dayanması prensibi gene esas olarak kabul edilmektedir. Ancak, bu prensibin yetersizliği göz önünde tutularak, ödevini iyiniyetle yapmağa çalışan gazeteciye yanılma payı da bırakılması Amerika'da âdet haline gelmiştir. Resmî şahsiyetlere veya bir idarî mevkî için adaylığını koyanlara dair ileri sürdüğü küçük düşürücü iddiaları ispat edemiyen gazeteciler için, bir çok yargıçlar, derhal mahkûmiyet kararı vermekten kaçınmakta, eğer ortada kasıt, kötü niyet görmez, gazetecinin topluma hizmet gayesiyle ve iyiniyetle yayında bulunduğuna kanaat getirirlerse iddiaları gerçeğe uymasa bile onu beraat ettirmektedirler.
Meselâ daha 1908 yılında, Kansas'da, «Coleman v. Maclennan» davası için verilen hükümde, bir resmî şahsiyetin hareket tarzına ve karakterine dair iddia ve yorumlar «gerçeklere uymasa ve küçük düşürücü mahiyette olsa bile», eğer «sırf seçmenlere oylarını daha akıllıca kullanma imkânını vermek maksadı ile ve iyiniyetle yazılmış ise suç sayılmaz» denilmektedir.
Prof. John E. Hallen'in 1930 da, yani daha bundan 27 yıl önce «The Texas Law Review» da çıkan bir makalesinde (1), iyi niyetle ileri sürülmüş iddia ve tenkitleri, gerçeğe uymasa bile cezalandırmamak fikrinin bütün Amerika'ya yayılmakta, bir çok mahkemelerce kabul edilmekte olduğunu gösterir örnekler verilmiştir.
«Gazete'nin ödevi, kamu menfaatini ilgilendiren meselelerde, bilhassa idari mevkiler için adaylığını koyan kimselerin evsafı bahsinde, halka bilgi vermek olduğuna göre, gerçeğe uygun olduğu düşüncesiyle, iyiniyetle ve kamu menfaati gözetilerek ileri sürülen iddiaların, gerçeğe uygun olmasa bile suç sayılmaması» yolunda Amerika'da kuvvetli bir akım bulunduğu, l940'da çıkan basın mevzuatıyla ilgili bir kitapta da (2) tekrarlanmaktadır.
Amerika, basına ispat hakkı tanımakla kalmayıp, basın hürriyetini ispat hakkının da ötesine götürmüş bir memlekettir.
(1) — «The Texas Law Review», Cilt 8, 1929-1930.
(2) — «The Law of News - Papers», Arthur Grosman, New-York, 1940.
Cambridge. MASS.
Bülent ECEVİT
Amerika'da ıspat hakkı ve ötesi
Biz hâlâ basına ispat hak tanınmasının doğru olup olmayacağını tartışa duralım, Başbakan'ın Türkiye'dekinden daha geniş basın hürriyeti bulanmadığını sandığı Amerika, bu hakkı çoktan geride bile bırakmıştır.
Başbakan'ın Mart ortasındaki basın konferansından sonra çıkan muhtelif yazılarda belirtildiği gibi, Amerika'da tenkit hürriyetini sınırlayan kanun maddeleri, gazeteciye ispat hakkı tanınmaksızın uygulanamaz. Başbakan, Mart ortalarındaki basın konferansında, New York devleti kanunlarının hakareti tarif eden maddesini okurken, ayni devletin anayasasında gazeteciye ispat hakkı tanıyan bir madde de bulunduğunu, hakaret tarifi içine girebilecek iddia veya tenkitlerinin gerçeğe uygunluğunu ispat eden gazeteciye ceza verilemiyeceğini bilmez görünmeyi tercih etmişti.
Oysa, bir müddetten beri Amerika'da, ispat hakkının bile yetersiz olduğu, bir gazetecinin, topluma karşı ödevini yapabilmesi için, gerçeklere uymayan, doğruluğu ispat edilemiyen iddialarda bulunmasına bile bir dereceye kadar izin verilmesi gerektiği yolunda bir akım gitgide kuvvet kazanmakta ve birçok yargıçlar şimdiden bu akıma uymuş bulunmaktadırlar.
Tenkit ve yorumların gerçeklere dayanması prensibi gene esas olarak kabul edilmektedir. Ancak, bu prensibin yetersizliği göz önünde tutularak, ödevini iyiniyetle yapmağa çalışan gazeteciye yanılma payı da bırakılması Amerika'da âdet haline gelmiştir. Resmî şahsiyetlere veya bir idarî mevkî için adaylığını koyanlara dair ileri sürdüğü küçük düşürücü iddiaları ispat edemiyen gazeteciler için, bir çok yargıçlar, derhal mahkûmiyet kararı vermekten kaçınmakta, eğer ortada kasıt, kötü niyet görmez, gazetecinin topluma hizmet gayesiyle ve iyiniyetle yayında bulunduğuna kanaat getirirlerse iddiaları gerçeğe uymasa bile onu beraat ettirmektedirler.
Meselâ daha 1908 yılında, Kansas'da, «Coleman v. Maclennan» davası için verilen hükümde, bir resmî şahsiyetin hareket tarzına ve karakterine dair iddia ve yorumlar «gerçeklere uymasa ve küçük düşürücü mahiyette olsa bile», eğer «sırf seçmenlere oylarını daha akıllıca kullanma imkânını vermek maksadı ile ve iyiniyetle yazılmış ise suç sayılmaz» denilmektedir.
Prof. John E. Hallen'in 1930 da, yani daha bundan 27 yıl önce «The Texas Law Review» da çıkan bir makalesinde (1), iyi niyetle ileri sürülmüş iddia ve tenkitleri, gerçeğe uymasa bile cezalandırmamak fikrinin bütün Amerika'ya yayılmakta, bir çok mahkemelerce kabul edilmekte olduğunu gösterir örnekler verilmiştir.
«Gazete'nin ödevi, kamu menfaatini ilgilendiren meselelerde, bilhassa idari mevkiler için adaylığını koyan kimselerin evsafı bahsinde, halka bilgi vermek olduğuna göre, gerçeğe uygun olduğu düşüncesiyle, iyiniyetle ve kamu menfaati gözetilerek ileri sürülen iddiaların, gerçeğe uygun olmasa bile suç sayılmaması» yolunda Amerika'da kuvvetli bir akım bulunduğu, l940'da çıkan basın mevzuatıyla ilgili bir kitapta da (2) tekrarlanmaktadır.
Amerika, basına ispat hakkı tanımakla kalmayıp, basın hürriyetini ispat hakkının da ötesine götürmüş bir memlekettir.
(1) — «The Texas Law Review», Cilt 8, 1929-1930.
(2) — «The Law of News - Papers», Arthur Grosman, New-York, 1940.
Cambridge. MASS.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Amerika'da İspat Hakkı ve Ötesi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/814 ulaşıldı.