Hür Basının Yeni Bir Zaferine Doğru
Başlık:
Hür Basının Yeni Bir Zaferine Doğru
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-04-30
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/35
Metin:
UZAKTAN
Hür basının yeni bir zaferine doğru
3 ve 5 Nisan günleri çıkan «Düğümler Nasıl Çözüldü» ve «İskenderin Kılıcı, Basının Gücü» başlıklı yazılarımızda, Almanya ile Fransa arasındaki tarihî düşmanlığın, işbirliğini güçleştiren bütün başka engellerle beraber ortadan kalkmasında iki memleket basınının başlıca rol oynadığını, bunun da ancak basın hürriyeti sayesinde mümkün olduğumu belirtmiştik.
Hür Fransız basınının Fransa'ya ve insanlığa hizmeti, şimdi, başka bir alanda da kendini göstermeğe başlamıştır. Fransa'nın gerek iktisadi durumunu gerek dış itibarını sarsan, Fransa ile beraber bütün hür batı dünyasını, o arada bilhassa, NATO'ya bağlı Fransız kuvvetlerinin Kuzey Afrika'ya sevkine izin veren Kuzey Atlantik Paktı topluluğunu suçlu duruma düşüren Cezayir meselesi, eğer yakında, Cezayir halkının meşru isteklerini gerçekleştirdiği gibi, Fransa'nın ve bütün batı dünyasının gerçek menfaatlerini de koruyacak bir hâl çaresine bağlanabilirse, bunda, hür Fransız basını, hür düşünceli Fransız yazarları, aydınları, üniversite hocaları, başlıca rolü oynamış olacaklardır.
Düşünce ve ifade hürriyetinin en büyük değeri, ne kadar acı olursa olsun gerçekleri araştırıp ortaya çıkarma imkânını sağlamasında, öylelikle insanların ve milletlerin kendi kendilerini aldatmalarını, gözleri bağlı çıkmaz yollara saplanmalarını önlemesindedir. Fransız aydınları da, Cezayir meselesinde, düşünce ve ifade hürriyetini bu yolda kullanmakla, milletlerine ve insanlığa hizmet etmiş olmaktadırlar.
Fransız idarî makamlarının ve askerî kuvvetlerinin Cezayir'deki mezalimi Fransız basınında açıklanmağa başladığı zaman, Fransız Hükümetinin ilk tepkisi, bu açıklamaları yapan gazetecilerden biri hakkında kovuşturma açtırmak olmuştu. Fakat, 26 Nisan günü çıkan «Fransa ile Suç Ortaklığı» başlıklı yazımızda da tahmin ettiğimiz gibi, hükümetin basına karşı aldığı bu «tedbir», Fransa basınını susturmağa, ödevini yapmaktan alıkoymağa muvaffak olamamıştır. «Express» başyazarı Servan-Schreiber, hakkında kovuşturma açıldıktan sonra da ödevini yapmağa devam ettiği gibi, kendisini bu dâvada destekliyen Fransız aydınları arasına başka gazeteciler, yazarlar, profesörler, hattâ bir de, Cezayirdeki Fransız kuvvetlerinde artık hizmet göremiyeceğini bildiren bir General katılmıştır.
Cezayir'deki Fransız mezalimini en şiddetli bir dille tenkid eden bu aydınlardan biri, hem gündelik gazetelerdeki yazılarına devam edip hem de Sorbonne Üniversitesindeki tarih kürsüsünü muhafaza edebilen Raymond Aron'dur.
Bu aydınlar, Hükümete karşı, iç siyaset meselelerinde, iktisadi konularda değil, doğrudan doğruya millî güvenliği, orduyu, dış siyaseti ilgilendiren konularda en sert tenkid ve hücumları yapmaktadırlar. Ona rağmen, ne meselâ Raymond Aron'un bugüne kadar Sorbonne'daki kürsüsünden uzaklaştırılmasına «lüzum» görülmüş, ne bir gazeteci tevkif edilmiş, ne de herhangi bir yazar vatan hainliğiyle şuçlandırılmıştır.
Tersine, Hükümet, bu yazarların, hem belki de seçmenler arasında, henüz küçük bir azınlığın düşüncelerine tercüman olan bu yazarların, tenkid ve hücumları karşısında hergün biraz daha boyun eğmekte, Fransız idarî makamlarının ve askerî kuvvetlerinin Cezayir'de baskı yaptığına dair iddialar üzerine tahkikat açtıracağını vadetmekte, Cezayir'deki Müslüman halka, daha insanî ve adilâne muamele edilmesi için harekete geçmektedir.
Fakat görünüşe göre Fransız aydınları bu kadarla da yetinmeyecek, ve Cezayir halkı bağımsızlığına kavuşuncaya kadar, Hükümete, hattâ belki Fransız halkının çoğunluğuna karşı açtıkları kampanyayı devam ettireceklerdir. Gayelerinin çok geçmeden gerçekleşebileceği yolundaki belirtiler gitgide kuvvetlenmektedir.
Bu gayenin gerçekleşmesi, Batı Dünyası için, hür basının, düşünce va ifade hürriyetinin yeni bir zaferi olacak, ve Fransız gazeteci, yazar ve üniversite hocalarının, Dreyfüs dâvasından yarım yüzyıl sonra, dünya aydınlarına vermiş olacakları yeni medenî cesaret ve namus dersi, Fransız idarecilerinin, hattâ belki Fransız halkının, Afrika'da insanlığa karşı işlediği suçları affettirmeğe yetecektir.
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Hür basının yeni bir zaferine doğru
3 ve 5 Nisan günleri çıkan «Düğümler Nasıl Çözüldü» ve «İskenderin Kılıcı, Basının Gücü» başlıklı yazılarımızda, Almanya ile Fransa arasındaki tarihî düşmanlığın, işbirliğini güçleştiren bütün başka engellerle beraber ortadan kalkmasında iki memleket basınının başlıca rol oynadığını, bunun da ancak basın hürriyeti sayesinde mümkün olduğumu belirtmiştik.
Hür Fransız basınının Fransa'ya ve insanlığa hizmeti, şimdi, başka bir alanda da kendini göstermeğe başlamıştır. Fransa'nın gerek iktisadi durumunu gerek dış itibarını sarsan, Fransa ile beraber bütün hür batı dünyasını, o arada bilhassa, NATO'ya bağlı Fransız kuvvetlerinin Kuzey Afrika'ya sevkine izin veren Kuzey Atlantik Paktı topluluğunu suçlu duruma düşüren Cezayir meselesi, eğer yakında, Cezayir halkının meşru isteklerini gerçekleştirdiği gibi, Fransa'nın ve bütün batı dünyasının gerçek menfaatlerini de koruyacak bir hâl çaresine bağlanabilirse, bunda, hür Fransız basını, hür düşünceli Fransız yazarları, aydınları, üniversite hocaları, başlıca rolü oynamış olacaklardır.
Düşünce ve ifade hürriyetinin en büyük değeri, ne kadar acı olursa olsun gerçekleri araştırıp ortaya çıkarma imkânını sağlamasında, öylelikle insanların ve milletlerin kendi kendilerini aldatmalarını, gözleri bağlı çıkmaz yollara saplanmalarını önlemesindedir. Fransız aydınları da, Cezayir meselesinde, düşünce ve ifade hürriyetini bu yolda kullanmakla, milletlerine ve insanlığa hizmet etmiş olmaktadırlar.
Fransız idarî makamlarının ve askerî kuvvetlerinin Cezayir'deki mezalimi Fransız basınında açıklanmağa başladığı zaman, Fransız Hükümetinin ilk tepkisi, bu açıklamaları yapan gazetecilerden biri hakkında kovuşturma açtırmak olmuştu. Fakat, 26 Nisan günü çıkan «Fransa ile Suç Ortaklığı» başlıklı yazımızda da tahmin ettiğimiz gibi, hükümetin basına karşı aldığı bu «tedbir», Fransa basınını susturmağa, ödevini yapmaktan alıkoymağa muvaffak olamamıştır. «Express» başyazarı Servan-Schreiber, hakkında kovuşturma açıldıktan sonra da ödevini yapmağa devam ettiği gibi, kendisini bu dâvada destekliyen Fransız aydınları arasına başka gazeteciler, yazarlar, profesörler, hattâ bir de, Cezayirdeki Fransız kuvvetlerinde artık hizmet göremiyeceğini bildiren bir General katılmıştır.
Cezayir'deki Fransız mezalimini en şiddetli bir dille tenkid eden bu aydınlardan biri, hem gündelik gazetelerdeki yazılarına devam edip hem de Sorbonne Üniversitesindeki tarih kürsüsünü muhafaza edebilen Raymond Aron'dur.
Bu aydınlar, Hükümete karşı, iç siyaset meselelerinde, iktisadi konularda değil, doğrudan doğruya millî güvenliği, orduyu, dış siyaseti ilgilendiren konularda en sert tenkid ve hücumları yapmaktadırlar. Ona rağmen, ne meselâ Raymond Aron'un bugüne kadar Sorbonne'daki kürsüsünden uzaklaştırılmasına «lüzum» görülmüş, ne bir gazeteci tevkif edilmiş, ne de herhangi bir yazar vatan hainliğiyle şuçlandırılmıştır.
Tersine, Hükümet, bu yazarların, hem belki de seçmenler arasında, henüz küçük bir azınlığın düşüncelerine tercüman olan bu yazarların, tenkid ve hücumları karşısında hergün biraz daha boyun eğmekte, Fransız idarî makamlarının ve askerî kuvvetlerinin Cezayir'de baskı yaptığına dair iddialar üzerine tahkikat açtıracağını vadetmekte, Cezayir'deki Müslüman halka, daha insanî ve adilâne muamele edilmesi için harekete geçmektedir.
Fakat görünüşe göre Fransız aydınları bu kadarla da yetinmeyecek, ve Cezayir halkı bağımsızlığına kavuşuncaya kadar, Hükümete, hattâ belki Fransız halkının çoğunluğuna karşı açtıkları kampanyayı devam ettireceklerdir. Gayelerinin çok geçmeden gerçekleşebileceği yolundaki belirtiler gitgide kuvvetlenmektedir.
Bu gayenin gerçekleşmesi, Batı Dünyası için, hür basının, düşünce va ifade hürriyetinin yeni bir zaferi olacak, ve Fransız gazeteci, yazar ve üniversite hocalarının, Dreyfüs dâvasından yarım yüzyıl sonra, dünya aydınlarına vermiş olacakları yeni medenî cesaret ve namus dersi, Fransız idarecilerinin, hattâ belki Fransız halkının, Afrika'da insanlığa karşı işlediği suçları affettirmeğe yetecektir.
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Hür Basının Yeni Bir Zaferine Doğru,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/812 ulaşıldı.