Halkla Beraber Gülebilmek
Başlık:
Halkla Beraber Gülebilmek
Kaynak:
Ulus, "Uzaktan" s. 3
Tarih:
1957-04-22
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/35
Metin:
UZAKTAN
Halkla beraber gülebilmek
BAŞBAKAN'ın ve Zafer gazetesinin, Amerika'daki kadar basın hürriyeti bulunduğunu iddia ettikleri Türkiye'de, herhâlde hiç bir karikatürcü, bir devlet adamını «katır, köpek, fare, domuz» biçiminde gösteremez. Amerika'da ise.
«Kamu hizmeti gören kimseleri katır, köpek, fare, domuz biçiminde gösteren karikatürler hakaret değil, ancak sert tenkid sayılır. Hayvan karikaürleri o kadar yaygındır ki, kamu hizmeti gören kimselerin veya böyle hizmetler için adaylığını koyanların bu şekildeki karikatürleri için artık enderen dava açılmaktadır».
Bu paragrafı, Amerika'da basın hürriyetine ve basın suçlarına dair (x) 17 yıl önce çıkmış bir kitaptan aldık. Bu 17 yıl içinde, bir tenkid vasıtası olarak karikatüre gösterilen geniş görüşlülüğün ve anlayışın büsbütün artmış olduğuna şüphe yoktur.
Demokrat Parti iktidarı gerçekten Türkiye'de basın hürriyetine ölçü olarak Amerika'daki basın hürriyetini kabul etmeğe razı ise, ayni geniş görüşlülüğün Türkiye'de de karikatürcülere gösterilmesi gerekirdi. Oysa bugün Demokrat Parti iktidarının ileri gelenleri, herhangi bir biçimde bir karikatüre konu olmak fikrini devlet adamlığı vekarı ile bağdaştıramamaktadırlar. Karikatürcünün hakkı olan mübalâğa şimdi Türkiye'de hakaret sayılır, sanatlarının başlıca niteliklerinden biri olan bu hakkı kullanan karikatürcüler ağır cezalara çarpılır olmuşlardır.
Karikatürcülerin elinden bu hak alınmakla, «resmî sıfatı haiz» kimselerimiz, halkla aralarını nasıl soğuk bir duvarla ayırdıklarının farkında olmasalar gerektir. Demokraside bir devlet adamı için, halkın kendisine yakınlık duymasından, kendisini, beraber gülünebilir, beraber neş'elenilebilir bir insan olarak bilmesinden daha büyük bir mazhariyet herhalde düşünülemez. Buna izin vermekle halkın gözünde değerini kaybedeceğinden, kendisine beslenmesi gerekli saygıyı kaybedeceğinden korkan bir devlet adamı, kendi değerinden, saygı değerliliğinden en başta kendisi şüphe ediyor demektir.
Demokratik Batı memleketlerinde devlet adamlarının her gün türlü biçimlerde karikatürleri çıkar. Eğer böyle karikatürler o devlet adamlarının halk gözündeki değerini, itibarını sarssa idi, Churchill'lerin, Truman'laron, Eisenhower'lerin şimdiye kadar bütün itibarlarını kaybetmiş olmaları gerekirdi.
Demokratik memleketlerde devlet adamları, politikacılar, halkın sevgi ve saygısını, korkutarak, ürküterek, dehşet salarak, kendilerini halktan soğuk bir duvarla ayırıp her türlü şakanın üstünde birer yarı tanrı tavrı takınarak değil. halkla aralarında sıcak bağlar kurarak kazanmağa çalışırlar.
Kendini gülünemiyecek, şaka edilemiyecek kadar önemli sayan insanlar, başkalarını o nisbette küçük görüyor, aşağı görüyor demektir. Demokratik bir memlekette ise halk, idarecileri tarafından bu derece küçük ve aşağı görülmeyi kabul edemez. Bunu, demokratik hayat tarzının başlıca unsurlarından biri olan insanlık onuruyla bağdaştıramaz.
Demokraside, siyasete atılacak bir insan her şeyden önce alçak gönüllülüğü, hoşgörürlüğü, halkla beraber gülebilmeyi, hem de en başta kendi karikatürüne gülebilmeyi öğrenmelidir. Halkın gönlünde yer kazanabilmenin yollarını aramalıdır.
Karikatür, bu yollardan biridir. Öyle ki, bir karikatürcü, tenkid ettiği bir siyaset adamına bile bu yolu açmış olur. Karikatürünü yaptırmayan devlet adamı, kendi kendine bu yolu kapatıyor demektir.
(x) «The Lav of fournalisin», Robert W. Jones, 1940.
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Halkla beraber gülebilmek
BAŞBAKAN'ın ve Zafer gazetesinin, Amerika'daki kadar basın hürriyeti bulunduğunu iddia ettikleri Türkiye'de, herhâlde hiç bir karikatürcü, bir devlet adamını «katır, köpek, fare, domuz» biçiminde gösteremez. Amerika'da ise.
«Kamu hizmeti gören kimseleri katır, köpek, fare, domuz biçiminde gösteren karikatürler hakaret değil, ancak sert tenkid sayılır. Hayvan karikaürleri o kadar yaygındır ki, kamu hizmeti gören kimselerin veya böyle hizmetler için adaylığını koyanların bu şekildeki karikatürleri için artık enderen dava açılmaktadır».
Bu paragrafı, Amerika'da basın hürriyetine ve basın suçlarına dair (x) 17 yıl önce çıkmış bir kitaptan aldık. Bu 17 yıl içinde, bir tenkid vasıtası olarak karikatüre gösterilen geniş görüşlülüğün ve anlayışın büsbütün artmış olduğuna şüphe yoktur.
Demokrat Parti iktidarı gerçekten Türkiye'de basın hürriyetine ölçü olarak Amerika'daki basın hürriyetini kabul etmeğe razı ise, ayni geniş görüşlülüğün Türkiye'de de karikatürcülere gösterilmesi gerekirdi. Oysa bugün Demokrat Parti iktidarının ileri gelenleri, herhangi bir biçimde bir karikatüre konu olmak fikrini devlet adamlığı vekarı ile bağdaştıramamaktadırlar. Karikatürcünün hakkı olan mübalâğa şimdi Türkiye'de hakaret sayılır, sanatlarının başlıca niteliklerinden biri olan bu hakkı kullanan karikatürcüler ağır cezalara çarpılır olmuşlardır.
Karikatürcülerin elinden bu hak alınmakla, «resmî sıfatı haiz» kimselerimiz, halkla aralarını nasıl soğuk bir duvarla ayırdıklarının farkında olmasalar gerektir. Demokraside bir devlet adamı için, halkın kendisine yakınlık duymasından, kendisini, beraber gülünebilir, beraber neş'elenilebilir bir insan olarak bilmesinden daha büyük bir mazhariyet herhalde düşünülemez. Buna izin vermekle halkın gözünde değerini kaybedeceğinden, kendisine beslenmesi gerekli saygıyı kaybedeceğinden korkan bir devlet adamı, kendi değerinden, saygı değerliliğinden en başta kendisi şüphe ediyor demektir.
Demokratik Batı memleketlerinde devlet adamlarının her gün türlü biçimlerde karikatürleri çıkar. Eğer böyle karikatürler o devlet adamlarının halk gözündeki değerini, itibarını sarssa idi, Churchill'lerin, Truman'laron, Eisenhower'lerin şimdiye kadar bütün itibarlarını kaybetmiş olmaları gerekirdi.
Demokratik memleketlerde devlet adamları, politikacılar, halkın sevgi ve saygısını, korkutarak, ürküterek, dehşet salarak, kendilerini halktan soğuk bir duvarla ayırıp her türlü şakanın üstünde birer yarı tanrı tavrı takınarak değil. halkla aralarında sıcak bağlar kurarak kazanmağa çalışırlar.
Kendini gülünemiyecek, şaka edilemiyecek kadar önemli sayan insanlar, başkalarını o nisbette küçük görüyor, aşağı görüyor demektir. Demokratik bir memlekette ise halk, idarecileri tarafından bu derece küçük ve aşağı görülmeyi kabul edemez. Bunu, demokratik hayat tarzının başlıca unsurlarından biri olan insanlık onuruyla bağdaştıramaz.
Demokraside, siyasete atılacak bir insan her şeyden önce alçak gönüllülüğü, hoşgörürlüğü, halkla beraber gülebilmeyi, hem de en başta kendi karikatürüne gülebilmeyi öğrenmelidir. Halkın gönlünde yer kazanabilmenin yollarını aramalıdır.
Karikatür, bu yollardan biridir. Öyle ki, bir karikatürcü, tenkid ettiği bir siyaset adamına bile bu yolu açmış olur. Karikatürünü yaptırmayan devlet adamı, kendi kendine bu yolu kapatıyor demektir.
(x) «The Lav of fournalisin», Robert W. Jones, 1940.
Cambridge, MASS.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Halkla Beraber Gülebilmek,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 3 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/808 ulaşıldı.