Radyo Konusunda İktidarın Görüşü
Başlık:
Radyo Konusunda İktidarın Görüşü
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-12-29
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
RADYO KONUSUNDA İKTİDARIN GÖRÜŞÜ
Çarşamba günü Büyük Millet Meclisinde Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü bütçesi görüşülürken ilgili Devlet Bakanının verdiği izahata bakılacak olursa radyonun siyasal yayınlarını idare eden memurların koyu birer partizan olduklarına, Demokrat Partiyi, bizzat Demokrat Parti Hükümetinin desteklediğinden daha çok desteklediklerine hükmetmek gerekecek. Çünkü Bakanın «sarahatle beyan» ettiğine göre, «Radyodaki Meclis saatinin şu veya bu şekilde verilmesi hakkında» Hükümetin «hiçbir direktif ve telkini» olmamıştır!
Fakat, radyodaki Meclis saatinin koyu bir partizan zihniyetiyle hazırlanmasından radyo memurlarının sorumlu bulunduklarına inanmak, Bakanın verdiği bu «sarih» teminata rağmen çok güçtür. Biz hiç bir devlet memurunun kendinde, Meclis görüşmelerini yanlış veya tek taraflı aksettirme yetkisini görebileceğine ihtimal vermeyiz. Hükümetin isteğine rağmen raydodaki memurlar böyle davranıyor olsalardı, Hükümet onların böyle davranmasını istiyor olmasaydı, bu memurları işlerinden uzaklaştırmakta herhâlde hiç bir zorluk çekilmezdi.
Esasen Devlet Bakanı da, «yalnız takdir buyurulur ki radyo bir münazara ve münakaşa sahası değildir. Hükümet icratının tafsilen verilmesi tabiidir. Bu meyanda, muhalefete mensup mebus arkadaşların da suallerinin nelerden ibaret olduğu bildirilmektedir. Fakat vaktin kısalığı dolayısile geniş izahat verilemiyor» sözlerini ilave etmekle, radyonun partizanca idaresinden radyo memurlarının değil, doğrudan doğruya bugünkü iktidara hâkim olan, demokrasiyle bağdaşamıyacak zihniyetin sorumlu bulunduğunu açığa vurmuştur.
Eğer rejimimiz gerçekten demokratik olsaydı, radyonun «bir münazara ve münakaşa sahası» olmasından da ha tabiî, muhalefet görüşünün hiç verilmeyip «Hükümet icraatının tafsilen verilmesi» kadar da gayrı tabiî bir şey düşünülemezdi.
Demokratik bir anlayış içinde tabiî sayılmak gereken bir hareket tarzını gayrı tabiî, gayrı tabiî sayılmak gereken bir hareket tarzını da pepk tabiî gören kimselerin bugün devlet radyosuna hâkim durumda bulunmaları, demokrasinin gerçekleşmesinde ve yaşamasında radyoya düşen ödevi takdir edenler için çok umut kırıcı bir durumdur.
Kaldı ki radyonun Meclis saatindeki tutumu değiştirilse bile radyo meselesi hâlledilmiş olmayacaktır. «Vaktin kısalığı dolayısiyle» muhalefet görüşünü bildiremiyen Devlet radyosu, iktidar ileri gelenlerinin gerek Meclis içindeki gerek Meclis dışındaki siyasal konuşmalarını saatlerce yayınlamak, bazen tele alıp günlerce tekrarlamak için vakit bulabilmektedir. Üstelik bu konuşmalardan bir çoğu Hükümet icraatiyle ilgili olmadıktan çok, muhalefete yapılan hücum ve isnatlardan ibarettir. Köylü saatinde, tarafsız vatandaşların bile tahammül edemedikleri bîr uslüpla iktidar partisi ve liderleri için propaganda yapılmaktadır. Haber bültenleri bile iktidar partisinin propaganda yayınları hâline getirilmiştir.
C.H.P. milletvekilleri tarafından yapılan tenkitler üzerine, ilgili Bakanın, radyo meselesi üzerinde durmayı vadettiği bildiriliyor. Bu vaitler her yıl bütçe görüşmelerinde takrarlanagelmiş, fakat her bütçe görüşmesinden sonra, mîlletin ödediği vergilerle işleyen radyo biraz daha partizan olmuştur. Zaten Bakanın vaitlerine, radyo hakkında açıkladığı görüşler açısından bakılacak olursa, bu vaitlerin tutulması bile hiç bir şeyi değiştiremiyecek demektir.
Muhalefet partilerinin böyle vaitlerle yetinmeyip, radyonun tarafsızlığı konusunu başlıca rejim meselelerinden biri olarak ele alacaklarını, önümüzdeki genel seçimlerden önce bu meselenin hâlli için ellerinden gelen gayreti göstereceklerini umarız.
Bülent ECEVİT
RADYO KONUSUNDA İKTİDARIN GÖRÜŞÜ
Çarşamba günü Büyük Millet Meclisinde Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü bütçesi görüşülürken ilgili Devlet Bakanının verdiği izahata bakılacak olursa radyonun siyasal yayınlarını idare eden memurların koyu birer partizan olduklarına, Demokrat Partiyi, bizzat Demokrat Parti Hükümetinin desteklediğinden daha çok desteklediklerine hükmetmek gerekecek. Çünkü Bakanın «sarahatle beyan» ettiğine göre, «Radyodaki Meclis saatinin şu veya bu şekilde verilmesi hakkında» Hükümetin «hiçbir direktif ve telkini» olmamıştır!
Fakat, radyodaki Meclis saatinin koyu bir partizan zihniyetiyle hazırlanmasından radyo memurlarının sorumlu bulunduklarına inanmak, Bakanın verdiği bu «sarih» teminata rağmen çok güçtür. Biz hiç bir devlet memurunun kendinde, Meclis görüşmelerini yanlış veya tek taraflı aksettirme yetkisini görebileceğine ihtimal vermeyiz. Hükümetin isteğine rağmen raydodaki memurlar böyle davranıyor olsalardı, Hükümet onların böyle davranmasını istiyor olmasaydı, bu memurları işlerinden uzaklaştırmakta herhâlde hiç bir zorluk çekilmezdi.
Esasen Devlet Bakanı da, «yalnız takdir buyurulur ki radyo bir münazara ve münakaşa sahası değildir. Hükümet icratının tafsilen verilmesi tabiidir. Bu meyanda, muhalefete mensup mebus arkadaşların da suallerinin nelerden ibaret olduğu bildirilmektedir. Fakat vaktin kısalığı dolayısile geniş izahat verilemiyor» sözlerini ilave etmekle, radyonun partizanca idaresinden radyo memurlarının değil, doğrudan doğruya bugünkü iktidara hâkim olan, demokrasiyle bağdaşamıyacak zihniyetin sorumlu bulunduğunu açığa vurmuştur.
Eğer rejimimiz gerçekten demokratik olsaydı, radyonun «bir münazara ve münakaşa sahası» olmasından da ha tabiî, muhalefet görüşünün hiç verilmeyip «Hükümet icraatının tafsilen verilmesi» kadar da gayrı tabiî bir şey düşünülemezdi.
Demokratik bir anlayış içinde tabiî sayılmak gereken bir hareket tarzını gayrı tabiî, gayrı tabiî sayılmak gereken bir hareket tarzını da pepk tabiî gören kimselerin bugün devlet radyosuna hâkim durumda bulunmaları, demokrasinin gerçekleşmesinde ve yaşamasında radyoya düşen ödevi takdir edenler için çok umut kırıcı bir durumdur.
Kaldı ki radyonun Meclis saatindeki tutumu değiştirilse bile radyo meselesi hâlledilmiş olmayacaktır. «Vaktin kısalığı dolayısiyle» muhalefet görüşünü bildiremiyen Devlet radyosu, iktidar ileri gelenlerinin gerek Meclis içindeki gerek Meclis dışındaki siyasal konuşmalarını saatlerce yayınlamak, bazen tele alıp günlerce tekrarlamak için vakit bulabilmektedir. Üstelik bu konuşmalardan bir çoğu Hükümet icraatiyle ilgili olmadıktan çok, muhalefete yapılan hücum ve isnatlardan ibarettir. Köylü saatinde, tarafsız vatandaşların bile tahammül edemedikleri bîr uslüpla iktidar partisi ve liderleri için propaganda yapılmaktadır. Haber bültenleri bile iktidar partisinin propaganda yayınları hâline getirilmiştir.
C.H.P. milletvekilleri tarafından yapılan tenkitler üzerine, ilgili Bakanın, radyo meselesi üzerinde durmayı vadettiği bildiriliyor. Bu vaitler her yıl bütçe görüşmelerinde takrarlanagelmiş, fakat her bütçe görüşmesinden sonra, mîlletin ödediği vergilerle işleyen radyo biraz daha partizan olmuştur. Zaten Bakanın vaitlerine, radyo hakkında açıkladığı görüşler açısından bakılacak olursa, bu vaitlerin tutulması bile hiç bir şeyi değiştiremiyecek demektir.
Muhalefet partilerinin böyle vaitlerle yetinmeyip, radyonun tarafsızlığı konusunu başlıca rejim meselelerinden biri olarak ele alacaklarını, önümüzdeki genel seçimlerden önce bu meselenin hâlli için ellerinden gelen gayreti göstereceklerini umarız.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Radyo Konusunda İktidarın Görüşü,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/757 ulaşıldı.