Yolundan Ayrılan Gazetecilik
Title:
Yolundan Ayrılan Gazetecilik
Source:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Date:
1956-12-12
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Yolundan ayrılan gazetecilik
Basınla ilgili kanunlarda yapılan son değişiklikler ve bu kanunların uygulanışına hâkim olan zihniyet, gazeteciliğimizi, hem de en süratle gelişmekte olduğu bir sırada, temelinden sarstı. 6 ay önceki büyük gazetelerle bugünkü büyük gazeteler arasında yapılacak bir karşılaştırma, gazeteciliğimizin ciddî bir buhran geçirmekte olduğunu açıkça göstermeğe yeter.
En masum bir tenkit yazısının bile suç sayılma tehlikesi karşısında, birçok gazeteler başyazı sütunlarını kaldırdılar. Memleket meseleleriyle ilgili fikir yazıları bile yayınlamaktan çekinir oldular. Fıkra yazarlarından bir çoğu, hayatî memleket meseleleri üzerine iktidarın hoşuna gitmiyecek bir bakışla eğilmekten, her gün biraz daha çok kaçınıyorlar.
Anadolu Ajansının ve başka resmî kaynakların verdiği haberler dışında, gazetelerin, kendi istihbaratına dayanarak verebileceği haberlerin alanı son derecede daraldı. Gazetelere, haber kaynaklarını açıklamak gibi, en başta gelen bir meslekî ahlâk kuralını baltalayıcı bir zorunluluk yüklenmekle, doğruluğundan şüphe edilmiyen birçok haberler de yayınlanamaz oldu.
Bütün bunların üstüne, kağıt, mürekkep, çinko gibi zarurî malzeme kaynaklarını ellerinde tutan sorumlular vasıtasile, birçok büyük gazetelerin siyasal haberleri değerlendirme tarzına bile müdahaleler yapıldığını duyuyoruz.
Bu durumda birçok büyük gazeteler, gerçek ödevlerini bir yana bırakarak, okuyucu çekebilmek için, gazetecilikle hiç ilişiği olmıyan yollara saptılar. O yüzden, meselâ, bu gazetelerden bir çoğunun sayfaları pornografik denilebilecek tefrika, röportaj, resim ve «basın konferansları» ile dolmağa başladı. Fikir ve siyaset adamlarının memleket meseleleri üzerinde aydınlatıcı, hiç değilse düşündürücü demeçlerinin yerini, şimdi, «stripteases» artistlerinin yatak odalarında tertipledikleri basın konferanslarına dair haber ve resimler alıyor.
Basınla ilgili kanunlardaki son değişiklikleri yaptıranların, bu durumdan, kendi hesaplarına şikâyetleri olmıyabilir. Belki gazete sayfalarında ciddî yazı ve haberler yerine böyle pornografik tefrika, röportaj ve resimler görmek, onların zevklerine daha da uygundur.
Gerçi pornografiden hoşlandığı için kimseyi ayıplamayınız. İnsan biraz geniş görüşlü olursa, bir dereceye kadar pornografiyi faydalı, hiç değilse zararsız da görebilir.
Ancak, bu konuda ne kadar geniş görüşlü olursak olalım, pornografinin yeri herhalde gazete sayfaları değildir. Herhalde gazetecilik insanın aklını, çevresindeki olaylara ilgisini uyuşturup, duyularını uyaracak bir yayın kolu olmamalıdır.
Kanunlarda yapılan değişikliklerin gerekçesinde, bu değişikliklerle Türkiye'de gazetecilik ahlâkının yükseltileceği ileri sürülüyordu. Belli başlı gazetelerimizden bir çoğunun 6 ay önceki nüshalarıyla bugünkü nüshaları arasında yapılacak bir karşılaştırma ise, böyle bir gerekçe öne sürmüş olanları bile, eğer ahlâk ve gazetecilik anlayışları normal ölçülerden pek uzak değilse acı acı düşündürmeğe yeter sanırız.
Türk gazetelerini bu uygunsuz yola, hiç şüphesiz, iktidarın yeni basın siyaseti sürüklemiştir. Şimdi, mesleklerine asgarî saygı besleyen Türk gazetecileri için yapılacak şey, küçük menfaat hesaplarını, küçük korku ve kaygıları biraz unutarak, iktidarı bu basın siyasetinden vaz geçirmek için el birliğiyle çalışmak olmalıdır. Bunu, yalnız tenkit ve denetleme imkânlarına yeniden kavuşmak için değil, daha önce, Türk gazeteciliğini bugün düşmüş olduğu seviyeden, 6 ay önce sapmış olduğu uygunsuz yoldan kurtarmak için yapmalıdırlar.
Bülent ECEVİT
Yolundan ayrılan gazetecilik
Basınla ilgili kanunlarda yapılan son değişiklikler ve bu kanunların uygulanışına hâkim olan zihniyet, gazeteciliğimizi, hem de en süratle gelişmekte olduğu bir sırada, temelinden sarstı. 6 ay önceki büyük gazetelerle bugünkü büyük gazeteler arasında yapılacak bir karşılaştırma, gazeteciliğimizin ciddî bir buhran geçirmekte olduğunu açıkça göstermeğe yeter.
En masum bir tenkit yazısının bile suç sayılma tehlikesi karşısında, birçok gazeteler başyazı sütunlarını kaldırdılar. Memleket meseleleriyle ilgili fikir yazıları bile yayınlamaktan çekinir oldular. Fıkra yazarlarından bir çoğu, hayatî memleket meseleleri üzerine iktidarın hoşuna gitmiyecek bir bakışla eğilmekten, her gün biraz daha çok kaçınıyorlar.
Anadolu Ajansının ve başka resmî kaynakların verdiği haberler dışında, gazetelerin, kendi istihbaratına dayanarak verebileceği haberlerin alanı son derecede daraldı. Gazetelere, haber kaynaklarını açıklamak gibi, en başta gelen bir meslekî ahlâk kuralını baltalayıcı bir zorunluluk yüklenmekle, doğruluğundan şüphe edilmiyen birçok haberler de yayınlanamaz oldu.
Bütün bunların üstüne, kağıt, mürekkep, çinko gibi zarurî malzeme kaynaklarını ellerinde tutan sorumlular vasıtasile, birçok büyük gazetelerin siyasal haberleri değerlendirme tarzına bile müdahaleler yapıldığını duyuyoruz.
Bu durumda birçok büyük gazeteler, gerçek ödevlerini bir yana bırakarak, okuyucu çekebilmek için, gazetecilikle hiç ilişiği olmıyan yollara saptılar. O yüzden, meselâ, bu gazetelerden bir çoğunun sayfaları pornografik denilebilecek tefrika, röportaj, resim ve «basın konferansları» ile dolmağa başladı. Fikir ve siyaset adamlarının memleket meseleleri üzerinde aydınlatıcı, hiç değilse düşündürücü demeçlerinin yerini, şimdi, «stripteases» artistlerinin yatak odalarında tertipledikleri basın konferanslarına dair haber ve resimler alıyor.
Basınla ilgili kanunlardaki son değişiklikleri yaptıranların, bu durumdan, kendi hesaplarına şikâyetleri olmıyabilir. Belki gazete sayfalarında ciddî yazı ve haberler yerine böyle pornografik tefrika, röportaj ve resimler görmek, onların zevklerine daha da uygundur.
Gerçi pornografiden hoşlandığı için kimseyi ayıplamayınız. İnsan biraz geniş görüşlü olursa, bir dereceye kadar pornografiyi faydalı, hiç değilse zararsız da görebilir.
Ancak, bu konuda ne kadar geniş görüşlü olursak olalım, pornografinin yeri herhalde gazete sayfaları değildir. Herhalde gazetecilik insanın aklını, çevresindeki olaylara ilgisini uyuşturup, duyularını uyaracak bir yayın kolu olmamalıdır.
Kanunlarda yapılan değişikliklerin gerekçesinde, bu değişikliklerle Türkiye'de gazetecilik ahlâkının yükseltileceği ileri sürülüyordu. Belli başlı gazetelerimizden bir çoğunun 6 ay önceki nüshalarıyla bugünkü nüshaları arasında yapılacak bir karşılaştırma ise, böyle bir gerekçe öne sürmüş olanları bile, eğer ahlâk ve gazetecilik anlayışları normal ölçülerden pek uzak değilse acı acı düşündürmeğe yeter sanırız.
Türk gazetelerini bu uygunsuz yola, hiç şüphesiz, iktidarın yeni basın siyaseti sürüklemiştir. Şimdi, mesleklerine asgarî saygı besleyen Türk gazetecileri için yapılacak şey, küçük menfaat hesaplarını, küçük korku ve kaygıları biraz unutarak, iktidarı bu basın siyasetinden vaz geçirmek için el birliğiyle çalışmak olmalıdır. Bunu, yalnız tenkit ve denetleme imkânlarına yeniden kavuşmak için değil, daha önce, Türk gazeteciliğini bugün düşmüş olduğu seviyeden, 6 ay önce sapmış olduğu uygunsuz yoldan kurtarmak için yapmalıdırlar.
Bülent ECEVİT
Collection
Citation
“Yolundan Ayrılan Gazetecilik,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 24, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/743.