Günün İhtiyacı: Bir Özel Bilim Akademisi
Başlık:
Günün İhtiyacı: Bir Özel Bilim Akademisi
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-12-08
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Günün ihtiyacı: Bir özel bilim akademisi
Türkiye'de demokrasinin bir noktaya gelip durması, hattâ o noktadan itibaren, merkeziyetçi bir devlet otoritesi karşısında gerilemeye başlaması, sadece, Türk Milletinin henüz demokrasiye hazır olmadığı iddiasıyla izah edilemez. Tersine, Türk Milleti, demokrasiye hazır, demokratik bir hayat tarzına uyabilecek kadar olgun olduğunu birçok vesilelerle göstermiş ve göstermektedir.
Türkiye'de demokrasinin bir noktaya gelip durmasında, ondan sonra da gerilemeğe başlamasında, daha çok, toplum yapımız âmil olmaktadır. Bir memlekette demokratik bir hayat düzeninin teminat altına alınabilmesi için, merkezî idare ile halk kuvveti arasında bir denge kurulmalıdır. Türkiye'nin toplum yapısında ise henüz böyle bir denge yoktur. Türkiye'de devlet hâlâ imparatorluk çağındaki kadar merkeziyetçidir. Bu merkeziyetçilik geleneğinin kırılması ve merkezî idare ile halk arasında sıhhatli bir denge kurulması yolundaki teşebbüsü günün iktidarından beklemek aşırı bir iyimserlik olur.
Bu yoldaki teşebbüs halktan gelmelidir. Bu teşebbüste de halka, geniş görüşlü aydınlar kadar, hattâ belki onlardan daha çok, zenginler ön ayak olabilir.
Türkiye'den zenginler, bilhassa devlet himayesi yerine kendi emeğine ve zekâsına güvenen zenginler gerçi demokrasinin menfaatlerine en uygun rejim olduğunu idrak etmişlerdir; ancak, maalesef, demokrasinin tutunmasında, kökleşmesinde kendilerine de ne büyük ödevler düştüğünü henüz anlıyamamışlardır.
Servetinden halk yararına fedakârlıklar yapan zenginlerimiz olsa bile, yaptıkları, şuurlu, plânlı olmaktan çok, hissî fedakârlıklardır. O yüzden de zenginlerimizin hayırseverlikleri, fedakârlıkları, toplum hayatımızda, demokrasi tecrübemizde, yapıcı bir unsur haline gelememektedir.
Demokrasiye gerçekten bağlı, demokrasinin faydalarına gerçekten inanmış zenginlerimiz, toplum için yapacakları fedakârlıkları, her şeyden önce, merkezî idare ile halk kuvveti arasında sıhhatli bir denge kurulmasına yarayacak şekilde plânlayıp koordine etmelidirler.
Halk her hususta devlete muhtaç oldukça, her hususta devletin yardım veya ilgisini bekleme alışkanlığından kurtulmadıkça, böyle bir denge kurulamıyacaktır. Türk halkını bu alışkanlıktan kurtarmakta ise zenginlerimizin büyük rolü olabilir.
Zenginlerin bu yolda memlekete ve demokrasiye nasıl hizmet edebileceklerine bir misal olarak, bilim adamlarımızın ihtiyaçları gösterilebilir.
Sayısı zaten az olan bilim adamlarımız için üniversitelerimizdeki hava, iktidarın baskısı yüzünden, tahammül edilemiyecek kadar boğucu bir hal almıştır. Hele son günlerde bu havaya dayanamayıp üniversiteden ayrılan bilim adamlarımızın sayısı gitgide artmaktadır.
Böyle en değerli elemanlarından büyük bir kısmını kaybetmekle, üniversitelerimizin seviyesi şüphesiz, düşecek, o arada, zaten yeni yeni canlanan bilim hayatımız da durgunlaşacaktır. Çünkü bugün memleketimizde, üniversiteler dışında, verimli bilimsel çalışmalar yapabilme imkânları son derece azdır.
İşte, ileri fikirli bazı Türk zenginleri, Batıdaki örnekleri gözönünde tutarak, hattâ, Batıya gitmelerine hacet yok, Türk Dil ve Tarih Kurumlarını kurmak ve parasının büyük bir kısmını onlara bırakmakla Atatürk'ün vermiş olduğu örnekleri gözönünde tutarak, kürsüsüz kalmış ve kalacak değerli bilim adamlarımız için, üniversite dışında bilimsel çalışma imkânları sağlayabilirler.
Günün şartları memleketimizde bir özel üniversite kurulmasına elverişli olmayabilir. Ama bir özel bilim akademisi kurulması için ortada herhalde bir engel yoktur. Böyle bir akademinin temeli kendi zenginlerimizin fedakârlık ve gayretleriyle atıldıktan sonra, hiç şüphesiz, dünyanın her köşesinde bu gibi teşebbüsleri desteklemeğe hazır olan bazı yabancı tesisler de yardıma koşacaklardır.
Üniversitedeki kürsülerinden ayrılmak zorunda kalan değerli ve dürüst bilim adamlarımızın günden güne çoğaldığını gördükçe üzülen, içlerinde bir şeyler yapabilmek isteğini duyan zenginlerimiz az olmasa gerektir. Şimdi bu zenginlerin yapabilecekleri en büyük hizmet, yurdumuzda, devlet yardımına muhtaç olmayacak, devlet kontrolü altına girmeyecek ve öylece bilim adamlarına rahat çalışabilmeleri, verimli olabilmeleri için gerekli bağımsızlığı, düşünce ve ifade hürriyetini sağlayacak bir özel bilim akademisi kurmaktır.
Böyle bir akademinin temelini atacak zenginlerimizin adları, yalnız bilim tarihimizde değil, demokrasi tarihimizde de çok şerefli bir yer tutacaktır.
Bülent ECEVİT
Günün ihtiyacı: Bir özel bilim akademisi
Türkiye'de demokrasinin bir noktaya gelip durması, hattâ o noktadan itibaren, merkeziyetçi bir devlet otoritesi karşısında gerilemeye başlaması, sadece, Türk Milletinin henüz demokrasiye hazır olmadığı iddiasıyla izah edilemez. Tersine, Türk Milleti, demokrasiye hazır, demokratik bir hayat tarzına uyabilecek kadar olgun olduğunu birçok vesilelerle göstermiş ve göstermektedir.
Türkiye'de demokrasinin bir noktaya gelip durmasında, ondan sonra da gerilemeğe başlamasında, daha çok, toplum yapımız âmil olmaktadır. Bir memlekette demokratik bir hayat düzeninin teminat altına alınabilmesi için, merkezî idare ile halk kuvveti arasında bir denge kurulmalıdır. Türkiye'nin toplum yapısında ise henüz böyle bir denge yoktur. Türkiye'de devlet hâlâ imparatorluk çağındaki kadar merkeziyetçidir. Bu merkeziyetçilik geleneğinin kırılması ve merkezî idare ile halk arasında sıhhatli bir denge kurulması yolundaki teşebbüsü günün iktidarından beklemek aşırı bir iyimserlik olur.
Bu yoldaki teşebbüs halktan gelmelidir. Bu teşebbüste de halka, geniş görüşlü aydınlar kadar, hattâ belki onlardan daha çok, zenginler ön ayak olabilir.
Türkiye'den zenginler, bilhassa devlet himayesi yerine kendi emeğine ve zekâsına güvenen zenginler gerçi demokrasinin menfaatlerine en uygun rejim olduğunu idrak etmişlerdir; ancak, maalesef, demokrasinin tutunmasında, kökleşmesinde kendilerine de ne büyük ödevler düştüğünü henüz anlıyamamışlardır.
Servetinden halk yararına fedakârlıklar yapan zenginlerimiz olsa bile, yaptıkları, şuurlu, plânlı olmaktan çok, hissî fedakârlıklardır. O yüzden de zenginlerimizin hayırseverlikleri, fedakârlıkları, toplum hayatımızda, demokrasi tecrübemizde, yapıcı bir unsur haline gelememektedir.
Demokrasiye gerçekten bağlı, demokrasinin faydalarına gerçekten inanmış zenginlerimiz, toplum için yapacakları fedakârlıkları, her şeyden önce, merkezî idare ile halk kuvveti arasında sıhhatli bir denge kurulmasına yarayacak şekilde plânlayıp koordine etmelidirler.
Halk her hususta devlete muhtaç oldukça, her hususta devletin yardım veya ilgisini bekleme alışkanlığından kurtulmadıkça, böyle bir denge kurulamıyacaktır. Türk halkını bu alışkanlıktan kurtarmakta ise zenginlerimizin büyük rolü olabilir.
Zenginlerin bu yolda memlekete ve demokrasiye nasıl hizmet edebileceklerine bir misal olarak, bilim adamlarımızın ihtiyaçları gösterilebilir.
Sayısı zaten az olan bilim adamlarımız için üniversitelerimizdeki hava, iktidarın baskısı yüzünden, tahammül edilemiyecek kadar boğucu bir hal almıştır. Hele son günlerde bu havaya dayanamayıp üniversiteden ayrılan bilim adamlarımızın sayısı gitgide artmaktadır.
Böyle en değerli elemanlarından büyük bir kısmını kaybetmekle, üniversitelerimizin seviyesi şüphesiz, düşecek, o arada, zaten yeni yeni canlanan bilim hayatımız da durgunlaşacaktır. Çünkü bugün memleketimizde, üniversiteler dışında, verimli bilimsel çalışmalar yapabilme imkânları son derece azdır.
İşte, ileri fikirli bazı Türk zenginleri, Batıdaki örnekleri gözönünde tutarak, hattâ, Batıya gitmelerine hacet yok, Türk Dil ve Tarih Kurumlarını kurmak ve parasının büyük bir kısmını onlara bırakmakla Atatürk'ün vermiş olduğu örnekleri gözönünde tutarak, kürsüsüz kalmış ve kalacak değerli bilim adamlarımız için, üniversite dışında bilimsel çalışma imkânları sağlayabilirler.
Günün şartları memleketimizde bir özel üniversite kurulmasına elverişli olmayabilir. Ama bir özel bilim akademisi kurulması için ortada herhalde bir engel yoktur. Böyle bir akademinin temeli kendi zenginlerimizin fedakârlık ve gayretleriyle atıldıktan sonra, hiç şüphesiz, dünyanın her köşesinde bu gibi teşebbüsleri desteklemeğe hazır olan bazı yabancı tesisler de yardıma koşacaklardır.
Üniversitedeki kürsülerinden ayrılmak zorunda kalan değerli ve dürüst bilim adamlarımızın günden güne çoğaldığını gördükçe üzülen, içlerinde bir şeyler yapabilmek isteğini duyan zenginlerimiz az olmasa gerektir. Şimdi bu zenginlerin yapabilecekleri en büyük hizmet, yurdumuzda, devlet yardımına muhtaç olmayacak, devlet kontrolü altına girmeyecek ve öylece bilim adamlarına rahat çalışabilmeleri, verimli olabilmeleri için gerekli bağımsızlığı, düşünce ve ifade hürriyetini sağlayacak bir özel bilim akademisi kurmaktır.
Böyle bir akademinin temelini atacak zenginlerimizin adları, yalnız bilim tarihimizde değil, demokrasi tarihimizde de çok şerefli bir yer tutacaktır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Günün İhtiyacı: Bir Özel Bilim Akademisi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/741 ulaşıldı.