Batılıların Sorumluluğu
Title:
Batılıların Sorumluluğu
Source:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Date:
1956-11-18
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Batılıların sorumluluğu
İkinci Dünha Harbinden sonra İngiltere'nin Hindistan ve Pakistan'a bağımsıklıklarını tanımamış olduğunu düşünün! Bugün Kuzey Afrika'da, yakın zamana kadar da Güneydoğu Asya'da Fransa'nın karşılaştığı durumla, hattâ belki öyle bir durumun daha ağırı ile, İngiltere'de hiç şüphesiz, Hind yarımadasında karşılaşacaktı. Komünistler bu yarımadada en geniş tahrikçilik imkânlarını bulacaklardı.
Oysa, İngiltere ve Birleşik Amerika ile zaman zaman aralarında beliren görüş ayrılıklarına rağmen, Hindistan'la Pakistan bugün, Komünist nüfuzunun Güney Asya'da üstünlük kazanmasma karşı, kendi başlarına, en büyük engel hâline gelmişlerdir.
İngiltere bu iki memlekete ergeç bağımsızlıklarını vermek zorunda kalacaktı. Daha bu zorunluluk anı gelmeden harekete geçip bağımsızlıklarını tanımakla, İngiltere, bu iki memleket halkına, müstemleke idaresinin acılarını kolaylıkla unutturup, onları gönüllü birer müttefik, hattâ müttefikten de yakın birer ortak olarak, kendi safına bağlamağa muvaffak oldu.
Dünyanın en büyük İmparatorluğunu, bu imparatorluğu kuran memlekete en az maddî zarar verebilecek, manevî zararsa hiç vermeyecek, tersine, büyük prestij sağlayacak bir usûlle tasfiye etme yolundaki bir denemeden bu derecede başarılı, bir sonuç alınmış olduğu hâlde, neden Fransızların da, toz kondurmadıkları zekâlarına rağmen, bu usûlü benimsemekten bu kadar çekindiklerini anlıyabilmek çok zordur.
Bizzat İngiltere'nin, Hindistan ve Pakistan'a karşı gösterdiği anlayışı, bu iki memlekete karşı davranışındaki tedbirliliği, Ortadoğu'da niçin göstermediğini, niçin bu bölgedeki tavizlerini hep çaresiz kaldıktan, iş işten geçtikten, prentijini kurtarma ve menfaatlerini koruma imkânları çok zayıfladıktan sonra verdiğini anlamak ta bir o kadar zordur.
İki gün önce bu köşede çıkan «Türkiye'nin Sorumluluğu» başlıklı yazımızda, Asya ve Afrika'nın geri kalmış memleketlerini Komünist blokundan uzaklaştırabilmek için onları demokrasi ülküsüne bağlıyabilmek gerektiğini, bu hususta da Türkiye'nin, manevî liderlik durumundan faydalanarak, o memleketlere örnek olabileceğini yazmıştık.
Fakat bu memleketlerin Komünist blokundan uzaklaşmaları, Batı blokuna yaklaşmalarını gerektirmez. İkisi arasında kararsız kalmaları ise Batılılar için devamlı bir huzursuzluk kaynağı olabilir.
Bu memleketleri Komünist blokundan uzak tutabilmek için birinci şart onları demokrasi ülküsüne bağlamakla, Batı blokunu destekler hâle getirebilmek için de birinci şart, onlara, Batı blokunda eşit ortaklık imkânları sağlamaktır.
Kendi hesaplarına Batılılarla münasebetlerinden şikâyetleri kalmamış olmakla beraber, Asya ve Afrika'nın geri kalmış başka memleketleriyle aralarında kader beraberliği gördükleri için onların şikâyetlerini desteklemek zorunda kalan Hindistan ve Pakistan da o memleketlere bu imkân sağlandıktan sonra, Batı blokunu daha kuvvetle destekleyebileceklerdir.
İktisadî nüfuz bölgelerindeki geri kalmış memleketlere bu imkânı sağlamak, Batılı Büyük Devletler İçin, maddî menfaatlerinden bazı fedakârlıkları gerektirse bile, bu fedakârlıklardan gene Batı bloku kazançlı çıkacaktır. Böyle bir yoldan sağlanacak kazanç, herhâlde, İngiltere ve Fransa'nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki menfaatlerine modası geçmiş usûllerle sarılarak elde edebileceklerinden çok daha devamlı ve güvenilir bir kazanç olacaktır.
Bülent ECEVİT
Batılıların sorumluluğu
İkinci Dünha Harbinden sonra İngiltere'nin Hindistan ve Pakistan'a bağımsıklıklarını tanımamış olduğunu düşünün! Bugün Kuzey Afrika'da, yakın zamana kadar da Güneydoğu Asya'da Fransa'nın karşılaştığı durumla, hattâ belki öyle bir durumun daha ağırı ile, İngiltere'de hiç şüphesiz, Hind yarımadasında karşılaşacaktı. Komünistler bu yarımadada en geniş tahrikçilik imkânlarını bulacaklardı.
Oysa, İngiltere ve Birleşik Amerika ile zaman zaman aralarında beliren görüş ayrılıklarına rağmen, Hindistan'la Pakistan bugün, Komünist nüfuzunun Güney Asya'da üstünlük kazanmasma karşı, kendi başlarına, en büyük engel hâline gelmişlerdir.
İngiltere bu iki memlekete ergeç bağımsızlıklarını vermek zorunda kalacaktı. Daha bu zorunluluk anı gelmeden harekete geçip bağımsızlıklarını tanımakla, İngiltere, bu iki memleket halkına, müstemleke idaresinin acılarını kolaylıkla unutturup, onları gönüllü birer müttefik, hattâ müttefikten de yakın birer ortak olarak, kendi safına bağlamağa muvaffak oldu.
Dünyanın en büyük İmparatorluğunu, bu imparatorluğu kuran memlekete en az maddî zarar verebilecek, manevî zararsa hiç vermeyecek, tersine, büyük prestij sağlayacak bir usûlle tasfiye etme yolundaki bir denemeden bu derecede başarılı, bir sonuç alınmış olduğu hâlde, neden Fransızların da, toz kondurmadıkları zekâlarına rağmen, bu usûlü benimsemekten bu kadar çekindiklerini anlıyabilmek çok zordur.
Bizzat İngiltere'nin, Hindistan ve Pakistan'a karşı gösterdiği anlayışı, bu iki memlekete karşı davranışındaki tedbirliliği, Ortadoğu'da niçin göstermediğini, niçin bu bölgedeki tavizlerini hep çaresiz kaldıktan, iş işten geçtikten, prentijini kurtarma ve menfaatlerini koruma imkânları çok zayıfladıktan sonra verdiğini anlamak ta bir o kadar zordur.
İki gün önce bu köşede çıkan «Türkiye'nin Sorumluluğu» başlıklı yazımızda, Asya ve Afrika'nın geri kalmış memleketlerini Komünist blokundan uzaklaştırabilmek için onları demokrasi ülküsüne bağlıyabilmek gerektiğini, bu hususta da Türkiye'nin, manevî liderlik durumundan faydalanarak, o memleketlere örnek olabileceğini yazmıştık.
Fakat bu memleketlerin Komünist blokundan uzaklaşmaları, Batı blokuna yaklaşmalarını gerektirmez. İkisi arasında kararsız kalmaları ise Batılılar için devamlı bir huzursuzluk kaynağı olabilir.
Bu memleketleri Komünist blokundan uzak tutabilmek için birinci şart onları demokrasi ülküsüne bağlamakla, Batı blokunu destekler hâle getirebilmek için de birinci şart, onlara, Batı blokunda eşit ortaklık imkânları sağlamaktır.
Kendi hesaplarına Batılılarla münasebetlerinden şikâyetleri kalmamış olmakla beraber, Asya ve Afrika'nın geri kalmış başka memleketleriyle aralarında kader beraberliği gördükleri için onların şikâyetlerini desteklemek zorunda kalan Hindistan ve Pakistan da o memleketlere bu imkân sağlandıktan sonra, Batı blokunu daha kuvvetle destekleyebileceklerdir.
İktisadî nüfuz bölgelerindeki geri kalmış memleketlere bu imkânı sağlamak, Batılı Büyük Devletler İçin, maddî menfaatlerinden bazı fedakârlıkları gerektirse bile, bu fedakârlıklardan gene Batı bloku kazançlı çıkacaktır. Böyle bir yoldan sağlanacak kazanç, herhâlde, İngiltere ve Fransa'nın Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki menfaatlerine modası geçmiş usûllerle sarılarak elde edebileceklerinden çok daha devamlı ve güvenilir bir kazanç olacaktır.
Bülent ECEVİT
Collection
Citation
“Batılıların Sorumluluğu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 24, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/725.