Yanlış Hesap Bağdat'tan Dönecek mi?
Başlık:
Yanlış Hesap Bağdat'tan Dönecek mi?
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-11-13
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Yanlış hesap Bağdattan dönecek mi ?
Ortadoğu meselelerini içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarabilmek için şimdi Batılıların eline yeni bir fırsat geçiyor. İngiltere ile Fransa'nın bazı bakımlardan, hele Macaristan hâdiseleriyle bir zamana rastlatılması bakımından, tasvib edilemiyecek Süveyş hareketi, hiç değilse böyle bir fırsat yaratmağa yaramıştır.
Batılı devletlerle Sovyetler Birliğinin olsun, Arap Devletleriyle İsrail'in olsun karşılıklı güvensizlikleri, Ortadoğuyu devamlı bir huzursuzluk içinde bulunduruyordu. Bu huzursuzluk devam ettikçe, Ortadoğuda istikrar ve sürekli bir barış için gerekli şartları sağlıyabilmek imkânsızdı.
Şimdi Ortadoğuya bir Birleşmiş Milletler Polis Kuvveti gönderilmekle, bu huzursuzluk kaynağı, belirli bir süre için de olsa, ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bu süre içinde Ortadoğu meselelerine devamlı hal çareleri aranabilir. Fakat bu çareleri ararken geçmişteki yanlışlıklara yeniden düşmemek, çıkmaz olduğu anlaşılmış yollara yeniden sapmamak gereklidir.
Bu yanlışlıklardan, bu çıkmaz yollardan biri de Bağdat Paktıdır.
Batılılar şimdiye kadar, Ortadoğunun Kuzeyden gelecek bir tecavüze karşı savunulması için alınacak tedbirlerle, Ortadoğunun iç meselelerini halletmek için alınacak tedbirleri biribirine karıştırıyor, bulunacak tek bir çarenin hem savunma meselesini hem de Ortadoğunun iç meselelerini halle yarıyabileceğini düşünüyorlardı.
Bağdat Paktı işte bu garip düşünce tarzının bir sonucudur.
Bağdat Paktı, Rusların Güneye inmesini önliyecek bir «Kuzey Seddi» olarak kalsa idi, hiç şüphesiz, faydalı bir güvenlik tedbiri olabilirdi. Fakat bu Pakt, Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı tarafından başlangıçta ortaya atılmış «Kuzey Seddi» tasarısının çerçevesini pek çok aşmağa, bir savunma andlaşması olarak kalmayıp, Ortadoğuya yeni bir düzen vermeğe çalışacak bir teşebbüs haline gelmeğe kalkışmıştır.
Ortadoğuya yeni bir düzen vermeğe çalışan bir teşebbüsün muvaffak olabilmesi için birinci şart, Arap Birliğini lüzumsuz bırakıp onun yerini alabilmesiydi. Oysa, Arap Birliğinin, tutmuş olduğu yönle Bağdat Paktının tutabileceği yön arasında hiç bir uyuşma olamazdı. Bağdat Paktı, aslında, Sovyet tehlikesine karşı, Arap Birliği ise İsrail'e ve Batılıların Ortadoğudaki nüfuzuna ve menfaatlerine karşı yönelmişti. Bu uğurda Arap Birliği, gerekirse Sovyet yardımını bile kabule hazırdı.
Arap Birliğinin yerini Bağdat Paktının almasına razı olmakla, Araplar, yalnız gayelerine erişmek için Sovyet yardımından faydalanma imkânını kaybetmiş olmıyacak, hem de, emperyalist olarak tanıdıkları, ve Ortadoğudan uzaklaşmasını sağlamak uğrunda Sovyet yardımından faydalanmayı bile göze aldıkları bir denizaşırı devleti, İngiltere'yi, Ortadoğuda büsbütün hâkim duruma geçirmiş olacaklardı.
O İngiltere ki, üstelik, İsrail Devletinin, yani ortadan kaldırılması Arap Birliği için başlıca bir gaye olan bir devletin, kurucusu durumundaydı.
Hele son Süveyş hâdisesinden sonra Bağdat Paktının ne kadar çürük temellere, ne kadar yanlış hesaplara dayandığı daha da açıkça ortaya çıkmış, ve değil, Ortadoğuya yeni bir düzen vermek, sadece Ortadoğuyu Sovyet tecavüzüne karşı korumak gayesiyle kurulmuş bir paktta bile, bugünlük, İngiltere'nin yeri olamıyacağı iyice anlaşılmış bulunmalıdır. Dört Bağdat Paktı üyesi, son Tahran Konferansında, beşinci müttefikleri İngiltere'yi aralarına almamağa, üstelik Konferans sonunda da İngiltere'yi suçlandırıcı bir tebliğ yayınlamağa mecbur kalmakla, bu gerçeğe ister istemez boyun eğmiş, başlangıçta yapılan yanlışlığı açıklamış olmaktadırlar.
Türkçede «yanlış hesap Bağdat'tan döner» diye bir söz vardır. Bağdat Paktı için bu söze uymanın artık zamanıdır.
Batılı Devletler ve Türkiye, şimdi, Ortadoğu siyasetlerini yeniden çizme fırsatı önlerine çıkmışken, bu bölgenin Kuzeyden gelecek bir tecavüze karşı savunulması için gerekli tedbirlerle Ortadoğunun iç meselelerini halletmek için gerekli tedbirleri biribirinden ayırmalıdırlar. Ortadoğunun iç meseleleri tamamile halledilip Arap-İsrail uzlaşmazlığı giderilinceye ve Batılı Devletler bu bölge milletlerinin dostluk ve güvenini kazanıncaya kadar, Sovyet tehlikesine karşı Ortadoğuyu korumak için alınacak savunma tedbirleri, Arap Devletlerini Batılıların gizli maksatlarından asla kuşkulandırmıyacak bir mahiyette olmalıdır.
Bülent ECEVİT
Yanlış hesap Bağdattan dönecek mi ?
Ortadoğu meselelerini içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarabilmek için şimdi Batılıların eline yeni bir fırsat geçiyor. İngiltere ile Fransa'nın bazı bakımlardan, hele Macaristan hâdiseleriyle bir zamana rastlatılması bakımından, tasvib edilemiyecek Süveyş hareketi, hiç değilse böyle bir fırsat yaratmağa yaramıştır.
Batılı devletlerle Sovyetler Birliğinin olsun, Arap Devletleriyle İsrail'in olsun karşılıklı güvensizlikleri, Ortadoğuyu devamlı bir huzursuzluk içinde bulunduruyordu. Bu huzursuzluk devam ettikçe, Ortadoğuda istikrar ve sürekli bir barış için gerekli şartları sağlıyabilmek imkânsızdı.
Şimdi Ortadoğuya bir Birleşmiş Milletler Polis Kuvveti gönderilmekle, bu huzursuzluk kaynağı, belirli bir süre için de olsa, ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bu süre içinde Ortadoğu meselelerine devamlı hal çareleri aranabilir. Fakat bu çareleri ararken geçmişteki yanlışlıklara yeniden düşmemek, çıkmaz olduğu anlaşılmış yollara yeniden sapmamak gereklidir.
Bu yanlışlıklardan, bu çıkmaz yollardan biri de Bağdat Paktıdır.
Batılılar şimdiye kadar, Ortadoğunun Kuzeyden gelecek bir tecavüze karşı savunulması için alınacak tedbirlerle, Ortadoğunun iç meselelerini halletmek için alınacak tedbirleri biribirine karıştırıyor, bulunacak tek bir çarenin hem savunma meselesini hem de Ortadoğunun iç meselelerini halle yarıyabileceğini düşünüyorlardı.
Bağdat Paktı işte bu garip düşünce tarzının bir sonucudur.
Bağdat Paktı, Rusların Güneye inmesini önliyecek bir «Kuzey Seddi» olarak kalsa idi, hiç şüphesiz, faydalı bir güvenlik tedbiri olabilirdi. Fakat bu Pakt, Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı tarafından başlangıçta ortaya atılmış «Kuzey Seddi» tasarısının çerçevesini pek çok aşmağa, bir savunma andlaşması olarak kalmayıp, Ortadoğuya yeni bir düzen vermeğe çalışacak bir teşebbüs haline gelmeğe kalkışmıştır.
Ortadoğuya yeni bir düzen vermeğe çalışan bir teşebbüsün muvaffak olabilmesi için birinci şart, Arap Birliğini lüzumsuz bırakıp onun yerini alabilmesiydi. Oysa, Arap Birliğinin, tutmuş olduğu yönle Bağdat Paktının tutabileceği yön arasında hiç bir uyuşma olamazdı. Bağdat Paktı, aslında, Sovyet tehlikesine karşı, Arap Birliği ise İsrail'e ve Batılıların Ortadoğudaki nüfuzuna ve menfaatlerine karşı yönelmişti. Bu uğurda Arap Birliği, gerekirse Sovyet yardımını bile kabule hazırdı.
Arap Birliğinin yerini Bağdat Paktının almasına razı olmakla, Araplar, yalnız gayelerine erişmek için Sovyet yardımından faydalanma imkânını kaybetmiş olmıyacak, hem de, emperyalist olarak tanıdıkları, ve Ortadoğudan uzaklaşmasını sağlamak uğrunda Sovyet yardımından faydalanmayı bile göze aldıkları bir denizaşırı devleti, İngiltere'yi, Ortadoğuda büsbütün hâkim duruma geçirmiş olacaklardı.
O İngiltere ki, üstelik, İsrail Devletinin, yani ortadan kaldırılması Arap Birliği için başlıca bir gaye olan bir devletin, kurucusu durumundaydı.
Hele son Süveyş hâdisesinden sonra Bağdat Paktının ne kadar çürük temellere, ne kadar yanlış hesaplara dayandığı daha da açıkça ortaya çıkmış, ve değil, Ortadoğuya yeni bir düzen vermek, sadece Ortadoğuyu Sovyet tecavüzüne karşı korumak gayesiyle kurulmuş bir paktta bile, bugünlük, İngiltere'nin yeri olamıyacağı iyice anlaşılmış bulunmalıdır. Dört Bağdat Paktı üyesi, son Tahran Konferansında, beşinci müttefikleri İngiltere'yi aralarına almamağa, üstelik Konferans sonunda da İngiltere'yi suçlandırıcı bir tebliğ yayınlamağa mecbur kalmakla, bu gerçeğe ister istemez boyun eğmiş, başlangıçta yapılan yanlışlığı açıklamış olmaktadırlar.
Türkçede «yanlış hesap Bağdat'tan döner» diye bir söz vardır. Bağdat Paktı için bu söze uymanın artık zamanıdır.
Batılı Devletler ve Türkiye, şimdi, Ortadoğu siyasetlerini yeniden çizme fırsatı önlerine çıkmışken, bu bölgenin Kuzeyden gelecek bir tecavüze karşı savunulması için gerekli tedbirlerle Ortadoğunun iç meselelerini halletmek için gerekli tedbirleri biribirinden ayırmalıdırlar. Ortadoğunun iç meseleleri tamamile halledilip Arap-İsrail uzlaşmazlığı giderilinceye ve Batılı Devletler bu bölge milletlerinin dostluk ve güvenini kazanıncaya kadar, Sovyet tehlikesine karşı Ortadoğuyu korumak için alınacak savunma tedbirleri, Arap Devletlerini Batılıların gizli maksatlarından asla kuşkulandırmıyacak bir mahiyette olmalıdır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Yanlış Hesap Bağdat'tan Dönecek mi?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/721 ulaşıldı.