Hürriyet: İnsanliğı Birleştıren Ülkü...
Başlık:
Hürriyet: İnsanliğı Birleştıren Ülkü...
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-11-12
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Hürriyet: İnsanlığı birleştiren ülkü...
Hürriyet, günden güne bütün dünyaya yayılan bir din gibi, milletlerüstü bir dâva haline gelmektedir. Bu dâva uğrunda milletler, kendi güvenlik ve menfaat gaygılarının üstüne çıkabilmekte, ırk, din ve dil ayrılıklarını unutabilmektedirler.
Dünyadaki bu gelişmenin etkilerini yaz başından beri kendi üstümüzde duyabiliyorduk. Meselâ Türkiye'de basın hürriyeti kısıldığı zaman, dost memleketler basını buna, Türk basınının gösterebildiğinden çok daha sert bir tepki gösterdi. Türkiye'de toplantı hürriyeti kaldırıldığı zaman, gene birçok dost memleketlerin aydınları, sanki bu hürriyet kendi memleketlerinde kaldırılıyormuş gibi itiraz ettiler.
Hürriyet dâvası etrafındaki bu milletlerüstü beraberliğin daha kuvvetli bir belirtisi de son günlerde Macar isyanı vesilesiyle ortaya çıktı. Macar halkının hürriyet dâvasını, hemen bütün insanlık kendi dâvasıymış gibi benimsedi. İngiliz ve Fransız hükümetleri kendi millî menfaatleri uğrunda Macar halkının hürriyet mücadelesini başarısızlığa mahkûm ettikleri zaman, bunu en başta kendi vatandaşları tel'in ettiler. Eğer İngiltere'de Eden hükümeti düşerse, İngiliz menfaatlerini koruyamadığı için değil, tersine, İngiliz menfaatlerini koruma gayretiyle bir başka milletin hürriyet mücadelesini güçleştirdiği için düşecektir.
Bu durumda artık hiç bir hükümet, medenî dünyadaki itibarını, sadece ordusunun kuvveti, memleketinin geo-politik mevkii ve müttefikleriyle arasındaki karşılıklı menfaat bağları üstüne kurmayı ümid edemez.
Gene bu durumda, karşılıklı menfaat bağlarının devamı, artık milletlerarası andlaşmalar için de sağlam bir temel olmaktan çıkmıştır.
Kendi millî menfaatlerini, dünyanın herhangi bir köşesindeki bir başka milletin hürriyet dâvası uğrunda hiçe sayabilecek insanlar, bütün dünyada günden güne çoğalmaktadır.
Hürriyetin böyle bir milletlerüstü dâva haline gelmesi, hemen bütün milletler arası siyasal teşekkülleri de süresini doldurup hükümsüz kalmış birer teşebbüs durumuna düşürmektedir. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı olsun, NATO olsun, Avrupa Konseyi olsun, barış ülküsü, güvenlik kaygısı ve menfaat düşünceleri üzerine kurulu teşekküllerdir. Oysa bugün insanlık, hürriyete, barış ülküsünün de, güvenlik kaygısının da, menfaat düşüncelerinin de üstünde yer verir hale gelmiştir.
Daha iyi bir dünya yaratma yolunda insanlığa önderlik edebilecekleri umularak kurulmuş bütün o milletler arası teşekküller, milliyet, ırk, din ve dil ayrılıkları üstünde insanları birleştiren hürriyet ülküsüne hizmet edemedikleri için, bugün artık insanlığın çok gerisinde kalmış, insanlığa, daha iyi bir dünya yaratma yolunda önderlik edecek yerde, onun bu yolda ilerlemesini köstekleyen tutucu kuvvetler durumuna düşmüşlerdir.
Böyle teşekküllere hayatiyet kazandırabilmenin tek çaresi, onları, sadece korkuya ve karşılıklı menfaate dayanan birleşmeler olmaktan çıkarıp, bütün üye memleketlerde kişi hürriyetini teminat altına alabilecek birer kuvvet haline getirmektir. Bu teşekküller ancak o zaman insanlığın gerçek isteğine cevap verebilecek, ancak o zaman, hükümetler üstünde, milletler tarafından da desteklenebileceklerdir.
Nasıl tarih boyunca, dinlerin önünde, tiranlar, devletler, ordular dayanamayıp yıkılmışsa, bugün de, insanlığın hürriyet ülküsü önündeki bütün engeller, diktatörlükleri, hükümetleri, milletlerarası teşekkülleriyle birlikte yıkılıp gitmeğe mahkûmdur.
Hürriyet ülküsü artık, bütün insanlığı birleştiren bir din gücünü kazanmıştır. Bu gücün önünde hiç bir kuvvet duramıyacaktır.
Bülent ECEVİT
Hürriyet: İnsanlığı birleştiren ülkü...
Hürriyet, günden güne bütün dünyaya yayılan bir din gibi, milletlerüstü bir dâva haline gelmektedir. Bu dâva uğrunda milletler, kendi güvenlik ve menfaat gaygılarının üstüne çıkabilmekte, ırk, din ve dil ayrılıklarını unutabilmektedirler.
Dünyadaki bu gelişmenin etkilerini yaz başından beri kendi üstümüzde duyabiliyorduk. Meselâ Türkiye'de basın hürriyeti kısıldığı zaman, dost memleketler basını buna, Türk basınının gösterebildiğinden çok daha sert bir tepki gösterdi. Türkiye'de toplantı hürriyeti kaldırıldığı zaman, gene birçok dost memleketlerin aydınları, sanki bu hürriyet kendi memleketlerinde kaldırılıyormuş gibi itiraz ettiler.
Hürriyet dâvası etrafındaki bu milletlerüstü beraberliğin daha kuvvetli bir belirtisi de son günlerde Macar isyanı vesilesiyle ortaya çıktı. Macar halkının hürriyet dâvasını, hemen bütün insanlık kendi dâvasıymış gibi benimsedi. İngiliz ve Fransız hükümetleri kendi millî menfaatleri uğrunda Macar halkının hürriyet mücadelesini başarısızlığa mahkûm ettikleri zaman, bunu en başta kendi vatandaşları tel'in ettiler. Eğer İngiltere'de Eden hükümeti düşerse, İngiliz menfaatlerini koruyamadığı için değil, tersine, İngiliz menfaatlerini koruma gayretiyle bir başka milletin hürriyet mücadelesini güçleştirdiği için düşecektir.
Bu durumda artık hiç bir hükümet, medenî dünyadaki itibarını, sadece ordusunun kuvveti, memleketinin geo-politik mevkii ve müttefikleriyle arasındaki karşılıklı menfaat bağları üstüne kurmayı ümid edemez.
Gene bu durumda, karşılıklı menfaat bağlarının devamı, artık milletlerarası andlaşmalar için de sağlam bir temel olmaktan çıkmıştır.
Kendi millî menfaatlerini, dünyanın herhangi bir köşesindeki bir başka milletin hürriyet dâvası uğrunda hiçe sayabilecek insanlar, bütün dünyada günden güne çoğalmaktadır.
Hürriyetin böyle bir milletlerüstü dâva haline gelmesi, hemen bütün milletler arası siyasal teşekkülleri de süresini doldurup hükümsüz kalmış birer teşebbüs durumuna düşürmektedir. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı olsun, NATO olsun, Avrupa Konseyi olsun, barış ülküsü, güvenlik kaygısı ve menfaat düşünceleri üzerine kurulu teşekküllerdir. Oysa bugün insanlık, hürriyete, barış ülküsünün de, güvenlik kaygısının da, menfaat düşüncelerinin de üstünde yer verir hale gelmiştir.
Daha iyi bir dünya yaratma yolunda insanlığa önderlik edebilecekleri umularak kurulmuş bütün o milletler arası teşekküller, milliyet, ırk, din ve dil ayrılıkları üstünde insanları birleştiren hürriyet ülküsüne hizmet edemedikleri için, bugün artık insanlığın çok gerisinde kalmış, insanlığa, daha iyi bir dünya yaratma yolunda önderlik edecek yerde, onun bu yolda ilerlemesini köstekleyen tutucu kuvvetler durumuna düşmüşlerdir.
Böyle teşekküllere hayatiyet kazandırabilmenin tek çaresi, onları, sadece korkuya ve karşılıklı menfaate dayanan birleşmeler olmaktan çıkarıp, bütün üye memleketlerde kişi hürriyetini teminat altına alabilecek birer kuvvet haline getirmektir. Bu teşekküller ancak o zaman insanlığın gerçek isteğine cevap verebilecek, ancak o zaman, hükümetler üstünde, milletler tarafından da desteklenebileceklerdir.
Nasıl tarih boyunca, dinlerin önünde, tiranlar, devletler, ordular dayanamayıp yıkılmışsa, bugün de, insanlığın hürriyet ülküsü önündeki bütün engeller, diktatörlükleri, hükümetleri, milletlerarası teşekkülleriyle birlikte yıkılıp gitmeğe mahkûmdur.
Hürriyet ülküsü artık, bütün insanlığı birleştiren bir din gücünü kazanmıştır. Bu gücün önünde hiç bir kuvvet duramıyacaktır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Hürriyet: İnsanliğı Birleştıren Ülkü...,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/720 ulaşıldı.