Yugoslavya ve Batılılar
Başlık:
Yugoslavya ve Batılılar
Kaynak:
Son Havadis, "Dünya Politikası"
Tarih:
1953-01-09
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
9/1/1953
Dünya Politikası
Yugoslavya ve batılılar
Balkanlarda, Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında bir savunma anlaşması yapılacağı artık kesinleşmiş sayılıyor. Ortada, bu anlaşma yapılırken çözülmesi gerektiği söylenen iki mesele var: Biri, Yugoslavya’nın Atlantik Paktı karşısındaki durumu; ikincisi de, Yugoslavya ile İtalya’yı birbirinden ayıran Trieste meselesi...
Şimdiye kadar, Yugoslavya’nın Atlantik Paktına girmesine en büyük engel Yugoslavya’nın kendinden geliyordu. Komünist Yugoslavya, Sovyet blokundan ayrıldıktan sonra, Batılılara yaklaşmakta çok sakıngan davranmıştır.
Genel olarak bu, Tito’nun Yugoslavya’daki Komünist unsurları gücendirmemek, incitmemek istemesine veriliyor. Böyle bir yorumun doğruluğunu kestirebilmek için, Yugoslav halkı arasında Komünist doktrini ne ölçüde tutunmuştur, onu bilmemiz gerekir.
Fakat, ne kadar kuvvetli olursa olsun, bu “hissî” diyebileceğimiz sebebin yanında, daha “maddî sebepler de bulunsa gerektir.
Tito, iktisadî bir doktrin olarak Komünizme inanmış bir insan! Fakat, Komünist bir ekonomi rejimi kurabilmek bir çok şartlara bağlıdır. Bu arada en önemlilerden biri şudur: Kendi topraklarında Komünizmı kurmak isteven bir memleketin ya, ekonomik münasebette bulunduğu memleketler de az çok Komünist olmalıdır; yahut ta o memleket endüstriel bakımdan az çok kendi kendine yeter durumda bulunmalıdır.
Sovyet blokundan ayrılmakla, Yugoslavya, birinci şansı kaybetmiş oluyordu. Bu durumda Komünist kalabilmek için, ikinci şartı yerine getirmesi gerekirdi.
Yugoslavya, Sovyet blokundan ayrılır ayrılmaz kendini siyasî, askerî ve ekonomik bakımlardan Batı blokuna bağlasa idi, o ikinci şartı yerine getirmesi şu sebeplerden ötürü çok güç olacaktı:
1 — Amerikan yardımı, sola kayıyor ekonomik rejimlerle bağdaşabilmekte güçlük çekiyor, bu rejimlerin sağa yaklaşması için belki de istemeden tesirde bulunuyordu.
2 — Aralarında tam bir ahenk kurabilmek için Avrupa memleketlerinin, ekonomilerini koordine etmeleri isteniyordu... Bu da, çoğu üyeleri endüstriel olan Batı Avrupa topluluğu içerisinde bir kaç tarım memleketi kalmamasını gerektiriyordu.
3 — Büyük Batı devletleri ile Yugoslavya her hususta anlaşamayacaklardı. Bu anlaşma güçlüklerini kendi lehlerine hâlledebilmeleri, Batı devletlerinin endüstriel bakımdan Yugoslavya’yı kendilerine muhtaç durumda tutmalarına bağlıydı. Batılılar, bu sebepden ötürü de Yugoslavya’nın sanayîleşmesine engel olmak isteyeceklerdi.
Netekim, Yugoslavya Sovyet blokundan ayrıldıktan sonra, Batılıların Yugoslavya’da en cok tenkid ettikleri şey, bu memleketin Komünizme bağlı kalması değil, sanayileşmekte ısrar etmesi olmuştur. Hele Yugoslavya'nın kendi silâhlarını mümkün olduğu kadar kendisi imal etmeve çalışmasını Batılılar hiç hazmedememişlerdir.
Fakat, stratejik önemi cok büyük olan Yugoslavya, Batıya yaklaşmakta nazlı davrandıkça Batılıları kendisile pazarlığa girişmek zorunda bırakmıştır. Tito, bu pazarlıkta o kadar ustalık göstermiştir ki, neticede Batılılar, Avrupa’daki tarım memleketlerinin sanayîleşmesine engel olmak isterlerken, Yugoslavya’ya tarım maddeleri yardımında bulunmak, böylece, Yugoslavya'daki sanayileşme hareketini desteklemek zorunda kalmışlardır.
Tito'nun bir kaç yıldır güttüğü bu siyaset artık semarelerini vermiş, Yugoslavya, iç rejimi ve hareket serbestliği bakımından istediği bağımsızlığı garanti altına almıştır, denebilir.
Bu durumda, Yugoslavya’nın Alantik Paktına girmek, yahut Batılılara herhangi bir yazılı anlaşmayla bağlanmak hususundaki sakınganlığı sona ermiş, yahut çok zayıflamış olsa gerektir. Son günlerde, Türkiye - Yunanistan - Yugoslavya arasında bir savunma sistemi kurulması düşüncesine Yugoslavya’da müsait bir zemin bulunması bununla izah edilebilir.
Balkanlarda üç memleket arasında yapılacak anlaşmaya Trieste meselesi yüzünden çıkan engelleri bir başka yazıda incelemeye çalışacağız.
Bülend ECEVİT
Dünya Politikası
Yugoslavya ve batılılar
Balkanlarda, Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında bir savunma anlaşması yapılacağı artık kesinleşmiş sayılıyor. Ortada, bu anlaşma yapılırken çözülmesi gerektiği söylenen iki mesele var: Biri, Yugoslavya’nın Atlantik Paktı karşısındaki durumu; ikincisi de, Yugoslavya ile İtalya’yı birbirinden ayıran Trieste meselesi...
Şimdiye kadar, Yugoslavya’nın Atlantik Paktına girmesine en büyük engel Yugoslavya’nın kendinden geliyordu. Komünist Yugoslavya, Sovyet blokundan ayrıldıktan sonra, Batılılara yaklaşmakta çok sakıngan davranmıştır.
Genel olarak bu, Tito’nun Yugoslavya’daki Komünist unsurları gücendirmemek, incitmemek istemesine veriliyor. Böyle bir yorumun doğruluğunu kestirebilmek için, Yugoslav halkı arasında Komünist doktrini ne ölçüde tutunmuştur, onu bilmemiz gerekir.
Fakat, ne kadar kuvvetli olursa olsun, bu “hissî” diyebileceğimiz sebebin yanında, daha “maddî sebepler de bulunsa gerektir.
Tito, iktisadî bir doktrin olarak Komünizme inanmış bir insan! Fakat, Komünist bir ekonomi rejimi kurabilmek bir çok şartlara bağlıdır. Bu arada en önemlilerden biri şudur: Kendi topraklarında Komünizmı kurmak isteven bir memleketin ya, ekonomik münasebette bulunduğu memleketler de az çok Komünist olmalıdır; yahut ta o memleket endüstriel bakımdan az çok kendi kendine yeter durumda bulunmalıdır.
Sovyet blokundan ayrılmakla, Yugoslavya, birinci şansı kaybetmiş oluyordu. Bu durumda Komünist kalabilmek için, ikinci şartı yerine getirmesi gerekirdi.
Yugoslavya, Sovyet blokundan ayrılır ayrılmaz kendini siyasî, askerî ve ekonomik bakımlardan Batı blokuna bağlasa idi, o ikinci şartı yerine getirmesi şu sebeplerden ötürü çok güç olacaktı:
1 — Amerikan yardımı, sola kayıyor ekonomik rejimlerle bağdaşabilmekte güçlük çekiyor, bu rejimlerin sağa yaklaşması için belki de istemeden tesirde bulunuyordu.
2 — Aralarında tam bir ahenk kurabilmek için Avrupa memleketlerinin, ekonomilerini koordine etmeleri isteniyordu... Bu da, çoğu üyeleri endüstriel olan Batı Avrupa topluluğu içerisinde bir kaç tarım memleketi kalmamasını gerektiriyordu.
3 — Büyük Batı devletleri ile Yugoslavya her hususta anlaşamayacaklardı. Bu anlaşma güçlüklerini kendi lehlerine hâlledebilmeleri, Batı devletlerinin endüstriel bakımdan Yugoslavya’yı kendilerine muhtaç durumda tutmalarına bağlıydı. Batılılar, bu sebepden ötürü de Yugoslavya’nın sanayîleşmesine engel olmak isteyeceklerdi.
Netekim, Yugoslavya Sovyet blokundan ayrıldıktan sonra, Batılıların Yugoslavya’da en cok tenkid ettikleri şey, bu memleketin Komünizme bağlı kalması değil, sanayileşmekte ısrar etmesi olmuştur. Hele Yugoslavya'nın kendi silâhlarını mümkün olduğu kadar kendisi imal etmeve çalışmasını Batılılar hiç hazmedememişlerdir.
Fakat, stratejik önemi cok büyük olan Yugoslavya, Batıya yaklaşmakta nazlı davrandıkça Batılıları kendisile pazarlığa girişmek zorunda bırakmıştır. Tito, bu pazarlıkta o kadar ustalık göstermiştir ki, neticede Batılılar, Avrupa’daki tarım memleketlerinin sanayîleşmesine engel olmak isterlerken, Yugoslavya’ya tarım maddeleri yardımında bulunmak, böylece, Yugoslavya'daki sanayileşme hareketini desteklemek zorunda kalmışlardır.
Tito'nun bir kaç yıldır güttüğü bu siyaset artık semarelerini vermiş, Yugoslavya, iç rejimi ve hareket serbestliği bakımından istediği bağımsızlığı garanti altına almıştır, denebilir.
Bu durumda, Yugoslavya’nın Alantik Paktına girmek, yahut Batılılara herhangi bir yazılı anlaşmayla bağlanmak hususundaki sakınganlığı sona ermiş, yahut çok zayıflamış olsa gerektir. Son günlerde, Türkiye - Yunanistan - Yugoslavya arasında bir savunma sistemi kurulması düşüncesine Yugoslavya’da müsait bir zemin bulunması bununla izah edilebilir.
Balkanlarda üç memleket arasında yapılacak anlaşmaya Trieste meselesi yüzünden çıkan engelleri bir başka yazıda incelemeye çalışacağız.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Yugoslavya ve Batılılar,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/71 ulaşıldı.