"Şıkak"

Başlık: 
"Şıkak" 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" s. 3 
Tarih: 
1956-10-27 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/33 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

«ŞİKAK»

Çoğunluk Partisi Genel Başkanı her konuşmasında eski dilin tozlu sözlüğünden bir unutulmuş kelime daha bulup ortaya çıkarır. Son konuşmalarında da «şikak» kelimesini ortaya çıkardı. Bu konuşmalar vesilesiyle Türk halkı, «şikak» denen şeyi meğer hiç sevmediğini, ancak ve ancak «millî tesanüt» istediğini pek yetkili bir ağızdan öğrenmiş oldu.

«Şikak» denilince bir suçlu gibi başını önüne eğip susmak, «milli tesanüt» denilince de akan sular gibi durulmak gerekir. Çünkü bunlar çok önemli, çok dehşet verici sözlerdir.

Şimdi sözlükleri bir yana bırakıp bu sözlerin ne anlamda kullanıldığını çoğunluk partisi Genel Başkanının konuşmalarından çıkarmağa çalışalım!

Türk milleti «nifak ve şikak hareketlerini kat'iyyen tasvib etmediğini... millî tesanüdün ehemiyetini takdir ettiğini ve bunu muhafazaya karar verdiğini açıkça ifade etmektedir,» diyor Genel Başkan.

Düşünceleri ifade hürriyetinin bu kadar daraldığı bir sırada Genel Başkan, Balıkesir'in bir alanında toplanan halka bakıvermekle bunu nasıl anlamış diyeceksiniz!.. İşte cevabı:

«Bu topluluğunuzun mânasını bu şekilde tefsir etmek lâzım gelir. Hepinize teşekkür ederim.»

O topluluğun mânasını neden bu şekilde tefsir etmek «lâzım gelir» miş diye düşünecek olursanız, işte onun da cevabı:

«İktidarın icraatıyla beraber olduğunuzu, hükümetin etrafında toplandığınızı göstermek için buradasınız.»

Yani Çoğunluk Partisi Genel Başkanına göre ,iktidarın icraatiyle beraber olmak, hükümetin etrafında toplanmak «millî tesanüt», iktidarın icraatiyle beraber olmamak, hükümetin etrafında toplanmamaksa «şikak» demektir.

«Onlar», yani düşüncelerini «açıkça ifade etmek» için toplanmalarına, konuşmalarına izin verilmeyen muhaliflerse ne yaparlar? İktidarın icraatını ve iş başındaki hükümeti beğenmezler, ilk fırsatta değiştirmek isterler. İstemeseler, muhalif olmalarına lüzum kalmazdı.

Bu durumda «şikak» çıların muhalifler olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Değil mi ki Balıkesir'in Ali Hikmet Paşa alanında toplanan - Zafer gazetesinin hesabına göre - 70 bin kişilik (x) Türk milleti de «şikak» değil «milli tesanüd» istemektedir, öyleyse artık bu memlekette muhalefetin yeri yoktur! Muhalefetin yeri olmadığı, Türk milleti «şikak» istemediği için de, bugün iktidar partisi Genel Başkanının rahatça konuşabildiği bir alanda ertesi gün bir muhalefet partisi ileri geleninin konuşmasına izin vermeğe hiç lüzum yoktur. Toplantıları ve gösterileri yasak eden kanunlar zaten Balıkesir'in Ali Hikmet Paşa alanındaki «70 bin» kişilik «kahir ekseriyet»in tasvib ettiği iktidar için değil, sırf «onlar», o «şikak» çılar için çıkarılmıştır!

Ama, diyeceksiniz, muhalefet olmadı mı, muhalefet partileri kanun karşısında iktidar partisiyle eşit olmadı m,ı demokrasi olmaz!

Fakat daha ona gelinceye kadar, «hakikat»lerin tertipli meydan toplantılarında iktidar partisi lideri tarafından «tefsir» yoluyla ortaya çıkarıldığı, bir iktidarın «kahir bir ekseriyet» tarafından tasvip edildiğinin sokak gösterileriyle anlaşıldığı yerlerde demokrasi hiç olamasa gerektir.

İktidar partisi lideri de Balıkesir'de işte bu «tefsir» gücünü ve bu anlayışı göstermiştir. Demiştir ki «İktidarımızın bütün icraatının memleketimizde kahir bir ekseriyet tarafından tasvip edilmekte olduğu» bir hakikattir. Bu «hakikat», «bu seyahattaki müşahade ve tetkiklerimiz neticesinde... bütün açıklığı ile ortaya çıkmaktadır.»

Yani öyle bir rejim ki, iktidar partisi lideri memleketin üç-beş ilinde bir geziye çıkacak, her türlü gösterileri ve açık hava toplantılarını yasak edici kanunlara rağmen sokak ve alanlarda toplanıp gösteri yapma imkânı sağlanan halka şöyle bir bakacak, ve bu «müşahede ve tetkikleri neticesinde»,

- Tamam, diyecek, iktidarımızın bütün icraatı memleketimizde kahir bir ekseriyet tarafından tasvip edilmektedir!...

Hele bunu «bütün açıklığı ile» ortaya çıkan bir «hakikat» olarak «tefsir etmek» de «lâzım» geldiğine göre, artık bir de seçimler yapıp meydanları «onlar»a, yani muhaliflere, daha dehşet verici bir deyişle «şikakçılar»a bırakmanın ne lüzumu vardır? Yapılacak şey, Genel Başkanın, kendi tefsir gücüne dayanarak çıkardığı sonuca sevinip de dediği gibi,

- Hepinize teşekkür ederim! deyip yerli yerinde oturmak ve böylece «millî tesanüd»ü muhafaza etmekten ibarettir.

İktidar partisi liderine göre, bu durumda «onlar», o «şikak»çılar, büyük bir telâş içinde imişler.

Neden acaba?

Bülent ECEVİT

(x) Balıkesir şehrinin nüfusu, 1955 Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre 46.556 dır. 

Dosyalar

1956.10.27.jpg
1956.10.27_B.jpg
1956.10.27_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“"Şıkak",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 20 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/705 ulaşıldı.