Bu millet zorbalara tahammül etmeyecektir

Başlık: 
Bu millet zorbalara tahammül etmeyecektir 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" s. 3 
Tarih: 
1956-10-26 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/33 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

Bu millet zorbalara tahammül etmeyecektir

«Kendi tahakküm emellerini tahakkuk ettirmek için milletleri birer koyun sürüsü gibi kullanmakta tereddüt etmeyen bir takım zümreler» vardır. «Bunlara sadece Birleşmiş Milletler Andlaşmasındaki sulh, herkesin hakkına riayet, fertler ve milletler arasında eşit muamele tesisi, anlaşmazlıkları silâha müracaat etmeden sulhçu yollardan halletmek vesaire gibi yüksek prensipleri gösterip bunlara riayet etmelerini rica etmek kâfi gelmez. Bunları bu prensiplere riayete mecbur etmek lâzımdır.»

«Bugün olduğu gibi yarın da dünyada zorbalar bulunacaktır. Eğer böyle zorbaların mevcudiyeti ahlâk ve iyi geçim kaidelerinden ümidi kesmeğe müncer olursa, hüsnüniyet sahibi olanların intihar etmeğe karar verdiklerine hükmetmek icap eder.

«Biz mert, realist ve haklarımız için olduğu kadar insanlık idealleri için de mücadeleye azimli bir millet olarak böyle bir intihara razı olamayız.»

Bu güzel ve haklı sözleri, Başbakan Menderes'in 24 Ekim 1956 da Birleşmiş Milletler Günü münasebetiyle yayınlanan mesajından aldık.

Başbakan Menderes'in vatandaşlarına tekrar tekrar okumalarını salık verdiği Birleşmiş Milletler Andlaşmasında, insan hakları, insan vekar ve değeri, ve bütün insanların eşit haklara sahip olması lüzumu önemle belirtilmiştir. Dünyanın güvenlik ve huzur içinde yaşanabilir bir yer haline gelmesi, bu ilkeleri benimsemiş insanların çoğalmasına bağlıdır.

Bu ilkelere verdiği önemle, Birleşmiş Milletler Andlasması, milletlerarası barış ve güvenliğin ve karşılıklı saygının temellerini, milletlerarası münasebetlerden önce, insanlar arasında kurmağa başlamak gerektiğini hatırlatmış olmaktadır.

Gerçekten «bugün olduğu gibi yarın da dünyada zorbalar bulunacaktır». Başbakan Menderes'in bu görüşü çok yerindedir. Bu zorbalarla mücadelenin en kısa, en tesirli yolu, her milletin, kendi başına musallat olacak zorbaya, başka milletleri rahatsız etmesine fırsat bırakmadan haddini bildirmesidir.

Başbakan Menderes'in çok haklı olarak Türk milletine hatırlattığı gibi, «zorbalar» «rica» dan anlamazlar. «Tahakküm emellerini tahakkuk ettirmek için» bir milleti «koyun sürüsü gibi kullanmakta tereddüt etmeyen» bir zorbayı, «herkesin hakkına riayet», «fertler arasında eşit muamele tesisi» gibi «yüksek prensipler» e riayete önce kendi milleti «mecbur» etmelidir.

«Bugün olduğu gibi yarın da rastlanacak «zorbalar» biz kendi milletlerinin fertleri arasında «eşit muamele tesisi» ne, kendi memleketlerinde «herkesin hakkına riayet» etmeğe, «insan hakları» na, «fertlerin vekar ve değeri» ne saygı göstermeğe «mecbur» edilebilirse, henüz başka milletleri rahatsız etme ve milletlerarası barışı tehdit etme fırsatını bulamadan zararsız hale getirilmiş, veya «tahakküm emellerini tahakkuk ettirme» fırsatını kendilerine sağlıyacak mevkilerden uzaklaştırılmış olurlar.

Birleşmiş Milletler Andlaşmasının belirttiği «insan vekar ve değeri» ni kendi benliğinde de saydırmak isteyen bir kimse için zaten, yabancı milletten bir zorbanın tahakkümü altında yaşamakla kendi soyundan bir zorbanın tahakkümü altında yaşamanın hiç bir farkı olamaz. Hele milliyetçilik anlayışının gitgide değiştiği çağımızda, bir fert için, ikisine de katlanmak aynı derecede haysiyet kırıcıdır.

Kendi soyundan bir zorbanın tahakkümüne boyun eğen fertler, o zorba günün birinde dünya için zararlı bir kuvvet haline gelirse, bundan en az o zorba kadar sorumlu sayılırlar.

Onurlu bir insan için zorbanın milliyeti bahis konusu değildir. Onurlu bir insan, kendi soyundan çıkacak zorbaları da başka soylardan zorbalar kadar düşman bilmelidir. Birleşmiş Milletlerin insanlık ülküsü ancak böyle bir onur anlayışı içinde gerçekleşebilir.

Onun için Başbakan Menderes, Birleşmiş Milletler Andlaşmasının yalnız hükümetler ve devlet adamları tarafından değil, fertler tarafından da tekrar tekrar okunmasını istemekte çok haklıdır. Bu Andlaşmadaki ilkelere fertler önce kendi toplumları içinde uyar, bu ilkeleri saymayan zorbalara önce kendi toplumları içinde haddini bildirecek kadar «insan vekar ve değeri» ni üstün tutarlarsa, millelterin bu Andlaşmaya bağlılığı kendiliğinden sağlanmış olur.

«Zorbalar» a tahammül etmek, «tahakküm emelleri» güden insanların idaresinde bir «koyun sürüsü» gibi yaşamağa razı olmak, insan haklarına, insan vekarına ve fertler arasında eşitlik ilkesine değer vermeyen kimseleri başında tutmak, bir millet için, Başbakan Menderes'in de bize hatırlattığı gibi, «intihar etmeğe karar vermek» ten başka bir şey değildir.

Bizim «mert, realist ve haklarımız için olduğu kadar insanlık ideali için de azimli bir millet olarak böyle bir intihara razı» olmayacağımızı düşünmekte Başbakan Menderes çok haklıdır.

«Zorbalar» idaresinde yaşamanın acısını ve zararlarını yüzyıllarca çekmiş olan Türk milleti, bundan böyle «zorbalar» a tahammül etmeyecektir. Türk milleti intihara razı olmayacaktır. Bundan böyle asıl, Türk milletinîn başına bir «zorba» kesilmeğe, Türk milletini «bir koyun sürüsü gibi» kendi «tahakküm emellerine» âlet etmeğe niyetlenen kimseler «intihar etmeğe karar» vermiş olmalıdırlar.

Bülent ECEVİT 

Dosyalar

1956.10.26.jpg
1956.10.26_B.jpg
1956.10.26_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Bu millet zorbalara tahammül etmeyecektir,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/702 ulaşıldı.