İngiliz Halkı ve Dış Siyaset
Title:
İngiliz Halkı ve Dış Siyaset
Source:
Ulus, "İngiltere Notları" s. 2
Date:
1956-10-19
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/33
Text:
İNGİLTERE notları
Bülent ECEVİT
Ingiliz halkı ve dış siyaset
- 6 -
Bugün İngiltere ile diplomatik münasebetlerini sadece sorumlu devlet adamlarının sözlerine, o devlet adamlarıyla kapalı kapılar ardında yapılacak konuşmalara göre ayarlıyan hükümetler, büyük sürprizlerle karşılaşmayı, derin hayal kırıklıklarına uğramayı göze almalıdırlar.
İki memleketi de ilgilendiren bir meselede tutacağı yolu, İngiltere'nin menfaatlerini hesaplıyarak tâyine çalışan bir memleket, hesabının çarşıya uymaması ihtimaline kendini hazır bulundurmalıdır.
İngiltere'de halkın dış siyaset üzerindeki nüfuzu, demokrasileri o kadar köklü olmayan milletlerin kolay kolay idrak edemiyecekleri kadar kuvvetlidir.
O kadar kuvvetlidir ki, bir meselede İngiltere'nin kendisini sonuna kadar destekliyebileceğinden emin olmak istiyen bir yabancı hükümet, sorumlu devlet adamlarıyla görüşmeden önce, temsilcilerini bir maden ocağına gönderip birkaç kömür işçisiyle, bir dokuma fabrikasına gönderip birkaç sendika temsilcisiyle, bir birahaneye gönderip kafaları dumanlanmış birkaç insanla Londra'ya gönderip birkaç gazete ve derginin, Manchester'e gönderip «Manchester Guardian»ın yazarlarıyla temas ettirir. İlkin onların düşüncelerini öğrenmeğe çalışırsa, çok daha ihtiyatlı davranmış olur.
Demokrasinin İngiltere'deki kadar köklü sayılabileceği başka bazı memleketlerde bile halk dış siyaset meseleleriyle İngiliz halkı kadar ilgili olmasa gerektir. Meselâ bir vasat Amerika'lı için kendi memleketi, bütün ilgisini toplayabilecek kadar büyüktür. Başka demokratik memleketlerden bir çoğunda halkın ilgisi daha çok gündelik mesele ve dertler üzerinde toplanmıştır.
İngiltere ise, halkının ilgisini bir başına kendi iç meseleleri üzerinde toplayamıyacak kadar küçük bir memlekettir. Dünyanın başka bölgeleriyle bağlantıları, iç meselelerle dış meselelerin biribirinden ayırt edilmesine imkân bırakmıyacak kadar yaygın ve girifttir. Londra hâlâ dünyanın başlıca diplomatik faaliyet merkezidir. Üstelik İngiliz halkının kendi gündelik dertleri günden güne azaldıkça, dış meselelere ilgisi büsbütün artmaktadır.
Dış meselelerle bu kadar yakından ilgilenen ve her konuda kendi düşüncesini hükümete kabul ettirebilecek durumda olan bir halkın, bu meseleler karşısındaki genel davranışını bilmek, İngiliz hükümetinin takipetmeğe çalıştığı veya takip etmek isteyebileceği siyaseti bilmekten daha önemli olsa gerektir.
İmparatorluk fikrini reddeden -hele muhalefette büsbütün kolaylıkla reddedebilen-, millî bir hareket sınırlarını aşmağa çalışan, ve İngiliz milletinin kaderiyle başka milletlerin kaderini biribirine yakından bağlı gören İngiliz sosyalizmi, İngiliz halkını, dünya meseleleri karşısında her türlü şovenizmden, bencillikten, hattâ her milletin meşru hakkı sayılabilecek ölçüde bir bencillikten, hissolunur derecede uzaklaştırmaktadır.
Dünyanın muhtelif bölgelerindeki İngiliz hâkimiyetinde görülen gerileme, şimdi vasat İngiliz vatandaşına üzgünlük, hayal kırıklığı vermek şöyle dursun, sanki onu bir vicdan azabının baskısında kurtulurmuş gibi hafifletmektedir.
Her meselede İngiltere'yi kabahatli görme eğilimi, İngilizler arasında, nerdeyse bir suçluluk kompleksi derecesine varmıştır. Şapka çalan Rus kadın atleti Nina Ponomareva meselesinden tutun da, Süveyş meselesine, Kıbrıs meselesine kadar, İngiltere'yi zayıf bir tarafla karşı karşıya bırakan hemen her meselede sanki yalnız İngiltere, yalnız İngiliz Hükümeti, yalnız İngiliz Hariciyesi haksız olabilir!
İngiltere'nin, sorumlu devlet adamlarına, diplomatlarına hayatî görünen millî menfaatlerini, İngiliz halkı, şimdi önce kendi toplum hayatına uyguladığı ilkelerin ölçüsüne vurmakta, ancak bu ülkelerle çatışmadığına inanç getirdikten sonra o konuda kendi sorumlu devlet adamlarıyla diplomatlarını desteklemeğe razı olmaktadır.
O yüzden, kendini İngiltere'nin dünya üzerindeki menfaatlerini korumak, nüfuzunu yaşatmakla görevli sayan bir İngiliz hükümeti, artık karşısında devamlı olarak, İngiliz halkının git gide artar görünen altruism'ini bulmaktadır.
İngiltere'nin hiç beklenmedik anlarda, kendi âcil menfaatlerine aykırı görünen durumları kabul etmesine, nüfuz ve kudretinin azalması kadar, belki ondan daha çok, bu iç baskı sebep olmaktadır.
Bu yüzden İngiltere, şimdiye kadar daha çok kuvvete, zenginliğe ve diplomasiye dayanan dünya liderliğini belki vaktinden önce kaybedecek, fakat bunun yerine, halkının dünya meseleleri karşısındaki davranışı, belki de İngiltere'ye kolaylıkla, dünya üzerinde bir manevî liderlik mevkiini kazandırabilecektir.
Bülent ECEVİT
Ingiliz halkı ve dış siyaset
- 6 -
Bugün İngiltere ile diplomatik münasebetlerini sadece sorumlu devlet adamlarının sözlerine, o devlet adamlarıyla kapalı kapılar ardında yapılacak konuşmalara göre ayarlıyan hükümetler, büyük sürprizlerle karşılaşmayı, derin hayal kırıklıklarına uğramayı göze almalıdırlar.
İki memleketi de ilgilendiren bir meselede tutacağı yolu, İngiltere'nin menfaatlerini hesaplıyarak tâyine çalışan bir memleket, hesabının çarşıya uymaması ihtimaline kendini hazır bulundurmalıdır.
İngiltere'de halkın dış siyaset üzerindeki nüfuzu, demokrasileri o kadar köklü olmayan milletlerin kolay kolay idrak edemiyecekleri kadar kuvvetlidir.
O kadar kuvvetlidir ki, bir meselede İngiltere'nin kendisini sonuna kadar destekliyebileceğinden emin olmak istiyen bir yabancı hükümet, sorumlu devlet adamlarıyla görüşmeden önce, temsilcilerini bir maden ocağına gönderip birkaç kömür işçisiyle, bir dokuma fabrikasına gönderip birkaç sendika temsilcisiyle, bir birahaneye gönderip kafaları dumanlanmış birkaç insanla Londra'ya gönderip birkaç gazete ve derginin, Manchester'e gönderip «Manchester Guardian»ın yazarlarıyla temas ettirir. İlkin onların düşüncelerini öğrenmeğe çalışırsa, çok daha ihtiyatlı davranmış olur.
Demokrasinin İngiltere'deki kadar köklü sayılabileceği başka bazı memleketlerde bile halk dış siyaset meseleleriyle İngiliz halkı kadar ilgili olmasa gerektir. Meselâ bir vasat Amerika'lı için kendi memleketi, bütün ilgisini toplayabilecek kadar büyüktür. Başka demokratik memleketlerden bir çoğunda halkın ilgisi daha çok gündelik mesele ve dertler üzerinde toplanmıştır.
İngiltere ise, halkının ilgisini bir başına kendi iç meseleleri üzerinde toplayamıyacak kadar küçük bir memlekettir. Dünyanın başka bölgeleriyle bağlantıları, iç meselelerle dış meselelerin biribirinden ayırt edilmesine imkân bırakmıyacak kadar yaygın ve girifttir. Londra hâlâ dünyanın başlıca diplomatik faaliyet merkezidir. Üstelik İngiliz halkının kendi gündelik dertleri günden güne azaldıkça, dış meselelere ilgisi büsbütün artmaktadır.
Dış meselelerle bu kadar yakından ilgilenen ve her konuda kendi düşüncesini hükümete kabul ettirebilecek durumda olan bir halkın, bu meseleler karşısındaki genel davranışını bilmek, İngiliz hükümetinin takipetmeğe çalıştığı veya takip etmek isteyebileceği siyaseti bilmekten daha önemli olsa gerektir.
İmparatorluk fikrini reddeden -hele muhalefette büsbütün kolaylıkla reddedebilen-, millî bir hareket sınırlarını aşmağa çalışan, ve İngiliz milletinin kaderiyle başka milletlerin kaderini biribirine yakından bağlı gören İngiliz sosyalizmi, İngiliz halkını, dünya meseleleri karşısında her türlü şovenizmden, bencillikten, hattâ her milletin meşru hakkı sayılabilecek ölçüde bir bencillikten, hissolunur derecede uzaklaştırmaktadır.
Dünyanın muhtelif bölgelerindeki İngiliz hâkimiyetinde görülen gerileme, şimdi vasat İngiliz vatandaşına üzgünlük, hayal kırıklığı vermek şöyle dursun, sanki onu bir vicdan azabının baskısında kurtulurmuş gibi hafifletmektedir.
Her meselede İngiltere'yi kabahatli görme eğilimi, İngilizler arasında, nerdeyse bir suçluluk kompleksi derecesine varmıştır. Şapka çalan Rus kadın atleti Nina Ponomareva meselesinden tutun da, Süveyş meselesine, Kıbrıs meselesine kadar, İngiltere'yi zayıf bir tarafla karşı karşıya bırakan hemen her meselede sanki yalnız İngiltere, yalnız İngiliz Hükümeti, yalnız İngiliz Hariciyesi haksız olabilir!
İngiltere'nin, sorumlu devlet adamlarına, diplomatlarına hayatî görünen millî menfaatlerini, İngiliz halkı, şimdi önce kendi toplum hayatına uyguladığı ilkelerin ölçüsüne vurmakta, ancak bu ülkelerle çatışmadığına inanç getirdikten sonra o konuda kendi sorumlu devlet adamlarıyla diplomatlarını desteklemeğe razı olmaktadır.
O yüzden, kendini İngiltere'nin dünya üzerindeki menfaatlerini korumak, nüfuzunu yaşatmakla görevli sayan bir İngiliz hükümeti, artık karşısında devamlı olarak, İngiliz halkının git gide artar görünen altruism'ini bulmaktadır.
İngiltere'nin hiç beklenmedik anlarda, kendi âcil menfaatlerine aykırı görünen durumları kabul etmesine, nüfuz ve kudretinin azalması kadar, belki ondan daha çok, bu iç baskı sebep olmaktadır.
Bu yüzden İngiltere, şimdiye kadar daha çok kuvvete, zenginliğe ve diplomasiye dayanan dünya liderliğini belki vaktinden önce kaybedecek, fakat bunun yerine, halkının dünya meseleleri karşısındaki davranışı, belki de İngiltere'ye kolaylıkla, dünya üzerinde bir manevî liderlik mevkiini kazandırabilecektir.
Collection
Citation
“İngiliz Halkı ve Dış Siyaset,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 25, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/691.