Gaziantep 1: Gerekli Adamlar Şehri
Başlık:
Gaziantep 1: Gerekli Adamlar Şehri
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-06-25
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/31
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
GAZİANTEP: I
Gerekli adamlar şehri
Eğlenmeyen insanın çalışkan olması, çalışmadan kazanananın cömert, içmeyenin efendi olması kolay iş... Gaziantep'li için böyle kolayında değil! Onun çalışkanlığı, cömertliği, efendiliği her gün en çetin sınavlardan geçiyor.
Gördüğüm heşirlerden, halkı belki en çalışkan olanı Gaziantep, Fakat Doğu Anadolunun eğlencesi en bol şehiri de o.
Gaziantep'in toprağı bereketli değil; kazanılan her kuruşta insanlarının alın teri var. Fakat paranın en cömertçe harcandığı şehir o.
Türkiye'nin belki hiç bir yerinde Gaziantep'teki kadar bol rakı içilmez. Fakat Türkiye'nin sarhoşu da, vukuatı da en az şehirlerinden biri, gene o.
«Az» deyişim de, ihtiyatlı bulunmak için.. Yoksa kendim, 5 gün içinde, Gaziantep'in içkili yerlerinde bir tek sarhoşa rastlamadım.
Zaten, bir oturuşta kaç şişe içerse içsin, sarhoş olan adam, Gaziantep dilinde «gereksiz» adam. «Gereksiz», yani uygunsuz, işe yaramaz, güvenilmez, meclislerde yeri olmaz adam.
«Gereksiz» adamların, yani içip de içtiğini belli eden, çalışmayan, sözüne ve dostluğuna güvenilmiyen adamların, Gaziantep'te yalnız adları duyuluyor. Gaziantepli'inin «gereksiz adamdır o» dediği kimselere sofralarda rastlanmıyor.
İşinde olsun, eğlencesinde olsun, Gazinatep, «gerekli» adamlar şehri...
*
Trenle Çukurova'nın boğucu sıcağından, buğulu havasından geçip te gece 10 da, bol ışıklı Gaziantep'e vardığımda yorgundum, başım ağrıyordu. Gecenin o saatinde, bir Anadolu şehrinde herkes evine çekilir sanıyordum. Ben de erkenden yatıp yol yorgunluğumu çıkaracaktım.
Fakat gecenin 10 u, meğer Gaziantep sofralarında mezelerin bitip yemeklerin henüz göründüğü, şehrin saz bahçelerinde şarkıcıların yeni sahneye çıktığı Kavaklık denilen mesire yerinde davulların gümbürdeyip halk oyuncularının coşmaya başladığı saatmiş. Mahmurluk alıcı süzme kahveler içki sofralarına o saatten sonra gelmeğe başlar, gündüz herkes işinde gücünde olduğu için boş kalan kahvelerle gezinti yerleri o saatlerde dolarmış.
Gaziantep'liler gündüz yorulan, gece de yorgunluklarını dinlenerek değil, eğlenerek çıkaran insanlar..
Onun için, gecenin 10 unda, yol yorgunluğu ve baş ağrısıyla vardığım Gaziantep'te, ben de kendimi otel odasında değil, ister istemez, dostlarla beraber bir bahçede, içki sofrasında buldum. Alt katı kulüp yapılmış eski ve büyük bir kilisenin önündeki geniş ve temiz bahçede, yüksek ağaçların altında oturuyorduk. İlk rakıda baş ağrım, ilk süzme kahvede yol yorgunluğum geçti.
Süzme kahve, kahve mayasıyla yapılan ve 3 defa cezveden geçirilerek süzülüp telvesiz kalan, koyu, acı bir kahve.. Geceleri içki sofralarına birkaç nöbet, fincanların dibinde birer parmak, bu acı kahveden geliyor. İtalyan espresso kahvesinin aslı bu olsa gerek..
Zaten kahvesi ve rakısı olmasa da, 900 rakımlı bu güney şehrinde, yaz gecelerinin ayaza yakın serin havası estikçe, insan dirileştiğini duyuyordu.
Havasında mı, suyunda mı, süzme kahvesinde midir bilinmez, Gaziantep'in, insanları dipdiri tutan bir büyüsü var. Gece 1 den, 2 den erken uyunmuyor, sabah 6 dan geç kalkılmıyor. Bütün gün nefes almadan çalışan, gece 5 saat, 6 saat içen, bir öğüde bazan 8 -10 türlü yemek yiyen Gaziantep'li, 4-5 saatlik uykudan sonra yeniden çalışmağa başlıyor. 5 gün aralarında bulunduktan sonra, bütün ömürlerince bu hayatı yaşamış, gene de sapasağlam, dimdik kalmış Gaziantepliler, bana olağanüstü insanlar gibi görünür oldular
Kendileri de zaten,
— Gaziantep'ten başka yerde bu hayata 10 gün dayanamazdık, diyorlar.
Bülent ECEVİT
GAZİANTEP: I
Gerekli adamlar şehri
Eğlenmeyen insanın çalışkan olması, çalışmadan kazanananın cömert, içmeyenin efendi olması kolay iş... Gaziantep'li için böyle kolayında değil! Onun çalışkanlığı, cömertliği, efendiliği her gün en çetin sınavlardan geçiyor.
Gördüğüm heşirlerden, halkı belki en çalışkan olanı Gaziantep, Fakat Doğu Anadolunun eğlencesi en bol şehiri de o.
Gaziantep'in toprağı bereketli değil; kazanılan her kuruşta insanlarının alın teri var. Fakat paranın en cömertçe harcandığı şehir o.
Türkiye'nin belki hiç bir yerinde Gaziantep'teki kadar bol rakı içilmez. Fakat Türkiye'nin sarhoşu da, vukuatı da en az şehirlerinden biri, gene o.
«Az» deyişim de, ihtiyatlı bulunmak için.. Yoksa kendim, 5 gün içinde, Gaziantep'in içkili yerlerinde bir tek sarhoşa rastlamadım.
Zaten, bir oturuşta kaç şişe içerse içsin, sarhoş olan adam, Gaziantep dilinde «gereksiz» adam. «Gereksiz», yani uygunsuz, işe yaramaz, güvenilmez, meclislerde yeri olmaz adam.
«Gereksiz» adamların, yani içip de içtiğini belli eden, çalışmayan, sözüne ve dostluğuna güvenilmiyen adamların, Gaziantep'te yalnız adları duyuluyor. Gaziantepli'inin «gereksiz adamdır o» dediği kimselere sofralarda rastlanmıyor.
İşinde olsun, eğlencesinde olsun, Gazinatep, «gerekli» adamlar şehri...
*
Trenle Çukurova'nın boğucu sıcağından, buğulu havasından geçip te gece 10 da, bol ışıklı Gaziantep'e vardığımda yorgundum, başım ağrıyordu. Gecenin o saatinde, bir Anadolu şehrinde herkes evine çekilir sanıyordum. Ben de erkenden yatıp yol yorgunluğumu çıkaracaktım.
Fakat gecenin 10 u, meğer Gaziantep sofralarında mezelerin bitip yemeklerin henüz göründüğü, şehrin saz bahçelerinde şarkıcıların yeni sahneye çıktığı Kavaklık denilen mesire yerinde davulların gümbürdeyip halk oyuncularının coşmaya başladığı saatmiş. Mahmurluk alıcı süzme kahveler içki sofralarına o saatten sonra gelmeğe başlar, gündüz herkes işinde gücünde olduğu için boş kalan kahvelerle gezinti yerleri o saatlerde dolarmış.
Gaziantep'liler gündüz yorulan, gece de yorgunluklarını dinlenerek değil, eğlenerek çıkaran insanlar..
Onun için, gecenin 10 unda, yol yorgunluğu ve baş ağrısıyla vardığım Gaziantep'te, ben de kendimi otel odasında değil, ister istemez, dostlarla beraber bir bahçede, içki sofrasında buldum. Alt katı kulüp yapılmış eski ve büyük bir kilisenin önündeki geniş ve temiz bahçede, yüksek ağaçların altında oturuyorduk. İlk rakıda baş ağrım, ilk süzme kahvede yol yorgunluğum geçti.
Süzme kahve, kahve mayasıyla yapılan ve 3 defa cezveden geçirilerek süzülüp telvesiz kalan, koyu, acı bir kahve.. Geceleri içki sofralarına birkaç nöbet, fincanların dibinde birer parmak, bu acı kahveden geliyor. İtalyan espresso kahvesinin aslı bu olsa gerek..
Zaten kahvesi ve rakısı olmasa da, 900 rakımlı bu güney şehrinde, yaz gecelerinin ayaza yakın serin havası estikçe, insan dirileştiğini duyuyordu.
Havasında mı, suyunda mı, süzme kahvesinde midir bilinmez, Gaziantep'in, insanları dipdiri tutan bir büyüsü var. Gece 1 den, 2 den erken uyunmuyor, sabah 6 dan geç kalkılmıyor. Bütün gün nefes almadan çalışan, gece 5 saat, 6 saat içen, bir öğüde bazan 8 -10 türlü yemek yiyen Gaziantep'li, 4-5 saatlik uykudan sonra yeniden çalışmağa başlıyor. 5 gün aralarında bulunduktan sonra, bütün ömürlerince bu hayatı yaşamış, gene de sapasağlam, dimdik kalmış Gaziantepliler, bana olağanüstü insanlar gibi görünür oldular
Kendileri de zaten,
— Gaziantep'ten başka yerde bu hayata 10 gün dayanamazdık, diyorlar.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Gaziantep 1: Gerekli Adamlar Şehri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/639 ulaşıldı.