Beğenilmeyen Adam
Başlık:
Beğenilmeyen Adam
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-06-01
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/31
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Beyenilmeyen adam
Gerek Demokrat Parti Haysiyet Divanının işlemlerinden gerek Demokrat Parti iktidarının muhalefete ve basına karşı takındığı tavırla, aldığı veya almağı tasarladığı tedbirlerden çıkarılabilecek bir sonuç şudur: Bu partinin lideri olan Bay Adnan Menderes mutlaka beğenilmek istemekte, kendisini bir insan, bir politikacı veya bir devlet adamı olarak beyanmiyenlerin, ne kendi partisi içinde, ne memlekette, ne de hattâ dünyada varlığına tahammül edebilmektedir.
Bay Menderes'i kendi partisi içinde beyanmiyenler «fesatçı»; memlekette beyenmiyenler «sabotajcı», «boykotajcı», «vatan haini»; dünyada beyenmiyenler ise «sermayesinin nasıl teşekkül edip temayülleri itibariyle hangi menfaatleri ön plânda tuttukları malûm» çevrelerin mensuplarıdır.
Bir insan hem kendisini beyenmesin, hem de dürüst, temiz, iyi niyetli, vatansever olsun, Bay Adnan Menderes bunu mümkün görememektedir.
Beyenilmek hususunda o kadar hassastır ki bir genç topluluğu, kazara, kendisine değil de meselâ en yakın bir arkadaşına sevgi veya sempati gösterilerinde bulunursa, bir daha onların semtine uğramamakta, protokol ve nezaket kurallarını bile çiğneyerek, en muteber misafirlerini bırakıp başka bir şehre gitmektedir.
Adnan Menderes'i radyoda tenkid edenler bir daha radyoda konuşmaktan men edilmekte; Adnan Menderes'i tenkid ettiği için mahkemeye verilmiş kimseleri suçsuz bulup beraat ettiren yargıçlar emekliye ayrılmakta; Adnan Menderes'i tenkid eden gazetecileri gazetecilikten men edebilmek için kanunlar hazırlatılmakta; siyasî toplantılarda Adnan Menderes tenkid ediliyorsa böyle toplantılar yasak edilmektedir.
Gerçi beyenilmek ihtiyacı çok insanî bir duygudur. Her normal insanda bu ihtiyaç vardır. Fakat, normal olarak insanlar, bu ihtiyaçlarını, beyenilmelerini sağlıyacak işler yapmakla, çevrelerinde kendilerine sevgi ve güven uyandırmakla karşılamağa çalışırlar.
Beyenilmek hususunda adalet cihazının, zabıta kuvvetlerinin, haysiyet divanlarının yardımına baş vurmak, bunlar da ihtiyacı karşılamağa yetmediği zaman, kendisini beyenmeyi, beyenir görünmeyi, hiç değilse beyenmediğini saklamayı, mecburî kılacak ağır müeyyideli kanunlar hazırlatmaksa, hiç de normal sayılabilecek usullerden olmasa gerektir. Hitler, Mussolini, Peron gibi diktatörler bile halka kendilerini beyendirebilmek için, böyle zorlayıcı tedbirlere baş vurmadan önce, halkı, hiç değilse halkın büyük çoğunluğunu, kendilerine bağlıyacak işler yapmağa çalışmışlardı.
Bay Adnan Menderes'e, bırakın kendisini beyenmemek için her türlü mazereti bulunanları, kendisini en çok beyenebilecek durumda olanları bile gücendirmek için elinden geleni yapıyor. Meselâ, «her mahallede 10-15» tanesinin bulunduğunu öğünerek açıkladığı yeni milyonerlerden büyük bir kısmının kendisini beyenmeleri, kendisine şükran duyguları beslemeleri için ortada her sebep bulunduğu halde, şimdi onları bile can kaygısına düşürebilecek bir kanun hazırlatarak kendinden soğutmak yönüne gidiyor.
Fakat artık Bay Menderes, bu beyenilme dâvasını kökünden halletmek üzeredir: Meclise sevkettiği yeni kanunlarla, kendisini beyenir gibi görünmek, vatandaşlık mükellefiyetlerimiz arasına girecektir.
Beyenilmemek acı şey... Beyenilmediğini işitmeyebilmek, okumayabilmek için Bay Adnan Menderes gibi çırpınmaksa yürekler acısı.
Bülent ECEVİT
Beyenilmeyen adam
Gerek Demokrat Parti Haysiyet Divanının işlemlerinden gerek Demokrat Parti iktidarının muhalefete ve basına karşı takındığı tavırla, aldığı veya almağı tasarladığı tedbirlerden çıkarılabilecek bir sonuç şudur: Bu partinin lideri olan Bay Adnan Menderes mutlaka beğenilmek istemekte, kendisini bir insan, bir politikacı veya bir devlet adamı olarak beyanmiyenlerin, ne kendi partisi içinde, ne memlekette, ne de hattâ dünyada varlığına tahammül edebilmektedir.
Bay Menderes'i kendi partisi içinde beyanmiyenler «fesatçı»; memlekette beyenmiyenler «sabotajcı», «boykotajcı», «vatan haini»; dünyada beyenmiyenler ise «sermayesinin nasıl teşekkül edip temayülleri itibariyle hangi menfaatleri ön plânda tuttukları malûm» çevrelerin mensuplarıdır.
Bir insan hem kendisini beyenmesin, hem de dürüst, temiz, iyi niyetli, vatansever olsun, Bay Adnan Menderes bunu mümkün görememektedir.
Beyenilmek hususunda o kadar hassastır ki bir genç topluluğu, kazara, kendisine değil de meselâ en yakın bir arkadaşına sevgi veya sempati gösterilerinde bulunursa, bir daha onların semtine uğramamakta, protokol ve nezaket kurallarını bile çiğneyerek, en muteber misafirlerini bırakıp başka bir şehre gitmektedir.
Adnan Menderes'i radyoda tenkid edenler bir daha radyoda konuşmaktan men edilmekte; Adnan Menderes'i tenkid ettiği için mahkemeye verilmiş kimseleri suçsuz bulup beraat ettiren yargıçlar emekliye ayrılmakta; Adnan Menderes'i tenkid eden gazetecileri gazetecilikten men edebilmek için kanunlar hazırlatılmakta; siyasî toplantılarda Adnan Menderes tenkid ediliyorsa böyle toplantılar yasak edilmektedir.
Gerçi beyenilmek ihtiyacı çok insanî bir duygudur. Her normal insanda bu ihtiyaç vardır. Fakat, normal olarak insanlar, bu ihtiyaçlarını, beyenilmelerini sağlıyacak işler yapmakla, çevrelerinde kendilerine sevgi ve güven uyandırmakla karşılamağa çalışırlar.
Beyenilmek hususunda adalet cihazının, zabıta kuvvetlerinin, haysiyet divanlarının yardımına baş vurmak, bunlar da ihtiyacı karşılamağa yetmediği zaman, kendisini beyenmeyi, beyenir görünmeyi, hiç değilse beyenmediğini saklamayı, mecburî kılacak ağır müeyyideli kanunlar hazırlatmaksa, hiç de normal sayılabilecek usullerden olmasa gerektir. Hitler, Mussolini, Peron gibi diktatörler bile halka kendilerini beyendirebilmek için, böyle zorlayıcı tedbirlere baş vurmadan önce, halkı, hiç değilse halkın büyük çoğunluğunu, kendilerine bağlıyacak işler yapmağa çalışmışlardı.
Bay Adnan Menderes'e, bırakın kendisini beyenmemek için her türlü mazereti bulunanları, kendisini en çok beyenebilecek durumda olanları bile gücendirmek için elinden geleni yapıyor. Meselâ, «her mahallede 10-15» tanesinin bulunduğunu öğünerek açıkladığı yeni milyonerlerden büyük bir kısmının kendisini beyenmeleri, kendisine şükran duyguları beslemeleri için ortada her sebep bulunduğu halde, şimdi onları bile can kaygısına düşürebilecek bir kanun hazırlatarak kendinden soğutmak yönüne gidiyor.
Fakat artık Bay Menderes, bu beyenilme dâvasını kökünden halletmek üzeredir: Meclise sevkettiği yeni kanunlarla, kendisini beyenir gibi görünmek, vatandaşlık mükellefiyetlerimiz arasına girecektir.
Beyenilmemek acı şey... Beyenilmediğini işitmeyebilmek, okumayabilmek için Bay Adnan Menderes gibi çırpınmaksa yürekler acısı.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Beğenilmeyen Adam,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/627 ulaşıldı.