"Ekmek ve Demokrasi"
Title:
"Ekmek ve Demokrasi"
Source:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Date:
1956-05-27
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/31
Text:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Ekmek ve demokrasi
Cumhuriyet Halk Partisinin XII. Kurultayında bir delege, «Köylümüze ekmekle demokrasi arasındaki bağı nasıl anlatacağız?» diye sormuştu. Ana Dâvalar Komisyonu Raporu ile ilgili olarak yaptığı konuşmada Sayın Cahit Zamangil, bu çok yerinde soruyu cevaplandırarak, demokratik denetleme iyi işlemezse iktisadî durumun nasıl bozulabileceğini, vatandaş refahının nasıl sarsılabileceğini, özlü bir şekilde anlattı.
Gerçekten, «ekmekle demokrasi» arasındaki bağın büyük seçmen çoğunluğuna anlatılması, şimdilik hemen yalnız küçük bir azınlığın üzerinde durduğu, rejim dâvalarını çoğunluğa da biran önce benimsetebilmek için akla gelecek ilek çaredir.
Demokrasiyi yalnız ekmeğimizle olan ilişiği yönünden değerlendirmek, şüphesiz doğru olmaz. Demokrasinin gerçek değerini, gerek fert gerek toplum olarak manevî hayatımızdaki müsbet tesirlerinde; kişiliğin ve yaratıcılığın gelişmesini, bilimin ilerlemesini hızlandırmasında; ahlâkı geleneklerin ve doğmaların baskısından kurtarıp, daha rasyonel esaslara bağlamasında aramalıyız.
Fakat demokrasiyi bu yönlerinden değerlendirebilmek, ancak belirli bir kültür seviyesine veya hayat standardına varıldıktan, belirli toplum şartları kurulduktan sonra mümkün olabilir. Yüzyılların ihmali yüzünden uygarlık öncesi hayat şartları ve bir Ortaçağ karanlığı içinde kalmış, ekmek derdinden başka dertlerle ilgilenemiyecek kadar yoksul bırakılmış topluluklarda, demokrasinin bu faydaları elbette kolay kolay kavranılamaz. Bir kimseye basın hürriyetinin bütün değerlerini anlatabilmek için, önce onu okur-yazar hâle getirmek; kanun düzeninin bütün değerlerini anlatabilmek için, önce onu kendi sosyal hayatında tabiat kanunlarının hâkimiyetinden kurtarmak; yargıç teminatının bütün değerlerini anlatabilmek için, komşusuyla arasındaki dâvayı, t [...] lada bıçak yahut baltayla değil, bir yargıç önünde hâlle çalışmanın faydalarına inandırabilmek, bunun için de onun, yolsuz, taşıtsız köyünden kalkıp mahkemeli şehir veya kasabalara gidebilmesini kolaylaştırmak; söz hürriyetinin bütün faydalarına inandırabilmek için, üzerinde söz söyliyebileceği konuları genişletmek; toplantı hürriyetinin bütün faydalarına inandırabilmek için kendi daracık çevresinden kurtarıp geniş topluluklarla temasa geçirmek gereklidir. Hele Anayasa teminatı, üniversite bağımsızlığı gibi konularla ilgilenmesine, ancak bütün bu saydığımız şartlar sağlandıktan sonra sıra gelebilir.
Hayatında henüz bu şartlar gerçekleştirilmemiş bir kimse için demokrasinin, ancak ekmekle olan ilişiği yönünden değerlendirilebilmesi çok tabiîdir.
Saydığımız şartlar memleket ölçüsünde sağlanıncaya kadar, demokrasiyi maddî ve mânevi hayatımıza tesir eden bütün yönleriyle değerlendirebilecek durumdaki azınlığın, çoğunluğa da bu rejimi bir an önce benimsetmek için baş vurabileceği ilk çare, demokratik denetlemeyle, demokratik murakabeyle, iktisadî refah arasındaki, yani «ekmekle demokrasi» arasındaki bağları anlatmak; pahalılığı, darlık ve yoklukları, başlı başına birer dert olarak, kaynakları üzerinde durulmağa değmez birer vakıa olarak belirtmekten kaçınıp, bunların, demokratik denetleme iyi işleyemediği için ortaya çıkan araz olduğunu, basit bir dille, müşahhas örneklerle, izah etmektir.
Rejimi kurtarmak isteyen muhalefet partilerinin çoğunluğa yönelecek propaganda çalışmalarındaki hareket noktası, «ekmekle demokrasi» arasındaki bu bağın izahı olmalıdır.
CHP. nin XII. Kurultayında «köylümüze ekmekle demokrasi arasındaki bağı nasıl anlatacağız?» diye soran delege, demokrasi mücadelesinde başarıya ulaşmanın belki en pratik yolunu işaret etmiştir.
Bülent ECEVİT
Ekmek ve demokrasi
Cumhuriyet Halk Partisinin XII. Kurultayında bir delege, «Köylümüze ekmekle demokrasi arasındaki bağı nasıl anlatacağız?» diye sormuştu. Ana Dâvalar Komisyonu Raporu ile ilgili olarak yaptığı konuşmada Sayın Cahit Zamangil, bu çok yerinde soruyu cevaplandırarak, demokratik denetleme iyi işlemezse iktisadî durumun nasıl bozulabileceğini, vatandaş refahının nasıl sarsılabileceğini, özlü bir şekilde anlattı.
Gerçekten, «ekmekle demokrasi» arasındaki bağın büyük seçmen çoğunluğuna anlatılması, şimdilik hemen yalnız küçük bir azınlığın üzerinde durduğu, rejim dâvalarını çoğunluğa da biran önce benimsetebilmek için akla gelecek ilek çaredir.
Demokrasiyi yalnız ekmeğimizle olan ilişiği yönünden değerlendirmek, şüphesiz doğru olmaz. Demokrasinin gerçek değerini, gerek fert gerek toplum olarak manevî hayatımızdaki müsbet tesirlerinde; kişiliğin ve yaratıcılığın gelişmesini, bilimin ilerlemesini hızlandırmasında; ahlâkı geleneklerin ve doğmaların baskısından kurtarıp, daha rasyonel esaslara bağlamasında aramalıyız.
Fakat demokrasiyi bu yönlerinden değerlendirebilmek, ancak belirli bir kültür seviyesine veya hayat standardına varıldıktan, belirli toplum şartları kurulduktan sonra mümkün olabilir. Yüzyılların ihmali yüzünden uygarlık öncesi hayat şartları ve bir Ortaçağ karanlığı içinde kalmış, ekmek derdinden başka dertlerle ilgilenemiyecek kadar yoksul bırakılmış topluluklarda, demokrasinin bu faydaları elbette kolay kolay kavranılamaz. Bir kimseye basın hürriyetinin bütün değerlerini anlatabilmek için, önce onu okur-yazar hâle getirmek; kanun düzeninin bütün değerlerini anlatabilmek için, önce onu kendi sosyal hayatında tabiat kanunlarının hâkimiyetinden kurtarmak; yargıç teminatının bütün değerlerini anlatabilmek için, komşusuyla arasındaki dâvayı, t [...] lada bıçak yahut baltayla değil, bir yargıç önünde hâlle çalışmanın faydalarına inandırabilmek, bunun için de onun, yolsuz, taşıtsız köyünden kalkıp mahkemeli şehir veya kasabalara gidebilmesini kolaylaştırmak; söz hürriyetinin bütün faydalarına inandırabilmek için, üzerinde söz söyliyebileceği konuları genişletmek; toplantı hürriyetinin bütün faydalarına inandırabilmek için kendi daracık çevresinden kurtarıp geniş topluluklarla temasa geçirmek gereklidir. Hele Anayasa teminatı, üniversite bağımsızlığı gibi konularla ilgilenmesine, ancak bütün bu saydığımız şartlar sağlandıktan sonra sıra gelebilir.
Hayatında henüz bu şartlar gerçekleştirilmemiş bir kimse için demokrasinin, ancak ekmekle olan ilişiği yönünden değerlendirilebilmesi çok tabiîdir.
Saydığımız şartlar memleket ölçüsünde sağlanıncaya kadar, demokrasiyi maddî ve mânevi hayatımıza tesir eden bütün yönleriyle değerlendirebilecek durumdaki azınlığın, çoğunluğa da bu rejimi bir an önce benimsetmek için baş vurabileceği ilk çare, demokratik denetlemeyle, demokratik murakabeyle, iktisadî refah arasındaki, yani «ekmekle demokrasi» arasındaki bağları anlatmak; pahalılığı, darlık ve yoklukları, başlı başına birer dert olarak, kaynakları üzerinde durulmağa değmez birer vakıa olarak belirtmekten kaçınıp, bunların, demokratik denetleme iyi işleyemediği için ortaya çıkan araz olduğunu, basit bir dille, müşahhas örneklerle, izah etmektir.
Rejimi kurtarmak isteyen muhalefet partilerinin çoğunluğa yönelecek propaganda çalışmalarındaki hareket noktası, «ekmekle demokrasi» arasındaki bu bağın izahı olmalıdır.
CHP. nin XII. Kurultayında «köylümüze ekmekle demokrasi arasındaki bağı nasıl anlatacağız?» diye soran delege, demokrasi mücadelesinde başarıya ulaşmanın belki en pratik yolunu işaret etmiştir.
Bülent ECEVİT
Collection
Citation
“"Ekmek ve Demokrasi",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 24, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/622.