Gidiş mi?

Başlık: 
Gidiş mi? 
Kaynak: 
Ulus, "Günün Işığında" s. 3 
Tarih: 
1956-05-28 
Lokasyon: 
Atatürk Kitaplığı, 152/31 
Metin: 
GÜNÜN IŞIĞINDA

GİDİŞ Mİ?

Türkiye'de demokrasi yenidir ama, kökleri şimdiden memleketin toprağına sımsıkı tuttunmuştur. Bu kökleri memleket toprağından söküp atabileceğini sanan İktidar lideri Bay Adnan Menderes, bütün teşebbüslerinde başarısızlığa uğrayınca, şöyle bir çareye başvurdu: Demokrasinin köklerini önce kendi partisi içinde kurutmak, ondan sonra bu partiyi, memlekette istediği rejimi kurabilmek için âlet olarak kullanmak!

İşte teşkilâttan başladı. Teşkilât içinde merkezin tutumunu, işlerin gidişini beyenmiyenleri susturmak, hareketsiz ve yetkisiz bırakmak, Büyük Kongreyi yıllarca toplamamak, toplayınca da hoşnutsuzların delege olarak gelmelerini önlemek, gelirlerse Kongre kapısı önünde delege kartlarını geri almak için elinden geleni yaptı.

Fakat teşkilâtı besleyen, teşkilâtın kadrosunu da, düşünce ve duygularını da besleyen, halktı. Merkezden yollanan sadık bir müfettiş, merkezin beyenmediği idarecileri atıp yerlerine yenilerini getirebilirler, ve başarısından hoşnut, raporunu vermek üzere merkeze dönebilirdi. Ama atılanların yerine getirilenler de, ister istemez, halktan gelen insanlardı. Halkın içinde yaşıyor, düşünceleriyle, duygularıyla halkın aydından sürükleniyorlardı. Halksa hoşnutsuzdu. Her gün biraz daha hoşnutsuz...

Teşkilâtla başa çıkabilmekten umudunu kesince, iktidar lideri Bay Menderes, gayretlerini daha dar bir çevreye, daha el altındaki bir topluluk üzerine teksif etmek, demokrasinin köklerini kurutmağa, partisinin Meclis Grupu içinden başlamak istedi.

Fakat bir yandan teşkilât bir yandan da doğrudan doğruya halk, memlekette günden güne artan hoşnutsuzluğu, güvenilmez, inanılmaz olmuş bir iktidar liderinin artık ne tebessümleriyle giderilmesi ne tehditleriyle bastırılması mümkün olan hoşnutsuzluğu, Meclisteki İktidar Grupu üyelerine de duyuruyordu.

Grupta, feda edilen her başın yerine birkaç baş daha yükseliyor, halkın hoşnutsuzluğu hergün bira zdaha yüksek sesle dile geliyordu. Genel olarak haysiyet divanları, partilerin en az çalışan, en seyrek toplanan organlarıdır. Demokrat Parti içinde ise Haysiyet Divanı en faal organ hâline getirildi. Demokrasi tarihinin hiç bir devresinde, bir iktidar partisinin haysiyet divanı, şu son 9 ayda Demokrat Parti Haysiyet Divanının çalıştığı kadar çok çalışmamış olmalıdır. Koca bir iktidar partisinin sanki başka işi gücü kalmamış, mütemadiyen Haysiyet Divanını toplantılara çağırarak partiden milletvekili atttırıyordu.

Fakat görüldü ki kanun da sonu gelmeyecekti. Daha doğrusu bunun sonu. Demokrat Partinin büyük bir çoğunlukla girdiği Mecliste, seçimler yenilenmeden azınlığa düşmesiyle gelecekti.

Bu durumda, İktidar lideri Bay Menderes, yeni bir çare düşündü: Kendi partisinin Meclis Grupu toplantılarını sabote ettirmek!

Hükümetin Mecliste tesirli bir şekilde denetlenebilmesi, her şeyden önce, çoğunluktaki rejim başka türlü işleyemezdi. Meclisteki iktidar çoğunluğu, geç te olsa, bu sorumluluğa kavramış, bu yetkisini kullanmağa başlamıştı.

İşte buna karşı Bay Menderes, birkaç haftadan beri, Demokrat Parti Meclis Grupunun toplanmasına engel olmaktadır.

Fakat görüldü ki bunun da vurulmasını, diktatörlük yolunda, tek şef idaresi yolunda atılmış kesin bir adım sananlar varsa, çok yanılıyor. Aşırı bir karamsarlığa düşmüş oluyorlar: Partisinin Meclisteki çoğunluğu karşısına çıkabilecek kadar güvenç ve cesareti kalmamış bir «lider», değil yalnız iktidarının, siyasi hayatının bile sonuna gelmiş demektir.

Korkuya, kaygıya yer yoktur. Kendi partisinin Meclis grupundan kaçan bir iktidar liderine söylenebilecek bir tek söz kalmıştır:

Uğurlar olsun!

Bülent ECEVİT 

Dosyalar

1956.05.28.jpg
1956.05.28_B.jpg
1956.05.28_B.txt

Koleksiyon

Alıntı

“Gidiş mi?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 19 Nisan 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/623 ulaşıldı.