Bitmeyen Savaş
Başlık:
Bitmeyen Savaş
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-05-19
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/31
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Bitmeyen savaş
Konu olarak Kurtuluş Savaşını ele alan Türk filmlerinde bu savaşın yalnız cephelerdeki kahramanlık sahnelerine önem verilir. Çoğumuzun Kurtuluş Savaşı karşısındaki davranışımız da budur. Sanki bu savaşa sırf, Anadolu ile Batı Trakya'yı düşman istilâsından kurtarmak için girilmiş, bu askerî hedefe varıldıktan sonra da Kurtuluş Savaşımız, bir Plevne savunması, bir Çanakkale Savaşı gibi, tarihimizin zaman zaman hatırlanıp övünülecek şerefli sayfaları arasına gömülmüştür.
Kurtuluş Savaşını bu gözle görmek, onu çok küçüksemek olur. Gerçekte Kurtuluş Savaşının zaferi henüz kazanılmış olmaktan çok uzaktır. Bu, yalnız harb meydanında değil, asıl medeniyet meydanında verilmesi gerekli bir savaştır. Vatan kurtarılmakla bu savaşın yalnız birinci safhası bitmiştir. Atatürk'e göre «Akdeniz,» bu savaşta ancak «İlk hedef»ti. O hedefe varıldıktan, yani Türk toprakları kurtarılıp Türk milletinin tam bağımsızlığı sağlandıktan sonra yöneleceğimiz ikinci ve en çetin hedef, gene Atatürk'ün sözleriyle, Türk milletini «muasır medeniyet seviyesi» nin üstüne çıkarmaktı.
Kurtuluş Savaşını, söylevlerde, kitap ve gazete sayfalarında, beyaz perdelerde sadece olup bitmiş bir kahramanlık hikâyesi olarak duya okuya bizler, 19 Mayıs 1919 günü başlıyan bu savaşın hâlâ varılamamış ikinci hedefini, Türk milletinin «muasır medeniyet seviyesi üstüne» çıkarılması hedefini, gitgide gözden kaybediyoruz.
Türk Ordularının Akdenize varışıyla ilk safhası sona ermiş ve bize yeni bir hayatın kapılarını açmış olan Kurtuluş Savaşımızın ikinci safhası, memleketteki sıkıntıları mazur göstermek için ortaya atılan «iktisadî kurtuluş savaşı» sözüyle anlatılabilecek kadar basit ve tek yönlü değildir. Kurtuluş Savaşımızın bu ikinci sahasında, Türk milletinin, sosyal düzeniyle, kültürüyle, dünya görüşü, yaşama tarzı, hattâ giyim kuşamıyla, Batı topluluğunun ileri gelen memleketleri arasına yükselmesi gereklidir. Şimdilik sadece azabını çekip bir umut ışığı olarak bile zafer gününü göremediğimiz bir «iktisadî kurtuluş savaşı» edebiyatı uğrunda, milletimizin Batı kültür ve medeniyetinden, bir yabancı gazetenin geçenlerde yazdığı gibi, herkese «Atatürk devrinden çok Osmanlı devrini hatırlatacak» kadar uzaklaştırılmasına göz yumamayız. 19 Mayıs 1919 günü Atatürk'ün Anadolu topraklarına ayak basmasıyla başlıyan Kurtuluş Savaşı, henüz kazanılmamış bir savaştır. Atatürk'ün gösterdiği ikinci hedefe, Türk milletinin «muasır medeniyet seviyesi» üstüne çıkarılması hedefine, ulaşıncaya kadar, içlerimizde bir savaş heyecanının ateşini yanar tutmak zorundayız.
Bülent ECEVİT
Bitmeyen savaş
Konu olarak Kurtuluş Savaşını ele alan Türk filmlerinde bu savaşın yalnız cephelerdeki kahramanlık sahnelerine önem verilir. Çoğumuzun Kurtuluş Savaşı karşısındaki davranışımız da budur. Sanki bu savaşa sırf, Anadolu ile Batı Trakya'yı düşman istilâsından kurtarmak için girilmiş, bu askerî hedefe varıldıktan sonra da Kurtuluş Savaşımız, bir Plevne savunması, bir Çanakkale Savaşı gibi, tarihimizin zaman zaman hatırlanıp övünülecek şerefli sayfaları arasına gömülmüştür.
Kurtuluş Savaşını bu gözle görmek, onu çok küçüksemek olur. Gerçekte Kurtuluş Savaşının zaferi henüz kazanılmış olmaktan çok uzaktır. Bu, yalnız harb meydanında değil, asıl medeniyet meydanında verilmesi gerekli bir savaştır. Vatan kurtarılmakla bu savaşın yalnız birinci safhası bitmiştir. Atatürk'e göre «Akdeniz,» bu savaşta ancak «İlk hedef»ti. O hedefe varıldıktan, yani Türk toprakları kurtarılıp Türk milletinin tam bağımsızlığı sağlandıktan sonra yöneleceğimiz ikinci ve en çetin hedef, gene Atatürk'ün sözleriyle, Türk milletini «muasır medeniyet seviyesi» nin üstüne çıkarmaktı.
Kurtuluş Savaşını, söylevlerde, kitap ve gazete sayfalarında, beyaz perdelerde sadece olup bitmiş bir kahramanlık hikâyesi olarak duya okuya bizler, 19 Mayıs 1919 günü başlıyan bu savaşın hâlâ varılamamış ikinci hedefini, Türk milletinin «muasır medeniyet seviyesi üstüne» çıkarılması hedefini, gitgide gözden kaybediyoruz.
Türk Ordularının Akdenize varışıyla ilk safhası sona ermiş ve bize yeni bir hayatın kapılarını açmış olan Kurtuluş Savaşımızın ikinci safhası, memleketteki sıkıntıları mazur göstermek için ortaya atılan «iktisadî kurtuluş savaşı» sözüyle anlatılabilecek kadar basit ve tek yönlü değildir. Kurtuluş Savaşımızın bu ikinci sahasında, Türk milletinin, sosyal düzeniyle, kültürüyle, dünya görüşü, yaşama tarzı, hattâ giyim kuşamıyla, Batı topluluğunun ileri gelen memleketleri arasına yükselmesi gereklidir. Şimdilik sadece azabını çekip bir umut ışığı olarak bile zafer gününü göremediğimiz bir «iktisadî kurtuluş savaşı» edebiyatı uğrunda, milletimizin Batı kültür ve medeniyetinden, bir yabancı gazetenin geçenlerde yazdığı gibi, herkese «Atatürk devrinden çok Osmanlı devrini hatırlatacak» kadar uzaklaştırılmasına göz yumamayız. 19 Mayıs 1919 günü Atatürk'ün Anadolu topraklarına ayak basmasıyla başlıyan Kurtuluş Savaşı, henüz kazanılmamış bir savaştır. Atatürk'ün gösterdiği ikinci hedefe, Türk milletinin «muasır medeniyet seviyesi» üstüne çıkarılması hedefine, ulaşıncaya kadar, içlerimizde bir savaş heyecanının ateşini yanar tutmak zorundayız.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Bitmeyen Savaş,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 3 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/614 ulaşıldı.