Dulles'in Avrupa Gezisi
Başlık:
Dulles'in Avrupa Gezisi
Kaynak:
Son Havadis, "Dünya Politikası"
Tarih:
1952-02-14
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
Dünya Politikası
Dulles’in Avrupa gezisi
Yazan: Bülent ECEVİT
Yeni Amerikan İdaresinin Dışişleri Bakanı Foster Dulles, Karşılıklı Güvenlik Programı Direktörü Stassen'le beraber, Avrupa’ya ayak bastığı zaman, kendisini, diplomatik nezaketin bile güçlükle örtebildiği bir gergin hava karşılamıştır.
Dulles’in yola çıkmadan önce verdiği demeçte Avrupa’ya ihtarı, dost ve müttefik memleketler arasında ender rastlanacak kadar sertti. Dulles, Avrupa en kısa bir zamanda birleşmezse Amerikan yardımının kesileceğini açıktan açığa söylüyordu.
Bu sözlerin yarattığı ilk sinirlilik yatıştıktan sonra, Avrupa’da şöyle bir tevil yolu bulundu: Dulles’in bu kadar sert konuşması, olsa olsa, kongreyi tatmin içindi. Cumhuriyetçi Perti, daha müsbet, daha azimli bir dış siyaset güdeceğini ileri sürerek iktidara gelmişti. Böyle azimli bir dış siyasete başlandığı intibaını, sözler ve jestlerle olsun vermek lâzımdı. Nitekim, yeni idarenin Uzak Doğu siyaseti hakkında verdiği demeçler de, şimdi, bir çok çevrelerde ayni zaviyeden görülmektedir.
Bu görüş yanlış olmasa bile, eksiktir. İktidardan düşen Demokrat Parti ile iktidara geçen Cumhuriyetçi Partilerin bünyeleri arasındaki fark, Amerika’nın, yabancı memleketlere yardım siyasetinde bazı değişiklikleri gerektirecek mahiyettedir. Şimdiye kadar Amerikan yardımında dış siyaset mülâhazaları ağır basıyor, ve bu yardım, Amerikalı vergi mükellefine, âdeta vatanî bir borç olarak yükleniyordu.
Bir sermayedarlar Partisi olan Cumhuriyetçi Parti ise, kendisini tutan zümrelere, harice yardımın devamı prensibini, ancak başka esaslara bağlamak suretile kabul ettirebildi. Bu yardımın, bundan böyle Amerikan halkına, kârlı bir işe yatırılmış bir sermaye şeklinde gösterilmesi gerekiyordu.
Yani Amerikan yardımında artık, dış siyaset mülâhazalarından çok ticarî mülâhazalar ağır basacaktı. Nitekim, yardımı gitgide özel sermayeye bırakmak temayülü Amerika’da birdenbire kuvvetlenmiştir.
İşte bu zaviyeden bakılınca, Avrupa’nın, verimli bir yatırım sahası olması lüzumu kendini her zamankinden daha çok hissettiriyordu. Batı Avrupa güvenliğinin Birleşik Amerika güvenliğinden ayrılamaz olduğu anlaşılmıştı. O halde, Amerika'ya yatırılacak sermaye, bu güvenliği en kısa yoldan sağlayacak bir şekilde kullanılmalıydı.
Amerikalılara göre, bunun için iki kısa yol vardır: Avrupa’da bir savunma birliğinin kurulması, yahut ta Almanya'nın kuvvetlenmesi!...
Amerika, Alman askerî gücünün katılmadığı bir Avrupa’ya güvenememektedir.
Dulles, evvelki gün, Avrupa dönüşünde verdiği demeçle bunu açıkça belirtmiştir. Bu demecinde Dulles şöyle demektedir:
“Bizim kendi güvenlik plânlarımız, Almanya'nın dahil olmadığı Kuzey Atlantik Paktı Teşkilâtının, Alman askerî gücünü de içine alarak sağlam bir Avrupa askerî müessesesini meydana getirecek bir Avrupa Savunma Topluluğu tarafından desteklenmesi esası üzerinde kurulmuştur.”
Yani, Almanya'nın dahil olmadığı bir Kuzey Atlantik Paktı Teşkilâtı, Dulles’e göre, “Sağlam bir Avrupa askerî müessesesi” sayılamaz. Avrupa Savunma Topluluğu, Avrupa savunmasına Almanya’nın da iştirâkini sağlayacağı için önemlidir.
Amerika, bu gayeyi gerçekleştirmek için en müessir tehdidi de bulmuş, eğer Avrupa Savunma Topluluğu en kısa bir zamanda kurulmazsa, bütün başka Batı Avrupa memleketlerinden elini çekip Almanya’yı kuvvetlendireceğini açığa vurmuştur. Hattâ, Amerikalılar, şimdi, iki Almanya’yı birleştirmekten bile bahse başlamışlardır.
Fransa, Amerika’nın bu tehdidinde samimî olduğuna inanırsa, herhalde, bir Avrupa Savunma Topluluğunu, kendisi bakımından çok daha tehlikesiz bulacaktır.
Yeni Amerikan İdaresi, Almanya’nın birleşmesini ister görünmekle, Batı Almanya’da Avrupa Savunma Topluluğu fikrine itiraz eden milliyetçi unsurları da kendi tarafına kazanmak için en iyi yolu bulmuş olmaktadır.
Yeni Amerikan İdaresinin, Avrupa’da bir an önce güvenilir bir askerî güç meydana gelmesini istemesinde başka bir âmil de, Cumhuriyetçilerin, Uzak Doğu meselelerini ön plâna alacakları vaadile seçimlerde bir hayli oy kazanmış olmalarıdır. Uzak Doğudaki çocuklarının kısa bir zamanda yurda dönmesini isteyen Amerikalı seçmenlere göre bu, ancak, Avrupa’daki Amerikan gayretlerinin azaltılıp Uzak Doğuda teksif edilmesile mümkündür. Avrupa’daki gayretleri azaltabilmek içinse, Avrupa’nın, kendi kendini koruyabilecek hale gelmesi lâzımdır.
Dulles’in, Avrupa gezisi sırasında bu görüşü Avrupalılara ne dereceye kadar kabul ettirebildiği henüz anlaşılamamıştır. Londra’daki İnziliz - Fransız görüşmelerinde elde edilen neticeler açığa vurulduğu zaman, bu hususta az çok bir fikir edinilebilecektir.
Dulles’in Avrupa gezisi
Yazan: Bülent ECEVİT
Yeni Amerikan İdaresinin Dışişleri Bakanı Foster Dulles, Karşılıklı Güvenlik Programı Direktörü Stassen'le beraber, Avrupa’ya ayak bastığı zaman, kendisini, diplomatik nezaketin bile güçlükle örtebildiği bir gergin hava karşılamıştır.
Dulles’in yola çıkmadan önce verdiği demeçte Avrupa’ya ihtarı, dost ve müttefik memleketler arasında ender rastlanacak kadar sertti. Dulles, Avrupa en kısa bir zamanda birleşmezse Amerikan yardımının kesileceğini açıktan açığa söylüyordu.
Bu sözlerin yarattığı ilk sinirlilik yatıştıktan sonra, Avrupa’da şöyle bir tevil yolu bulundu: Dulles’in bu kadar sert konuşması, olsa olsa, kongreyi tatmin içindi. Cumhuriyetçi Perti, daha müsbet, daha azimli bir dış siyaset güdeceğini ileri sürerek iktidara gelmişti. Böyle azimli bir dış siyasete başlandığı intibaını, sözler ve jestlerle olsun vermek lâzımdı. Nitekim, yeni idarenin Uzak Doğu siyaseti hakkında verdiği demeçler de, şimdi, bir çok çevrelerde ayni zaviyeden görülmektedir.
Bu görüş yanlış olmasa bile, eksiktir. İktidardan düşen Demokrat Parti ile iktidara geçen Cumhuriyetçi Partilerin bünyeleri arasındaki fark, Amerika’nın, yabancı memleketlere yardım siyasetinde bazı değişiklikleri gerektirecek mahiyettedir. Şimdiye kadar Amerikan yardımında dış siyaset mülâhazaları ağır basıyor, ve bu yardım, Amerikalı vergi mükellefine, âdeta vatanî bir borç olarak yükleniyordu.
Bir sermayedarlar Partisi olan Cumhuriyetçi Parti ise, kendisini tutan zümrelere, harice yardımın devamı prensibini, ancak başka esaslara bağlamak suretile kabul ettirebildi. Bu yardımın, bundan böyle Amerikan halkına, kârlı bir işe yatırılmış bir sermaye şeklinde gösterilmesi gerekiyordu.
Yani Amerikan yardımında artık, dış siyaset mülâhazalarından çok ticarî mülâhazalar ağır basacaktı. Nitekim, yardımı gitgide özel sermayeye bırakmak temayülü Amerika’da birdenbire kuvvetlenmiştir.
İşte bu zaviyeden bakılınca, Avrupa’nın, verimli bir yatırım sahası olması lüzumu kendini her zamankinden daha çok hissettiriyordu. Batı Avrupa güvenliğinin Birleşik Amerika güvenliğinden ayrılamaz olduğu anlaşılmıştı. O halde, Amerika'ya yatırılacak sermaye, bu güvenliği en kısa yoldan sağlayacak bir şekilde kullanılmalıydı.
Amerikalılara göre, bunun için iki kısa yol vardır: Avrupa’da bir savunma birliğinin kurulması, yahut ta Almanya'nın kuvvetlenmesi!...
Amerika, Alman askerî gücünün katılmadığı bir Avrupa’ya güvenememektedir.
Dulles, evvelki gün, Avrupa dönüşünde verdiği demeçle bunu açıkça belirtmiştir. Bu demecinde Dulles şöyle demektedir:
“Bizim kendi güvenlik plânlarımız, Almanya'nın dahil olmadığı Kuzey Atlantik Paktı Teşkilâtının, Alman askerî gücünü de içine alarak sağlam bir Avrupa askerî müessesesini meydana getirecek bir Avrupa Savunma Topluluğu tarafından desteklenmesi esası üzerinde kurulmuştur.”
Yani, Almanya'nın dahil olmadığı bir Kuzey Atlantik Paktı Teşkilâtı, Dulles’e göre, “Sağlam bir Avrupa askerî müessesesi” sayılamaz. Avrupa Savunma Topluluğu, Avrupa savunmasına Almanya’nın da iştirâkini sağlayacağı için önemlidir.
Amerika, bu gayeyi gerçekleştirmek için en müessir tehdidi de bulmuş, eğer Avrupa Savunma Topluluğu en kısa bir zamanda kurulmazsa, bütün başka Batı Avrupa memleketlerinden elini çekip Almanya’yı kuvvetlendireceğini açığa vurmuştur. Hattâ, Amerikalılar, şimdi, iki Almanya’yı birleştirmekten bile bahse başlamışlardır.
Fransa, Amerika’nın bu tehdidinde samimî olduğuna inanırsa, herhalde, bir Avrupa Savunma Topluluğunu, kendisi bakımından çok daha tehlikesiz bulacaktır.
Yeni Amerikan İdaresi, Almanya’nın birleşmesini ister görünmekle, Batı Almanya’da Avrupa Savunma Topluluğu fikrine itiraz eden milliyetçi unsurları da kendi tarafına kazanmak için en iyi yolu bulmuş olmaktadır.
Yeni Amerikan İdaresinin, Avrupa’da bir an önce güvenilir bir askerî güç meydana gelmesini istemesinde başka bir âmil de, Cumhuriyetçilerin, Uzak Doğu meselelerini ön plâna alacakları vaadile seçimlerde bir hayli oy kazanmış olmalarıdır. Uzak Doğudaki çocuklarının kısa bir zamanda yurda dönmesini isteyen Amerikalı seçmenlere göre bu, ancak, Avrupa’daki Amerikan gayretlerinin azaltılıp Uzak Doğuda teksif edilmesile mümkündür. Avrupa’daki gayretleri azaltabilmek içinse, Avrupa’nın, kendi kendini koruyabilecek hale gelmesi lâzımdır.
Dulles’in, Avrupa gezisi sırasında bu görüşü Avrupalılara ne dereceye kadar kabul ettirebildiği henüz anlaşılamamıştır. Londra’daki İnziliz - Fransız görüşmelerinde elde edilen neticeler açığa vurulduğu zaman, bu hususta az çok bir fikir edinilebilecektir.
Koleksiyon
Alıntı
“Dulles'in Avrupa Gezisi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/61 ulaşıldı.