Üçüncünün Günahı Neydi?
Başlık:
Üçüncünün Günahı Neydi?
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-04-27
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/31
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Üçüncünün günahı neydi?
Galiba bugünlerde hayvan sahipleri nal mıhı, peynirciler teneke bulabiliyor. Çünkü, 6 ay önce, bu maddelerin yokluğu karşısında memleketin bir iktisadi buhrana düştüğünü farkedip Menderes III. Hükümetini deviren iktidar partisi çoğunluğu, şimdi Menderes IV. Hükümetinin başarılı icraatiyle memleket birdenbire bolluğa, ucuzluğa kavuşuvermiş gibi, bîr gönül huzuru içinde görünüyor.
Gerçi son günlerde D.P. Meclip Grupu üyelerinin, memlekette görülmemiş bir istakoz bolluğu olduğuna hükmetmeleri için bazı vesileler çıkmış, yabancı basında bile bunun bahsi edilir olmuştur. Ancak, ne kadar baraj açılırsa açılsın, Türkiye'de vatandaş çoğunluğu henüz istakozla karın doyurabilecek bir satınalmaa gücüne erişememiştir.
Gene D.P. Meclis Grupu üyelerinin, memlekette görülmemiş bir kuzu ve koyun eti bolluğuna hükmetmeleri için de bazı vesileler çıkmış, bu vesilelerde yabancı basına kadar aksetmiştir. Fakat, şu günlerde Et ve Balık Kurumunun satış yeriyle kasaplar önünde biriken halk, açılış törenlerindeki gibi kuzulu koyunlu şölenler şöyle dursun, ikişer kemik pirzola bile bulmakta güçlük çekmektedir.
Yeni şeker fabrikalarının açılışından, ve yetkili Devlet adamlarımızın bir daha Türkiye'de şeker kıtlığı olmıyacağını ilân edişlerinden buyana bir yıl geçmediği hâlde, yer yer gene şeker kıtlığı başlamıştır. Getirilen 40.000 traktöre yabancı sermaye ile açılan traktör fabrikasına, söylevlerde sayılmakla bitirilemiyen silolara ödenen primlere, dağıtılan kredilere, ve bütün «Dördüncü buğday ihracatçı» lığı edebiyatına rağmen, Türkiye halâ buğday ithal etmektedir. Kömür ve akaryakıt darlığından fabrikalar durmakta, vapur seferleri kısılmakta, ışıklar, ocaklar sönmekte; lâstik ve yedek parça yokluğundan motorlu taşıtlar işden çekilmektedir.
Lüks maddelerin ithali durdurulacağına dair verilen sözlere rağmen, mağazalarda çamaşır makinası, lüks mobilyalı dikiş makinası, çeşit çeşit buz dolabı, 100 liralık, 200 liralık Avrupa bebekleri ithal malı incik boncuk bolluğundan geçilmemekte, bazı firmalar gazetelerde yeni getirttikleri asansörleri ilân etmekte, ilâç, traş bıçağı, kurşun kalem, kâğıt, kahve ve çay gibi günlük ihtiyaçlar ise günden güne daha kıtlaşmaktadır.
Kitap ve kırtasiye yokluğu üzerine yazdığımız bir yazıda dolmakalem bozmayan mürekkebin ancak kırmızısı ile kahverengisinden bulunabildiğini söylemiştik. Bir Üniversiteli okuyucumuz o yazı üzerine gönderdiği mektupta, bu mürekkeplerin nerede bulunabileceğini soruyor, kendisine bilgi verirsek, hem (değeri 3 yılda 4 misline yükselen dolma kalemini harab olmaktan kurtarmış hem de bu devirde yaşamak şanssızlığına uğradığı için hayatına küsen bu öğrenciyi şükran borcu altında bırakmış) olacağımızı yazıyordu. Kendisine cevap verebilmek için çarşıya çıktığımızda gerçekten o mürekkeplerin de tükenmiş olduğunu gördük.
(Köylü ve Radyo) başlıklı bir yazımız üzerine aldığımız bir mektupta ise, bir çiftçi okuyucu, böyle konularda zihin yormamızın boşluğunu belirtiyor, zaten artık köylünün lâmbasızlıktan ve pilsizlikten radyo dinleyemez olduğunu, radyoların torbalanıp kaldırıldığını yazıyordu. Okuyucumuzun mektubu (geçenlerde Ulus'ta okuduk, radyo vergisini vermiyenler çoğalamış.. Tabiî!. Radyo dinlemeyince vergisi ödenir mi.. » diye bitiyordu.
İktidar partisi milletvekilleri, gerçekten artık nal mıhı ile peynir tenekesi bulunuyor) da ondan mı yoksa her türlü sıkıntı ve şikâyeti kanıksayıp «ıspanağı 200 kuruşa satan da Türk yiyen de Türk» felsefesine kafa uydurabildikleri için mi susuyorlar, bilmiyoruz!
Gerçi ıspanağı 200 kuruşa satanın da yiyenin de Türk oluşuna akıl erdirebiliyorlar, ama 6 ay önce üçüncü Menderes Hükümetinin Menderes Hükümetini devirenlerle bugün Dördüncü Menderes Hükümetini ayakta tutanların aynı miletvekilleri olmalarına akıl erdirebilmek çok zor!
Bülent ECEVİT
Üçüncünün günahı neydi?
Galiba bugünlerde hayvan sahipleri nal mıhı, peynirciler teneke bulabiliyor. Çünkü, 6 ay önce, bu maddelerin yokluğu karşısında memleketin bir iktisadi buhrana düştüğünü farkedip Menderes III. Hükümetini deviren iktidar partisi çoğunluğu, şimdi Menderes IV. Hükümetinin başarılı icraatiyle memleket birdenbire bolluğa, ucuzluğa kavuşuvermiş gibi, bîr gönül huzuru içinde görünüyor.
Gerçi son günlerde D.P. Meclip Grupu üyelerinin, memlekette görülmemiş bir istakoz bolluğu olduğuna hükmetmeleri için bazı vesileler çıkmış, yabancı basında bile bunun bahsi edilir olmuştur. Ancak, ne kadar baraj açılırsa açılsın, Türkiye'de vatandaş çoğunluğu henüz istakozla karın doyurabilecek bir satınalmaa gücüne erişememiştir.
Gene D.P. Meclis Grupu üyelerinin, memlekette görülmemiş bir kuzu ve koyun eti bolluğuna hükmetmeleri için de bazı vesileler çıkmış, bu vesilelerde yabancı basına kadar aksetmiştir. Fakat, şu günlerde Et ve Balık Kurumunun satış yeriyle kasaplar önünde biriken halk, açılış törenlerindeki gibi kuzulu koyunlu şölenler şöyle dursun, ikişer kemik pirzola bile bulmakta güçlük çekmektedir.
Yeni şeker fabrikalarının açılışından, ve yetkili Devlet adamlarımızın bir daha Türkiye'de şeker kıtlığı olmıyacağını ilân edişlerinden buyana bir yıl geçmediği hâlde, yer yer gene şeker kıtlığı başlamıştır. Getirilen 40.000 traktöre yabancı sermaye ile açılan traktör fabrikasına, söylevlerde sayılmakla bitirilemiyen silolara ödenen primlere, dağıtılan kredilere, ve bütün «Dördüncü buğday ihracatçı» lığı edebiyatına rağmen, Türkiye halâ buğday ithal etmektedir. Kömür ve akaryakıt darlığından fabrikalar durmakta, vapur seferleri kısılmakta, ışıklar, ocaklar sönmekte; lâstik ve yedek parça yokluğundan motorlu taşıtlar işden çekilmektedir.
Lüks maddelerin ithali durdurulacağına dair verilen sözlere rağmen, mağazalarda çamaşır makinası, lüks mobilyalı dikiş makinası, çeşit çeşit buz dolabı, 100 liralık, 200 liralık Avrupa bebekleri ithal malı incik boncuk bolluğundan geçilmemekte, bazı firmalar gazetelerde yeni getirttikleri asansörleri ilân etmekte, ilâç, traş bıçağı, kurşun kalem, kâğıt, kahve ve çay gibi günlük ihtiyaçlar ise günden güne daha kıtlaşmaktadır.
Kitap ve kırtasiye yokluğu üzerine yazdığımız bir yazıda dolmakalem bozmayan mürekkebin ancak kırmızısı ile kahverengisinden bulunabildiğini söylemiştik. Bir Üniversiteli okuyucumuz o yazı üzerine gönderdiği mektupta, bu mürekkeplerin nerede bulunabileceğini soruyor, kendisine bilgi verirsek, hem (değeri 3 yılda 4 misline yükselen dolma kalemini harab olmaktan kurtarmış hem de bu devirde yaşamak şanssızlığına uğradığı için hayatına küsen bu öğrenciyi şükran borcu altında bırakmış) olacağımızı yazıyordu. Kendisine cevap verebilmek için çarşıya çıktığımızda gerçekten o mürekkeplerin de tükenmiş olduğunu gördük.
(Köylü ve Radyo) başlıklı bir yazımız üzerine aldığımız bir mektupta ise, bir çiftçi okuyucu, böyle konularda zihin yormamızın boşluğunu belirtiyor, zaten artık köylünün lâmbasızlıktan ve pilsizlikten radyo dinleyemez olduğunu, radyoların torbalanıp kaldırıldığını yazıyordu. Okuyucumuzun mektubu (geçenlerde Ulus'ta okuduk, radyo vergisini vermiyenler çoğalamış.. Tabiî!. Radyo dinlemeyince vergisi ödenir mi.. » diye bitiyordu.
İktidar partisi milletvekilleri, gerçekten artık nal mıhı ile peynir tenekesi bulunuyor) da ondan mı yoksa her türlü sıkıntı ve şikâyeti kanıksayıp «ıspanağı 200 kuruşa satan da Türk yiyen de Türk» felsefesine kafa uydurabildikleri için mi susuyorlar, bilmiyoruz!
Gerçi ıspanağı 200 kuruşa satanın da yiyenin de Türk oluşuna akıl erdirebiliyorlar, ama 6 ay önce üçüncü Menderes Hükümetinin Menderes Hükümetini devirenlerle bugün Dördüncü Menderes Hükümetini ayakta tutanların aynı miletvekilleri olmalarına akıl erdirebilmek çok zor!
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Üçüncünün Günahı Neydi?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/599 ulaşıldı.