Meclis Soruşturması ve Memurların Durumu
Başlık:
Meclis Soruşturması ve Memurların Durumu
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-03-20
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/30
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Meclis soruşturması ve memurların durumu
Haklarında Meclis soruşturması açılmış eski Bakanlara, Başbakanın, hattâ bazan Cumhurbaşkanının, topluluklarda gösterdikleri olağanüstü yakınlık ve itibar gözden kaçmıyor. Bu hareket tarzının bilhassa göze çarpacak şekilde hesaplandığı bile akla gelmektedir.
Gerçi böyle bir hareket tarzı, şahsi dostlukların asıl kara günde belli olacağı yollu asil bir düşünceye de dayanıyor olabilir ama, devlet idaresi sorumluluğunu yüklenmiş kimseler, şahsi duygularından âzami fedakârlığı göze almış olmalıdırlar.
B.M.M. kürsüsünden balo ve lokantalara kadar, resmî ve gayrı resmî çeşitli toplantı yerlerinde rastlanan böyle dayanışma gösterileri eski bakanlar hakkındaki soruşturmaların selâmetle yürütülebileceğinden ister istemez şüphe uyandıracağına göre, sorumlu devlet adamlarının, ne kadar kara gün dostu olduklarını daha az alenî yollardan izhara çalışacak kadar tedbirli davranmaları uygun düşerdi.
Kaldı ki, Başbakan Menderes, dostluğunun kara günde de güvenilir bir dostluk olduğunu ispat edebilmek için eline geçen en güzel bir fırsatı, 29 Kasım Salı günü, bazı kabine arkadaşları hakkında soruşturma açılmasını önliyemiyeceğini anlar anlamaz, bütün arkadaşlarını feda edip bir başına Gruptan güvenoyu istemekle kaçırmıştır.
Onun için, şimdi Başbakanın, haklarında soruşturma açılmış eski kabine arkadaşlarından bazısına topluluklarda gösterdiği olağanüstü yakınlık ve itibarı gerçek bir dayanışma gösterisi, asil bir kara gün dostluğu şeklinde yorumluyabilmek te zordur. Bu, olsa olsa, soruşturmaların adilâne bir şekilde yürütülmesinden Başbakanın kendi hesabına kaygı duyması için de ortada bilmediğimiz bazı sebepler bulunduğu şeklinde yorumlanabilir.
Basın şimdiye kadar, bu tarzda yersiz dayanışma ve dostluk gösterilerine, soruşturmayı yürütecek D.P. li milletvekilleri üzerinde
muhtemel tesirleri bakımından dokundu.
Oysa ki bizce asıl üstünde durulması gerekli husus, eski bakanlar hakkındaki ihbarların doğruluk derecesini anlıyabilmek için sorguya çekilen memurların durumudur. Memurlara, işten atılma halinde kendilerini savunma, herhangi bir adalet merciine baş vurma yollarını tıkayan kanun hükümleri henüz yürürlüktedir. Böyle olunca, memurlar, Başbakanın dostluk ve güvenini alenen izhar ettiği bazı eski bakanlar hakkında bildiklerini, her türlü şahsi teminattan yoksun olarak söylemeğe zorlanıyorlar demektir. Böyle bir zorlama insafa sığmaz.
Söz konusu kanun hükümleri yürürlükte kaldıkça, şifahi emirlerle yaptırılmış bazı yolsuzlukların tahkiki de güçleşir. Çünkü bir yolsuzluktan sorumlu görünen, fakat bu yolsuzluğa bakanın şifahi emrile yaptığı mazeretini ileri süren bir memurdan «niçin yazılı emir istemedin?» diye hesap sormak ta insafa sığmaz. Memur hakları bugünkü kadar teminatsız oldukça, bir memurun işten atılması bakanın kaleminden çıkacak bir cümleye bağlı tutuldukça, hiç bir memurdan, «yazılı emir isterim» diye bakanına dayatmadığı için hesap sormağa hakkımız olamaz.
Bu şartlar altında yürütülen bir Meclis soruşturmasının, bilgilerine başvurulacak devlet memurları için haksız bir mânevi işkence şeklini almasından korkulur.
Bülent ECEVİT
Meclis soruşturması ve memurların durumu
Haklarında Meclis soruşturması açılmış eski Bakanlara, Başbakanın, hattâ bazan Cumhurbaşkanının, topluluklarda gösterdikleri olağanüstü yakınlık ve itibar gözden kaçmıyor. Bu hareket tarzının bilhassa göze çarpacak şekilde hesaplandığı bile akla gelmektedir.
Gerçi böyle bir hareket tarzı, şahsi dostlukların asıl kara günde belli olacağı yollu asil bir düşünceye de dayanıyor olabilir ama, devlet idaresi sorumluluğunu yüklenmiş kimseler, şahsi duygularından âzami fedakârlığı göze almış olmalıdırlar.
B.M.M. kürsüsünden balo ve lokantalara kadar, resmî ve gayrı resmî çeşitli toplantı yerlerinde rastlanan böyle dayanışma gösterileri eski bakanlar hakkındaki soruşturmaların selâmetle yürütülebileceğinden ister istemez şüphe uyandıracağına göre, sorumlu devlet adamlarının, ne kadar kara gün dostu olduklarını daha az alenî yollardan izhara çalışacak kadar tedbirli davranmaları uygun düşerdi.
Kaldı ki, Başbakan Menderes, dostluğunun kara günde de güvenilir bir dostluk olduğunu ispat edebilmek için eline geçen en güzel bir fırsatı, 29 Kasım Salı günü, bazı kabine arkadaşları hakkında soruşturma açılmasını önliyemiyeceğini anlar anlamaz, bütün arkadaşlarını feda edip bir başına Gruptan güvenoyu istemekle kaçırmıştır.
Onun için, şimdi Başbakanın, haklarında soruşturma açılmış eski kabine arkadaşlarından bazısına topluluklarda gösterdiği olağanüstü yakınlık ve itibarı gerçek bir dayanışma gösterisi, asil bir kara gün dostluğu şeklinde yorumluyabilmek te zordur. Bu, olsa olsa, soruşturmaların adilâne bir şekilde yürütülmesinden Başbakanın kendi hesabına kaygı duyması için de ortada bilmediğimiz bazı sebepler bulunduğu şeklinde yorumlanabilir.
Basın şimdiye kadar, bu tarzda yersiz dayanışma ve dostluk gösterilerine, soruşturmayı yürütecek D.P. li milletvekilleri üzerinde
muhtemel tesirleri bakımından dokundu.
Oysa ki bizce asıl üstünde durulması gerekli husus, eski bakanlar hakkındaki ihbarların doğruluk derecesini anlıyabilmek için sorguya çekilen memurların durumudur. Memurlara, işten atılma halinde kendilerini savunma, herhangi bir adalet merciine baş vurma yollarını tıkayan kanun hükümleri henüz yürürlüktedir. Böyle olunca, memurlar, Başbakanın dostluk ve güvenini alenen izhar ettiği bazı eski bakanlar hakkında bildiklerini, her türlü şahsi teminattan yoksun olarak söylemeğe zorlanıyorlar demektir. Böyle bir zorlama insafa sığmaz.
Söz konusu kanun hükümleri yürürlükte kaldıkça, şifahi emirlerle yaptırılmış bazı yolsuzlukların tahkiki de güçleşir. Çünkü bir yolsuzluktan sorumlu görünen, fakat bu yolsuzluğa bakanın şifahi emrile yaptığı mazeretini ileri süren bir memurdan «niçin yazılı emir istemedin?» diye hesap sormak ta insafa sığmaz. Memur hakları bugünkü kadar teminatsız oldukça, bir memurun işten atılması bakanın kaleminden çıkacak bir cümleye bağlı tutuldukça, hiç bir memurdan, «yazılı emir isterim» diye bakanına dayatmadığı için hesap sormağa hakkımız olamaz.
Bu şartlar altında yürütülen bir Meclis soruşturmasının, bilgilerine başvurulacak devlet memurları için haksız bir mânevi işkence şeklini almasından korkulur.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Meclis Soruşturması ve Memurların Durumu,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/569 ulaşıldı.