Nesillerin Eşitliği
Başlık:
Nesillerin Eşitliği
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-03-21
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/30
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA
Nesillerin eşitliği
Türkiyenin iktisadi durumu o kadar ağırlaşmıştır ki, yeni seçimlerle iktidarı devralacak bir partinin, günün sıkıntılarını bir an önce sona erdirebilmek hayatta bulunan nesli nispî bir rahatlığa kavuşturabilmek için, halktan fedakârlık istemesi, halkı kemer sıkmağa çağırması gerekecektir. Tıpkı harbten sonra İngiltere'de olduğu gibi, önümüzdeki seçimlerden sonra Türkiye'de de, iktidarı devralacak bir partinin buna hakkı olacaktır. Bunun, demokrasiyle uzlaşmayacak bir yönü yoktur.
Fakat bir nesli görülmemiş bir refah, birkaç ayda kavuşulacak bir «cennet» hayaliyle kandırıp iktidara geldikten sonra, ne zaman sökeceği bilinmiyen «şafak» lar, romantik hayaller, büyük ülküler uğrunda fedakârlığa kemer sıkmağa çağırıp «kurban» etmeğe kalkışmak, ancak totaliter rejimlerin harcıdır.
Bugün iktidarda bulunan Demokrat Parti'nin de Türk halkından herhangi bir fedakârlık istemesi, «kemer sıkma» beklemesi, olsa olsa böyle totaliter bir zihniyetle bağdaştırılabilir.
Çünkü bu parti, Türkiye'nin harb devresi sıkıntılarından kurtulup feraha çıktığı, üstelik tarihi boyunca görülmemiş ölçüde bir dış yardıma kavuştuğu sırada, memleketi 6 ayda «cennet»e çevirmek, Türk halkına bir daha sıkıntı yüzü göstermemek vaadiyle oy toplayıp iş başına gelmiş, fakat bu dediklerinden hiç birini yapmadığı, tersine, Türk halkını, harb yıllarında bile görülmemiş sıkıntılar içine düşürdüğü gibi, şimdi de onu, gelecek nesillerin refahı, hayallerdeki bir Türkiye'nin gerçekleştirilmesi, meçhul bir sabahın «şafağı» uğrunda bir «iktisadi istiklâl mücadelesi» ne çağırmaktadır. Son zamanlarda partinin bazı gayretli savunucuları günün bu talihsiz vatandaşları için «kurban» sözünü bile kullandılar.
Demokraside bu çeşit bir fedakârlığa, doğacak nesiller uğrunda yaşayan nesillerin «kurban» edilmesine, sökecek «şafak» lar uğrunda vatandaşın karanlıkta tutulmasına yer yoktur. Demokraside ne vatandaşlar ne de nesiller arasında ayrılık gözetilebilir. Vatandaşlar gibi nesiller de eşittir. Üstelik her hükümet, yarınki değil bugünkü nesillere hizmet etmek üzere iş başına gelir.
Zaten demokraside iktidarı yenilemek için insan ömrüne göre kısa sürelerle seçimler yapılmasına belki başlıca bir sebep de, acemi ve hayalperest politikacıların, yaşayan insanları, belirsiz bir geleceğin mutluluğu, bilinmez bir sabahın «şafağı», doğacak nesillerin refahı uğrunda harcayıp, karanlığa gömüp, «kurban» etmelerini önlemektir. Ergin milletler biraz da, günün gerçekleriyle uğraşamayıp geleceğe ait hayallerle oyalanacak kadar sorumluluk duygusundan yoksun maceraperestler ardında felâkete sürüklenmekten kurtulabilmek için demokrasiyi tercih ederler.
Milletlerin başına gelmiş felâketlerden çoğu, böyle, yaşıyanları «kurban» edip gelecek nesilleri kayırmağa hevesli politikacıların eseridir. Onun için de böyle politikacılar en ağır bedduaları, uğrunda başkalarını feda ettikleri o «gelecek nesil» lerden toplamıştır.
Bülent ECEVİT
Nesillerin eşitliği
Türkiyenin iktisadi durumu o kadar ağırlaşmıştır ki, yeni seçimlerle iktidarı devralacak bir partinin, günün sıkıntılarını bir an önce sona erdirebilmek hayatta bulunan nesli nispî bir rahatlığa kavuşturabilmek için, halktan fedakârlık istemesi, halkı kemer sıkmağa çağırması gerekecektir. Tıpkı harbten sonra İngiltere'de olduğu gibi, önümüzdeki seçimlerden sonra Türkiye'de de, iktidarı devralacak bir partinin buna hakkı olacaktır. Bunun, demokrasiyle uzlaşmayacak bir yönü yoktur.
Fakat bir nesli görülmemiş bir refah, birkaç ayda kavuşulacak bir «cennet» hayaliyle kandırıp iktidara geldikten sonra, ne zaman sökeceği bilinmiyen «şafak» lar, romantik hayaller, büyük ülküler uğrunda fedakârlığa kemer sıkmağa çağırıp «kurban» etmeğe kalkışmak, ancak totaliter rejimlerin harcıdır.
Bugün iktidarda bulunan Demokrat Parti'nin de Türk halkından herhangi bir fedakârlık istemesi, «kemer sıkma» beklemesi, olsa olsa böyle totaliter bir zihniyetle bağdaştırılabilir.
Çünkü bu parti, Türkiye'nin harb devresi sıkıntılarından kurtulup feraha çıktığı, üstelik tarihi boyunca görülmemiş ölçüde bir dış yardıma kavuştuğu sırada, memleketi 6 ayda «cennet»e çevirmek, Türk halkına bir daha sıkıntı yüzü göstermemek vaadiyle oy toplayıp iş başına gelmiş, fakat bu dediklerinden hiç birini yapmadığı, tersine, Türk halkını, harb yıllarında bile görülmemiş sıkıntılar içine düşürdüğü gibi, şimdi de onu, gelecek nesillerin refahı, hayallerdeki bir Türkiye'nin gerçekleştirilmesi, meçhul bir sabahın «şafağı» uğrunda bir «iktisadi istiklâl mücadelesi» ne çağırmaktadır. Son zamanlarda partinin bazı gayretli savunucuları günün bu talihsiz vatandaşları için «kurban» sözünü bile kullandılar.
Demokraside bu çeşit bir fedakârlığa, doğacak nesiller uğrunda yaşayan nesillerin «kurban» edilmesine, sökecek «şafak» lar uğrunda vatandaşın karanlıkta tutulmasına yer yoktur. Demokraside ne vatandaşlar ne de nesiller arasında ayrılık gözetilebilir. Vatandaşlar gibi nesiller de eşittir. Üstelik her hükümet, yarınki değil bugünkü nesillere hizmet etmek üzere iş başına gelir.
Zaten demokraside iktidarı yenilemek için insan ömrüne göre kısa sürelerle seçimler yapılmasına belki başlıca bir sebep de, acemi ve hayalperest politikacıların, yaşayan insanları, belirsiz bir geleceğin mutluluğu, bilinmez bir sabahın «şafağı», doğacak nesillerin refahı uğrunda harcayıp, karanlığa gömüp, «kurban» etmelerini önlemektir. Ergin milletler biraz da, günün gerçekleriyle uğraşamayıp geleceğe ait hayallerle oyalanacak kadar sorumluluk duygusundan yoksun maceraperestler ardında felâkete sürüklenmekten kurtulabilmek için demokrasiyi tercih ederler.
Milletlerin başına gelmiş felâketlerden çoğu, böyle, yaşıyanları «kurban» edip gelecek nesilleri kayırmağa hevesli politikacıların eseridir. Onun için de böyle politikacılar en ağır bedduaları, uğrunda başkalarını feda ettikleri o «gelecek nesil» lerden toplamıştır.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Nesillerin Eşitliği,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/570 ulaşıldı.