İktidarın Mürşidi: Cehalet
Başlık:
İktidarın Mürşidi: Cehalet
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-01-26
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/30
Metin:
Günün IŞIĞINDA
İktidarın mürşidi: cehalet
Demokrat Partili iki milletvekili, Bütçe Komisyonuna verilmek üzere hazırladıkları bir raporda, nüfusumuzun yüzde altmış üç buçuğunun okuyup yazma bilmediğini, ilk eğitim çağındaki çocuklardan 1.085.157 sinin okulsuz bulunduğunu hatırlatarak, ilk eğitimi bütün vatandaşlar için mecburi kılan Anayasa hükmünün uygulanması yolunda gayret gösterilmediğine, ilk öğretime gereken önemin verilmediğine dikkati çektiler.
Okur yazar nisbeti bu kadar düşük bir memlekette halk eğitimine büyük önem verilmesi gerekirken, bu hususta, hele halkevleri ve halk odaları kapatıldığından beri hemen hiç bir şey yapılmamıştı. Millî Eğitim Bütçesi Meclis'in Bütçe Komisyonunda görüşülürken, milletvekilleri bu eksiklik üzerinde de durdular.
Siyasal Bilgiler Fakültesi Fikir Kulübü'nün tertiplediği bir tartışmalı toplantıda profesör ve doçentler, üniversite öğretim kadrolarının darlığından, ihtiyaca yetmediğinden dert yanıyorlardı. Ertesi gün B. B. M. nin Bütçe Komisyonunda, milletvekilleri, imkânlar ve kadro durumu göz önünde tutulmaksızın her tarafta üniversite açma gayretleri gösterildiğine işaret ettiler.
Nüfusunun üçte ikiye yakını kara cahil, ilkokul çağındaki çocuklarının üçte birden çoğu okulsuz, okullarından bir çoğu öğretmensiz, mevcut üniversitelerinin kadroları eksik bir memlekette, iktidarın eğitim politikası, orta okullara din dersleri koydurmak, İmam — Hatip Okullarının derecesini yükseltmek, hangi şehir isterse oraya, kadrosunu düşünmeden, üniversite vaadetmek yoluna dökülürse, o iktidarın eğitim işlerini ciddiye aldığına ihtimal verilemez, olsa olsa, politika kaygıları yüzünden, memleketin eğitim alanındaki gerçek ihtiyaçlarına gözlerini kapadığına hükmedilebilir.
İktidarın Eğitim Bakanı, «Orta okullara din dersleri konulamaz» diye demeç verdikten bir gün sonra, «Orta okullara din dersleri konulmasını biz zaten kararlaştırmıştık,» diye kendi kendini yalanlar, falanca il merkezinde üniversite kurulmasını isteyen bir kanun teklifine milletvekiliyken imzasını basıp bakan olunca imzasını reddederse, o memlekette eğitim işlerinin tehlikeli bir kargaşalık içine düşmüş olduğundan korkulur.
Hele iktidarın milletvekilleri üniversitelere uluorta isnatlarda bulunur, iktidar sözcüleri, bu isnatlara cevap veren üniversite senatolarını «Sözde Senatolar» diye tezyife kalkışır, üniversite profesör ve hocalarından «Tahrikâtçı Hoca zümresi» diye bahseder, bir demokratik idarede «Münevverlerin sevk-i idaresi» ne yer olmadığını ileri sürer, ve bazı totaliter memleketlerde olduğundan bile daha ağır baskı altında tutulan aydınları ve üniversiteleri fikir hürriyetinden büsbütün yoksun bırakmak için yeni tedbirler alınacağı tehditlerini savurursa, o memleket gençliğinin geleceğinden kaygı duyulur.
Nüfusunun yüzde altmış üç buçuğu okuma yazma bilmeyen bir memlekette, eğitimden daha önemli bir mesele olamazken eğitim işlerini bu derece hafife alan, aydınlara, o arada üniversite hocalarına karşı açıktan açığa cephe tutan bir iktidar, en büyük sorumluluğunu idrak edemez bir durumda demektir.
Siyasi kudretini sadece okuma yazma bilmez «kitleler» den aldığını bir meziyetmiş gibi haykırabilen bir iktidardan bir memlekete gelebilecek kötülükler, en kötümserlerin bile tahminlerini aşabilir.
Bülent ECEVİT
İktidarın mürşidi: cehalet
Demokrat Partili iki milletvekili, Bütçe Komisyonuna verilmek üzere hazırladıkları bir raporda, nüfusumuzun yüzde altmış üç buçuğunun okuyup yazma bilmediğini, ilk eğitim çağındaki çocuklardan 1.085.157 sinin okulsuz bulunduğunu hatırlatarak, ilk eğitimi bütün vatandaşlar için mecburi kılan Anayasa hükmünün uygulanması yolunda gayret gösterilmediğine, ilk öğretime gereken önemin verilmediğine dikkati çektiler.
Okur yazar nisbeti bu kadar düşük bir memlekette halk eğitimine büyük önem verilmesi gerekirken, bu hususta, hele halkevleri ve halk odaları kapatıldığından beri hemen hiç bir şey yapılmamıştı. Millî Eğitim Bütçesi Meclis'in Bütçe Komisyonunda görüşülürken, milletvekilleri bu eksiklik üzerinde de durdular.
Siyasal Bilgiler Fakültesi Fikir Kulübü'nün tertiplediği bir tartışmalı toplantıda profesör ve doçentler, üniversite öğretim kadrolarının darlığından, ihtiyaca yetmediğinden dert yanıyorlardı. Ertesi gün B. B. M. nin Bütçe Komisyonunda, milletvekilleri, imkânlar ve kadro durumu göz önünde tutulmaksızın her tarafta üniversite açma gayretleri gösterildiğine işaret ettiler.
Nüfusunun üçte ikiye yakını kara cahil, ilkokul çağındaki çocuklarının üçte birden çoğu okulsuz, okullarından bir çoğu öğretmensiz, mevcut üniversitelerinin kadroları eksik bir memlekette, iktidarın eğitim politikası, orta okullara din dersleri koydurmak, İmam — Hatip Okullarının derecesini yükseltmek, hangi şehir isterse oraya, kadrosunu düşünmeden, üniversite vaadetmek yoluna dökülürse, o iktidarın eğitim işlerini ciddiye aldığına ihtimal verilemez, olsa olsa, politika kaygıları yüzünden, memleketin eğitim alanındaki gerçek ihtiyaçlarına gözlerini kapadığına hükmedilebilir.
İktidarın Eğitim Bakanı, «Orta okullara din dersleri konulamaz» diye demeç verdikten bir gün sonra, «Orta okullara din dersleri konulmasını biz zaten kararlaştırmıştık,» diye kendi kendini yalanlar, falanca il merkezinde üniversite kurulmasını isteyen bir kanun teklifine milletvekiliyken imzasını basıp bakan olunca imzasını reddederse, o memlekette eğitim işlerinin tehlikeli bir kargaşalık içine düşmüş olduğundan korkulur.
Hele iktidarın milletvekilleri üniversitelere uluorta isnatlarda bulunur, iktidar sözcüleri, bu isnatlara cevap veren üniversite senatolarını «Sözde Senatolar» diye tezyife kalkışır, üniversite profesör ve hocalarından «Tahrikâtçı Hoca zümresi» diye bahseder, bir demokratik idarede «Münevverlerin sevk-i idaresi» ne yer olmadığını ileri sürer, ve bazı totaliter memleketlerde olduğundan bile daha ağır baskı altında tutulan aydınları ve üniversiteleri fikir hürriyetinden büsbütün yoksun bırakmak için yeni tedbirler alınacağı tehditlerini savurursa, o memleket gençliğinin geleceğinden kaygı duyulur.
Nüfusunun yüzde altmış üç buçuğu okuma yazma bilmeyen bir memlekette, eğitimden daha önemli bir mesele olamazken eğitim işlerini bu derece hafife alan, aydınlara, o arada üniversite hocalarına karşı açıktan açığa cephe tutan bir iktidar, en büyük sorumluluğunu idrak edemez bir durumda demektir.
Siyasi kudretini sadece okuma yazma bilmez «kitleler» den aldığını bir meziyetmiş gibi haykırabilen bir iktidardan bir memlekete gelebilecek kötülükler, en kötümserlerin bile tahminlerini aşabilir.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“İktidarın Mürşidi: Cehalet,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 21 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/557 ulaşıldı.