Hükümet Himayesinde 'Dördüncü Kuvvet'
Başlık:
Hükümet Himayesinde 'Dördüncü Kuvvet'
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-01-18
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/30
Metin:
Günün IŞIĞINDA
Hükümet himayesinde "dördüncü kuvvet,,
Halkının hür, idaresinin demokratik olduğu iddia edilen bir memlekette basını kalkındırmak, hükümetin görev ve sorumlulukları arasına girmez: Ancak totaliter idarelerde hükümetler kendilerinde böyle bir görev ve sorumluluk görebilirler.
Demokrasilerde basının hükümetle hiç bir ilişiği yoktur. O kadar yoktur ki, demokratik memleketlerde basın «dördüncü kuvvet» diye anılmakta, teşri, kaza ve icra kuvvetlerinin yanında, bu kuvvetlerin eşidi gibi yer almaktadır.
Hükümetçe basına ihsanlarda bulunulmasını savunmak üzere bir bakan, «matbuatı inkişaf etmemiş bir memlekette biraz da çıkan gazetelere yaşama imkânı, çıkmayanlara çıkma imkânı vermek gibi bir gaye» güdüldüğünden bahsedebiliyorsa, o memlekette daha demokrasinin ne olduğu bilinmiyor demektir. Devlet Bakanının Büyük Millet Meclisinde resmî ilânlar meselesi görüşülürken ileri sürdüğü bu özür, kabahatten çok daha büyüktür.
«Çıkan gazetelere yaşama imkânı, çıkmayanlara çıkma inkânı vermek», bir hükümetin üstüne vazife olamaz. Halk beğendiği gazeteyi yaşatır, beğenmediğini yaşatmaz.
Okunmayan, tutulmayan gazeteleri vergi mükellefinin parasile zorla yaşatmaya çalışmak, vergi mükellefine saygısızlıktır, onun devlete olan güvenini kötüye kullanmaktır.
Hükümet, basına yardımcı olmak istiyorsa, çıkmakta olan gazeteler arasında kendi beğenmediklerinin matbaalarını alıp çürütmekten; yahut zaman zaman matbaalarını almakla tehdit etmekten; gene beğenmediği gazeteleri sıkı yönetim bahanesile kapatmaktan; darlık bahanesile kağıtsız, makinasız, mürekkepsiz bırakmaktan vaz geçsin, yeter!
Yok hükümetin maksadı halkın eğitimine, daha çok okuyup yazmasına hizmet etmekse, okullar açsın, kütüphanerle açsın, memlekete kitap girmesine, kâğıt girmesine imkân versin, bunlar da yeter! Sayın Sırrı Atalay'ın evvelki gün Meciis'te söylediği gibi, Zafer Akşam Postası'nın —bir sayfası Zafer'den kesilmiş haberler, 3 sayfası da resmî ilânlarla dolu çıkan ve satıldığı pek az görülen bu «gazete» nin— her on günde aldığı resmi ilân parasile bir köy okulu kurulabilirdi.
Kâğıt dağıtımı hükümetin elinde, gazetelere ihtiyaçları için lisans verip vermemek hükümetin elinde, vergi mükellefinin parasını okunmayan gazetelerin zorla yaşatılmasına, okunmayacağı belli gazetelerin çıkmasına harcamak gene hükümetin elinde kalacak olduktan sonra, Türkiye'de basın hürriyetinden, ispat hakkından söz etmek gülünçtür, önce basın, hükümet himayesinden, hükümetin gölgesinden kurtarılmalıdır!
Kendini bilir, görevlerini ve sorumluluğunu bilir, onurlu bir basının, «dördüncü kuvvet» sayılmayı hak eden bir basının, hükümetten istiyebileceği bir tek ihsan vardır: Gölge edilmemesi!.. Yaşıyabilmek yahut çıkabilmek için hükümetin başka ihsanlarına da muhtaç olan, hükümetin gölgesine sığınmak zorunda kalan gazeteler, değil yaşamağa, gazete adına bile lâyık değildirler.
Bülent ECEVİT
Hükümet himayesinde "dördüncü kuvvet,,
Halkının hür, idaresinin demokratik olduğu iddia edilen bir memlekette basını kalkındırmak, hükümetin görev ve sorumlulukları arasına girmez: Ancak totaliter idarelerde hükümetler kendilerinde böyle bir görev ve sorumluluk görebilirler.
Demokrasilerde basının hükümetle hiç bir ilişiği yoktur. O kadar yoktur ki, demokratik memleketlerde basın «dördüncü kuvvet» diye anılmakta, teşri, kaza ve icra kuvvetlerinin yanında, bu kuvvetlerin eşidi gibi yer almaktadır.
Hükümetçe basına ihsanlarda bulunulmasını savunmak üzere bir bakan, «matbuatı inkişaf etmemiş bir memlekette biraz da çıkan gazetelere yaşama imkânı, çıkmayanlara çıkma imkânı vermek gibi bir gaye» güdüldüğünden bahsedebiliyorsa, o memlekette daha demokrasinin ne olduğu bilinmiyor demektir. Devlet Bakanının Büyük Millet Meclisinde resmî ilânlar meselesi görüşülürken ileri sürdüğü bu özür, kabahatten çok daha büyüktür.
«Çıkan gazetelere yaşama imkânı, çıkmayanlara çıkma inkânı vermek», bir hükümetin üstüne vazife olamaz. Halk beğendiği gazeteyi yaşatır, beğenmediğini yaşatmaz.
Okunmayan, tutulmayan gazeteleri vergi mükellefinin parasile zorla yaşatmaya çalışmak, vergi mükellefine saygısızlıktır, onun devlete olan güvenini kötüye kullanmaktır.
Hükümet, basına yardımcı olmak istiyorsa, çıkmakta olan gazeteler arasında kendi beğenmediklerinin matbaalarını alıp çürütmekten; yahut zaman zaman matbaalarını almakla tehdit etmekten; gene beğenmediği gazeteleri sıkı yönetim bahanesile kapatmaktan; darlık bahanesile kağıtsız, makinasız, mürekkepsiz bırakmaktan vaz geçsin, yeter!
Yok hükümetin maksadı halkın eğitimine, daha çok okuyup yazmasına hizmet etmekse, okullar açsın, kütüphanerle açsın, memlekete kitap girmesine, kâğıt girmesine imkân versin, bunlar da yeter! Sayın Sırrı Atalay'ın evvelki gün Meciis'te söylediği gibi, Zafer Akşam Postası'nın —bir sayfası Zafer'den kesilmiş haberler, 3 sayfası da resmî ilânlarla dolu çıkan ve satıldığı pek az görülen bu «gazete» nin— her on günde aldığı resmi ilân parasile bir köy okulu kurulabilirdi.
Kâğıt dağıtımı hükümetin elinde, gazetelere ihtiyaçları için lisans verip vermemek hükümetin elinde, vergi mükellefinin parasını okunmayan gazetelerin zorla yaşatılmasına, okunmayacağı belli gazetelerin çıkmasına harcamak gene hükümetin elinde kalacak olduktan sonra, Türkiye'de basın hürriyetinden, ispat hakkından söz etmek gülünçtür, önce basın, hükümet himayesinden, hükümetin gölgesinden kurtarılmalıdır!
Kendini bilir, görevlerini ve sorumluluğunu bilir, onurlu bir basının, «dördüncü kuvvet» sayılmayı hak eden bir basının, hükümetten istiyebileceği bir tek ihsan vardır: Gölge edilmemesi!.. Yaşıyabilmek yahut çıkabilmek için hükümetin başka ihsanlarına da muhtaç olan, hükümetin gölgesine sığınmak zorunda kalan gazeteler, değil yaşamağa, gazete adına bile lâyık değildirler.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Hükümet Himayesinde 'Dördüncü Kuvvet',” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/550 ulaşıldı.