12 Emir ve Günah Çıkarma
Başlık:
12 Emir ve Günah Çıkarma
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında" s. 3
Tarih:
1956-01-03
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/30
Metin:
Günün IŞIĞINDA
12 Emir ve günah çıkarma
Bizdeki sözlü soru müessesesi, günden güne, kiliselerdeki günah çıkarma müessesesine benziyor. Nasıl bir günahkâr bütün günahlarını papaza açıklamakla temiz çıkmış sayılır ve cezaya çarpılmaktan kurtulursa, bizde de şimdi, yolsuzluk veya yanlışlıkları Büyük Millet Meclisi yahut iktidar partisinin Meclis Grupu huzurunda açıklanan sorumlu kimselerden birçoğu, hiç bir ceza görmeksizin işlerinde güçlerinde devam edebiliyorlar. Haklarındaki sözlü sorular, onları sanki günahlarından arımak, kendilerine yeniden cennet kapılarını açmak için verilmiştir!
Sözlü soru müessesesinin git gide daha çok varlığını duyurmakta olduğu şu son günlerde, bu garip davranışın birçok belirtilerini görmekteyiz.
Sözlü sorularla icraatındaki usulsüzlüklerin ortaya dökülmesi üzerine mevkiini büsbütün sağlamlaştırmış görünen sorumlu kimselerden biri de İstanbul'daki Sıkı Yönetim Komutanıdır.
Sıkı Yönetim ilânının ikinci günü, Komutan tarafından İstanbul'da gazete sahip ve sorumlu müdürlerine verilmiş olan direktiflere 21 Aralık günü Büyük Millet Meclisinde, D.P. den yeni ayrılmış bir milletvekili temas etti. Ertesi gün de Ulus'ta, 12 maddelik bu direktiflerin —açıklamağı millî menfaatlere aykırı gördüğümüz 9 uncu maddesi hariç— tam metni yayınladı.
Bugüne kadar ne bu 12 emrin aslı olmadığı iddia ne de bu emirlerin Anayasa hükümlerine, kanunlara ve millî menfaatlerimize uygunsuzluğu inkâr edilebildi.
Oysa ki bu emirler Anayasa'ya, kanunlara ve millî menfaatlerimize uygunsuz olduğu kadar, bunların uygunlanış tarzı da başlıbaşına bir haksızlıklar, usulsüzlükler serisidir.
Meselâ Ulus gazetesi, 12 emrin verildiği basın toplantısına çağırılmamıştı. Bu 12 emir Ulus gazetesine sonradan da bildirilmemişti. Ona rağmen Ulus bu emirleri bilir farzedildi, ve aslında varlığından haberdar bile olmadığı bu emirlere uygunsuz yayınlarda bulunduğu iddiasile üstüste iki defa kapatıldı.
İkinci kapanışındaki garabet, Sıkı Yönetim Komutanı'nın tarafsızlıktan ne kadar ayrıldığına da bir örnektir. Bir Demokrat Partili milletvekili, partisinin Büyük Kongre'sinde orduyu siyasete karıştırıcı bir konuşma yaptı. Sıkı Yönetim harekete geçmedi. Ulus Başyazarı, ordunun bu şekilde siyasete karıştırılmasını tenkid eder bir yazı yazdı, Sıkı Yönetim gene harekete geçmedi. Daha sonra Zafer Gazetesi Ulus Gazetesine cevap verip te bu konuda tartışma açmağa kalkışınca, Zafer'le beraber Ulus ta kapatıldı. Sonra, haksızlığın bu kadarile de yetinilmeyip, Zafer'in yeniden çıkmasına izin verildiği hâlde Ulus daha bir müddet kapalı bırakıldı.
Bunlar, Sıkı Yönetim Komutanı'nın, kanunlarla, kanunların kendisine tanımış olduğu yetkilerle izah edilemiyen icraatına verilebilecek sayısız örneklerden yalnız birkaçıdır.
B.M.M. de, ayrıca, masum olması mümkün bazı kimselerin intiharına ve cinnet getirmesine mal olan Sıkı Yönetim icraatına da temas edildiği, ve bunlardan hiç birinin tekzip edilmediği hatırlardadır.
Bütün bunlara rağmen Sıkı Yönetim Komutanının hâlâ mevkiinde tutulması, Hükümetin Büyük Millet Meclis'inde yapılan açıklamalar karşısındaki kayıtsızlığına olduğu kadar, 6—7 Eylül tahkikatını ne kadar hafife aldığına da bir delil sayılmaz mı?
Bülent ECEVİT
12 Emir ve günah çıkarma
Bizdeki sözlü soru müessesesi, günden güne, kiliselerdeki günah çıkarma müessesesine benziyor. Nasıl bir günahkâr bütün günahlarını papaza açıklamakla temiz çıkmış sayılır ve cezaya çarpılmaktan kurtulursa, bizde de şimdi, yolsuzluk veya yanlışlıkları Büyük Millet Meclisi yahut iktidar partisinin Meclis Grupu huzurunda açıklanan sorumlu kimselerden birçoğu, hiç bir ceza görmeksizin işlerinde güçlerinde devam edebiliyorlar. Haklarındaki sözlü sorular, onları sanki günahlarından arımak, kendilerine yeniden cennet kapılarını açmak için verilmiştir!
Sözlü soru müessesesinin git gide daha çok varlığını duyurmakta olduğu şu son günlerde, bu garip davranışın birçok belirtilerini görmekteyiz.
Sözlü sorularla icraatındaki usulsüzlüklerin ortaya dökülmesi üzerine mevkiini büsbütün sağlamlaştırmış görünen sorumlu kimselerden biri de İstanbul'daki Sıkı Yönetim Komutanıdır.
Sıkı Yönetim ilânının ikinci günü, Komutan tarafından İstanbul'da gazete sahip ve sorumlu müdürlerine verilmiş olan direktiflere 21 Aralık günü Büyük Millet Meclisinde, D.P. den yeni ayrılmış bir milletvekili temas etti. Ertesi gün de Ulus'ta, 12 maddelik bu direktiflerin —açıklamağı millî menfaatlere aykırı gördüğümüz 9 uncu maddesi hariç— tam metni yayınladı.
Bugüne kadar ne bu 12 emrin aslı olmadığı iddia ne de bu emirlerin Anayasa hükümlerine, kanunlara ve millî menfaatlerimize uygunsuzluğu inkâr edilebildi.
Oysa ki bu emirler Anayasa'ya, kanunlara ve millî menfaatlerimize uygunsuz olduğu kadar, bunların uygunlanış tarzı da başlıbaşına bir haksızlıklar, usulsüzlükler serisidir.
Meselâ Ulus gazetesi, 12 emrin verildiği basın toplantısına çağırılmamıştı. Bu 12 emir Ulus gazetesine sonradan da bildirilmemişti. Ona rağmen Ulus bu emirleri bilir farzedildi, ve aslında varlığından haberdar bile olmadığı bu emirlere uygunsuz yayınlarda bulunduğu iddiasile üstüste iki defa kapatıldı.
İkinci kapanışındaki garabet, Sıkı Yönetim Komutanı'nın tarafsızlıktan ne kadar ayrıldığına da bir örnektir. Bir Demokrat Partili milletvekili, partisinin Büyük Kongre'sinde orduyu siyasete karıştırıcı bir konuşma yaptı. Sıkı Yönetim harekete geçmedi. Ulus Başyazarı, ordunun bu şekilde siyasete karıştırılmasını tenkid eder bir yazı yazdı, Sıkı Yönetim gene harekete geçmedi. Daha sonra Zafer Gazetesi Ulus Gazetesine cevap verip te bu konuda tartışma açmağa kalkışınca, Zafer'le beraber Ulus ta kapatıldı. Sonra, haksızlığın bu kadarile de yetinilmeyip, Zafer'in yeniden çıkmasına izin verildiği hâlde Ulus daha bir müddet kapalı bırakıldı.
Bunlar, Sıkı Yönetim Komutanı'nın, kanunlarla, kanunların kendisine tanımış olduğu yetkilerle izah edilemiyen icraatına verilebilecek sayısız örneklerden yalnız birkaçıdır.
B.M.M. de, ayrıca, masum olması mümkün bazı kimselerin intiharına ve cinnet getirmesine mal olan Sıkı Yönetim icraatına da temas edildiği, ve bunlardan hiç birinin tekzip edilmediği hatırlardadır.
Bütün bunlara rağmen Sıkı Yönetim Komutanının hâlâ mevkiinde tutulması, Hükümetin Büyük Millet Meclis'inde yapılan açıklamalar karşısındaki kayıtsızlığına olduğu kadar, 6—7 Eylül tahkikatını ne kadar hafife aldığına da bir delil sayılmaz mı?
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“12 Emir ve Günah Çıkarma,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/538 ulaşıldı.