Anneler Günü ve Aile Münasabetleri
Başlık:
Anneler Günü ve Aile Münasabetleri
Kaynak:
Halkçı, "Günün Işığında", s. 3
Tarih:
1955-05-08
Lokasyon:
Rahşan Ecevit Arşivi
Metin:
GÜNÜN IŞIĞINDA:
Anneler günü ve aile münasebetleri
Bülend ECEVİT
Memleketimizde yeni bir devir açılıp yaşama tarzımızın değişmesile, sosyal münasebetlerimizi düzenliyen birçok müesseseler de, ya zaten ömürlerini doldurdukları ya da yeni yaşama tarzımıza uymadıkları için yıkılmaya başladılar. Onların yerine yenileri kurulamadı. Mânevi haaytımızda bu yüzden boşluklar kaldığı gibi, toplum içindeki davranışlarımızda da çözülme derecesine yaklaşan ayrılıklar, biribirini tutmazlıklar kendini gösterdi, bütün topluma uygulanabilecek ahlâk ölçüleri bulunamaz oldu.
Şimdi, hem yeni yaşama tarzımızın zaruretlerine uygun hem de bize insicamlı bir toplum görünüşü verecek yeni müesseselere olan ihtiyacımız günden güne artan bir şiddetle duyuluyor.
Kadınlar Birliği’nin 8 Mayıs gününü bütün memlekette «Anneler Günü» olarak yayma kararı, bu ihtiyacı karşılama yolunda atılmış bir örnek adım olarak selâmlanmaya değer.
Eski aile düzenimizde ev, toplumun zararına olacak kadar kuvvetli bir müessese idi; feodal devrin kendi içine kapalı küçük ünitelerini andırır bir kale gibi idi. Dışarıdan bu kaleye nüfuz etmek ne kadar zorsa bu kaleden de dışarıya çıkmak o kadar zordu. O yüzden memleketimizde elle tutulur bir sosyal dayanışma kurulamadığı gibi, fertlerin de mânen gelişmeleri, genç yaşta kişiliklerini bulabilmeleri güçleşmiş, hattâ imkânsız hale gelmiş oluyordu. Evin, ailenin ayırıcı ve koruyucu duvarları dışında insanlar kayboluyorlar, dış dünyaya kendilerini uydurmakta, bu dünyanın güçlüklerile mücadele etmekte sıkıntıya düşüyorlardı.
Cumhuriyet Devrinde ev müessesesinin ayırıcı duvarları yıkılmaya başladı. Yeni yetişen fertler, ailenin dar ve koruyucu çerçevesi içinde değil, geniş bir toplum çerçevesi içinde şahsiyetlerini kurma görevile karşı karşıya kaldılar. Bu, toplumumuzda fertlerin daha erken, daha süratle inkişaf etmeleri, hayat mücadelesinin zaruretlerine daha çabuk kendilerini uydurabilmeleri imkânını sağlamış oldu.
Fakat memleketimizde dar bir aile düzeninden geniş bir toplum düzenine bu geçiş henüz tamamlanmış değildir. Kendi durumumuzu Batı memleketlerindeki durumla karşılaştıracak olursak, bizde evin, ailenin, hâlâ o memleketlere nispetle ayırıcı, kişilik gelişmesini köstekleyici bir rol oynamakta olduğunu görürüz. Buna rağmen, aileleri küçük birer ünite halinde tutan ayırıcı duvarların tamamen yıkılmış olduğu memleketlerde, meselâ bizim bildiğimiz İngiltere ile Amerika’da, ferdin ailesile münasebetleri bizdekinden çok daha yumuşak ve rahat, üstelik bir yandan ailesile bir yandan da toplumla olan münasebetleri arasındaki çatışmalar bizde olduğundan daha hafif, daha tehlikesiz bir haldedir. Bunun sebebi, ferdin ailesiyle ve toplumla olan münasebetleri arasında bizim bir denge kuramamış, bu münasebetleri ahenkleştirememiş olmamızdır.
Bizde fert aile münasebetlerinin hâlâ, büyüklerin küçükler üzerinde sıkı ve uzun bir vesayeti, küçüklerin de büyüklere neredeyse ömür boyu sürecek itaati esasına dayanması gerektiği düşünülür.
Yeni yaşama tarzımıza hâkim olan şartların bu vesayet - itaat bağını imkânsız hale getirmiş olmasına rağmen bizim hâlâ bu bağ şeklini ahlâki bir zaruret sanmakta devam edişimiz, fertlerin aile ile ve toplumla olan münasebetleri arasındaki uyuşmazlıkların, çatışmaların başlıca kaynağını teşkil ediyor olsa gerektir.
Batı’da bu vesayet - itaat bağının yerini, bir sevgi - saygı bağı almıştır. Erkek de kadın da olsa fert, genç yaşta, meselâ liseyi bitirir bitirmez, aileyle arasındaki vesayet - itaat bağının tamamile dışına çıkmakta, fakat o andan itibaren ferdin aileyle münasebetlerine devamlı bir sevgi - saygı bağı hâkim olmaktadır.
İşte biz de, bugün ilk olarak kutlayacağımız «Anneler Günü» nü, ailenin ergin fertleri arasında vesayet - itaat bağı yerine sevgi - saygı bağının yerleşmesine yardım edecek yeni bir mânevi müessese olarak görebiliriz.
Bugün, evlâdın anneye içten gelen bir sevgi, saygı ve şükran ifadesinde bulunması için bir vesile yerine geçecek, ve annesinin kutsallığını hatırlatmaya olduğu kadar evlâdın da kişiliğini belirtmeye fırsat vermiş olacaktır.
Anneler günü ve aile münasebetleri
Bülend ECEVİT
Memleketimizde yeni bir devir açılıp yaşama tarzımızın değişmesile, sosyal münasebetlerimizi düzenliyen birçok müesseseler de, ya zaten ömürlerini doldurdukları ya da yeni yaşama tarzımıza uymadıkları için yıkılmaya başladılar. Onların yerine yenileri kurulamadı. Mânevi haaytımızda bu yüzden boşluklar kaldığı gibi, toplum içindeki davranışlarımızda da çözülme derecesine yaklaşan ayrılıklar, biribirini tutmazlıklar kendini gösterdi, bütün topluma uygulanabilecek ahlâk ölçüleri bulunamaz oldu.
Şimdi, hem yeni yaşama tarzımızın zaruretlerine uygun hem de bize insicamlı bir toplum görünüşü verecek yeni müesseselere olan ihtiyacımız günden güne artan bir şiddetle duyuluyor.
Kadınlar Birliği’nin 8 Mayıs gününü bütün memlekette «Anneler Günü» olarak yayma kararı, bu ihtiyacı karşılama yolunda atılmış bir örnek adım olarak selâmlanmaya değer.
Eski aile düzenimizde ev, toplumun zararına olacak kadar kuvvetli bir müessese idi; feodal devrin kendi içine kapalı küçük ünitelerini andırır bir kale gibi idi. Dışarıdan bu kaleye nüfuz etmek ne kadar zorsa bu kaleden de dışarıya çıkmak o kadar zordu. O yüzden memleketimizde elle tutulur bir sosyal dayanışma kurulamadığı gibi, fertlerin de mânen gelişmeleri, genç yaşta kişiliklerini bulabilmeleri güçleşmiş, hattâ imkânsız hale gelmiş oluyordu. Evin, ailenin ayırıcı ve koruyucu duvarları dışında insanlar kayboluyorlar, dış dünyaya kendilerini uydurmakta, bu dünyanın güçlüklerile mücadele etmekte sıkıntıya düşüyorlardı.
Cumhuriyet Devrinde ev müessesesinin ayırıcı duvarları yıkılmaya başladı. Yeni yetişen fertler, ailenin dar ve koruyucu çerçevesi içinde değil, geniş bir toplum çerçevesi içinde şahsiyetlerini kurma görevile karşı karşıya kaldılar. Bu, toplumumuzda fertlerin daha erken, daha süratle inkişaf etmeleri, hayat mücadelesinin zaruretlerine daha çabuk kendilerini uydurabilmeleri imkânını sağlamış oldu.
Fakat memleketimizde dar bir aile düzeninden geniş bir toplum düzenine bu geçiş henüz tamamlanmış değildir. Kendi durumumuzu Batı memleketlerindeki durumla karşılaştıracak olursak, bizde evin, ailenin, hâlâ o memleketlere nispetle ayırıcı, kişilik gelişmesini köstekleyici bir rol oynamakta olduğunu görürüz. Buna rağmen, aileleri küçük birer ünite halinde tutan ayırıcı duvarların tamamen yıkılmış olduğu memleketlerde, meselâ bizim bildiğimiz İngiltere ile Amerika’da, ferdin ailesile münasebetleri bizdekinden çok daha yumuşak ve rahat, üstelik bir yandan ailesile bir yandan da toplumla olan münasebetleri arasındaki çatışmalar bizde olduğundan daha hafif, daha tehlikesiz bir haldedir. Bunun sebebi, ferdin ailesiyle ve toplumla olan münasebetleri arasında bizim bir denge kuramamış, bu münasebetleri ahenkleştirememiş olmamızdır.
Bizde fert aile münasebetlerinin hâlâ, büyüklerin küçükler üzerinde sıkı ve uzun bir vesayeti, küçüklerin de büyüklere neredeyse ömür boyu sürecek itaati esasına dayanması gerektiği düşünülür.
Yeni yaşama tarzımıza hâkim olan şartların bu vesayet - itaat bağını imkânsız hale getirmiş olmasına rağmen bizim hâlâ bu bağ şeklini ahlâki bir zaruret sanmakta devam edişimiz, fertlerin aile ile ve toplumla olan münasebetleri arasındaki uyuşmazlıkların, çatışmaların başlıca kaynağını teşkil ediyor olsa gerektir.
Batı’da bu vesayet - itaat bağının yerini, bir sevgi - saygı bağı almıştır. Erkek de kadın da olsa fert, genç yaşta, meselâ liseyi bitirir bitirmez, aileyle arasındaki vesayet - itaat bağının tamamile dışına çıkmakta, fakat o andan itibaren ferdin aileyle münasebetlerine devamlı bir sevgi - saygı bağı hâkim olmaktadır.
İşte biz de, bugün ilk olarak kutlayacağımız «Anneler Günü» nü, ailenin ergin fertleri arasında vesayet - itaat bağı yerine sevgi - saygı bağının yerleşmesine yardım edecek yeni bir mânevi müessese olarak görebiliriz.
Bugün, evlâdın anneye içten gelen bir sevgi, saygı ve şükran ifadesinde bulunması için bir vesile yerine geçecek, ve annesinin kutsallığını hatırlatmaya olduğu kadar evlâdın da kişiliğini belirtmeye fırsat vermiş olacaktır.
Koleksiyon
Alıntı
“Anneler Günü ve Aile Münasabetleri,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 26 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/47 ulaşıldı.