Bu da Başka Bir "Vaziyet"
Title:
Bu da Başka Bir "Vaziyet"
Source:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11728, s. 1
Date:
1955-08-17
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Text:
GÜNÜN Işığında
Bu da başka bir "vaziyet"
EŞİT haklar istediğimizden yalnız bir hususta feragat edebiliriz: Küfür etmek hususunda...
Çünkü bu hususta bazı iktidar partisi ileri gelenlerinin kendilerine tanıdıkları hak bize de tanınsa idi bile, böyle bir hakseverliği takdir etmekle beraber iktidar sözcüsü gazetenin «muhterem hocamız» diye andığı zat kadar edip insanlar aramızda bulunamıyacağı için, nasıl olsa biz o hakkı lâyıkı ile kullanamazdık.
Fakat küfür etme hakkından başka bütün haklarda ve bütün hakların teminatında, gerek vatandaş gerek parti olarak eşitlik isteriz. Çünkü muhalefet partilerinin üyeleri de iktidar partilerinin üyeleri kadar insandırlar ve Türk vatandaşıdırlar.
İktidar partisi «Biz bir istibdat rejimi kurduk» demedikçe, ondan, kendine tanıdığı bütün hakları ve bütün hak teminatını muhalefet partilerine de tanımasını istemek, normal ve şerefli insanlardaki hakkını arama ve koruma insiyakının tabiî bir sonucu olduğu gibi, aynı zamanda bu, demokratik rejimi bırakmakla aslını inkâr etmiş olacağını açıklamış bir iktidar partisinin samimiliğine ve aslına karşı beslenen bir güven ve saygının da ifadesi sayılmak gerekir.
Gerçi iktidar partisi ileri gelenlerinden bazısı, muhalefet partileri ileri gelenlerinden bazısının bu hakları lâyıkı ile kullanamadıklarını iddia etmektedirer ama, iktidar mevkii bir mahkeme, iktidar mevkiin de bulunanlar da o mevkide bulunmıyanlar için hükümler vermeğe yetkili birer yargıç olmadıklarına göre, böyle iddiaların şahsî birer mütalâa olmaktan öte bir değer taşıması imkânsızdır.
Eğer «Biz bir istibdat rejimi kurduk» deselerdi, onun arkasından, isterlerse «Biz Türk mahkemelerine güvenmiyoruz» da diyebilir ve bazı vatandaşları bazı haklarından yoksun bırakma yetkisini bu mahkemelerden devralabilirlerdi.
Bir istibdat rejiminde de hak mevzuubahs olamıyacağı için kimsenin buna itiraz etmeğe hakkı olmazdı.
Fakat mademki iktidar partisi liderleri ne onu ne bunu diyorlar, öyleyse bizler de, iktidar partisinin samimiliğine ve aslına olduğu gibi, Türk mahkemelerinin de âdilliğine güven besliyen Türk vatandaşları olarak iktidar partisi üyeleriyle eşit haklara ve hak teminatına sahip olmayı istemekte, mahkemeler aksine karar vermedikçe mazur, hattâ haklı görülmeliyiz.
Fakat biz bunları istedikçe, iktidar, insan ve vatandaş haklarındaki ve hakların teminatındaki eşitliği her gün biraz daha azaltıyor.
İktidar eşitliği azalttıkça, tabiatiyle bizim istediğimiz eşitliğin ölçüsü artmış oluyor. O zaman da, istediğimiz iktidarın gözüne her gün biraz daha büyük göründüğü için, tedbir olarak, haklarımız ve hak arama imkânlarımız daha çok kısılıyor.
Ve bu böylece sürüp gidiyor.
Bu nereye kadar böylece sürüp gidecektir?
Ya iktidar «Biz bir istibdat rejimi kurduk» deyinciye, ya da bütün Türk vatandaşlarına ve bu vatandaşların kurduğu bütün partilere eşit haklar ve bu haklar için eşit teminat tanınıncıya kadar!..
Bu ikisinden biri yapılmadıkça, normal ve şerefli insanlar olarak bizim vazifemiz, bütün Türk vatandaşlariyle partileri için eşit haklar ve eşit hak teminatı istemeğe — imkânlar elverdiği kadar — devam etmektir.
İşte muhalefetin «vaziyet» i bundan ibarettir.
Tıpkı «muhterem hocamız» ın basına verdikleri son demeçte iktidarın «vaziyet»' i hakkında söylemiş oldukları gibi,
«Bu vaziyetin herkes tarafından lâyıkîyle anlaşılması ve bilinmesi icabeder.»
Bülent ECEVİT
Bu da başka bir "vaziyet"
EŞİT haklar istediğimizden yalnız bir hususta feragat edebiliriz: Küfür etmek hususunda...
Çünkü bu hususta bazı iktidar partisi ileri gelenlerinin kendilerine tanıdıkları hak bize de tanınsa idi bile, böyle bir hakseverliği takdir etmekle beraber iktidar sözcüsü gazetenin «muhterem hocamız» diye andığı zat kadar edip insanlar aramızda bulunamıyacağı için, nasıl olsa biz o hakkı lâyıkı ile kullanamazdık.
Fakat küfür etme hakkından başka bütün haklarda ve bütün hakların teminatında, gerek vatandaş gerek parti olarak eşitlik isteriz. Çünkü muhalefet partilerinin üyeleri de iktidar partilerinin üyeleri kadar insandırlar ve Türk vatandaşıdırlar.
İktidar partisi «Biz bir istibdat rejimi kurduk» demedikçe, ondan, kendine tanıdığı bütün hakları ve bütün hak teminatını muhalefet partilerine de tanımasını istemek, normal ve şerefli insanlardaki hakkını arama ve koruma insiyakının tabiî bir sonucu olduğu gibi, aynı zamanda bu, demokratik rejimi bırakmakla aslını inkâr etmiş olacağını açıklamış bir iktidar partisinin samimiliğine ve aslına karşı beslenen bir güven ve saygının da ifadesi sayılmak gerekir.
Gerçi iktidar partisi ileri gelenlerinden bazısı, muhalefet partileri ileri gelenlerinden bazısının bu hakları lâyıkı ile kullanamadıklarını iddia etmektedirer ama, iktidar mevkii bir mahkeme, iktidar mevkiin de bulunanlar da o mevkide bulunmıyanlar için hükümler vermeğe yetkili birer yargıç olmadıklarına göre, böyle iddiaların şahsî birer mütalâa olmaktan öte bir değer taşıması imkânsızdır.
Eğer «Biz bir istibdat rejimi kurduk» deselerdi, onun arkasından, isterlerse «Biz Türk mahkemelerine güvenmiyoruz» da diyebilir ve bazı vatandaşları bazı haklarından yoksun bırakma yetkisini bu mahkemelerden devralabilirlerdi.
Bir istibdat rejiminde de hak mevzuubahs olamıyacağı için kimsenin buna itiraz etmeğe hakkı olmazdı.
Fakat mademki iktidar partisi liderleri ne onu ne bunu diyorlar, öyleyse bizler de, iktidar partisinin samimiliğine ve aslına olduğu gibi, Türk mahkemelerinin de âdilliğine güven besliyen Türk vatandaşları olarak iktidar partisi üyeleriyle eşit haklara ve hak teminatına sahip olmayı istemekte, mahkemeler aksine karar vermedikçe mazur, hattâ haklı görülmeliyiz.
Fakat biz bunları istedikçe, iktidar, insan ve vatandaş haklarındaki ve hakların teminatındaki eşitliği her gün biraz daha azaltıyor.
İktidar eşitliği azalttıkça, tabiatiyle bizim istediğimiz eşitliğin ölçüsü artmış oluyor. O zaman da, istediğimiz iktidarın gözüne her gün biraz daha büyük göründüğü için, tedbir olarak, haklarımız ve hak arama imkânlarımız daha çok kısılıyor.
Ve bu böylece sürüp gidiyor.
Bu nereye kadar böylece sürüp gidecektir?
Ya iktidar «Biz bir istibdat rejimi kurduk» deyinciye, ya da bütün Türk vatandaşlarına ve bu vatandaşların kurduğu bütün partilere eşit haklar ve bu haklar için eşit teminat tanınıncıya kadar!..
Bu ikisinden biri yapılmadıkça, normal ve şerefli insanlar olarak bizim vazifemiz, bütün Türk vatandaşlariyle partileri için eşit haklar ve eşit hak teminatı istemeğe — imkânlar elverdiği kadar — devam etmektir.
İşte muhalefetin «vaziyet» i bundan ibarettir.
Tıpkı «muhterem hocamız» ın basına verdikleri son demeçte iktidarın «vaziyet»' i hakkında söylemiş oldukları gibi,
«Bu vaziyetin herkes tarafından lâyıkîyle anlaşılması ve bilinmesi icabeder.»
Bülent ECEVİT
Collection
Citation
“Bu da Başka Bir "Vaziyet",” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/447.