Copların Kudreti
Başlık:
Copların Kudreti
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11726, s. 1
Tarih:
1955-08-15
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
GÜNÜN Işığında
Copların kudreti
Türkiye'de demokrasi, hürriyet, insan haklarına ve insan onuruna saygı, bunlardan en çok faydalanarak iktidar mevkiine girmiş olanlarca ortadan kaldırıldı.
Muhalefeti «vatan haini» ilân eden iktidarın her halde muhalefetten daha tarafsız bir müşahit sayacağı dost memleketler basınında bile, artık Türkiye'den bir «demokratik memleket» diye bahsedilmez oldu.
Bu memleketler basınının Türkiye ile yakından ilgilenmesine başlıca sebep, hür dünya için yeni bir ümit ışığı yakarcasına girişmiş olduğumuz demokrasi hareketiydi.
Fakat şimdi, bazı yabancı gazete ve ajanslar, basının sansürlü olduğu memleketlerde bile az rastlanacak kadar ağır muamelelere maruz kalan mümessillerini bütün bütün memleketimizden çektiler.
Bundan böyle iktidar Zonguldak'taki ve Sinop'taki gibi hâdiselerin dış basında uyandırabileceği yankıları düşünmemekte haklıdır.
Çünkü nasıl olsa iş işten geçmiş, Batı dünyasının demokrasi tecrübemize olan inancı, bir daha kolay kolay canlandırılamıyacak şekilde yıkılmıştır.
Bundan böyle bizim o dünya içindeki mevkiimiz, Kuzey Atlantik Paktı metninin başın da belirtildiği gibi.
«Demokrasi, fert hürriyeti ve kanun hâkimiyeti ilkeleri üstüne kurulu bir hürriyet müşterek miras ve medeniyeti koruma»
azmine değil, olsa olsa, geo -politik durumumuzun bugünlük bize sağladığı geçici avantajlara dayanmaktadır.
Demokrasi hareketi, Batı medeniyetinin bir üyesi olabilmek gayesiyle açtığımız devrimcilik çığırında bizi gayemize ulaştıracak son ve en önemli merhale idi. Bu merhaleye ulaşmışken şimdi büyük bir hızla geri dönüyoruz.
Demokrasiyi bir prensip olarak reddetmek, yahut demokratik bir rejim kurmağa hiç teşebbüs etmemek, Batı dünyasında bile şartlara göre hoş görülebilen bir şeydir. Acı olan, demokratik bir rejim kurmağa teşebbüs edip bütün hür dünyanın saygı ve takdir duygularını üstüne çektikten sonra, bu teşebbüsün tam bir başarısızlıkla sona ermesidir.
Tek tesellimiz, bu başarısızlıktan bütün bir milletin, hattâ bütün bir iktidar partisinin değil, sadece, demokratik bir idare başında bulundukları halde bu nimetten istifade edemiyen birkaç kişinin sorumlu olduğu inancıdır.
Tek tesellimiz bu olduğu gibi ,ilerisi için tek ümidimiz de bundan doğuyor. Bugün Türkiye'de iktidar mevkiini işgal edenlerin kudreti, çağdaş diktatörlüklerde görüldüğü tarzda geniş kitleleri kalkındırmak gibi bir hizmet temeline değil, ancak, birkaç gündür vatandaş omuzlarında duyulan polis coplarına dayanmaktadır.
İktidar partisi genel başkan vekilinin son basın toplantısında bahsettiği «kudret» ten de bunun kastedilmiş olduğunda, son hâdiseler şüpheye yer bırakmamış olsa gerektir.
Bülent ECEVİT
Copların kudreti
Türkiye'de demokrasi, hürriyet, insan haklarına ve insan onuruna saygı, bunlardan en çok faydalanarak iktidar mevkiine girmiş olanlarca ortadan kaldırıldı.
Muhalefeti «vatan haini» ilân eden iktidarın her halde muhalefetten daha tarafsız bir müşahit sayacağı dost memleketler basınında bile, artık Türkiye'den bir «demokratik memleket» diye bahsedilmez oldu.
Bu memleketler basınının Türkiye ile yakından ilgilenmesine başlıca sebep, hür dünya için yeni bir ümit ışığı yakarcasına girişmiş olduğumuz demokrasi hareketiydi.
Fakat şimdi, bazı yabancı gazete ve ajanslar, basının sansürlü olduğu memleketlerde bile az rastlanacak kadar ağır muamelelere maruz kalan mümessillerini bütün bütün memleketimizden çektiler.
Bundan böyle iktidar Zonguldak'taki ve Sinop'taki gibi hâdiselerin dış basında uyandırabileceği yankıları düşünmemekte haklıdır.
Çünkü nasıl olsa iş işten geçmiş, Batı dünyasının demokrasi tecrübemize olan inancı, bir daha kolay kolay canlandırılamıyacak şekilde yıkılmıştır.
Bundan böyle bizim o dünya içindeki mevkiimiz, Kuzey Atlantik Paktı metninin başın da belirtildiği gibi.
«Demokrasi, fert hürriyeti ve kanun hâkimiyeti ilkeleri üstüne kurulu bir hürriyet müşterek miras ve medeniyeti koruma»
azmine değil, olsa olsa, geo -politik durumumuzun bugünlük bize sağladığı geçici avantajlara dayanmaktadır.
Demokrasi hareketi, Batı medeniyetinin bir üyesi olabilmek gayesiyle açtığımız devrimcilik çığırında bizi gayemize ulaştıracak son ve en önemli merhale idi. Bu merhaleye ulaşmışken şimdi büyük bir hızla geri dönüyoruz.
Demokrasiyi bir prensip olarak reddetmek, yahut demokratik bir rejim kurmağa hiç teşebbüs etmemek, Batı dünyasında bile şartlara göre hoş görülebilen bir şeydir. Acı olan, demokratik bir rejim kurmağa teşebbüs edip bütün hür dünyanın saygı ve takdir duygularını üstüne çektikten sonra, bu teşebbüsün tam bir başarısızlıkla sona ermesidir.
Tek tesellimiz, bu başarısızlıktan bütün bir milletin, hattâ bütün bir iktidar partisinin değil, sadece, demokratik bir idare başında bulundukları halde bu nimetten istifade edemiyen birkaç kişinin sorumlu olduğu inancıdır.
Tek tesellimiz bu olduğu gibi ,ilerisi için tek ümidimiz de bundan doğuyor. Bugün Türkiye'de iktidar mevkiini işgal edenlerin kudreti, çağdaş diktatörlüklerde görüldüğü tarzda geniş kitleleri kalkındırmak gibi bir hizmet temeline değil, ancak, birkaç gündür vatandaş omuzlarında duyulan polis coplarına dayanmaktadır.
İktidar partisi genel başkan vekilinin son basın toplantısında bahsettiği «kudret» ten de bunun kastedilmiş olduğunda, son hâdiseler şüpheye yer bırakmamış olsa gerektir.
Bülent ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Copların Kudreti,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 24 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/445 ulaşıldı.