Demokrat Parti Zafer Yolunda
Başlık:
Demokrat Parti Zafer Yolunda
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11718, s. 1
Tarih:
1955-08-07
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
GÜNÜN Işığında
Demokrat Parti zafer yolunda
EĞER son zamanlarda her türlü baskıya rağmen ortaya çıkabilen belirtilerin hepsi de aldatıcı değilse, Demokrat Parti, 1950 de kendini iktidar mevkiine getirmiş olan itibarını artık bütün bütün kaybetmiştir. Şüphesiz, D. P. İktidarının ilerigelenleri de bunu bilmektedirler. Bilmeselerdi, partiler arasındaki eşit mücadele imkânlarının ortadan kaldırılmasına son aylarda olduğu kadar önem ve hız vermezlerdi.
Ekonomik durum, Hükümeti, mahallî seçimlerin yaklaştığı bir sırada bile birçok hayatî istihlâk maddelerine ve halk hizmetlerine büyük zamlar yapmıya ve memleketin ticaret hayatındaki devlet kontrolünü, ancak harb ve seferberlik hallerinde başvurulabileceği kanunda belirtilmiş tedbirlerle sıkılaştırmaya mecbur edecek kadar bozulmuştur.
D. P. liderleri sözlerine güvenmenin imkânsızlığını gösteren delilleri birbiri ardından ortaya koymakla, bundan böyle halk oyuna inandırıcı tek bir söz söyleyemiyecek bir duruma gelmişlerdir.
Rakiplerine karşı iyi niyetten ne kadar yoksun olduklarını gösteren söz ve hareketleriyle siyasi huzurun, başarıya ulaştıramadıkları teşebbüslerin çokluğu ile de kalkınma ve refahın artık kendilerinden beklenemiyeceğini, bir daha silinmesi güç bir inanç olarak herkesin zihnine yerleştirmişlerdir.
İtibarı bu kadar düşmüş bir partinin, kendini, eşit imkânlarla seçim mücadelesine girebilecek bir durumda görmemesi pek tabii idi.
Fakat hoşnutsuzluk, mücadele imkânlarından her türlü eşitliğin kanunlarla kaldırılmasını bile yetersiz bir tedbir durumunda bırakacak kadar artıyordu.
Onun için, Demokrat Parti iktidarı, partiler arasında mücadele imkânları bakımındon eşitliği yok eden kanunî tedbirleri uygulamakla yetinmedi, eşitlik gözetilmeden yapılacak bir mücadeleyi bile imkânsız hale getirmek için, kanun dışı tedbirlere başvurmağa başladı. O arada, muhalefet partilerinin meşru toplantılarını polis zoruyla dağıtmak, buna rağmen yapılmak istenen başka toplantıları sebep göstermeksizin yasak etmek, muhalefet mensuplarına en ağır hakaret ve tehditlerde bulunmak gibi baskı yollarına saptı.
Bütün bunlardan maksadın ne olduğu belli idi:
Demokrat Parti kendini, rakîplerinin en zor şartlar altında bile katılacakları bir seçimden muzaffer çıkabilecek bir durumda görmediği; fakat daha fazla geri bırakılmayacak kadar geciktirilmiş seçimlere girmekten kaçınmasına da iktidarda bulunuşu engel olduğu; ve bütün bunların üstünde, demokratik rejimlerde her partinin olağan karşılaması gereken bir yenilgiyi kabule de liderlerinin zihniyeti elvermediği için, muhalefet partilerini seçimlere girmekten vazgeçirmek istiyordu.
Hareketlerini kendi çıkardığı kanunlarla bile sınırlı görmediğinden bunu yapmak elindeydi.
Böylelikle D. P. rakipsiz olarak girdiği seçimlerden muzaffer çıkabilecekti. Bu parti için artık zaferin başka bir yolu kalmamıştı. Bu zafer üstüne, başka hiç kimseyi olmasa da kendini aldatmak bahasına, daha en az 3 yıl iktidar mevkiinde eski itibarının hayali ile avunabilecekti.
Gerek C. H. P. gerek C. M. P., mahallî seçimlere girmemek için aldıkları kararla, Demokrat Parti'ye işte bu fırsatı vermişlerdir.
Bu, hiç şüphesiz, kendine güvenen bir partinin kullanmıya özeneceği bir fırsattır.
Fakat demokratik rejimi yürütmekten vazgeçtiğini açıkça itiraz bile edemiyecek kadar samimiyetsiz bir iktidar partisinin, bu fırsatı büyük bir sevinçle, üstelik rakîplerinin kendisine istediği fırsatı vermiş olmalarını da onlar aleyhinde istismara kalkışacak kadar büyük bir kadirbilmezlikle kullanacağından kimsenin şüphesi yoktur.
Güle güle kullansın, çünkü tek başına gireceği bu seçimlerin kendisini ulaştıracağı zaferde başka hiçbir siyasi partinin gözü kalmıyacaktır.
Bülend ECEVİT
Demokrat Parti zafer yolunda
EĞER son zamanlarda her türlü baskıya rağmen ortaya çıkabilen belirtilerin hepsi de aldatıcı değilse, Demokrat Parti, 1950 de kendini iktidar mevkiine getirmiş olan itibarını artık bütün bütün kaybetmiştir. Şüphesiz, D. P. İktidarının ilerigelenleri de bunu bilmektedirler. Bilmeselerdi, partiler arasındaki eşit mücadele imkânlarının ortadan kaldırılmasına son aylarda olduğu kadar önem ve hız vermezlerdi.
Ekonomik durum, Hükümeti, mahallî seçimlerin yaklaştığı bir sırada bile birçok hayatî istihlâk maddelerine ve halk hizmetlerine büyük zamlar yapmıya ve memleketin ticaret hayatındaki devlet kontrolünü, ancak harb ve seferberlik hallerinde başvurulabileceği kanunda belirtilmiş tedbirlerle sıkılaştırmaya mecbur edecek kadar bozulmuştur.
D. P. liderleri sözlerine güvenmenin imkânsızlığını gösteren delilleri birbiri ardından ortaya koymakla, bundan böyle halk oyuna inandırıcı tek bir söz söyleyemiyecek bir duruma gelmişlerdir.
Rakiplerine karşı iyi niyetten ne kadar yoksun olduklarını gösteren söz ve hareketleriyle siyasi huzurun, başarıya ulaştıramadıkları teşebbüslerin çokluğu ile de kalkınma ve refahın artık kendilerinden beklenemiyeceğini, bir daha silinmesi güç bir inanç olarak herkesin zihnine yerleştirmişlerdir.
İtibarı bu kadar düşmüş bir partinin, kendini, eşit imkânlarla seçim mücadelesine girebilecek bir durumda görmemesi pek tabii idi.
Fakat hoşnutsuzluk, mücadele imkânlarından her türlü eşitliğin kanunlarla kaldırılmasını bile yetersiz bir tedbir durumunda bırakacak kadar artıyordu.
Onun için, Demokrat Parti iktidarı, partiler arasında mücadele imkânları bakımındon eşitliği yok eden kanunî tedbirleri uygulamakla yetinmedi, eşitlik gözetilmeden yapılacak bir mücadeleyi bile imkânsız hale getirmek için, kanun dışı tedbirlere başvurmağa başladı. O arada, muhalefet partilerinin meşru toplantılarını polis zoruyla dağıtmak, buna rağmen yapılmak istenen başka toplantıları sebep göstermeksizin yasak etmek, muhalefet mensuplarına en ağır hakaret ve tehditlerde bulunmak gibi baskı yollarına saptı.
Bütün bunlardan maksadın ne olduğu belli idi:
Demokrat Parti kendini, rakîplerinin en zor şartlar altında bile katılacakları bir seçimden muzaffer çıkabilecek bir durumda görmediği; fakat daha fazla geri bırakılmayacak kadar geciktirilmiş seçimlere girmekten kaçınmasına da iktidarda bulunuşu engel olduğu; ve bütün bunların üstünde, demokratik rejimlerde her partinin olağan karşılaması gereken bir yenilgiyi kabule de liderlerinin zihniyeti elvermediği için, muhalefet partilerini seçimlere girmekten vazgeçirmek istiyordu.
Hareketlerini kendi çıkardığı kanunlarla bile sınırlı görmediğinden bunu yapmak elindeydi.
Böylelikle D. P. rakipsiz olarak girdiği seçimlerden muzaffer çıkabilecekti. Bu parti için artık zaferin başka bir yolu kalmamıştı. Bu zafer üstüne, başka hiç kimseyi olmasa da kendini aldatmak bahasına, daha en az 3 yıl iktidar mevkiinde eski itibarının hayali ile avunabilecekti.
Gerek C. H. P. gerek C. M. P., mahallî seçimlere girmemek için aldıkları kararla, Demokrat Parti'ye işte bu fırsatı vermişlerdir.
Bu, hiç şüphesiz, kendine güvenen bir partinin kullanmıya özeneceği bir fırsattır.
Fakat demokratik rejimi yürütmekten vazgeçtiğini açıkça itiraz bile edemiyecek kadar samimiyetsiz bir iktidar partisinin, bu fırsatı büyük bir sevinçle, üstelik rakîplerinin kendisine istediği fırsatı vermiş olmalarını da onlar aleyhinde istismara kalkışacak kadar büyük bir kadirbilmezlikle kullanacağından kimsenin şüphesi yoktur.
Güle güle kullansın, çünkü tek başına gireceği bu seçimlerin kendisini ulaştıracağı zaferde başka hiçbir siyasi partinin gözü kalmıyacaktır.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Demokrat Parti Zafer Yolunda,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 23 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/437 ulaşıldı.