Meslekler ve İnsanlar
Başlık:
Meslekler ve İnsanlar
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11714, s. 1
Tarih:
1955-08-03
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
GÜNÜN Işığında
Meslekler ve insanlar
AVRUPA'da uzun yıllar geçirmiş bir zat, Kanada'ya göç etmeyi kuran bir tanıdığa anlatıyordu:
-Aman gidilir mi hiç Kanada'ya!... Gerçi güzel yermiş, zengin yermiş, imkânları çok bolmuş ama, göçmenler için bazan da pek ağır şartları var.
-Ne gibi?
-Meselâ benim tanıdığım bir Macar kadın vardı. Bu kadın bilgindi, kimya profesörü idi. Kanada'ya yerleşmek istedi. Kabul ettiler, ama şöyle de bir şart koştular: Kendi sahasiyle ilgii bir işe girmeden önce 6 ay hizmetçilik edecekmiş!... Böyle şey olur mu? Bir bilgin, bir kimya profesörü hizmetçilik eder mi?
Daha milyonlarca aydın ve olgun Avrupalının böyle düşüneceğine, böyle bir şart karşısında isyan edeceğine şüphe yoktur.
Ve işte biraz da milyonlarca Avrupalı böyle düşündüğü içindir ki Avrupa, kendinden kaçıp giden insanların kurduğu Birleşik Amerika ile Kanada'nın bu kadar gerisinde kalmış, onların yardımına muhtaç hale gelmiştir.
Avrupa'da hizmetçi hizmetçi, garson garson, mühendis mühendistir. Toplum içinde hepsinin duracağı yer bir daire ile sınırlanmıştır. Bu dairenin dışına adım atmak bazı yerlerde güç bazı yerlerle ise hemen hemen imkânsızdır.
Gerçi Avrupa'nın Türkiye'den ötesinde hiç kimse kendinden bir «aşağı mevki» dekine oğlum diye, kızım diye, sen diye hitabetmez ama, orada da herkes mevkiler, işler, sosyal çevreler arasında bizdeki kadar, bazan bizdekinden de çok ayrılık gözetir.
Eğer Kanada, Avrupa kıtasından göç edecek bir kimya profesörü hanıma önce 6 ay hizmetçilik ettirirse, bu, insan olarak bir kimya profesörü hanımla bir hizmetçi hanım arasında ayrılık gözetmemeyi ona öğretmek için olmalıdır.
Birleşik Amerika da, Kanada da, insanların geçmişlerinden, sosyal çevrelerinin alınlarına yapıştırdığı etiketten, bütün unvan ve payelerden soyunup, kendi kişilikleriyle ortada kaldıkları ve sırf kendi kaabiliyetlerine güvenerek hayata atıldıkları memleketlerdir.
İnsanlar arasında ne sertleşmiş sınıf duvarları ne de nesillerin meydana getirdiği görgü ayrılıkları vardır.
Herkesin önündeki imkânlar birdir. Onun için de herkes bütün verimiyle çalışır. Bu iki memlekette, kaybolmuş, frrsat bulup da ortaya çıkamamış değerlerden bahsedilemez.
Biz daha Batılı hayatımızın başındayız. Gerçi meslekler arasında ayrılık gözetmek bize de kendi geçmişimizden, Osmanlı devrinden kalmıştır ama, bu miras arasında ne sertleşmiş sınıf duvarları ne de nesillerin meydana getirdiği görgü ayrılıkları vardır. Bunlar bize sonradan, Avrupa ile temas ettikçe, birer özenti olarak geçmeye başlamıştır. Ve özenti olduğu, köksüz olduğu için de, bizde, Avrupa'da olduğundan daha çirkin, daha yakışıksız durmaktadır.
Bizim gibi, bütün gücünü seferber etmek zorunda olan bir millet, fertlerinin toplum içindeki yerlerini mesleklere ve sosyal çevrelere göre sınırlıyarak verimlerinden kısmayı göze alamaz.
Avrupa'nın çökmekte olan geri müesseselerinin cazibesinden kurtulup, Yeni Dünyada bunların yerine geçen ve şimdi Avrupa'ya da örnek olmaya başlıyan diri, verimli müesseselere özenmeliyiz.
Madem Batılı hayatımızın daha başındayız, Batının sağlam, genç, yaşama gücü olan müesseselerini kendimize örnek tutabilmek, hiç değilse yeni nesillere örnek gösterebilmek için geç kalmış sayılmayız.
Bülend ECEVİT
Meslekler ve insanlar
AVRUPA'da uzun yıllar geçirmiş bir zat, Kanada'ya göç etmeyi kuran bir tanıdığa anlatıyordu:
-Aman gidilir mi hiç Kanada'ya!... Gerçi güzel yermiş, zengin yermiş, imkânları çok bolmuş ama, göçmenler için bazan da pek ağır şartları var.
-Ne gibi?
-Meselâ benim tanıdığım bir Macar kadın vardı. Bu kadın bilgindi, kimya profesörü idi. Kanada'ya yerleşmek istedi. Kabul ettiler, ama şöyle de bir şart koştular: Kendi sahasiyle ilgii bir işe girmeden önce 6 ay hizmetçilik edecekmiş!... Böyle şey olur mu? Bir bilgin, bir kimya profesörü hizmetçilik eder mi?
Daha milyonlarca aydın ve olgun Avrupalının böyle düşüneceğine, böyle bir şart karşısında isyan edeceğine şüphe yoktur.
Ve işte biraz da milyonlarca Avrupalı böyle düşündüğü içindir ki Avrupa, kendinden kaçıp giden insanların kurduğu Birleşik Amerika ile Kanada'nın bu kadar gerisinde kalmış, onların yardımına muhtaç hale gelmiştir.
Avrupa'da hizmetçi hizmetçi, garson garson, mühendis mühendistir. Toplum içinde hepsinin duracağı yer bir daire ile sınırlanmıştır. Bu dairenin dışına adım atmak bazı yerlerde güç bazı yerlerle ise hemen hemen imkânsızdır.
Gerçi Avrupa'nın Türkiye'den ötesinde hiç kimse kendinden bir «aşağı mevki» dekine oğlum diye, kızım diye, sen diye hitabetmez ama, orada da herkes mevkiler, işler, sosyal çevreler arasında bizdeki kadar, bazan bizdekinden de çok ayrılık gözetir.
Eğer Kanada, Avrupa kıtasından göç edecek bir kimya profesörü hanıma önce 6 ay hizmetçilik ettirirse, bu, insan olarak bir kimya profesörü hanımla bir hizmetçi hanım arasında ayrılık gözetmemeyi ona öğretmek için olmalıdır.
Birleşik Amerika da, Kanada da, insanların geçmişlerinden, sosyal çevrelerinin alınlarına yapıştırdığı etiketten, bütün unvan ve payelerden soyunup, kendi kişilikleriyle ortada kaldıkları ve sırf kendi kaabiliyetlerine güvenerek hayata atıldıkları memleketlerdir.
İnsanlar arasında ne sertleşmiş sınıf duvarları ne de nesillerin meydana getirdiği görgü ayrılıkları vardır.
Herkesin önündeki imkânlar birdir. Onun için de herkes bütün verimiyle çalışır. Bu iki memlekette, kaybolmuş, frrsat bulup da ortaya çıkamamış değerlerden bahsedilemez.
Biz daha Batılı hayatımızın başındayız. Gerçi meslekler arasında ayrılık gözetmek bize de kendi geçmişimizden, Osmanlı devrinden kalmıştır ama, bu miras arasında ne sertleşmiş sınıf duvarları ne de nesillerin meydana getirdiği görgü ayrılıkları vardır. Bunlar bize sonradan, Avrupa ile temas ettikçe, birer özenti olarak geçmeye başlamıştır. Ve özenti olduğu, köksüz olduğu için de, bizde, Avrupa'da olduğundan daha çirkin, daha yakışıksız durmaktadır.
Bizim gibi, bütün gücünü seferber etmek zorunda olan bir millet, fertlerinin toplum içindeki yerlerini mesleklere ve sosyal çevrelere göre sınırlıyarak verimlerinden kısmayı göze alamaz.
Avrupa'nın çökmekte olan geri müesseselerinin cazibesinden kurtulup, Yeni Dünyada bunların yerine geçen ve şimdi Avrupa'ya da örnek olmaya başlıyan diri, verimli müesseselere özenmeliyiz.
Madem Batılı hayatımızın daha başındayız, Batının sağlam, genç, yaşama gücü olan müesseselerini kendimize örnek tutabilmek, hiç değilse yeni nesillere örnek gösterebilmek için geç kalmış sayılmayız.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“Meslekler ve İnsanlar,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Aralık 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/433 ulaşıldı.