"İktisadî Sömürge" Nasıl Olunur?
Başlık:
"İktisadî Sömürge" Nasıl Olunur?
Kaynak:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11704, s. 1
Tarih:
1955-07-21
Lokasyon:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Metin:
GÜNÜN Işığında
"Iktisadî sömürge" nasıl olunur?
Lokantada yemeğimizi türkçe ısmarlamak istedik ama, siparişimizi bu dille alacak kimse yoktu. Hem garsonlar türkçe konuşan müşterilerle ilgilenmiyorlardı.
«Kapıdaki müstahdemlerle de türkçe konuşacak olduk, bize, sanki bir sömürgenin yerlileriymişiz gibi muamele ettiler.»
Bu sözleri, iyi türkçe bilen ve Türkiye'de sokağa çıktıkları zaman bu memleketin dilini konuşmak inceliğini gösteren, Türk dostu, nazik bir yabancı diplomatla eşi söylüyorlardı.
Türkçe konuştukları için kapıcılarından sömürge yerlisi gibi muamele gördükleri yer, bildiniz elbette, İstanbul'un Hilton Otelidir.
Hilton bahsi (Avara Mu) şarkısı kadar can sıktı artık. Bütün konular tükense Hilton'a dair yazarak istemezdim.
Ama yabancı dostlarımızın anlattıkları üstüne, bu bir borç oldu.
Benim yetişmediğim, fakat büyüklerimden acı acı bahsini dinlediğim bir işgal devri İstanbul'u varmış. O yıllarda da bu şehirde, Türklerin ve türkçeden başka dil bilmiyenlerin hor görüldükleri, sömürge yerlisi muamelesi gördükleri yerler varmış.
Fakat onlar işgal yılları idi ve o yıllarda İstanbul gerçekten bir sömürge sayılırdı.
Şimdi basın konferansında Başbakan, gazetecilere Türkiye'nin "iktisadî sömürge" olmaktan kurtulması yollarını anlatırken, İstanbul'da gene "iktisadî sömürge" liğin başlangıcı sayılabilecek durumlar ortaya çıkması gariptir.
Bugüne kadar, yabancılardan Türk parası kabul etmiyen İstanbullu satıcı ve şoförleri duyardık.
Şimdi de müşterilerle türkçe konuşmıyan otel ve garson kapıcıları...
Eğer kendi en büyük şehrimizde kendi dilimizle yemek ısmarlanamamasını, kendi paramızla alış veriş edilememesini göze alacak kadar yabancı parasına muhtaç hale geldi isek, devlet adamlarımız, «iktisadî sömürge» olmaktan kurtulmak için ne gibi âcil tedbirler düşündüklerini, kapalı toplantılarda yalnız kendi beğendikleri gazetecilere değil, bütün Türk halkına açıklamalıdıriar.
Yok eğer böyle bir şey varit değilse, 502 yıldır bizim olan İstanbul şehrinde türkçeyi geçer dil, Türk parasını geçer akça olmaktan çıkarmak istiyenlere karşı tedbir almalıdırlar.
İstanbul'da Türk parasiyle alış veriş edemediklerinden dert yanan yaabncı turistlerden sonra, şimdi de İstanbulda türkçe yemek ısmarlıyamadıklarını, türkçe konuşunca sömürge yerlisi gibi muamele gördüklerini anlatan yabancılarla karşılaşmak, acıdır.
Bülend ECEVİT
"Iktisadî sömürge" nasıl olunur?
Lokantada yemeğimizi türkçe ısmarlamak istedik ama, siparişimizi bu dille alacak kimse yoktu. Hem garsonlar türkçe konuşan müşterilerle ilgilenmiyorlardı.
«Kapıdaki müstahdemlerle de türkçe konuşacak olduk, bize, sanki bir sömürgenin yerlileriymişiz gibi muamele ettiler.»
Bu sözleri, iyi türkçe bilen ve Türkiye'de sokağa çıktıkları zaman bu memleketin dilini konuşmak inceliğini gösteren, Türk dostu, nazik bir yabancı diplomatla eşi söylüyorlardı.
Türkçe konuştukları için kapıcılarından sömürge yerlisi gibi muamele gördükleri yer, bildiniz elbette, İstanbul'un Hilton Otelidir.
Hilton bahsi (Avara Mu) şarkısı kadar can sıktı artık. Bütün konular tükense Hilton'a dair yazarak istemezdim.
Ama yabancı dostlarımızın anlattıkları üstüne, bu bir borç oldu.
Benim yetişmediğim, fakat büyüklerimden acı acı bahsini dinlediğim bir işgal devri İstanbul'u varmış. O yıllarda da bu şehirde, Türklerin ve türkçeden başka dil bilmiyenlerin hor görüldükleri, sömürge yerlisi muamelesi gördükleri yerler varmış.
Fakat onlar işgal yılları idi ve o yıllarda İstanbul gerçekten bir sömürge sayılırdı.
Şimdi basın konferansında Başbakan, gazetecilere Türkiye'nin "iktisadî sömürge" olmaktan kurtulması yollarını anlatırken, İstanbul'da gene "iktisadî sömürge" liğin başlangıcı sayılabilecek durumlar ortaya çıkması gariptir.
Bugüne kadar, yabancılardan Türk parası kabul etmiyen İstanbullu satıcı ve şoförleri duyardık.
Şimdi de müşterilerle türkçe konuşmıyan otel ve garson kapıcıları...
Eğer kendi en büyük şehrimizde kendi dilimizle yemek ısmarlanamamasını, kendi paramızla alış veriş edilememesini göze alacak kadar yabancı parasına muhtaç hale geldi isek, devlet adamlarımız, «iktisadî sömürge» olmaktan kurtulmak için ne gibi âcil tedbirler düşündüklerini, kapalı toplantılarda yalnız kendi beğendikleri gazetecilere değil, bütün Türk halkına açıklamalıdıriar.
Yok eğer böyle bir şey varit değilse, 502 yıldır bizim olan İstanbul şehrinde türkçeyi geçer dil, Türk parasını geçer akça olmaktan çıkarmak istiyenlere karşı tedbir almalıdırlar.
İstanbul'da Türk parasiyle alış veriş edemediklerinden dert yanan yaabncı turistlerden sonra, şimdi de İstanbulda türkçe yemek ısmarlıyamadıklarını, türkçe konuşunca sömürge yerlisi gibi muamele gördüklerini anlatan yabancılarla karşılaşmak, acıdır.
Bülend ECEVİT
Koleksiyon
Alıntı
“"İktisadî Sömürge" Nasıl Olunur?,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 22 Kasım 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/423 ulaşıldı.