GREV...
Title:
GREV...
Source:
Ulus, "Günün Işığında", Sayı: 11702, s. 1
Date:
1955-07-19
Location:
Atatürk Kitaplığı, 152/29
Text:
GÜNÜN Işığında
GREV...
GREV, bir memleketin iktisadi ve içtimai istikrarı için tehlike teşkil edermiş...
Etsin!
İnsan haklarının ve insanlık onurunun korunması, bir memleketin iktisadi ve içtimai istikrarından daha önemlidir.
Makbul olan, insan hakları üzerine kurulu bir istikrardır.
Yoksa, Sovyet Rusya'daki istikrarla Britanya'dakl istikrar arasında hiçbir ayrılık gözetmemek gerekirdi.
Ben bir köle gibi yaşıyacak olduktan sonra memleketimde istikrar olmuş, bana ne?
İktisadi ve içtimai istikrar, iç ve dış güvenlik, millî birlik, ves., gibi alkışlık sözler, çoğu zaman, kütleyi uyuşturmak, avutmak, yahut körükörüne sürüklemek için kullanılan sözlerdir.
Bağımsız bir memlekete şüphesiz bunlar da lâzımdır. Ama insan haklarından ve insanlık onurundan önde tutulmamak şartiyle!.
Bütün o alkışlık kavramların en kolaylıkla gerçekleştirilebildiği yerler, totaliter ülkelerdir.
İnsana her şeyin üstünde değer veren rejimlerde ise böyle kavramlar ikinci plânda kalır.
*
Sovyet Rusya komşumuzmuş da, biz işçiye grev hakkı tanırsak işçilerimiz arasına ajanlarını sokarak bu hakkı istismar edermiş...
Etsin!
Bütün batı ülkelerinde de yapmıyor mu bunu? Ama oralarda kimse çıkıp da, komünist ajanları tarafından istismar edildi diye grev müessesesesini ortadan kaldırmayı düşünmüyor.
Grev, bu endüstri çağında, hür memleketlerdeki işçinin haklarını ve insanlık onurunu korumak için şart sayılan bir müessesedir.
Ben komünist rejime, her şeyden önce, insan haklarına saygı göstermediği için düşmanım. Kendimi ona karşı koruyacağım diye ben de insan haklarını saymaz olursam, benim komünist rejime düşmanlığımın ne mânası kalır?
*
Bizim işçimiz cahilmiş, eline grev hakkı gibi tehlikeli bir hak verilirse onu nasıl kullanacağını bilemezmiş...
Batının endüstri memleketlerinde işçiler grev hakkını aldıkları zaman bilgin mi idiler? Şimdi bilgin midirler?
Bir şeyin nasıl kullanılacağı, kullana kullana öğrenilir. Makinanın da öyle, grevin de öyle...
Belki daha 50 yıl beklesek de işçilerimiz grev hakkını mükemmel bir şekilde kullanacak seviyeye gelemiyebilirler. Ama grev hakkı bugün verilse, birkaç yıla kalmadan işçilerimiz bu hakkı, İngiliz yahut Amerikalı işçiler kadar iyi kullanmasını öğrenirler.
Hem, işi makinayla ilgili bir insan, bir hadden daha cahil olamaz. Olsa, makina kullanamaz... O hadden daha cahil olmıyan bir insan da, grev hakkını kullanabilecek kadar bilgili ve uyanık demektir.
*
İnsan hakkına ve insanlık onuruna her şeyden üstün değer veren rejimlerde işçiye grev hakkı tanımaktan kaçınmanın özrü yoktur.
Hele işçiden grev hakkını sakınan idare, memleketi liberal bir ekonomi düzeni içinde endüstrileştirmek iddiasında olan bir idare ise, o idarenin iyiniyetinden, yahut kendine güveninden şüphe edilir.
Bir de bu, grev hakkını tanımak vaadiyle işçilerden oy alıp iktidara gelmiş bir partiyi temsil eden bir idare olursa, o idarenin iyiniyetinden, kendine güveninden şüphe etmek gibi sözler hafif bile kalır.
Bülend ECEVİT
GREV...
GREV, bir memleketin iktisadi ve içtimai istikrarı için tehlike teşkil edermiş...
Etsin!
İnsan haklarının ve insanlık onurunun korunması, bir memleketin iktisadi ve içtimai istikrarından daha önemlidir.
Makbul olan, insan hakları üzerine kurulu bir istikrardır.
Yoksa, Sovyet Rusya'daki istikrarla Britanya'dakl istikrar arasında hiçbir ayrılık gözetmemek gerekirdi.
Ben bir köle gibi yaşıyacak olduktan sonra memleketimde istikrar olmuş, bana ne?
İktisadi ve içtimai istikrar, iç ve dış güvenlik, millî birlik, ves., gibi alkışlık sözler, çoğu zaman, kütleyi uyuşturmak, avutmak, yahut körükörüne sürüklemek için kullanılan sözlerdir.
Bağımsız bir memlekete şüphesiz bunlar da lâzımdır. Ama insan haklarından ve insanlık onurundan önde tutulmamak şartiyle!.
Bütün o alkışlık kavramların en kolaylıkla gerçekleştirilebildiği yerler, totaliter ülkelerdir.
İnsana her şeyin üstünde değer veren rejimlerde ise böyle kavramlar ikinci plânda kalır.
*
Sovyet Rusya komşumuzmuş da, biz işçiye grev hakkı tanırsak işçilerimiz arasına ajanlarını sokarak bu hakkı istismar edermiş...
Etsin!
Bütün batı ülkelerinde de yapmıyor mu bunu? Ama oralarda kimse çıkıp da, komünist ajanları tarafından istismar edildi diye grev müessesesesini ortadan kaldırmayı düşünmüyor.
Grev, bu endüstri çağında, hür memleketlerdeki işçinin haklarını ve insanlık onurunu korumak için şart sayılan bir müessesedir.
Ben komünist rejime, her şeyden önce, insan haklarına saygı göstermediği için düşmanım. Kendimi ona karşı koruyacağım diye ben de insan haklarını saymaz olursam, benim komünist rejime düşmanlığımın ne mânası kalır?
*
Bizim işçimiz cahilmiş, eline grev hakkı gibi tehlikeli bir hak verilirse onu nasıl kullanacağını bilemezmiş...
Batının endüstri memleketlerinde işçiler grev hakkını aldıkları zaman bilgin mi idiler? Şimdi bilgin midirler?
Bir şeyin nasıl kullanılacağı, kullana kullana öğrenilir. Makinanın da öyle, grevin de öyle...
Belki daha 50 yıl beklesek de işçilerimiz grev hakkını mükemmel bir şekilde kullanacak seviyeye gelemiyebilirler. Ama grev hakkı bugün verilse, birkaç yıla kalmadan işçilerimiz bu hakkı, İngiliz yahut Amerikalı işçiler kadar iyi kullanmasını öğrenirler.
Hem, işi makinayla ilgili bir insan, bir hadden daha cahil olamaz. Olsa, makina kullanamaz... O hadden daha cahil olmıyan bir insan da, grev hakkını kullanabilecek kadar bilgili ve uyanık demektir.
*
İnsan hakkına ve insanlık onuruna her şeyden üstün değer veren rejimlerde işçiye grev hakkı tanımaktan kaçınmanın özrü yoktur.
Hele işçiden grev hakkını sakınan idare, memleketi liberal bir ekonomi düzeni içinde endüstrileştirmek iddiasında olan bir idare ise, o idarenin iyiniyetinden, yahut kendine güveninden şüphe edilir.
Bir de bu, grev hakkını tanımak vaadiyle işçilerden oy alıp iktidara gelmiş bir partiyi temsil eden bir idare olursa, o idarenin iyiniyetinden, kendine güveninden şüphe etmek gibi sözler hafif bile kalır.
Bülend ECEVİT
Collection
Citation
“GREV...,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, accessed November 22, 2024, https://ecevityazilari.org/items/show/421.